SOMATİZASYON BOZUKLUĞU

[fruitful_tabs type=”vertical” width=”100%” fit=”false”] [fruitful_tab title=”TANIMI VE TARİHSEL KÖKENLERİ”] Åžu an somatizasyon için genel kabul görmüş bir tanım vermek zordur. Yapılan tanımlardaki ortak nokta “bedensel bir hastalıkla açıklanamayan fiziksel belirtilerden yakınma”dır. Psikososyal ya da duygusal sorunların somatik yakınmalarla ifade edilmesi ve bu belirtiler için tıbbi yardım arama da bu tanımların parçalarıdır.

önceki ismi histeridir.

Somatik belirtilere psikiyatrik olan ya da olmayan bir çok hastalıkta rastlanması olasıdır. Anksiyete ve depresyon bu belirtilere rastlanan psikiyatrik hastalıkların başında yer alır. Yine somatik belirtiler antisosyal, pasif bağımlı, histriyonik, çekingen, paranoid, borderline ve obsesif kompülsif kişilik bozuklukları ile ilişkilendirilmektedir.

Somatik belirtiler psikiyatrik bir bozukluk olmaksızın zorlanmaya tepki olarak, olağan bedensel duyumlara olağandışı duyarlılık olarak ya da yalnızca kültürel bir ifade tarzı olarak da ortaya çıkabilirler.

Somatik yakınmaların ortaya çıkmasında etkili olduğu düşünülen genetik yapı, fizyolojik ya da patolojik değişiklikler, kişilik yapısı, psikodinamik öğeler, öğrenilmiş yanıtlar, bilişsel öğeler, sosyokültürel etmenler sayılabilir.

İşlevsel pekiştirme fiziksel yakınmaların ortaya çıkışı, güçlenmesi ve sürmesinde güçlü bir yoldur. Olumlu sonuçlar veren davranışlar zamanla artarken olumsuz sonuçlananlar yok olur ya da azalır. Bu mantıkla tüm fiziksel yakınmalar, bakım verenlerin olumlu yaklaşımları nedeniyle güçlenirler. Bu olumlu yaklaşımlara örnek olarak; aile üyelerinin sempati, dikkat ve sevgisi, maddi kazançlar, işten uzak geçen süre, sorumluluklardan sıyrılma, sağlıkçıların ilgisi, diğer kişisel ve ailesel sorunlardan uzaklaşma sayılabilir. Fakat hastalar bütün bunların farkında değildirler ve bu yapıyı çözebilmek için doktorun daha fazla çaba göstermesi gereklidir.

Hasta çocuk varlığında aile sorunları göz ardı edildiğinden, sorunlu ailelerdeki çocuklarda fiziksel belirtilerin oluşması güçlendirilir. Yine çocuklarda, rol modeli oluşturulması yoluyla da somatizasyon gözlenebilir. Somatik yakınmalarla başvuran çocukların ailelerinde kronik somatik yakınmaları olan bir aile üyesine rastlama şansı çok yüksektir.

Genel olarak farklı etnik ve toplumsal kökenden gelen, alt sosyoekonomik katmanın üyesi, eğitim düzeyi düşük ve kadın hastalarda somatizasyonun daha sık görüldüğü düşünülmektedir. Farklı kültürel gruplarda yakınmaların algı ve idaresinde belirgin farklılıklar vardır. Öyle ki bazı dillerde kişinin duygusal durumunu tanımlayan sözcükler bulunmaz ve beden dili kullanılır. Kişi bedensel yakınmalarının daha fazla ilgi, sevgi ve anlayış sağlaması nedeniyle ruhsal bozukluğunun duygusal bileşenini arka plana itebilir.

[/fruitful_tab] [fruitful_tab title=”DSM ÖLÇÜTLERİ”] En az 4 aÄŸrı, 2 GIS, 1 cinsel ve 1 psödonörolojikbelirti olmasıgerekir.
En sık görülen semptomlar; bulantı-kusma, yutma güçlüğü, kol ve bacaklarda aÄŸrı, nefes darlığı, unutkanlık, gebelik ve menstürasyonkomplikasyonlarıdır. [/fruitful_tab] [fruitful_tab title=”TİPLERİ/ÇEŞİTLERİ”] Tab 1 content place [/fruitful_tab] [fruitful_tab title=”SIKLIK VE YAYGINLIK”]

Genel populasyonda%0,1-0,2 arasında bulunur.
Kadınlarda erkeklerden 5-20 kat daha fazladır.
Pratisyen hekimlere başvuranların %5-10 u bu tanıyıalmaktadır.
Düşük eğitim ve ekonomik seviyede artar.
30 yaşından önce baÅŸlar. [/fruitful_tab] [fruitful_tab title=”BELİRTİLERİ VE NEDENLERİ”]

Somatizasyon bozukluğu adı altında toplanan belirtiler şunlardır: (bu tanıyı koyabilmek için DSM 9�a göre tanımlanan bu 34 belirtiden en az 13 tanesi aynı kişide görülmüş olmalıdır)

  1. Kusma
  2. Kol ve bacak ağrısı
  3. Nefes darlığı
  4. Sağırlık
  5. Yürüme zorluğu
  6. Karın ağrısı
  7. Sırt ağrısı
  8. Çarpıntı
  9. Çift görme
  10. Kas ağrısı
  11. Eklem ağrısı
  12. Bulantı
  13. Sersemlik
  14. Bulanık görme
  15. İdrar yapma güçlüğü
  16. Karında şişkinlik hissi
  17. İdrar yaparken ağrı duyma
  18. Unutkanlık
  19. Körlük
  20. Cinsel ilişki sırasında cinsel organlarda yanma
  21. İshal
  22. Baş ağrısı dışındaki bedenin herhangi bir yerinde ağrı duyma
  23. Yutma güçlüğü
  24. Bayılma
  25. Cinsel isteksizlik
  26. Değişik besinler yediğinde bunları tolere edememe
  27. Ses kısıklığı
  28. Sara benzeri nöbet geçirme
  29. Göğüs ağrısı
  30. Cinsel ilişki sırasında ağrı duyma
  31. Ağrılı adet görme (kadınlarda)
  32. Düzensiz adet görme (kadınlarda)
  33. Aşırı adet kanaması (kadınlarda)
  34. Gebelik boyunca kusma (kadınlarda)

    Belirtiler genelde hastayı da rahatsız edici düzeydedir. Bu nedenle hastalar sıklıkla doktora başvururlar, değişik ağrı kesiciler kullanırlar ve genelde yaşam tarzlarını da hastalığa göre değiştirirler.

Psikososyalfaktörler önemli rol oynar. Sosyal iletişimde duyguların bir ifsadesidir. Bastırılmışdürtülerin semptomla yer değiştirdiği düşünülür.

Somatosensoriyelgirdiler hatalıdeğerlendirilir. Distraktibilite, tekrarşayanuıyaranlaraalışma yeteniğindekayıp, seçicilikte eksiklik vardır. Bunlar bilişsel işlevlerin rolünügösterir.

Birinci derece akrabalarda görülme sıklığı%10-20 gibi yüksek düzeydedir. Genetik faktörlerin yerini gösterir. [/fruitful_tab] [fruitful_tab title=”GİDİŞAT VE SONLANIM”] Tab 2 content place [/fruitful_tab] [fruitful_tab title=”AYIRICI TANI VE EKTANILAR”] MS, Myasteniagravis, SLE, AIDS, akut intermitantporfiri, hiperparatirodizm, hipertirodizm, kronik sistemik enfeksiyonlardır.
%50 sinde baÅŸta majordepresyon, ÅŸizofreni ve anksiyetebozukluklarıolmak üzere baÅŸka psikiyatrik sendromlar vardır. [/fruitful_tab] [fruitful_tab title=”KOMPLİKASYONLAR-İNTİHAR”] Tab 2 content place [/fruitful_tab] [fruitful_tab title=”TEDAVİ”]

Tedavi

Somatik yakınmalarla başvuran hastaların tedavisine yardımcı olacak birçok yöntem vardır. En çok; aynı doktorla düzenli görüşmeler, tedavi edici bir ilişki geliştirilmesi ve davranışsal teknikler üzerinde durulmaktadır. Yakınmaların gerçekliğinin sorgulanması yararsızdır. Bu tür çabalar genelde hastanın doktoru yetersiz olarak değerlendirmesine neden olur.

Hastaya yaklaşımda uyulması gerekli ilkeler;

4 – 6 haftada bir düzenli görüşmeler ayarlanması, “gerektiÄŸinde” yapılacak görüşmelerden kaçınılması, her görüşmede genel bir fizik inceleme yapılması, bulgulara yakınmalardan daha fazla deÄŸer verilmesi, kesin gerekli deÄŸilse tanısal yöntemler ve hastaneye yatırmaktan kaçınılması, semptom geliÅŸiminin bilinçli olmadığını anlaşılması ve hastaya “hepsi sizin kafanızda” gibi açıklamalar yapılmaması olarak sıralanabilir.

Ayda bir 15 dakika gibi düzenli aralıklardaki yüzeysel görüşmelerde yapılacak durum değerlendirilmesi, hastanın gereksinim duyduğu ilgiyi yeni belirtiler çıkarmadan elde etmesini sağlar. Bu izlem görüşmelerinin sıklığı hastalığın ağırlığına göre belirlenebilir. Başlangıçta 3-4 haftada birden daha uzun aralıklar seçilmez. Bu görüşmelerle amaçlanan hastanın tetkik istekleri, yeni doktorlara gitmesi ve acil başvurularını önce azaltıp sonra kesmesidir.

Somatik yakınmalarla başvuran hastaların genellikle bedensel sağlıklarıyla ilgili endişeleri olduğundan yapılan inceleme ve tetkiklerin sonuçları açıklanmalıdır. Görüşmelerdeki tema yavaş yavaş fizik yakınmalardan psikososyal duruma kaydırılır. Hastalara, uygun bir görüşme tekniği ile, ifade etmekte zorluk çektikleri duygusal yönlerini anlatabilecekleri ortam hazırlanmalıdır. Somatik duyumlar yanında duygusal sorunların da konuşulması hastanın yeni bir bakış açısı kazanmasına, eskiden beri kullanmakta olduğu somatikdurumlara odaklanmanın yerini duygusal sorunlara odaklanmanın almasını sağlayabilir.

Hastaların amaçları ve tedaviden beklentileri yeniden düzenlenmelidir. Hastaların tamamen iyileşmeleri her zaman mümkün olmadığından hastalık davranışını değiştirme ve işlevselliğin artırılmasına odaklanılmalıdır.

Somatizasyon ender olarak bilinçli bir süreçtir ve hastaların içgörüleri yoktur. Hastanın doktora inanması için, erken dönemde “hiç bir ÅŸeyin yok” ya da “hepsi sinirsel” gibi yaklaşımlardan kaçınılıp yakınmaların “yasallaÅŸtırılması” yerinde olacaktır. Saptanan ikincil kazançların kaldırılmasına yönelik düzenlemeler yapılmalıdır. Psikososyal etkilerin deÄŸerlendirilmesine geçiÅŸte hasta ve doktor için rahat bir giriÅŸ “bu ÅŸikayetlerinizin günlük yaÅŸamınızla iliÅŸkisi nasıl?” olabilir. Hastalar genelde bunu tartışmaya hazırdır. Bu doÄŸrultuda Tablo 2’de hastaya yaklaşım yöntemleri önerilmiÅŸtir.

Tablo 2. Somatik yakınmaları olan hastalara yaklaşım

Tedaviden çok bakım verin

Belirtileri tamamen ortadan kaldırmaya çalışmayın

Baş etme ve işlevselliğe odaklanın

Tanısal ve terapötik tutuculuk

Test istemeden önce eski dosyaları inceleyin

İsteklere somatik olmayanlardaki gibi yaklaşın

Sık görüşme ve fizik incelemeler ayarlayın

Düzene girince, görüşme sıklığını değiştirmeyin

Sıkıntıları sonlandırın

Yakınmaları yok saymayın ya da hafife almayın

Hasta doktor ilişkisini belirtilerle kısıtlamayın

Sosyal öyküye odaklanın

Tanı sağlayın

Yapısal patolojileri değil bozuklukları vurgulayın

Dikkatlice güven tazeleyin

Psikiyatri konsültasyonu

Eşlik eden psikiyatrik sorunlara tanı koyun

Farmakolojik tedavi seçenekleri önerin

Psikoterapi sağlayın

Bilişsel davranışçı tedavi

Başa çıkmayı geliştirin.

Somatik bir hastaya tedavi yaklaşımı oluştururken klinisyen depresyon ve anksiyete olasılığını değerlendirmelidir. Hastanın ilaçlara duyarlı olabileceği ve yan etkiler akılda tutularak antidepresan tedavi düşünülmelidir. Antidepresan tedavi dikkatli hasta hazırlanması ve eğitimi, düşük başlangıç dozları ve yavaş artışlar ile sürekli izlem gerektirir.

Uzun süreli somatizasyon hastaları, özellikle kronik ağrı sorunu olanlar kendi başlarına tedavi kullanmış ve analjeziklere, benzodiazepinlere, alkole ya da nikotine bağımlı olabilirler. Endike olduğunda tolerans ve bağımlılık yanında madde bıraktırma da değerlendirilmelidir.

Bazı hastalarda psikiyatrist konsültasyonu yararlıdır. Genel kanı; kişilik bozukluğu düşünüldüğünde, eşlik eden psikiyatrik bozuklukların varlığı araştırıldığında ve psikotrop ilaçlarla ilgili öneri almak için psikiyatri konsültasyonunun yararlı olduğudur.

Bazı hastalarda bilişsel davranışçı grup terapileri kullanılabilir. Spastik kolon, kronik idiopatik yüz ağrısı ve kardiyak olmayan göğüs ağrısı olan hastalarla yineleyen karın ağrısı olan çocukların ailelerinde bilişsel davranışçı tedavi uygulamalarının yararlı olduğunu bildiren yayınlar vardır. Grup terapilerinde hastanın yanlış inanç ve davranışlarını saptayıp değiştirme amaçlanır. Stresle baş etme, sorun çözme konusunda genel öneriler ve sosyal beceri eğitimleri verilebilir. Ayrıca hastanın yaşamındaki özgül stres nedenlerini azaltmaya yönelik yaşam tarzı önerileri verilebilir. Evlilik çatışmalarıyla baş etme, çocuklarla ilişkileri yürütme ve aile sistemi içi ilişkileri sağlıklı hale getirme öncelikli başlıklar arasındadır.

Hastalara düzenli fizik egzersiz önerilmelidir. Böylece hastaların özgüvenlerinde artış sağlanabilir. Vitaminler, diyet, bandajlar, sıcak-soğuk uygulamalar, gevşeme teknikleri, masaj, kuma gömme, kaplıcalar gibi ilaç dışı tedaviler genelde iyi kabul gören zararsız yöntemler olup bu hastalarda denenmelidirler. Hastaların yakınmalarını bütünüyle yok etmek genelde yeni bir yakınma ortaya çıkmasına neden olabildiğinden bundan kaçınmak ve bunun yerine hastaya yakınmalarıyla baş etmesini öğretmek gereklidir.

Somatik yakınmalarla başvuran hastaların tedavi sonuçlarına ilişkin çok fazla bilgi yoktur. Bazı hastalarda kendiliğinden gerileme olduğu bildirilmiştir. Ancak hastaların sık doktor değiştirmeleri izlem sonuçlarının alınmasını zorlaştırmaktadır. Birinci basamak hekimliğinin doğası gereği doktor, somatik yakınmaları olan hastalarıyla kesinlik sağlanamamasından kaynaklanabilecek gereksiz ya da yetersiz tedavi uygulamalarını önleyecek uzun süreli bir ilişki kurmaya hazırlanmış olmalıdır

[/fruitful_tab] [fruitful_tab title=”VAKA/OLGU ÖRNEĞİ”] Tab 1 content place [/fruitful_tab] [fruitful_tab title=”İLGİLİ VİDEO”] Tab 2 content place [/fruitful_tab] [fruitful_tab title=”KAYNAKLAR”] Tab 3 content place [/fruitful_tab] [/fruitful_tabs]

Leave Your Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked *