yaygın anksiyete bozukluğu nedir
[fruitful_tabs type = “vertical” width = “100%” fit = “false”]
[fruitful_tab title = “TANIMI VE TARİHSEL KÖKENLERİ”]
yaygın anksiyete bozukluğu nedir?
anksiyete korkuya benzeyen bir duygudur. kişi anksiyeteyi sanki kötü bir haber alacakmış, bir felaket olacakmış gibi neden belli olmayan bir sıkıntı, endişe duygusu olarak algılar ve tanımlar.
yaygın anksiyete bozukluğu nedir?
belli bir nesneye yere organa saplantılı düşünceye ya da zorlantıya odaklanmamış organizmada yaygın ruhsal ve fizyolojik kaygı belirtileri ile kendini gösteren bir bozukluktur.
[/ fruitful_tab]
[fruitful_tab title = “DSM ÖLÇÜTLERİ”]
yaygın kaygı bozukluğu dsm-5 tanı ölçütleri
- en az 6 aylık bir sürenin çoğu gününde, birtakım olaylar ya da etkinliklerle (işte ya da okulda başarı gösterebilme gibi) ilgi olarak, aşırı bir kaygı ve kuruntu(kaygılı beklenti) vardır.
- kişi, kuruntularını denetim altına almakta güçlük çeker.
- bu kaygı ve kuruntuya, aşağıdaki altı belirtiden üçü ya da daha fazlası eşlik eder(çocuklarda yalnızca bir maddenin bulunması yeterlidir.)
- dinginleşmeme(huzursuzluk) ya da gergin veya sürekli diken üzerinde olma
- kolay yorulma
- odaklanmakta güçlük çekme ya da zihnin boşalması
- kolay kızma
- kas gerginliği
- uyku bozukluğu(uykuya dalmakta ya da uykuyu sürdürmekte güçlük çekme ya da dinlendirmeyen, doyurucu olmayan bir uyku uyuma)
- kaygı, kuruntu ya da bedensel belirtiler, klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya ya da toplumsal, işle ilgili alanlarda ya da önemli diğer işlevsellik alanlarında işlevsellikte düşmeye neden olur.
- bu bozukluk, bir maddenin (örn. kötüye kullanılabilen bir madde, ilaç) ya da başka bir sağlık durumunun (örn. hipertroid) fizyolojiyle ilgili etkilerine bağlanamaz.
- bu bozukluk, başka bir ruhsal bozuklukla daha iyi açıklanamaz( örn. panik bozukluğunda panik atakları olacağına ilişkin kaygı ya da kuruntu, toplumsal kaygı bozukluğunda bulaşma ya da diğer takıntılar, ayrılma kaygısı bozukluğunda bağlandığı kişilerden ayrılma, örselenme sonrası gerginlik bozukluğunda bedensel yakınmalar, beden algısı bozukluğunda algılanan görünüm kusurları, hastalık kaygısı bozukluğunda önemli bir hastalığı olma ya da şizofreni ya da sanrılı bozuklukta sanrısal inançların içeriği).
[/ Fruitful_tab]
[fruitful_tab title = “TİPLERİ / ÇEŞİTLERİ”] Sekme 1 içerik yeri [/ fruitful_tab]
[fruitful_tab title = “SIKLIK VE YAYGINLIK”]
yaygın anksiyete bozukluğu epidemiyoloji
türkiye ruh sağlığı profiline göre, 12 aylık dönem esas alındığında yaygın anksiyete bozukluğu’nun sıklığı %0.7 bulunmuştur. bu bozukluğa sahip hastaların, kliniğe başvuran hastalar arasındaki oranı bu bir yıllık prevalans değerinin ülkemiz için düşük olduğunu düşündürmektedir.
amerikan ulusal akıl sağlığı enstitüsü yaygın anksiyete bozukluğu’nun bir yıllık prevalansını %4 olarak vermektedir. yaygın anksiyete bozukluğu kadınlarda erkeklerden yaklaşık 2 kat daha sık görülür.
erken yirmili yaşlar başlangıç yaşlarıdır. belirtiler genellikle giderek artan bir gidiş izler ve öncesinde bir yaşam olayı saptanır. çoğunlukla gidiş kroniktir ve zaman zaman alevlenmeler gösterir.
[/fruitful_tab] [fruitful_tab title=”BELİRTİLERİ VE NEDENLERİ”]yaygın anksiyete bozukluğu belirti ve bulgular
- genel görünüm ve davranış: hastada genel bir huzursuzluk, endişeli yüz, gergin duruş, hareketlerinde tedirginlik, çabuk irkilme, çabuk kızma, sabırsızlık ve bazen yerinde duramama vardır.
- konuşma ve ilişki kurma: hastanın sesinde heyecanlı bir titreklik, zor konuşma olabilir fakat konuşması düzgündür. ilişkilerinde endişeli, huzursuz, gergindir.
- duygulanım:
-korkuya benzeyen bir his
-kötü bir şey olacak hissi
-korkunun sebebi nesneni belli değil
- bilişssel yetiler: temel bir bozukluk yoktur. aşırı sıkıntı sebebiyle dikkat dağılır. bu sebeple geçici unutkanlıklar olabilir. anlama ve öğrenme azalır.
- bilişsel yetilerde belirgin bozukluk varsa başka hastalıklar düşünülmelidir.
- düşünce süreci ve içeriği: hastanın düşünce içeriğinde belirgin bozukluk olmaz. yakınmalarını büyük bir telaşla ve sabırsızlıkla anlatmak istediğinden düşünce hızlanmış gibi olabilir. düşünce içeriğinde endişeler baskındır.
- bedensel ve fizyolojik belirtiler: kan basıncının yükselmesi, kalp atım hızının artması, çarpıntı, kaslarda gerginlik, gözbebeklerinde büyüme, ağız kuruması…
yaygın anksiyete bozukluğu etiyolojisi
- yaygın anksiyete bozukluğu’nun etiyolojisi kesin olarak bilinmemektedir.
- genetiğin etkili (tek yumurta ikizlerinin her ikisinde birden yaygın anksiyete bozukluğu bulunma oranındaki yükseklik bu görüşü destekler niteliktedir)
- biyolojik kuramlar- aşırı beta adrenerjik sinir sistemi deşarjları, lokus seruleus’un aşırı aktivitesi, gaba-benzodiazepin reseptör kompleksi ile ilgili fonksiyon bozuklukları
- psikanalitik kuram-anksiyete nevrozunu cinsel enerjinin boşalamaması nedeniyle ortaya çıktığını ve/veya intrapsişik çatışmaların bir işareti/uyarıcısı
- öğrenme kuramları ise klasik koşullanmanın anksiyetenin oluşumundaki önemi üzerinde durmaktadırlar.
- bilişsel kuram ise otomatik düşünce kalıplarının, yanlış yorumlamaların bu bozukluğa neden olduğunu söyler.
gidiş ve sonlanış
Yaygın anksiyete bozukluğunun gidişini olumsuz etkileyen faktörler
-çökkünlük ek tanısının bulunması
-kişilik boz. ek tanısının bulunması
-belirtilerin şiddetli olması
-sosyal uyumun zayıf olması
-düşük sed, işsizlik
*yaş ilerledikçe bunaltının yerini somatizasyon bozukluğu belirtilerinin aldığı bildirilmiştir.
[/ fruitful_tab]
[fruitful_tab title = “AYIRICI TANI VE EKTANILAR”]
yaygın anksiyete bozukluğu ayrıcı tanı
yaygın anksiyete bozukluğunda başka bir ruhsal hastalığın bulunma oranı (ektanı %91.3) olarak bildirilmektedir.
başka bir deyişle yaygın anksiyete bozukluğunun neredeyse tamamı obsesif-kompulsif bozukluk, çökkünlük, kronik alkolizm, hipokodriyazis ve ilaç bağımlılığı gibi durumlarla birlikte bulunmaktadır.
fobiler: fobik bozuklukta kaygı özel durumlarda ya da nesnelere karşı ortaya çıkar , kişi bu durumdan kaçmaya çalışır( agorafobi, sosyal fobi gibi). bu durumların dışında hastada belirgin kaygı genellikle görülmez. fakat fobik hastaların da sıklıkla çabuk heyecanlanan, ürken kişiler olduğunu göz önünde bulundurmak gerekir. yani hastada yaygın anksiyete ve fobiler ya da panik bozukluğu birlikte bulunabilir.
bedensel hastalıklar:hipertroid, anjina pektoris(göğüs ağrısı) gibi durumlarda da anksiyete belirtileri görülebilir.
toksik etkenler:amfetamin, lsd, antipsikotik, aşırı kahve-çay alınmasına bağlı kaygı belirtileri ve alkol, benzodiazepin gibi bağımlılık yaratan maddeleri bırakma durumunda da kaygı belirtilri ortaya çıkabilir.
panik bozukluk:burada kaygı önceden kestirilemeyen nöbetler halinde gelir ne genellikle gün boyu sürmez. ayrıca bu nöbetlerde şiddetli ölüm korkusu ya da kontrolünü yitirme, delirme korkusu olur. nöbetler arasında ise hastada yaygın anksiyete değil, panik nöbetinin tekrar geleceği korkusu vardır.
şizofreni:başlangıç dönemlerinde ya da depreşme durumlarında zaman zaman panik derecesine varan ağır ve uzun süren anksiyete belirtileri görülebilir. hastada şizofreniye özgü klinik belirtilerin bulunup bulunmadığına dikkat edilmelidir.
akatizi:birinci kuşak antipsikotik alan hastalarda yan etki olarak iç sıkıntısı, yerinde duramama yani akatizi görülebilir ve bu durum yaygın anksiyete bozukluğu ile çok karıştırılır.
[/ fruitful_tab]
[fruitful_tab title = “KOMPLİKASYONLAR-İNTİHAR”] Sekme 2 içerik yeri [/ fruitful_tab]
[fruitful_tab title = “TEDAVİ”]
yaygın anksiyete bozukluğu tedavisi
yab’nun tedavisinde ilaç tedavisi, davranışçı ve bilişsel psikoterapiler gibi tedavi yöntemlerinin yararlı olduğu kabul edilmektedir. ancak bu tedavi yöntemlerinin birbirlerine üstünlüğü yeterince araştırılmamıştır. hangi tedavi seçilirse seçilsin, başlangıçta hastayla anlaşmak, eğitim ve güvence vermek yararlıdır.
tedavide hem farmakolojik hem de psikolojik uygulamaların kullanıldığı birleşik modelin kullanılması önerilmektedir
günümüzde yab için amerika birleşik devletleri’nde fda(food and drug administration) tarafından onaylanmış her biri farklı yan etki profili ve etki mekanizmasına sahip üç ilaç bulunmaktadır.
- benzodiazepinler
- buspiron
- venlafaksin
yab’ unda orta şiddette anksiyetesi olan hastalara farmakolojik olmayan tedavi yöntemleri uygulanabilir farmakolojik yaklaşımların yanı sıra psikolojik terapilerin de bilinmesi gereklidir. dinamik psikoterapi, destekleyici psikoterapi ve bilişsel-davranışçı terapi yaklaşımları önemlidir.
yaygın anksiyete bozukluğu psikoterpi tedavisi
bugünkü bilgilere göre tedavi en azından şunları içermelidir:
-yab hakkında bilgi verme ve tedaviye ilişkin eğitim,
–relaksasyon eğitimi ve pratiği,
-bireyin davranış ve duygularına ilişkin beklentileri ve düşünüş biçimini değiştirme,
-kaçınma davranışı gelişmişse anksiyete oluşturan uyaranlarla yüzıeştirme.
bilişsel psikoterapi: endişeleri daha gerçekçi olarak görmeyi sağlamakta ve bu şekilde daha iyi planlama yapılarak anksiyeteyi kontrol etmenin yollarını göstermektedir.
bu hastalarda anksiyeteyle ilişkili bilişsel şemaların oluşmasından sorumlu bilişsel süreçler şunlardır:
- a) dikkatin bağlanması:tehlike ve tehlikeye ilişkin kavramlara dikkatini odaklaştırma.
- b) katastrofize etme: olaylar ve tehlikeyle ilgili olabilecek en kötü sonucu düşünüp bunun olabilirliğini artırma.
- c) seçici soyutlama: geçmiş ya da bugünkü bir durumla ilgili olarak bir dizi öğeyi yadsıyıp tek bir şeyi ele alarak o şeyle ilgili kısımlar üzerinde yoğunlaşma.
- d) ikili düşünme: olayları ya kara kavramlarla tehlikeli ya da ak kavramlarla tehlikesiz olarak değerlendirme.
- e) keyfi sonuç çıkarma: yetersiz kanıtlara dayanarak rastgele sonuçlar çıkarma.
- f) aşırı genelleştirme
- g) kişiselleştirme
-yab ‘nda uygulanan davranışçı-bilişsel psikoterapi ortalama 5-20 seans sürer.
-başlangıçta tedavi süreci ve tedavinin amaçlarına yönelik bilgiler hastaya aktarılır.
-iyi bir hasta-terapist ilişkisi önemlidir.
-anksiyete, düşünce, duygu ve davranışla ilgili ev ödevleri verilip hastadan kayıt tutması istenir.
-başlangıçta anksiyete ve ona bağlı fizyolojik semptomlara ilişkin hastanın düşünceleri ve düşünme özellikleri değerlendirilir.
-davranışçı-bilişsel psikoterapilerde amaç hastanın davranışı, duyguları ve düşünceleri arasında bağlantı kurmasını sağlayarak, düşünce özelliklerini hastaya göstermektir.
çoğu olguda, bu yaklaşımlardan daha kapsamlı girişimler gerekli olmaktadır. ılımlı düzeydeki akut anksiyetede destekleyici ya da içgörü yönelimli psikoterapi ilk tercihtir. hasta yanıt vermiyor ya da daha şiddetli bir akut anksiyete varsa davranışçı bilişsel terapiyle birlikte bz kullanımı uygun olacaktır. yine yetersiz bir yanıt söz konusu ise daha uzun süreli bz ile birlikte buspiron tedavisi denenmelidir
dinamik psikoterapi: tedavinin temeli çatışmanın çözülmesi olup; işlev bozukluğuna ait ilişkiler, bozukluğuna yönelik savunmalar ele alınır.
destekleyici psikoterapi: anksiyetenin zedeleyici doğası, çevresel stresin azaltılması ve bozulmaya sebep olan sıkıntılı durumların düzeltilmesi sağlanmaya çalışılır.
psikoterpi ve ilaç tedavisi beraber etkili olduğu bildirilmiştir
[/ Fruitful_tab]
[fruitful_tab title = “VAKA / OLGU ÖRNEĞİ”]
yaygın aknsiyete bozukluğu örnek vaka
- olgu-1
fatma 30 yaşında ev hanımı, cana yakın bir kişiliğe sahip ancak çevresinde arkadaşlık edebileceği insan yok. biraz yalnızlık hissettiği anlaşılıyor. kliniğe yaşadığı endişe, kaygı hali nedeniyle başvurdu. hayatının kontrolünün kendinde olmadığı duygusuna kapılmıştı. sanki her an kötü bir haber alacak gibi hissediyor, tedirginliği hiç azalmıyordu. sürekli içi kıpır kıpırdı. çoğu zaman kapı veya telefon çalsa heyecanlanıyor, çarpıntısı oluyordu. son zamanlarda çok sık tuvalete gidiyordu, ağzı kuruyordu. eşi en sonunda onun doktora gitme isteğini “kabul” etmişti ama hasta eşinin kendi durumunu anladığını düşünmüyordu. görüşme sırasında hastanın eşi herkesin bu kadar sıkıntısı olabileceğini hastanın buna aldırış etmemesi gerektiğini söylüyordu. hasta tam bu sırada hafif ağlamaklı lafa girdi ve “ben eskiden böyle değildim doktor bey. şimdi herşey sinirime dokunuyor, dayanamıyorum, eşimin benim durumumu anlamadığını biliyorum ama ben buna alışığım. onun tutumuna üzülmüyorum. ben, bu halimden yoruldum. aklıma çocuklar geliyor; başlarına birşey gelmiş olacağını düşünüp kaygılanıyorum. ev işlerini düşünüyorum; bitiremeyecekmişim gibi hissediyorum. telefon çalsa kalbim ağzıma geliyor, uykumda silkiniyorum, biryerden düşüyor gibi hissediyorum uyanıyorum, evin içinde geziniyorum, işi gücü bıraktım bu tedirginliğimle uğraşıyorum. bir türlü yatışmıyor bu halim. zaman eskisine göre daha hızlı akıyor da ben arkasından yetişmeye çalışıyorum sanki.” şeklinde şikayetlerini özetledi. fatma’nın bu şikayetlerin son 7 aydır vardı.
[/ fruitful_tab]
[fruitful_tab title = “İLGİLİ VİDEO”] VİDEOLAR [/ fruitful_tab]
[fruitful_tab title = “KAYNAKLAR”] KAYNAKLAR [/ fruitful_tab]
[/ Fruitful_tabs]
yaygın anksiyete bozukluğu, yaygın anksiyete bozukluğu, yaygın anksiyete bozukluğu, yaygın anksiyete bozukluğu, yaygın anksiyete bozukluğu, yaygın anksiyete bozukluğu, yaygın anksiyete bozukluğu, yaygın anksiyete bozukluğu, yaygın anksiyete bozukluğu
[…] Üreten tip diğerlerinin aksine sömüren, sürekli alan, insanları kişisel çıkarları için kullanan, paylaşmayan, duygudan uzak yüzeysel ilişkiler kuran kişiler değildirler. Almaktan çok vermeyi tercih eden, insanlara yaralı olmaya çalışan ve eksiklerini gidermek için diğer insanlara bağımlı değildirler. Kendi yetenekleri ve gayretleriyle ihtiyaçlarını karşılayabilmektedirler. Elde ettikleri şeyleri olduğu gibi almaz, yeniden üretir ve geliştirirler. Yaratıcı şeyler ortaya çıkarır ve sürekli yeni şeyler öğrenir ve keşfeder. Sevgisini de desteğini de diğer insanlarla paylaşır. Üreten tip diğer tipler arasında sağlıklı olandır. […]
[…] İnsanın kendi eli ile bir maddeye şekil verip onu boyutlandırırken, ortaya çıkardığı çalışmasına gizli bir anlam yüklediği ve bu anlam ile de kendini etkilediği düşünülmektedir. Bu düşünceden yola çıkarak görsel sanatlar için, kişiyi rahatlatan, güç veren bir aracı olarak bakabileceğimizi görürüz. Görsel sanatlar psikoterapisi ise olaya, yaratıcı sürecin başlı başına iyileştirici ve geliştirici olduğu tarafından bakmaktadır. Görsel sanatların, sağlık alanı ile güçlü bir bağ kurmasının temelinde, görsel sanatların, yaratıcı ifadeleri bir kazanım olarak görmesi ve farklılıkları bir değer şeklinde nitelendirmesi önemli bir rol oynamaktadır. Bu bakış açısı ile bakıldığında, görsel sanatların farklılıkları kucaklayan ve bütünleştiren yapısı, sağlık sıkıntısı yaşayan insanların sıkıntılarını gidermede veya azaltmada etken bir aracı olarak görülmesini sağlamaktadır. Kişinin yaratım sürecince renkli kalemler, pastel boyalar, kuru boyalar, guaj boyalar, ebru, yağlı boya, kil, oyun hamuru, heykel malzemeleri, renkli kağıtlar gibi ürünleri kullanmasını destekler. Bu ürünler ile oluşturulan eser kişinin iç dünyasının dış temsili olarak görülmektedir. Bu temsil sadece sanat psikoterapistinin yorumlaması için değil aynı zamanda kişinin kendi sanatındaki anlamları bulması içinde kullanılmaktadır. Görsel sanat psikoterapisini yaparken sanat psikoterapisti kişiyi bazen spontan ve özgür bırakarak kişinin ruhsal dünyasına, birincil dürtüleri ve fantezilerine inerek yansıtma yapmasını hedeflerken bazen de birtakım kurallar koyup, malzemeleri sınırlandırıp, belirli bir konu üzerinde çalışma yapmasını isteyerek oluşan sanat eserini kişinin duygu ve düşüncelerini taşıdığı bir kap veya konteynır gibi kullanabilir. […]
[…] Belirli bir davranışın hemen sonrasındaki pekiştirici tepkilerin yanı sıra, daha uzak pekiştiricilerin de rol oynadığı görülüyor. Saldırgan davranışların özellikle ailedeki erkekler tarafından gizliden gizliye onaylanmasına, genellikle bu davranışın model alınmasını eşlik eder. Kavga eden çocukları dövmek, bir anne ya da babanın vazgeçirmek istediği davranış biçimini bizzat ortaya koyar. Ayrıca, akranların onayladığı davranışların evde değiştirilmesi de güç olabilir. Bilişsel davranışçı terapistler, davranışların değiştirilebilmesi için yüklemelerini değiştirilmesi gerektiğini, buna karşılık yeni ve daha üretken yüklemeleri pekiştirmek için de davranışların değiştirilmesi gerektiğine inanır. Davranışçı aile terapisinin en önemli ölçütlerinden biri, kötü davranışların azaltılmasından çok, pozitif davranışların artırılmasının davranışları daha başarılı bir şekilde değiştirilmesini sağladığı yönündedir. Davranış terapistleri genel olarak caydırıcı denetimle zorlamayı en alt düzeyde tutmaya çalışır. En sıkıntılı hallerde bu yaklaşımın aşırı bir şekilde uygulandığına inanılır. Dolayısıyla davranışçı aile terapisinde yalnızca pozitif pekiştirme yaygın olarak kullanılır. […]
[…] Cinsel Mazoşizm ve Sadizm: Fiziksel olarak bir acıya ve aşağılanma gibi psikolojik baskılarla cinsel haz yaşayanlar cinsel mazoşist bozukluğuna sahip olurken partnerine fiziksel veya psikolojik bir acı çektirmekten tatmin sağlayanlar ise cinsel sadizm bozukluğuna sahiptir. Genelde cinsel mazoşistler ve sadistler birbiri ile ilişki kurarlar. Karşılıklı rıza söz konusu olduğundan bu bozukluk DSM’de yer alma konusunda en tartışılan konulardan birisidir. Bir bozukluk olarak görülmese dahi çok ciddi sonuçlar ortaya çıkabilir. Asfiksifili (kendi kendini boğarak cinsel hazzı arttırmak) gibi davranışlar ölümle sonuçlanabileceği için oldukça tehlikelidir. […]
[…] Bronstein ve Flanders: Ergenlik döneminde geri döndürülemez cinsel gelişim ve buna eşlik eden fiziksel değişimler, ergenlerin hem kendi görüntülerinin hem de ebeveynlerinin zihinlerinde var olan görüntülerinin değişimine neden olur. Değişimlere yönelik kapasitenin gelişimi ileriki değişimlere gösterilecek tepki açısından önemlidir. Bu dönemde erken dönem ebeveyn nesne ilişkileri yeniden gündeme gelmektedir.-beşiktaş psikolog […]