01

Maddeye Bağlı Psikoz nedir / ilaca Bağlı Psikotik Bozukluk

Maddeye Bağlı Psikoz nedir / ilaca Bağlı Psikotik Bozukluk

Maddeye Bağlı Psikoz nedir

Reçeteli ilaçlar, rekreasyonel ilaçlar veya aşırı alkol psikotik belirtileri tetiklediğinde, duruma Madde / İlaca Bağlı Psikotik Bozukluk tanısı konur. Yerleşik bir akıl sağlığı sorunu olan veya psikoza yatkın olan herkes, aşırı zehirlenme, yasal veya yasadışı bir maddeden yapılan kötüye kullanım veya kötü muameleden dolayı psikotik bozukluk geliştirme riskinin yüksek olduğu bir durumdur. İlk psikoz geçiren hastaların yaklaşık yüzde 7 ila 25’i, Madde / İlaca Bağlı Psikotik Bozukluk ile ilgilidir.

Home

Maddeye Bağlı Psikoz belirtiler

Diğer herhangi bir psikotik koşulda olduğu gibi, Madde / İlaca Bağlı Psikotik Bozukluğun birincil semptomları, sarhoşluk veya yoksunluk rutin semptomları olarak kabul edilenden daha şiddetli halüsinasyonlar ve sanrılardır. Psikoz belirtileri sıra dışı ve şüpheli inançları ya da “insanlar bana ulaşmayacak” ya da “insanlar beni üzüyor” gibi doğru olma ihtimali olmayan zulüm sanrılarını içerir. Halüsinasyonlar, aslında orada olmayan şeyleri duymayı veya görmeyi gerektirir. Bu belirtilere genellikle uykusuzluk, agresif davranış, ajitasyon, öfori derin korku ve ruh hali düşüncelerine kadar değişen ruh hali değişiklikleri eşlik eder. Madde / İlaca Bağlı Psikotik Bozukluk belirtileri genellikle akut olup, sadece madde veya ilaç vücuttan temizlenene kadar sürmektedir. Ancak bazı durumlarda maddeye bağlı psikoz

Maddeye Bağlı Psikoz Nedenler

Madde / İlaca Bağlı Psikotik Bozukluk, alkol, eğlence amaçlı ilaçlar ve hatta opioidler ve sedatifler / hipnotikler gibi reçeteli ilaçların kullanımı veya çıkarılması sırasında ortaya çıkabilir. Bir psikotik olayı tetikleyebilen diğer maddeler arasında kokain, amfetaminler, fensiklidin (PCP) ve alkol bulunur. Amfetamin, PCP veya kokain kullanımından kaynaklanan psikoz, birkaç hafta sürebilir. Metamfetamin kullanıcılarının yarısından fazlası kısa veya uzun süreli psikoz geçirmiştir. Çalışmalar, esrarın (marihuana veya esrar) kronik kullanımının da bazı insanlarda psikotik bozukluklara neden olabileceğini bulmuştur. maddeye bağlı psikoz

Maddeye Bağlı Psikoz Tedaviler

Madde / İlaca Bağlı Psikoz olayları genellikle hastane acil servislerinde ve akıl sağlığı krizi müdahale merkezlerinde görülür. Ruh sağlığı bozukluğu olan hastalarda ilacın aşırı kullanımı veya madde kötüye kullanımı sorunları olabileceğinden, hekim öncelikle psikotik belirtilerin şizofreni ya da bipolar bozukluk gibi bir durumdan mı kaynaklandığını veya maddenin kendisinin mi olduğunu belirlemelidir. Özellikle amfetamin veya diğer dopamin uyarıcı ilaçlara bağlı psikoz durumunda, semptomları azaltmak için genellikle benzodiazepin gibi antipsikotik veya antianksidan ilaçlar uygulanır. Psikotik olayı tetikleyen maddenin türüne bağlı olarak, tedavi hastanın sakin ve sessiz bir ortamda izlenmesinden ibaret olabilir. maddeye bağlı psikoz

https://psikohelp.com

Ergenlikte Bilişsel Gelişim

Ergenlikte Bilişsel Gelişim(psikolog,terapist)

 

Piaget’ye göre ergen 11 yaşından itibaren formel işlemsel psikolog düşünceyi geliştirmeye başlar. Bu dönemin önemli özelliği hipotetik tümdengelime! düşüncedir. Ergen, bir problem çözme durumunda neden-sonuç ilişkisini kurabilmek için olası tüm değişkenleri göz önüne alabilir ve bunlardan birini sınarken diğerlerini dışarıda bırakabilir. Gerçek ve somut olmayanla yani olasılıklarla ilgilenebilir ve mecaz anlamları anlamakta güçlük çekmez. Formel düşüncenin her ergende ortaya çıkmayacağı, bu düşünce biçimiyle ilgili bilişsel stratejilerin ancak eğitimle gelişebileceği ve bu nedenle formel işlemsel dönemin, Piaget’nin önceki üç dönemi gibi evrensel olmadığı tartışılmaktadır.

Ergenlerdeki soyut düşünce onların günlük davranışlarını da etkilemektedir. Kendileri ve dünya hakkında daha fazla düşünmekte ve 13-15 yaşları arasında daha tartışmacı, idealist ve eleştirici olmaktadırlar. Bununla birlikte kendilerinin ve başkalarının soyut bakış açılarını değerlendirmekte zorlandıkları için yeni bir ben merkezci eğilim içine girmektedirler. Elkind’a göre kendi düşünceleri, duyguları ve davranışlarıyla aşırı ilgilidirler. Kendi ve diğerleri arasındaki ilişkilerle ilgili olarak da iki önemli çarpıtmaları vardır. Bunlardan biri, kendi kendileriyle çok ilgili olmalarının ötesinde diğerlerinin de kendisiyle ilgilendiklerini düşünmeleri ve devamlı bir sahnede, herkes kendilerini izliyormuş gibi davranmalarıdır. Diğeri ise kendi önemlerini aşırılaştırmaları ve kendilerini özel ve özgün olarak algılamaları sonucu başkalarının başına gelenin kendi başlarına da gelebileceğini düşünememeleridir. Bunun sonucu olarak da alkol ve uyuşturucu alma, hızlı ve tehlikeli araba kullanma gibi riskli davranışlara girmekten sakınmamaktadırlar.

 

psikolog,şişli psikolog,mecidiyeköy psikolog,istanbul psikolog,psikoterapist,çocuk terapist,çocuk

Ergenlik Çağı Ne Zamandır?(psikolog,psikoterapi)

Ergenlik Çağı Ne Zamandır?(psikolog,psikoterapi)

Ergenliğin ne zaman başlayıp ne zaman sona erdiği çeşitli görüşlere göre tartışmalı ve değişiktir. Kabaca söylenecek olursa, ergenlik buluğ ile başlar ve gencin erişkinliğe varmasıyla da biter. Ama, bu gerçekte ne zamandır? 1889’da İngiliz yazarı Thomas da Quincey şöyle diyordu: “Erkeklik ne zaman, hangi testle, hangi işaretle başlar? Fiziksel olarak bir ölçüye, yasal olarak bir ölçüye, ahlak açısından bir üçüncü, düşünsel açıdan da bir dördüncü ölçüye göre başlar, oysa hiç biri de kesin değildir.” Aslına bakılırsa, bu deyişte büyük gerçek payı vardır. Çocuk büyüyüp de fiziksel, biyolojik olgunluğa erince 13-14 yaşlarında biyolojik bakımdan erişkin fonksiyonlarını yapabilecek duruma gelmiştir. En azında cinsel fonksiyon söz konusu olduğunda bu böyledir. Buna rağmen, bu yaşta hatta daha sonraki yaşlarda bu genç insan bazı toplumsal kurallar ve yasalar açısında erişkin işlevlerine yetkili sayılmamaktadır. Örneğin; kişi bazı ülkelerde 18, bazılarında 21 yaşına gelmeden reşit sayılmaz. Bankadan parasını çekemez. Yasal açıdan özerk değildir. Nerede oturacağına kendisi karar veremez. Yasal işlemler karşısında bir veli tarafından temsil edilir.

Bugün biyolojik ve psikolojik olarak erinlik çağını 10-12 yaşalar ile 16-18 , hatta bazı hallerde 20 yaşlar arasındaki dönem olarak kabul ediyoruz. Ne var ki, yüzyıl önce Thomas de Quincey’in de dertlendiği gibi, bu sınırları hala kesin olarak çizemiyoruz. Ergenlik (Adölesans) jenerik adı altında anılan bu çağ içinde bir arada tanımlana ama bir birinden oldukça ayrıcalıklar gösteren bir kaç gurubu buluyoruz aslında. Bu konudaki geniş çapta bilimsel yayınlar, konuyu derinlemesine araştırmaya çalışmakla birlikte daha henüz bu ayırıma tam bir açıklık getirememişlerdir

Ergenlik çağını psikolojik kendine özgü görevleri, istekleri ve uyum olanakları olan üç belirgin döneme ayırıp, ayrıca her dönemi de kendine öz cins, ırk ve sosyal sınıf ayrıcalıkları bakımından incelemek yararlı olur. Ergenlik evrenindeki bu ayırım yetersizliği aslında bu kavramın yeniliğinden gelmektedir. Ergenliğin kültürel açıdan tanınması endüstri devriminin bir yan ürünüdür. Endüstri devriminden önce artık biyolojik açıdan çocuk olmayan, fakat erişkin rolüne de, özellikle iş ve meslek bakımından, hazır olmayan böyle bir ara sınıf yoktu. Eskiden kişi biyolojik değişimiyle birlikte yavaş yavaş çocuklukta erişkinliğe geçer ve bu her iki dönemde birbiriyle sürer giderdi. Ayrıca, erişkinliğe hazırlıkta yavaş yavaş hatta daha çocukluk yıllarından başlayarak ilerler ve çocuklar ilerde benimseyecekleri erişkin rolleri doğrudan doğruya gözlemleyerek öğrenirlerdi. Bazı ilkel gruplar da bir takım törenler ve sınamalar da bulunup çocukluktan erişkinliğe geçişi belirlerlerdi.
Doğa koşullarına sıkı sıkıya bağımlılık içinde ve insan gücüne dayanan yaşam örneklerinde gencin bedensel gücü, cesaret gösterileri acıya dayanıklılık dereceleri bu büyümeyi saptayan ölçüler olurken, daha sonraları mistik ve dinsel bazı törenler de artık simgesel nitelikte bile olsa, günümüzde bu ilkel törenlerin izlerini taşımaktadırlar. Örneğin; Hıristiyanlık’ taki konfirmasyon ya da Museviler’deki barmitzva törenleri kişinin çocukluktan çıkıp o toplumun erişkinler grubuna katılmasının erişkinliğin sorumluluklarına hazır olmasının başlangıcını belirten simgesel davranışlardır. Ne var ki, günümüzün endüstrileşmiş toplumlarında bu törenler asıl anlamlarını çoktan yitirmiş simgeler olarak kalmakta ve ergenin oluşumu içinde bulunduğu toplum koşullarına göre süregitmektedir. Toprakla uğraşan ve geniş aile geleneğinin hala egemen olduğu kırsal kesim toplumlarında ergenlik başlı başına psikolojik ya da sosyal bir olay olmazken, endüstrileşmiş tüketici, kentsel kesim toplumlarında ergenlik çağı sorunları önemli boyutlara ulaşmış olarak belirmektedir.

Ortalama insan yaşamının hemen hemen 1/10’unu kapsayan bir dönem olan ergenlik çağı kişinin yaşamının önemli değişikliklerini içeren bir çağdır. Ergenliğin başlangıcında kişinin biyolojik durumunda, sonunda ise, psiko-sosyal durumunda bir değişiklik bulunmaktadır. Böylece bu dönemin başlangıcı da, sonu da birer kişisel kriz demektir. Dolayısıyla, bugün artık oldukça uzun bir süre içinde kabul edilen ergenliği “erken”, “orta” ve “geç dönem”ler olarak ayırt etmek olasıdır (Koptagel-İlal, 1991).

şişli psikolog,istanbul psikolog, mecidiyeköy psikolok,çocuk psikoterapist ,psikolog, osmanbey psikolog

Uzman Klinik Psikolog Haşim BELTEN

PSİKOHELP

şişli Şubemiz: Fulya Mah. Ortaklar Cad. Mevlüt Pehlivan Sok. Şıpka Apt.  No:4  Daire:11  mecidiyeköy / İstanbul