Özgül fobi nedir?

Özgül fobi nedir?

[fruitful_tabs type=”vertical” width=”100%” fit=”false”] [fruitful_tab title=”TANIMI VE TARİHSEL KÖKENLERİ”]

Özgül fobi nedir?

Kişinin bir olay, durum ya da nesne ile karşılaşması veya karşılaşma riski söz konusu olması durumunda nedensiz, dirençli, aşırı ve sürekli korku ve/veya iğrenme duymasıdır.

Özgül fobi nedir?
Özgül fobi nedir?

Fobideki korku ile korkuya neden olan uyaran arasındaki orantı abartılıdır, kişi verilmesi muhtemel tepkiden çok daha aşırı bir tepki verir. Verdiği aşırı tepkinin farkında olan birey buna engel olamaz ve de tüm bu kaygı-korku halinden kurtulmak için “kaçınma” davranışları göstermeye başlar, fobik uyaranın var olabileceği ihtimali olan her türlü yer ve durumdan kaçınır ve hayat kalitesi düşer. Fobik uyaranlar ile karşılaşmak bir yana , resimleriyle, hayalleriyle, görüntüleriyle bile anksiyete ve korku oluşur.

[/fruitful_tab] [fruitful_tab title=”DSM ÖLÇÜTLERİ”]

Dsm-IV   tanı kriterleri

DSM-IV tanı kriterlerinde, korkuyu başlatan etkenler esas alınarak özgül fobinin 5 alt tipi tanımlanmıştır;

Durumsal Tip: Korkuyu toplu taşıma araçlarında bulunma, tüneller, köprüler, asansörler, uçak yolculuğu, araba kullanma gibi durumlar başlatmaktadır. En sık çocuklukta ve yirmili yaşların ortalarında görülür.

Doğal Çevre Tipi: Korkuyu fırtına, yüksek yerler, su gibi doğal koşullar başlatmaktadır. Genellikle çocuklukta başlar.

Kan-enjeksiyon-yara tipi: Korkuyu kan, yara, enjeksiyon ya da invaziv tıbbi girişimler başlatır. Genellikle ailevidir ve çoğu zaman güçlü bir vazovagal tepki ile belirgindir. Hastaların % 75’i bu durumlarda karşılaştıklarında bayılırlar. Korku nedeniyle müdahaleden kaçınma, diş ya da beden sağlığının bozulmasına neden olabilir.

Hayvan Tipi: Korkunun nedeni hayvan ya da böceklerdir. Genellikle çocuklukta başlar.

Diğer Tip: Tıkanıp boğulmaktan, soluğun kesilmesine, kusmaya ya da hastalığa yakalanmaya yol açabilecek durumlardan, yüksek ses ya da masal kahramanlarından korkma ile belirli özgül fobi alt tipidir. Boğulma korkusu beslenme bozukluğu oluşturacak şiddette olabilir.

*en sık durumsal fobi, daha sonra sırasıyla, doğal çevre, kan-enjeksiyon-yara ve hayvan tipi görülmektedir.

özgül fobi dsm 5 tanı kriterleri

  • Belirli bir olay, durum ya da nesne ile karşılaşılması veya karşılaşma riski söz konusu olması durumunda nedensiz, dirençli, aşırı ve sürekli bir korku olması.
  • Fobik uyaranla karşılaşılması durumunda hemen her zaman aniden başlayan bir anksiyete görülür ve bu anksiyete bir panik nöbete dönüşebilir.
  • Kişi bu tepkilerin aşırı ve anlamsız olduğunu bilir (çocuklar hariç).
  • 18 yaş altındaki çocuklarda bu şikayetler en az 6 aydır devam ediyor olmalıdır.
  • Başka herhangi bir psikiyatrik rahatsızlık ile daha iyi açıklanamıyor olması gereklidir
  • Bu fobik uyaranlara karşı kaçınma davranışları gelişir veya çok yoğun bir anksiyete ile dayanılır.
  • Bu durum kişinin hayat kalitesini, meslek veya eğitim işlevselliğini, toplumsal ilişkilerini bozar.
[/fruitful_tab] [fruitful_tab title=”TİPLERİ/ÇEŞİTLERİ”]

bazı özgül fobiler/çeşitleri

Ağrı Fobisi
Şimşek Fobisi
Köpek Fobisi
Kan Fobisi
Su Fobisi
Yalnızlık Fobisi
Kapalı Alan Fobisi
Dişçi Fobisi
Fare Fobisi
Pislik-Kir Fobisi
Karanlık Fobisi
Ölüm Fobisi
13 Sayısı Fobisi
Yabancı Fobisi
Kedi Fobisi
Boşluk Fobisi

[/fruitful_tab] [fruitful_tab title=”SIKLIK VE YAYGINLIK”] Tab 2 content place [/fruitful_tab] [fruitful_tab title=”BELİRTİLERİ VE NEDENLERİ”]

özgül fobilerin nedenleri/özgül fobilerin görülme nedenleri

Psikanalitik görüşe göre bireyin egosu; hayatında aşırı korktuğu, iğrendiği bir kişi ya da durumu başka bir nesne ya da olayla yer değiştirir. Egonun bu “yer değiştirme” savunmasını kullanmasının sebebi, sakınamayacağı, kaçamayacağı, uzaklaşamayacağı uyarandansa, bu şekilde kaçabileceği bir uyaran seçiyor olmasıdır. (Freud’un Hans isimli hastasında da babaya olan korku “at”lara olan korkuyla yer değiştirmiş ve at fobisi baş göstermiştir.)

Mowrer’in iki aşamlı öğrenme modeline göre klasik koşullanma ile korku öğrenilir ve kaçınma davranışıyla edimsel koşullanma gerçekleşir böylece korkunun devam etmesi sağlanır. Yani korkutucu olmayan bir uyaran korkutucu olan bir uyaran ile eşleştirildiğinde zamanla korkutucu olmayan uyaran da korkutucu bir karakter kazanmaya başlar (örneğin kara kedi uzun süre karanlıkta sadece iki göz şeklinde aslında ne olduğu belli olmayan bir şeyle eşleştirilirse, zamanla kara kedi korkunç algılanmaya başlar).

özgül fobilerin görülme sıklığı özgül fobilerin epidemiyolojisi

Fobinin görülme sıklığı ve içeriği kültürel farklılık gösterebilmekle birlikte, A.B.D.’de yapılan araştırmalar, fobik bozukluğun en sık rastlanan ruhsal bozukluk olduğunu göstermektedir. Başta hayvan ve doğal çevre tipi olmak üzere özgül fobiler çoğunlukla kadınlarda görülür. Bir yıllık prevalansı % 9, yaşam boyu hastalığa yakalanma riski ise % 11 civarındadır

Belirtiler

Uyaranla karşılaşıldığında çarpıntı, terleme, hızlı soluk alıp verme, ateş basması,titreme, uyuşma/karıncalanma, baş dönmesi, ölüm korkusu, çıldıracak olma korkusu gibi belirtiler görülür.

-kişilik özellikleri

[/fruitful_tab] [fruitful_tab title=”GİDİŞAT VE SONLANIM”] Tab 2 content place [/fruitful_tab] [fruitful_tab title=”AYIRICI TANI VE EKTANILAR”]

özgül fobilerde ayırıcı tanı

Uyaranların genel kapsamı göz önünde bulundurulduğunda korku anlamlı bulunursa özgül fobi tanısı konulmamalıdır!!!!!!!!!! (avlanma bölgesi ya da tehlikeli bir çevrede vurulabileceği korkusu gibi).

Özgül fobi yaygın anksiyete bozukluğundan korkunun bir dış objeden kaynaklanması ile ayrılır. Yaygın anksiyete bozukluğunda korku veren obje dışsal değil içsel kaynaklıdır.

Özgül fobisi olan ergen ve erişkin bireyler fobilerinin aşırı ya da anlamsız olduğunu bilirler. Sabote edildiği inancıyla asansöre binmekten kaçınan ya da korkusunun anlamsız olduğunu bilmeyen kişiler için tanı sanrısal bozukluktur.

Paranoidler de aşırı kuşkuculuğun yanı sıra korkunun sürekliliği söz konusudur.

Şizofreni de hastalar korkularının aşırı ya da anlamsız olduğunu bilmezler ve toplumsal geri çekilmeleri belirgindir.

Agorafobili panik bozukluktan yaygın anksiyete göstermemeleri, panik atağın uyaranla karşılaşılacak olma beklentisi ile başlamasıyla, sosyal fobiden korkuların odağına göre ayırıcı tanıya gidilir.

Travma sonrası stres bozukluğunda da kaçınma vardır. Ancak kaçınma yaşamı tehdit eden bir olaydan sonra ortaya çıkmıştır ve travmayı yeniden yaşama ve kısıtlı duygulanım bu bozukluğa eşlik eder.

Ayrılma anksiyetesinde özgül fobiden farklı olarak sadece bağlandığı diğer kişilerden ayrılmalarından korkmaları ile sınırlıdır ve bunlarda ailenin bütünlüğünü tehdit edebilecek derecede abartılı korkular vardır.

Hipokondriazisi olan bireyler bir hastalığı olduğu inancını taşırlarken fobikler hastalığa yakalanmaktan korkarlar.

Obsesif kompulsif bozuklukta kaçınmaya obsesyonun içeriği eşlik

[/fruitful_tab] [fruitful_tab title=”KOMPLİKASYONLAR-İNTİHAR”] Tab 2 content place [/fruitful_tab] [fruitful_tab title=”TEDAVİ”]

Tedavi-etkili tedavi yöntemleri

Özgül fobisi olanların yaklaşık %1’i psikiyatrik tedavi için başvurmaktadır. Korktuğu hayvanın sık olduğu bir çevreye taşınma, ikincil depresyon, aile bireylerinin ısrarı gibi nedenler hastanın tedavi arayışı içinde olmasının belli başlı nedenleridir.

Davranış Tedavisi:

En sık kullanılan fobik uyaranla doğrudan karşılaşma (exposure) ya da simgesel yüzleştirmedir. Amaç hastanın korktuğu durumlarla yüzleştirilerek korkmamayı öğrenmesidir (sistematik duyarsızlaştırma). Terapist gittikçe dozunu arttırarak hastayı fobik nesne ile karşılaştırır ve eş zamanlı olarak hastaya anksiyeteyi azaltacak çeşitli teknikleri öğretir. Bunlar; gevşeme, nefes kontrolü ve o nesne ya da durumun gerçekte tehlikesiz olduğunu anlamasını pekiştiren bilişsel yaklaşımlardır.

Öğrenilmiş gevşeme durumu ile anksiyete doğuran sahneler tedavide sistematik olarak karşı karşıya getirilir. Bu nedenle sistematik duyarsızlaştırma üç devreyi içerir: gevşeme eğitimi, aşamalı sıralamanın oluşturulması ve uyarana duyarsızlaştırma.(Yüzleştirmeden önce korkuyu tetikleyen durumlar ayrıntılı olarak tanımlanır.)

Hastaların korkuların doğası iyice tanımlanmaya çalışılmalıdır. Örneğin uçuş fobisi olan bireyin uçağın düşmesinden mi, olası bedensel tepkilerinden mi yoksa kontrolünü yitirmekten mi korktuğu değerlendirilmelidir.

Diğer bir yüzleştirme tedavisi alt tipide Flooding adı verilen hastayı en büyük korkusuyla ilk anda yüzleştirme emeline dayalıdır,  uzamış yüzleştirmenin anksiyeteyi arttıracağını savunan yaklaşımdır.

Flooding, anksiyete doğuran bir yaşantıdan kaçınmanın koşullanma ile anksiyeteyi pekiştireceği varsayımına dayanır. Teknik dereceli bir yapılandırma olmaksızın, doğrudan korkulu durumla hastayı yüzleştirmeye cesaretlendirir. Flooding’in değişik şekli olan implosionda kişi gerçek yaşamda değil sadece imgesel olarak yüzleştirilir. Flooding yoğun anksiyetenin tehlikeli olabileceği hastalarda örneğin kalp hastalığı olanlarda kontrendikedir.

Katılımcı model de başka bir yüzleştirme tedavisi modelidir. Burada terapist eylemi önce kendi gerçekleştirir sonra hastadan tekrarını ister.

Hastanın tedaviye katılımı, sorun ve amaçların açık bir şekilde belirlenmesi, hastanın duygularıyla baş edebilmesi için eldeki diğer seçeneklerin değerlendirilmesi başarılı davranışçı tedavinin anahtarlarıdır.

DİĞER TERAPİLER

Özgül fobi için en yaygin olarak kullanilan tedavi yöntemi, Ekspojure (yüzlestirme) tedavisidir. Bu tedavi Joseph Wolpe tarafindan gelistirilen davranis terapisinin bir tipidir. Terapist hastayi duyarsizlastirir. Bu asamali bir sekilde uygulanir ve fobik uyaranla kendi kendine yüzlesmesi saglanir. Terapist hastasina anksiyete ile basetmenin çesitli tekniklerini ögretir. Bunlar arasinda relaksasyon yöntemleri, solunumun kontrol edilmesi durumlarina karsi bilissel yaklasimlari içerir.

Bilissel yaklasimlar, güvenlik içerisinde durumun realizasyonu ile kuvvet kazanmayi içerir. Basarili davranissal terapinin temel anahtarlari sunlardir:

1-Hastanin tedavi için kesin kararli olmasi

2-Problemleri ve objeleri açik bir sekilde ortaya koymasi

3-Hastanin duygulariyla bas etmesi için alternatif stratejiler gelistirilmesi.

Kan, enjeksiyon, yara fobisi gibi özgül durumlarda bazi terapistler, ekspojure tedavisi esnasinda hastalarin vücutlarindaki gerilimi hissetmelerini salik verirler.Bu sekilde bu esnada bulundugu yerde oturarak ekspojure etkinliginin devam ettirmesinin ve bu esnada fobik uyarana bagli vazovagal reaksiyondan olusabilecek bayilmanin önüne geçilmesine yardimci olunur.

Son dönemlerde yapilan bazi yayinlardan özgül fobinin tedavisinde b-adrenerjik antagonistlerin yararli olabilecegi bildirilmistir. Özgül fobi, PA’la birlikte seyrediyorsa farmakoterapi veya psikoterapi PA’ya direkt olarak yararli olabilir.

[/fruitful_tab] [fruitful_tab title=”VAKA/OLGU ÖRNEĞİ”]

özgül fobi vaka örnekleri/özgül fobi çeşitleri(bazıları)

Hayvan fobileri

En çok korkulan hayvanların başında kedi, köpek, kuş, örümcek böcek gibi hayvanlar gelir. Korkulan hayvan türleri kültürler arası farklılık gösterir. Örneğin İngiltere’de örümcekten korkma çok yaygın iken, kültürümüzde örümcek fobisi yaygın değildir.

Hayvan fobisi olan insanların bir kısmı o hayvanla kötü bir deneyimden sonra (örn. köpek ısırması) fobilerinin başladığını ifade ederler. Fobik hasta tipik olarak kendine rahat bir gündelik yaşam sağlamaya uygun bir kaçınma davranışı geliştirmiş olur. Oturmaya gidilecek-gidilmeyecek arkadaşlar bellidir (köpek-kedi var veya yok). Televizyonda korkulan hayvanla ilgili belgeseller seyredilemeyebilir. Nerelerde dolaşılacağı belli kurallara bağlıdır. Bazı durumlarda hayvanın fotoğrafı, ya da onu andıran şekillerden (yılan fobisinde kıvrık çizgilerden korkma gibi) bile korkulabilir.

Örnek:(özgül fobiler için örnek vaka 1) 

45 yaşında, evli, 2 çocuklu  kadın hasta. Kendini bildi bileli kedilerden aşırı korkuyor. Onların üzerine sıçrayacağını düşünüyor, en çok korktuğu şeyin onların beklenmedik şeyler yapabilmesi olduğunu söylüyor.

Çok saçma ve aşırı bulduğu bu korkusu yüzünden kedisi olan evlere gidemiyor veya gitmeye mecbur ise o evdeki kedinin bir odaya hapsedildiğinden emin olmak istiyor.

Korkusunun ne kadar şiddetli olduğunu anlatmak için şu örneği veriyor: “ikinci çocuğuma hamileydim. Bir gün apartmanın merdivenlerinden çıkıyordum. Birden ışıklar söndü ve o anda bir kedi tıslaması duydum. Hamile olduğumu, kaçıncı katta olduğumu düşünmeden kendimi pencereden dışarı attım, şans eseri bana ve bebeğime bir şey olmadı”.

Yükseklik korkusu fobisi

İkinci en yaygın özgül fobi türüdür. Kişi yüksek binalara çıkamaz, yüksekten bakamaz, hatta odanın içinde pencereye

yakın oturamaz. Yükseklik korkusu olan kişiler asansöre binmekten korkarlar, ancak içinde boğulmak veya hapis kalmaktan değil, yukarı çıktığı için. Birçok insan için keyifle oturulacak balkonlar bu hastalar için eziyettir. Balkonda oturabilirlerse de odaya yakın tarafına oturmaya çalışırlar. Merdivenler, özellikle kenarlarında boşluk varsa çok korkutucudur. Yükseklik korkusu olanların birçoğunda uçak korkusu olsa da iki korkunun birbirinin aynı olduğu da söylenemez. Yükseklik korkusu olanların %20’si ise uçak korkusu tanımlamamışlardır.

Kan ve yaralanma fobisi

Bedensel sakatlık, parçalanmış insan vücutları, kazalar vb.ni görme, kan verme, iğne yaptırma, kulak deldirme, diş çektirme ve diğer tıbbi işlemler gibi durumlarla karşılaşınca bayılacak gibi olma, kalp hızında değişme ve bulantı şeklinde tepkiler verilebilir. Bu esnada bayılmalar da bilinen durumlardır.

Bazı fobikler hayat kurtarıcı müdahalelerden bile kaçınırlar: şeker hastaları iğnelerini yapmaz, kanser hastası ameliyat olmaz; bazı kadınlar doğurmaktan korktukları için gebe kalmazlar. Birçoğu hastanelere gitmez, hasta insanlara bakamazlar, tıbbi konularla ilgili TV programlarını seyredemez. Bu korku yüzünden doktorluk, hemşirelik gibi mesleklerden kaçınabilirler.

Bazı hastalar “kan” lafını duyunca bile bayılabilirler. Bazıları ambulans sirenini duyunca veya bir ameliyatın anlatılması ile de bayılır. Ancak kendi adet kanını görmekten rahatsız olan kan fobisi bildirilmemiştir. Kan fobisi çoğunlukla diğer fobiler gibi çocuklukta başlar.

Örnek: 2(özgül fobiler için örnek vaka 2)

Hasta 35 yaşında evli, muhasebeci olarak çalışıyor, gelir düzeyi iyi; geliş sebebi kendini bildi bileli iğne yaptıramama, kan aldıramama, dişçiye/doktora gidememe idi. Kan vermesi, iğne olması gerektiğinde çoğu kez bayıldığı için bu işlemlerden yıllardır kaçınıyordu. 

İlk kez ve korka korka doktora şimdi gelmesinin iki nedeni vardı: birincisi yıllardır süren böbrek taşı nedeniyle çektiği dayanılmaz ağrılardı. Ağrıları geldiğinde kıvranarak kendi kendine gidermeye çalışıyor, yakınlarının ısrarıyla acil servislere gitse de iğne yaptıramıyordu. 

Diğer bir neden ise dişlerinin durumu idi. Sosyoekonomik düzeyinden beklenmeyecek derecede kötü bir ağız bakımı vardı. Çürüyen, kırılan dişleri için dişçiye gidemiyor, gerekli tedavileri yaptıramıyordu. Dişçi koltuğuna oturduğunda bile bayılacak kadar korktuğunu söylüyordu.

Gökgürültüsü ve fırtına fobisi

Bu kişiler sürekli hava durumunu izler ve havanın kapalı, fırtınalı, yağışlı olma ihtimali olduğu günlerde eve kapanır, gökgürültüsünü duymamak için kapı ve pencereleri sıkı sıkı kapatırlar. Gökgürültüsü duyunca masa, yatak altına saklanabilirler.

Uçak korkusu

Bu kişiler uçağa bineceklerine çok daha uzun sürecek, daha eziyetli yolculuklar yapmaya razıdırlar. Uçağa binmek zorunda kaldıklarında uçağın düşeceğine dair şiddetli bir korkuları vardır. Uçağın her hareketini, her sarsıntıyı büyük bir korkuyla izlerler, duydukları sesleri patlayan bir motor, bir arıza işareti olarak yorumlarlar.

Yalnızlık fobisi

Çoğu kez evde tek başına kalmaktan korkudur. Akşamları ve gece artar. Gündüz tek başına kalabilen birçok hasta gece kalamayabilir. Nedensiz bir huzursuzluk olabilir, ya da evde birisi, hırsız, bir yaratık vb. var gibi bir duygu tarif edilebilir.

Yalnızlık fobisinin ayrılık anksiyetesiyle ilişkisi olduğu öne sürülmektedir. Çocuklukta ayrılık anksiyetesi yaşayanların erişkinlikte agorafobi ve panik bozukluğu geliştirme olasılığı yüksek bulunmuştur.

Türkiye’de yapılan toplum taramasında da ayrılık korkusunun agorafobi ile ilişkisi diğer tüm özgül fobilerden daha kuvvetli olarak bulunmuştur.

Klostrofobi

Kapalı/basık yerlerden duyulan korkudur. Korkulan durumlara tipik örnekler arasında asansör, basık tavanlı odalar ve koridorlar, kapıları kapalı ve kalabalık otobüs, yeraltı çarşıları, metro, altgeçitler, oturulan oda kapısının kapalı veya kilitli olması vb. sayılabilir.

Hastaların temel korkuları anılan yerde sıkışıp kalmak, çıkamamak, nefes alamamak, boğulmak gibi korkulardır. Sinema ve tiyatroya gidemez, gitseler de dip koltuklarda oturamazlar. Boğazlı, dik yakalı giysilerden rahatsız olabilirler,  yakalarını ilikleyemezler. Kapalı giysiler onları “boğabilir”.

Bu hastalarda sisli, kapalı havalarda huzursuz olma sıktır. Sisli, kapalı hava etrafı kapatan, korkutucu bir duvar gibi algılanır. Aynı zamanda hamam, duş, sauna gibi yerlerde de boğuluyor gibi olurlar.

yutma fobisi

Bu hastaların tek korkusu birşey yutarken boğulmaktır. Yemek yerken, su içerken boğazlarına kaçacağı ve boğulacakları düşüncesindedirler. Yemeye/içmeye korktukları şeylerin karmaşık bir listesi olabilir. Bazı şeyleri hiç yemeyerek kısmen rahat edebilirler. Birçok zaman kuruyemiş gibi küçük taneli şeyler çok korkutucudur. Yemek ve içmekten kaçınmanın çok ciddi sonuçları olabilir; ileri derecede kilo kaybı gibi.

Çocukluklarda Özgül Fobi:

Özellikle çocuklarda çerçevesi belirli nesne ya da durumlardan korkma çok sık görülür ancak birçok olguda işlevsellikte görülen bozulmanın derecesi böyle bir tanı konulması için yetersiz kalır. Çocukluk çağının bazı korkuları normal ruhsal gelişimin bir parçasıdır. Örneğin iki ila dört yaşlarındaki çocukların hayvanlardan korkması normaldir. Bu korkular çoğunlukla geçici ve normal ruhsal gelişimin uyum sağlayıcı ve koruyucu tepkileri olarak kabul edilir.

Çocuk korkusunun aşırı ya da anlamsız olduğunu bilmez. Bu nedenle çocuklarda özgül fobi tanısı konulması için
korkunun aşırı ya da anlamsız olduğuna ilişkin içgörünün olması beklenmez. Çocuklar nadiren fobilerinden dolayı sıkıntı duyduklarını söylerler.Çocuklarda özgül fobi; anksiyete, ağlama, huysuzluk, donakalım, yakınlarına sarılma olarak dışa vurabilir.

Çocuklukta başlayan özgül fobiler erişkinlik dönemine kadar uzanırsa nadiren remisyona girerler (%20). Bazı çocuklarda korkular sürer ya da yaş ve bilişsel gelişim ile daha gerçekçi korkulara dönüşür. Fobisi olan çocuklar fobisi olan erişkinlere göre daha kolay düzelirler ve fobik çocukların çoğu normal birer yetişkin olmaktadır.

Çocukluk çağında ortaya çıkan hayvan, gök gürültüsü ve enjeksiyon fobisi yetişkinlikte de sıklıkla devam eder. Fobinin çocuk üzerinde yarattığı etki fobinin ağırlık derecesine bağlıdır (Silverman ve Moreno 2005). Örneğin; köpek fobisi nedeniyle çocuk eve bağımlı hale gelebilir.

Örnek: 3 (özgül fobiler için örnek vaka 3)

Olgu 1: 34 yaşında, evli, 1 çocuk babası, özel bir şirkette satış elemanı olarak çalışmakta. Son günlerde işe gitmek isteğinde azalma, uyku düzensizliği, çabuk sinirlenme, kararsızlık olduğu için psikiyatriste başvurma gereği duymuş.
9 yıldır aynı işi yaptığını ifade eden hasta, bir ay kadar önce müdürlüğe terfi edeceğini öğrendiğinde yakınmalarının başladığını ifade ediyor. Hiç uçağa binmediğini, uçağa binmekten de çok korktuğunu belirten hasta, bu korkunun ne zaman başladığını bilmediğini söylüyor. 9 yıl boyunca ortalama ayda bir gerçekleşen bölge toplantılarına uçak yerine karayoluyla gitmeyi tercih etmesi tasarruf olarak değerlendirilerek, şirketi tarafından takdir edildiği anlaşılıyor.
 Bay A.D.’ye göre bunun nedeni aslında tasarruf değil uçak korkusu. Aslında mesleğinde ilerlemenin maddi gelirini ve ayrıca mesleki tatmin düzeyini çok artıracağını belirtiyor. Ancak müdür olmakla seyahat sıklığının karayoluyla gerçekleştirilemeyecek oranda artacağını ve uçağa değil binmek yaklaşmaya bile cesaret edemediğini ifade ediyor.
Bu korkusu nedeniyle şimdiye kadar tedavi gereksinimi hissetmediğini ancak şimdi acilen tedavi olması gerektiğini anladığını belirtiyor.

Örnek: 4(özgül fobiler için örnek vaka 4)

37 yaşında, evli, üniversite mezunu, işinde başarılı, kadın. Yıllardan beri asansör korkusu olduğunu, ancak kaçınarak normal yaşamını sürdürdüğünü, terfi ederek tayin olduğu yeni işyerinde asansör kullanmadan çalışmanın mümkün olmadığı için işe gitmek istemediğini, giriş katında bulunan evrak memurluğuna bile razı olduğunu, istifa etmeyi planladığını belirtiyor.

Örnek: 5(özgül fobiler için örnek vaka 5)

40 yaşında, evli, yüksekokul mezunu kadın. Mutsuzluk, isteksizlik, zevk almama, iştah azlığı, uyku düzensizliği yakınmaları ile başvurdu. Yıllardan beri var olan kuş korkusu nedeniyle sıkıntılar yaşadığını ancak üstesinden gelebildiği, son aylarda depresif yakınmalarının başladığını ifade ediyor. Uygun tedavilerle depresyonu düzeldi. Daha sonra fobisine yönelik ödevler verildi. Kuş fobisinde gelişmeler gözlendi.

[/fruitful_tab] [fruitful_tab title=”İLGİLİ VİDEO”] Tab 2 content place [/fruitful_tab] [fruitful_tab title=”KAYNAKLAR”] Tab 3 content place [/fruitful_tab] [/fruitful_tabs]

Panik Bozukluk

[fruitful_tabs type=”vertical” width=”100%” fit=”false”] [fruitful_tab title=”TANIMI VE TARİHSEL KÖKENLERİ”]

Nedir Panik Bozukluk?

Panik bozukluğu herhangi bir neden olmadan ortaya çıkan, özellikle kalbin hızlı çarpması nefes alamama, boğazda tıkanıklılık hissi, kontrolü yitirme ve ölüm korkularının eşlik ettiği panik nöbetleri ile karakterizedir. Panik nöbeti geçirmekte olan kişiler sanki kalp krizi geçiriyorlarmış gibi dehşetli dakikalar yaşarlar.

Modern panik bozukluğu kavramının kökenleri

1871’de Jacop Mendes Da Costa, kalbin yapısal bir lezyonuna ilişkin hiçbir kanıt bulunmayan hastalardan söz ediyor. Bu hastalığa “irritabl heart” adını verir (Nemiah 1985). Da Costa, fonksiyonel kardiyak belirtilerin nedeninin sempatik sinir sistemi fonksiyonlarındaki bir bozukluğa bağlı olduğunu savunmuştur. Ona göre, kalp aşırı çalışmaktan ve sık uyarılmaktan hassas bir  duruma  giriyor ve bozulmuş sinir innervasyonu bu durumun sürmesine neden oluyordu.1918’de ise Lewis, bu durum için “efor sendromu”adını önermiştir. II.Dünya Savaşı’na gelindiğinde ise durum biraz değişmiştir. Savaş sırasında, önceden kalbin fonksiyonel bozukluğunun sonucu olduğu düşünülen belirtileri gösteren askerlere artık anksiyete reaksiyonu tanısı konulmakta ve tedavileri iç hastalıkları uzmanları ya da cerrahlar yerine psikiyatristler tarafından üstlenilmektedir

[/fruitful_tab] [fruitful_tab title=”DSM ÖLÇÜTLERİ”]

Dsm 5 tanı kriterleri

PB’da yineleyen beklenmedik panik ataklar yaşanır ve DSM tanı ölçütlerine göre en az bir atağı 1 ay süreyle şu belirtiler izler:

Başka atakların da olacağı endişesi

Atağın yol açabileceği sonuçlarla ilgili endişe (Kontrolünü   kaybetme, kalp krizi geçirme, çıldırma vb.).

Ataklarla ilişkili olarak belirgin bir davranış değişikliği.

Panik atakların madde kullanımı,genel tıbbi duruma ve başka psikiyatrik bozukluklara bağlı olmaması.

[/fruitful_tab] [fruitful_tab title=”TİPLERİ/ÇEŞİTLERİ”]

Panik atak tipleri

Panik ataklar farklı tiplerde ortaya çıkabilmektedir.

 Beklenmedik tipte panik atakları: Bilinen bir durumsal tetikleyici olmadan ortaya çıkan panik ataklarıdır (gevşeme hali, uyku gibi tehlikesiz görünen durumlar).

Duruma bağlı panik atakları: Durumsal bir tetikleyici ile karşılaşılmasının hemen ardından ortaya çıkan panik ataklarıdır (Agorafobi ile birlikte olan PD da daha sık).

Durumsal yatkınlık gösterilen panik atakları:  Belli durumlarda ortaya çıkma olasılığı yüksek olan, ancak mutlaka çıkması gerekmeyen panik ataklarıdır(Agorafobili PB’da daha sık)

[/fruitful_tab] [fruitful_tab title=”SIKLIK VE YAYGINLIK”]

Epidemiyoloji
Yaşam boyu görülme yaygınlığı:

Erkekler için yaklaşık %2,   Kadınlar için %5′dir.     Anksiyete bozuklukları içinde en geç başlayanıdır. 25 li yaşlarda başlamakta ve stresli bir yaşam olayından sonra ortaya çıkmaktadır (Davison & Neale, 2011, p. 141). Çocuklukta ya da 40 yaşın üzerinde de başlayabilmektedir.

[/fruitful_tab] [fruitful_tab title=”BELİRTİLERİ VE NEDENLERİ”]

Panik Bozukluğun oluş nedenleri

Biyolojik yatkınlıkların belirli psikolojik ve sosyal faktörler ile birleşmesi durumunda panik bozukluğa yol açtığı düşünülmektedir (Barlow & Durand, 2004, p. 137).

Genetik yatkınlık kişilerin yaşamın günlük olaylarına karşı nörobiyolojik açıdan aşırı tepki verme eğilimini belirlemede önemli bir etkendir. Aşırı duyarlı karbondioksit alıcıları ve hiperventilasyon gibi biyolojik etkenlerin de panik bozukluğa yatkınlığı arttırabileceği düşünülmektedir (Barlow & Durand, 2004, p. 137).Kalp kapakçığı anormallikleri ile de ilişkili olduğunu söyleyen araştırmalar var.

Psikolojik faktörler, Panik bozukluğu olan kişiler stresli durumlar karşısında yaşadıkları fiziksel değişimleri abartılı olarak yorumlayıp bir atak başlangıcı olarak değerlendirebilirler. İş, okul, aile ve evlilik yaşamında zorluklar ya da önemli değişiklikler ile çevresel faktörler de panik bozukluğun ortaya çıkışı ile ilişkilidir (Barlow & Durand, 2004, p. 137). Aile içi kaygı tepkielrini öğrenme de bir faktördür.

Psikodinamik yaklaşımda, Erken nesne kaybı veveya ayrılma kaygısını yetişkinlikteki panik bozukluklar ile ilişkili görür

Panik Atağın süresi
 

Panik ataklarının sıklığı ve süresi değişkendir. Bazen haftada bir ya da daha sık tekrarlayabilir. Genellikle dakikalarca, bazen de saatlerce sürebilir. Tekrarlayan yanlış yardım arayışları
Panik bozukluk hastası geçirdiği ataklardan sonra bazı yanlış yardım arayışları  içine de girebilir.

Acil servise başvuru

Alkol madde kullanımı

Kısır döngü

Beklenti anksiyetesi
Panik atağının yatışmasının ardından, sıklıkla yeni bir

atak geçirme korkusu olarak tanımlanan beklenti anksiyetesi gelişmektedir. Özellikle ilk atak nerede yaşandı ise o yerlerde atak geçirme beklentisi gelişir. Hastada panik ataklar kontrol altına alınsa bile atak geçirme korkusu devam edebilir.

Beklenti anksiyetesi, panik atağı eşiğini düşürerek, yeni atakların ortaya çıkma riskini arttırıcı bir etki gösterebilir.

Panik Atak Belirtileri Nelerdir?

Kontrolü kaybetme ya da çıldıracağı korkusu

Ölüm korkusu

Çarpıntı

Kalp atımlarını duyumsama ya da kalp hızında artma olması

Terleme

Titreme ya da sarsılma,

Nefes darlığı ya da boğuluyor gibi olma duyumları

Soluğun kesilmesi,

Göğüs ağrısı ya da göğüste sıkıntı hissi,

Bulantı ya da karın ağrısı,

Baş dönmesi,

Sersemlik hissi,

Uyuşma ya da karıncalanma duyumları,

Üşüme, ürperme ya da ateş basmaları

Derealizasyon- depersonalisazyon

[/fruitful_tab] [fruitful_tab title=”GİDİŞAT VE SONLANIM”]

Gidişat

Süreğen bir hastalık olan panik bozukluğunda:

1-2 yıl gibi izlemelerin sonuçları iyi bir prognoza işaret ederken, uzun süreli izleme çalışmalarından, çok da yüz güldürücü sonuçlar elde edilmemiştir(Coryell ve ark. 1983, Noyes ve ark.1990, Faravelli ve ark. 1995).

4-6 yıllık tedavi sonrası: %30’unun iyileştiği, %40-50’sinin belirtileri tam kaybolmadan düzeldiği, %20-30’unun belirtilerinin aynı kaldığı ya da daha kötüleştiği görülmüştür (Katschnig ve ark. 1996, Roy- Byrne ve Cowley 1995).

[/fruitful_tab] [fruitful_tab title=”AYIRICI TANI VE EKTANILAR”]

Panik Bozuklukta Ayırıcı Tanı

Panik atak neredeyse tüm anksiyete bozukluklarında görülebilmektedir.

Sosyal fobisi olan bir kişinin iş görüşmesi öncesinde

OKB hastasının kirle teması

Köpek fobisi olan bir kişinin köpek gördüğünde

TSSB’li bir kişinin travmaya benzer bir durumla yeniden karşılaşması panik atak yaşamasına neden olabilir..

Panik bozukluğunda görülen panik atak genelde hiç bir uyarana bağlı değildir; beklenmedik bir anda, kendiliğinden oluşur.

Fakat agorafobi geliştikten sonra tetikleyici faktörlerle de oluşabilmektedir.

EŞLİK EDEN PSİKOPATOLOJİ

Agorafobi  ve diğer fobiler

Panik bozukluğu klinikte sıklıkla agorafobi ile birlikte görülür. Bunun yanısıra % 16-33 oranında da özgül fobilerle birlikte görülür (Klostrofobi gibi)

Agorafobi

1871’de Westpal açık alanlarda şiddetli korku yaşayan ve bu nedenle evlerine gitmek üzere tanımadıkları kimselerden yardım isteyen üç erkek hastasını bildirdiği “Die Agoraphobie” isimli çalışmasında agorafobi sendromunu tanımlamıştır.Agorafobi DSM-V te bir sendrom olmaktan çıkarılıp panik bozukluğu ile birlikte olsa da olmasa da kendi başına kodlanabilir bir bozukluk biçiminde tanımlanmıştır.

Zor durumda kalındığında, güvenliğin kolayca sağlanamayacağı, yardımın gelmeyeceği durumlarda bulunmaktan korkmadır. Kalabalık yerler, yoğun trafik, köprü, asansör gibi yerlerde ortaya çıkar. Bir panik atağın ardından agorafobi gelişmesi sık izlenen bir durumdur.Uzaklaşabilmenin mümkün olamayacağı ya da atak sırasında yardım alınamayacağı durumda belirgin anksiyete duyulur.

Yaşanan korku ya da anksiyete durumsaldır.

Agorafobili Panik bozukluk

Major depresyon

Panik bozukluğu sıklıkla diğer anksiyete bozukluklar ve depresyonla birlikte bulunur. Panik bozukluğu hastalarının  %35-91’inde major depresif epizod görülmektedir (Breier ve ark. 1985, Stein ve ark.1990).

1/3’ünde depresyonun panik bozukluğundan önce başladığı, 2/3’ünde depresyonun panik bozukluğu ile birlikte ya da ondan sonra başladığı bildirilmiştir.(Lesser ve ark. 1989). Panik bozukluktaki  izolasyonla sorunlar daha ileri boyutlara taşınmaktadır.
Obsesif kompulsif bozukluk

Panik bozukluğu ile birlikte görülebilen ve eşlik ettiğinde bu hastalarda depresyon riskini arttıran bir diğer hastalık obsesif kompulsif bozukluktur. Hastalarının yaklaşık 1/5’ine obsesif kompulsif bozukluk eştanısı konulduğu bildirilmiştir

Alkol kullanımı

Alkol kötüye kullanımı, panik bozukluğu hastaları için ciddi bir risk etkenidir. Panik bozukluğu hastaları başlangıçta beklenti anksiyetelerini azaltmak için alkol içmeye başlamakta, ancak zamanla alkolizm bir komplikasyon olarak ortaya çıkabilmektedir.Alkolizm görülme oranı %17 bulunmuştur (Breier ve ark.1986, Aronson 1987).

Hipokondriyazis

PB hastalarında, %20 gibi düşük olmayan oranlarda, hipokondriyazis görülebilmektedir. Bedensel duyumlarına yönelik artmış bir dikkat gösterirler ve bedensel değişikliklere aşırı duyarlıdırlar. Bu hastalarda, fiziksel hastalık olduğu inancı ve bedensel uğraşılar, daha sık olarak atakların olduğu dönemle sınırlıdır. (Faravelli ve Paionni 1999).

Kişilik bozukluğu

PB’da kişilik bozukluğu görülme oranı % 40 ile % 65 arasında değişmektedir.(Yaluğ ve diğ.,2003). İlginç biçimde, uygulanan tedavi ister ilaç isterse psikoterapi olsun kişilik özelliklerini -özellikle bağımlı kişilik özelliklerini- de önemli ölçüde düzeltmektedir(Onur ve diğ.2004).

[/fruitful_tab] [fruitful_tab title=”KOMPLİKASYONLAR-İNTİHAR”]

İntihar girişimleri

PB hastalarında diğer psikiyatrik bozukluklara göre intihar düşüncesi ve girişimi daha sıktır(Yaluğ ve diğ.,2003). Bir çalışmada panik bozukluğu hastalarının %42’sinin yaşamlarının bir döneminde intihar girişiminde bulunduğu bildirilmiştir. İntihar girişimlerinin daha çok eşlik eden depresyon ve kişilik bozukluğu gibi psikopatoloji ile ilişkili olduğu bulunmuştur (Lepine ve ark. 1993),.

[/fruitful_tab] [fruitful_tab title=”TEDAVİ”]

Tedavi ve Başa Çıkma Yolları

İlaç kullanımı ve psikolojik müdahaleler başlıca tedavi yöntemleridir.

İlaç tedavisi: İlaçla tedavide antidepresanlar ve anksiyolitiklerin etkililiği birçok araştırma tarafından desteklenmektedir.

Antidepresanlar, semptomların durdurulmasına yardımcı olmayı hedefler. Nörotransmiterlere etki eder.

Anksiyolitikler, ise kaygı giderici özellikleri ile tercih edilmektedir. Bağımlılık yapma özellikleri ve bilişsel- motor yan etkileri iyi değerlendirilmelidir.

İlaç kullanımı PB tedavisinde belirli düzeyde başarı göstermiş yöntemlerden biridir. Yapılan izleme çalışmaları PB tedavisinde psikolojik müdahalelerin etkisinin kalıcılığını ve ilaç tedavisine olan üstünlüğünü ortaya koymuştur. (Davison & Neale, 2011, p. 143). Bazı çalışma sonuçlarına göre: İlaç kullanımının süresiz olarak devam etmesi gerektiği, ilaçların kesilmesi durumunda belirtilerin yeniden ortaya çıktığı gösterilmiştir.

Psikolojik müdahaleler: Panik atakların sıklığını ve şiddetini azaltmada bilişsel-davranışçı müdahaleler, paniği tetikleyen iç uyarıcılara (Hiperventilasyon, kalp atış hızında artış, baş dönmesi gibi) maruz bırakma ve gevşeme teknikleri birlikte ve etkin bir şekilde kullanılan yöntemlerdir.

Bilişsel-davranışçı müdahaleler ile kişinin korkulan ancak gerçekte tehlikesiz olan durumlara karşı temel algı ve tutumlarının belirlenmesi ve değiştirilmesi amaçlanır. Özellikle agorafobiyi hedef alan bu müdahalelerde kişinin kademeli bir şekilde korkulan duruma maruz bırakılması ve kişinin korkularının gerçeklikle uyuşmadığını duygusal düzeyde öğrenmesi hedeflenir.

Maruz bırakma: Panik atağı tetikleyen iç uyarıcılara maruz bırakmayı içerir. Kişinin terapi odasında “mini” panik ataklar geçirmesi sağlanır. Örneğin kişinin panik atakları hiperventilasyonla tetikleniyorsa hızlı hızlı nefes alması veya başdönmesi ile tetikleniyorsa kendi etrafında dönmesi istenir. Paniğin diğer belirtilerinin hissedilmeye başlanmasıyla kişi bunları güvenilir bir ortamda deneyimlemiş olur ve daha önce öğrenmiş olduğu baş etme yöntemlerini (gevşeme ve nefes egzersizleri gibi) deneyimler. Bu deneyimler sayesinde panik bozukluğu olan kişi iç uyarıcıları kontrol kaybı ve panik olarak değil zararsız ve baş edilebilir olarak algılamaya başlar (Barlow & Durand, 2004, p. 138).

Tedavi sürecinde panik bozukluğun tedavisi ile birlikte aynızamanda hastaların günlük yaşamda karşılaştıkları diğer zorluklar da belirlenmeli ve hayata uyum becerileri artırılmalıdır.

[/fruitful_tab] [fruitful_tab title=”VAKA/OLGU ÖRNEĞİ”]

Vaka örneği

  1. Hanım 27 yaşında, 7 yıllık evli ve 2 çocuğu var. Araba kullanırken bayılma korkusu, kalp krizi geçireceğinden endişe duyma, nefes darlığı, dışarıya yalnız çıkmaktan korkma şikayetleri ile başvurmuştur.

Hikayesi:  20 gün önce hamile bir arkadaşı erken başlayan sancıları nedeniyle hastaneye yatırılmış.X Hanım arkadaşını ziyarete gitmiş ve arkadaşının riskli bir ameliyat geçireceğini öğrenmiş.Kayınvalidesi ölüm riski var demiş. O an kendini arkadaşının yerine koymuş ve arkadaşım ölürse çocukları ne yapar gibi düşünceler aklına gelmeye başlamış. Ardından başı dönmüş, vücudu boşalmış, eli ayağı tutmamış ve yere oturmuş. Yanındakiler yüzünü yıkamış ve 5-10 dakika sonra kendine gelmiş. O akşam sürekli eli ayağı titremiş, sık sık fenalaşmış ve acil servise başvurmuş.  Ertesi gün kızının tansiyonunu ölçtürmek için acil servise gitmiş ve ordayken ateş basması, baygınlık, baş dönmesi yaşamış. Acildeki doktor müdahale etmiş ve sonrasında psikiyatriste gitmesini önermiş. O hafta birkaç defa araba kullanırken fenalaştığını hissetmiş ve acile başvurmuş. Arabaya her binişte kaygı yaşıyormuş; ancak bir defa binmekten vazgeçersem sonra bir daha kullanamam diye düşünüp korktuğu halde araba kullanmaktan hiç vazgeçmemiş. Dışarıya kendi başına çıkamadığını, yanında ya çocukları ya da eşinin olması gerektiğini, söylüyor.

Çocukluk yıllarından beri kapalı yerlerden, asansöre binmekten ve karanlıktan korkarmış. Işıklar kesilince her yere mumlar dikip yakarmış. Amcasının küçükken ona asansörde kapalı kaldığını anlattığını hatırlıyor ve sanırım kapalı yerde kalmaktan o nedenle korkuyorum diyor. Hayatında sürekli devam eden iki kaygısı olduğunu ifade ediyor.  5 yaşındaki çocuğunun 1,5 yıldır devam eden böbrek sorunu olduğunu ve onun için endişelendiğini, yıllardır yaşayacakları evle ilgili bir gündemlerinin olduğunu ancak bir türlü sonuçlandıramadıklarını belirtiyor. Çocuklarını yetiştirme konusunda da endişeleri olduğunu ifade ediyor.

Kendini kötü hissettiği durumlarda derin enfes aldığını, camı açtığını, bunu atlatırım diye kendine telkinde bulunduğunu,dua ettiğini ve bunların işe yaradığını söylüyor. Önceden bunarı anlatırken de fenalaşıyordum ama artık fenalaşmıyorum diyor.

En son banyodayken bayılacak gibi olduğunu, kendini zor dışarı attığını, nefesi daraldığını, karnına bir taş oturur gibi hissettiğini, kalp krizi geçireceğim diye korktuğunu söylüyor. O esnada bunlar acaba açlıktan mı  diye düşünüp çikolata yediğini ve sonra bu belirtilerin geçtiğini ifade ediyor.

[/fruitful_tab] [fruitful_tab title=”İLGİLİ VİDEO”] Tab 2 content place [/fruitful_tab] [fruitful_tab title=”KAYNAKLAR”]

Kaynaklar

American Psychiatric Association (2000). Diagnostic and statistical manual of mental disorders: DSM-IV. Washington, DC.

Barlow, D.H. & Craske, M. G. (1989). Mastery of your anxiety and Panic. Albany, NY: Graywind

Barlow, D. H., & Durand, V. M. (2004). Abnormal Psychology: An Integrative Approach. Thomson Wadsworth.

Davison, G.C., & Neale, J.M. (2011). Anormal Psikolojisi. Türk Psikologlar Derneği

Klosko, J. S., Barlow D. H., Tassinari, R., & Cerny, J. A. (1990). A comparison of Alprozolam and behavior therapy in treatment of panic disorder. Journal of Consulting and Clinical Psychology, 58, 77-84.

Ozturk, O. (2011). Ruh Sağlığı ve Bozuklukları. Nobel Tıp Kitabevleri.

Onur ve diğerleri (2004). Panik-Agorafobi Spektrumu Kavram›.Türk Psikiyatri Dergisi,15(3):215-223

Tükel, R. (2002). Panik Bozukluğu. Klinik Psikiyatri;Ek 3:5-13

Yaluğ ,İ., Kocabaşoglu, N., Aydoğan, G., Günel, B. Obsesif Kompulsif Bozukluk ve Panik Bozuklukta Depresyon ve Kişilik Bozukluğu Komorbiditesi. Düşünen Adam; 2003, 16(1): 28-34

[/fruitful_tab] [/fruitful_tabs]