Öğrenme güçlüğü

Öğrenme güçlüğü

Disleksi gibi öğrenme engelleri, bir kişinin dili anlama, kullanma, matematik hesaplamaları yapma, hareketleri koordine etme veya dikkati yönlendirebilme yeteneğini etkiler. Genellikle okula başladıklarında çocuklarda teşhis edilirler.

Tanım

Öğrenme güçlüğü, kişinin sözlü veya yazılı dili anlama, kullanma, matematiksel hesaplamalar yapma, hareketleri koordine etme veya doğrudan dikkat etme yeteneğini etkileyen bozukluklardır. Çok küçük çocuklarda öğrenme engelleri ortaya çıkmasına rağmen, çocuklar okul yaşına gelene kadar genellikle bir bozukluk kabul edilmez. Araştırmalar, 18 yaşın altındaki Amerikalı çocukların yüzde 8 ila 10’unun bir çeşit öğrenme engeli olduğunu göstermektedir.

Öğrenme güçlüğü, kişinin neyi gördüğünü ve duyduğunu yorumlama veya beynin farklı bölgelerinden bilgi bağlama yeteneğini etkiler. Bu sınırlamalar, sözlü ve yazılı dil, koordinasyon, öz-denetim ya da dikkat ile belirli zorluklar olarak ortaya çıkabilir. Bu tür zorluklar okul çalışmalarına uzanır ve okumayı veya yazmayı veya matematik yapmayı öğrenmeyi engelleyebilir. Öğrenme engelleri IQ (istihbarat bölümü) veya bir kişinin ne kadar akıllı olduğunu yansıtmaz.

Öğrenme güçlüğü, bazı durumlarda, bir kişinin varlığının birçok parçasını etkileyen hayat boyu koşullar olabilir: okul veya iş, günlük rutinler, aile durumları, bazen, hatta arkadaşlıklar ve oyun. Bazı insanlarda birçok örtüşen öğrenme engeli olabilir. Diğerleri, hayatlarının diğer alanlarında çok az etkisi olan, tek, izole bir öğrenme problemine sahip olabilirler.

Tüm öğrenme problemleri öğrenme engeli kategorisine girmez. Birçok çocuk belirli becerilerini geliştirmede daha yavaştır. Çocuklar gelişim oranlarında doğal farklılıklar gösterdiklerinden, öğrenme bozukluğu gibi görünen şey, olgunlaşmada bir gecikme olabilir.

Bir öğrenme sakatlığı olarak teşhis edilmek için, bir çocuğun durumu belirli kriterleri karşılamalıdır.

Disleksi okuma ve dil tabanlı bir öğrenme sakatlığıdır. Bu problemle, bir çocuk mektupları, mektup gruplarını, cümleleri veya paragrafları anlamayabilir. Örneğin, birinci sınıfın başında, çocuklar okudukları ve yazdıkları mektupları zaman zaman tersine çevirebilir ve döndürebilirler. İlk okumayı öğrendiklerinde bu normal olabilir. Birinci sınıfın ortasında (ve olgunlukla) bu problemler ortadan kalkmalıdır. Bununla birlikte, disleksi olan genç bir öğrenci bu problemlerin üstesinden gelemeyebilir. Öğrenci büyüdükçe zorluk devam edebilir. Ona göre, b bir d gibi görünebilir . O yazabilirsiniz üzerinde o gerçekten demek istediğinde hayır. Çocuğunuz 6 yaşını 9 yapmak için tersine çevirebilir. Ayrıca, disleksi olan bir çocuk kimi zaman cümle, sözcük veya harfleri görüyor, hareket ediyor (bazen “dans” olarak adlandırılıyor) ya da sayfanın dışına kaybolabilir. Bunlar görme problemleri değil, beynin gördüğü bilgileri nasıl yorumladığıyla ilgili problemlerdir.

Disgrafi , yazı ile ilgili problemlerin bir terimidir. Daha büyük bir çocuk harfleri doğru bir şekilde oluşturmayabilir ve belirli bir alanda yazmayı zorlaştırabilir. Yazmak düzgünce zaman ve çaba gerektirir; Ancak ekstra çabaya rağmen, el yazısının hala okunması zor olabilir. Bir öğretmen, öğrenme engelli bir öğrencinin yazılı testleri ve ödevleri zamanında tamamlayamadığını ve denetçilerin yazılı görevlerin her zaman geç veya eksik olduğunu bulabilir.

Dyscalculia matematik ile ilgili problemlerin bir terimidir. Bir çocuk tarihte ve dilde iyi olabilir, ancak fraksiyonları ve yüzdeleri içeren başarısız testler yapabilir. Matematik birçok öğrenci için zordur, ancak diskalikülü olanlar diğerlerine göre daha zor olabilirler. Dyscalculia çocuğunuzun, aynı yaşın başkalarının zorluk çekmeden tamamladığı temel matematik problemlerini çözmesini engelleyebilir.

Bilgi işleme bozuklukları, insanların duyuları aracılığıyla aldıkları bilgileri kullanma yeteneği ile ilgili öğrenme bozukluklarıdır: görme, duyma, tatma, koklama ve dokunma. Bu problemler görememe ya da duymama ile ilgili değildir. Bunun yerine, koşullar, beynin duyusal bilgiyi tanıdığı, yanıtladığı, aldığı ve sakladığı yolu etkiler.

Dil ile ilgili öğrenme engelleri, konuşma, dinleme, okuma, yazım ve yazma da dahil olmak üzere yaşa uygun iletişimi engelleyen problemlerdir.

belirtiler

Öğrenme güçlüğünün teşhisi için kriterler ve özellikler , Zihinsel Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal El Kitabı ( DSM ) adlı bir referans kitabında yer almaktadır . DSM tanı ve tedavi hizmetlerinin sağlık sigortası kapsamı için başvururken tanı yaygın kullanılır.

Özel Öğrenme Bozuklukları (SLD’ler)

Akademik beceri bozukluğu olan öğrenciler, okuma, yazma ya da aritmetik becerilerini geliştirmek için sınıf arkadaşlarının genellikle yıllarının arkasındadır.

A. Son altı ay boyunca, aşağıdaki semptomlardan en az birinde öğrenme güçlüğü yaşadılar:

  1. Aşırı çaba gerektiren yavaş, yanlış okuma veya okuma
  2. Okurken, kelimelerin anlamını anlamada zorluk veya yetersizlik
  3. Kötü veya yanlış yazım
  4. Dilbilgisel veya noktalama hatalarıyla yazılmış yazılı anlatım, fikirlerde açıklık eksikliği ve zayıf paragraf örgütü
  5. O yaş grubu için anormal olan hesaplamalar ile sayıların veya zorlukların büyüklüğünü veya ilişkisini anlamadaki zorluklar
  6. Yetersiz matematiksel akıl yürütme nedeniyle niceliksel problemleri çözmede zorluklar

B. Akademik becerilerle ilgili zorlukları ya da sorunları, bireyin yaşının tipik gelişiminden beklenenden daha büyüktür ve önemli akademik ya da mesleki performans sorunlarına neden olurlar.

C. Okul çağındaki yıllarda akademik becerilerle ilgili problem belirtileri görülür.

D. Bu zorlukları daha iyi açıklayan başka bir açıklama bulunmamaktadır.

Yaygın olarak disleksik olarak bilinen okuma güçlükleri (Spesifik Öğrenme Bozukluklarında) oldukça yaygındır. İlkokul çocuklarının yüzde 2 ila 8’ini etkiler. Okuma, yazma ve matematik engelleri tüm okul çağındaki çocukların yüzde 5 ila 15’ini ve yetişkinlerin yüzde 4’ünü etkiler.

Bir okuma bozukluğunun ya da disleksinin temel özelliği, kişinin kronolojik yaşı, ölçülmüş zeka ve yaşa uygunluğu göz önünde bulundurulduğunda, beklenen seviyenin oldukça altına düşen okuma başarısıdır (okuma, doğruluk ya da bireysel olarak yönetilen testlerle ölçülen anlama). Eğitim. Okumadaki rahatsızlıklar, akademik başarıya veya okuma becerisi gerektiren günlük yaşam aktivitelerine önemli ölçüde müdahale etmektedir. Duyusal bir eksiklik varsa, okuma zorlukları genellikle onunla ilişkili olanların üzerindedir. Bir nörolojik veya diğer genel tıbbi durum veya duyusal eksiklik varsa, bu şekilde sınıflandırılmalıdır. Okuma bozukluğu olan bireylerde yüksek sesle okumak, çarpıklıklar, ikameler veya ihmallerle karakterizedir.

Yazılı anlatım bozukluğu ya da disgrafi, yazma becerileri (bireysel olarak uygulanan bir standart test ya da yazma becerilerinin fonksiyonel değerlendirmesiyle ölçülen), bireyin kronolojik yaşı, ölçülü istihbarat ve eğitim için beklenen becerilerin çok altındadır. Rahatsızlık, akademik başarıya veya belirli günlük yaşam deneyimlerine önemli ölçüde müdahale eder. Duyusal bir eksiklik varsa, yazma becerilerindeki zorluklar genellikle onunla ilişkili olanların üzerindedir. Genelde dilbilgisi, imla ve noktalama hataları, kötü paragraf örgütü ve kötü el yazısı ile dolu olma eğilimi olan yazılı sınavlar oluşturma becerisinin bir birleşiminin bir kombinasyonu vardır.

Matematiksel bozukluğun ya da diskalkuli’nin temel özelliği, bireyin yaşı, ölçülmüş zeka ve yaşa uygun eğitim beklentisinin önemli ölçüde altına düştüğü matematiksel yeteneğin eksikliğidir (matematiksel hesaplama ya da akıl yürütmenin bireysel olarak yönetilen standart testleri ile ölçülür). . Matematikteki rahatsızlık, akademik başarıya veya günlük yaşam aktivitelerine büyük ölçüde engel olur. Matematiksel bir bozukluğun içinde (matematiksel terimler, işlemler ya da kavramlar ve matematiksel sembollere yazılı problemlerin çözülmesi ya da kodlanması) “algısal” beceriler (sayısal semboller ya da aritmetiğin tanınması ya da okunması) dahil olmak üzere bir matematik bozukluğu içinde bir dizi farklı beceri bozulabilir. Nesneleri gruplar halinde işaretleme ve kümeleme), “dikkat”

Formel olarak, DSM’nin önceki versiyonları bir tanı için öğrenme bozukluğu (okuma, yazma veya aritmetik) türünü belirtmiştir. Herhangi bir spesifik öğrenme bozukluğunun kriterlerini karşılamayanlar, “aksi belirtilmedikçe öğrenme bozuklukları” (LDNOS) ile teşhis edilecektir. LDNOS tanısı için temel bir neden, bireyin her bir beceriyi ölçen testlerdeki performansın önemli ölçüde altında olmamasına rağmen, her üç alanda da (okuma, matematik ve yazılı ifade), akademik başarıya önemli ölçüde müdahale eden problemler olmasıdır. Beklenen kişi, kişinin kronolojik yaşı, ölçülmüş zeka ve yaşa uygun eğitimi göz önüne alındığında. Bu, SLD’lerin teşhis edildiği şekilde bir sorun değil,

Tüm bireyler çocuklukta SLD tanısı almaz. Bazıları, çocukluktaki belirtileri ile okuldayken kendileri arasındaki benzerlikleri fark ettikleri zaman erişkinlik tanısı alırlar. Bu yetişkin yaş tanısı, SLD’lere özgü değildir, aynı zamanda DEHB’nin kalıtsal olduğu aileler için de yaygındır.

Nedenler

Ruh sağlığı uzmanları, hiç kimsenin öğrenme engellerine neyin neden olduğunu bilmediğinden, ebeveynlerin nedenleri araştırmak için geriye bakmalarına yardımcı olmadığını vurgulamaktadır. Nedeni azaltmak için çok fazla olasılık var ve ailenin yardım almak için ilerlemesi daha önemlidir.

Öğrenme engellerinin tek bir nörolojik sorundan kaynaklandığı düşünülürken, araştırmacılar artık nedenlerin daha çeşitli ve karmaşık olduğunu söylüyorlar. Yeni kanıtlar, öğrenme engellerinin çoğunun, beynin tek bir spesifik alanında başlamamış olduğunu, ancak çeşitli beyin bölgelerinden gelen bilgileri bir araya getirmedeki zorluklardan kaynaklandığını göstermektedir.

Önde gelen bir teori, öğrenme güçlüğünün, beyin yapısında ve doğumdan önce başlayabilen fonksiyonundaki ince rahatsızlıklardan kaynaklanmasıdır. Diğer olasılıklar şunlardır: • Genetik yatkınlık • Annenin hamilelik öncesi, sırası ve sonrasında tütün, alkol veya madde bağımlılığı • Hamilelik veya doğum sırasında, düşük doğum ağırlığı, prematürite ve doğum travması veya sıkıntı gibi sorunlar • Çevresel toksinler, kurşun zehirlenmesi gibi • Merkezi sinir sistemi Enfeksiyonlar • Ağır kafa travması

Tedaviler

Öğrenme Engellerinin Tanımlanması

Değerlendirme, bir çocuğun engelli olup olmadığını belirleme ve özel eğitim ve hizmetlere ihtiyaç duyma süreci, yararlı bir eğitim programının geliştirilmesinde ilk adımdır. Tam ve bireysel bir başlangıç ​​değerlendirmesi, engelli çocuğa herhangi bir özel eğitim veya ilgili hizmetlerin verilmesinden önce yapılmalıdır. Ayrıca, öğrenci en az üç yılda bir tekrar değerlendirilmelidir. Değerlendirme, ebeveyn de dahil olmak üzere çeşitli kaynaklardan, çocuğun şüphe duyduğu engelliliğin tüm alanlarında işleyişi ve gelişimi hakkında bilgi toplanmasını içerir. Değerlendirme, bilişsel, davranışsal, fiziksel ve gelişimsel faktörlerin yanı sıra diğer alanlara da bakabilir.

Engelli Bireylerin Eğitimi İyileştirme Yasası’nın 2004’te yeniden yetkilendirilmesi kapsamında , yasa koyucular, öğrenme engelli kişilerin özel eğitim hizmetlerine uygun olarak nasıl tanımlanabileceği konusunda önemli değişiklikler yaptı. Bu yeniden yetkilendirme, bir çocuğun belirli bir öğrenme engeli olup olmadığını belirlemek ve özel eğitim hizmetleri alabilmek için Müdahale Müdahale (isteğe bağlı) yaklaşımının isteğe bağlı olarak kullanılmasına izin verir. Normal olarak kullanılan IQ-tutarsızlık modelinin, öğrenme engelli tüm öğrencilerin belirlenmesinde etkisiz olduğuna dair kanıt vardır; bu nedenle, birçok okul bir RTI yaklaşımını uyguluyor.

RTI eğitim müdahalelerine yönelik katmanlı bir yaklaşımdır; En yaygın olanı 3 katmanlı bir modeldir. İlk kademe, sınıflardaki öğretmenlerin dikkatli bir şekilde izlenmesi ile tüm öğrencilere yüksek kaliteli okuma eğitimi sağlar. 2. Aşama aynı yüksek kalitede talimattır, ancak yeterince iyi ilerlemeyenler için artan yoğunluğa sahiptir. Eğer öğrenciler bu yoğun öğretim ile ilerlemezlerse, özel eğitim müdahalesini hedef alan Kademe 3 için tanımlanırlar. Seviye 3 öğrencilerin tam değerlendirmeleri ve Bireyselleştirilmiş Eğitim Programı (IEP) kurulması.

Bu yaklaşım, gecikme veya öğrenme problemleri olan çocukları belirleyebilir ve sonuç olarak özel eğitime ve ilgili hizmetlere ihtiyaç duyabilir.

  1. Uygunluk. Bir çocuğun Engelli Eğitim Yasası (IDEA) kapsamında engelli olup olmadığını belirleyebilir ve özel eğitim ve hizmetlere hak kazanabilir.
  2. Bireyselleştirilmiş Eğitim Programı (IEP) Planlama. Ebeveynlerin ve okulun bir çocuk için uygun bir IEP geliştirmesine yardımcı olabilecek bilgiler sağlar.
  3. Öğretim stratejileri. Bir çocuğun öğrenmesine yardımcı olmak için hangi taktiklerin en etkili olabileceğini belirlemeye yardımcı olabilir.
  4. Ölçme ilerlemesi Bir çocuğun eğitimsel ilerlemesini ölçmek için bir temel oluşturur. Değerlendirme süreci uygun bir eğitim programı geliştirmek için bir temel oluşturur. Kamu kurumu değerlendirme raporunun bir kopyasını ve ebeveyne uygunluğun belirlenmesinin belgelerini sağlamalıdır. Değerlendirme, çocuğun özel eğitime ihtiyaç duymadığını gösterse bile, bu bilgi düzenli bir eğitim programında çocuğa yardımcı olmak için hala kullanılabilir.

Bir çocuğun değerlendirmesi tamamlandıktan sonra, ebeveynler çocuklarının IDEA kapsamında bir engelinin olup olmadığını belirlemek için bir grup kalifiye uzmanla görüşürler. Okul, velilere değerlendirme raporunun bir kopyasını ve yazılı uygunluk tespitini sağlamalıdır.

Ekip, bir çocuğun özel eğitim ve ilgili hizmetler için uygun olduğunu belirlerse, bir sonraki adım çocuğun ihtiyaçlarını karşılamak için bir IEP geliştirmektir.

IEP ekibinin geliştirdiği hedefler ve hedefler, doğrudan değerlendirmeyle belirlenen güçlü ve ihtiyaçlarla ilgilidir.

Ebeveynlerin çocuklarının değerlendirmelerinin sonuçlarını bir IEP geliştirmeye başlamadan önce anlamaları önemlidir ve değerlendirmenin kalifiye bir uzman tarafından düz dilde açıklanmasını istemek zorundadır.

Ebeveynler, IEP’yi geliştirmek için ekibin diğer üyeleriyle görüşmeden önce değerlendirme özeti raporunu isteyecektir. IEP’yi geliştirmeden önce sonuçları rahat bir ortamda gözden geçirmek, ebeveynlerin stresini azaltabilir ve sonuçların kendi gözlemlerini ve deneyimlerini çocuklarıyla uyumlu olup olmadığını değerlendirmek için zaman sağlayabilir.

Öğrenme güçlüğü için en yaygın tedavi özel eğitimdir. Eğitimli eğitimciler, akademik performans düzeyine ek olarak çocuğun akademik ve entelektüel potansiyelini değerlendiren bir tanısal eğitim değerlendirmesi yapabilir. Değerlendirme tamamlandıktan sonra temel yaklaşım, çocuğun yetenekleri ve güçlü yanlarını geliştirerek öğrenme becerilerini öğretirken, engelleri ve zayıflıkları düzeltir ve telafi etmektir. Konuşma ve dil terapistleri gibi diğer profesyoneller de söz konusu olabilir. Bazı ilaçlar, çocuğun dikkatini ve konsantrasyonunu artırarak öğrenmesine yardımcı olarak etkili olabilir. Psikolojik terapiler de kullanılabilir.

Öğrenme engelleri yaşam boyu koşullar olabilir. Bazı insanlarda, birbiriyle örtüşen birkaç öğrenme engeli bulunabilir. Diğerleri, hayatları üzerinde çok az etkisi olan, tek, izole bir öğrenme problemine sahip olabilirler.

Disleksi

Disleksi erken tanıma, öğrenme yetersizliğinin bir kişinin gelişimini ne kadar etkileyeceğinin temel faktörlerinden biridir. Ne yazık ki, tanımlanamayan disleksi olan yetişkinler genellikle zihinsel kapasitelerinin altındaki işlerde çalışmaktadır. Ancak bir öğretmen, öğretmen veya diğer eğitimli profesyonellerin yardımıyla disleksi olan hemen hemen tüm insanlar iyi okuyucular ve yazarlar olabilirler. Aşağıdaki stratejileri öğrenme sürecine dahil etmek, disleksinin zorluklarının üstesinden gelmeye yardımcı olabilir:

  • Sözlü okuma, yazma ve çizme ve yazılı bilginin gelişimini teşvik etme, dilsel farkındalık (ses ve anlam arasındaki ilişki), temel harf oluşumu ve tanıma becerileri.
  • Farklı türlerdeki metinleri okuma alıştırması (kitap, dergi, reklam, çizgi roman)
  • Yeni fikirleri sunarken görüş, ses ve dokunuş kullanarak çok dilli, yapılandırılmış dil eğitimi ve uygulama
  • Ödevleri tamamlamak için ekstra zamana izin vermek için sınıf prosedürlerini değiştirmek, not alma, sözlü sınav ve diğer değerlendirme araçlarıyla ilgili yardım
  • Ekran okuyucular ve ses tanıma bilgisayar yazılımı gibi bantta ve destek teknolojisinde kitaplar kullanma
  • Akademik zorlukların üstesinden gelmek için mücadele etmekten kaynaklanan duygusal sorunlar için yardım alma

Okuma ve yazma günlük yaşam için temel becerilerdir; Ancak, öğrenmenin ve ifadenin diğer yönlerini vurgulamak önemlidir. Bütün insanlar gibi, disleksi olanlar da güçlü ve ilgi alanlarına giren aktivitelerin tadını çıkarırlar. Çok boyutlu düşünürler olarak, dil becerilerini vurgulamayan tasarım, sanat, mimarlık, mühendislik ve cerrahi gibi görsel alanlar onlara hitap edebilir.

DİSKALKULİ

Bir öğrencinin güçlü ve zayıf yanlarını tanımasına yardımcı olmak ilerlemenin ilk adımıdır. Tanımlamayı takiben, ebeveynler, öğretmenler ve diğer eğitimciler, öğrenciye matematik öğrenmede daha etkili yardımcı olacak stratejiler oluşturmak için birlikte çalışabilirler. Sınıf dışında yardım etmek, bir öğrencinin ve öğretmenin, özellikle öğrencinin sahip olduğu zorluklara odaklanmasını sağlayarak, yeni konulara çok hızlı bir şekilde geçmenin baskısını artırır. Tekrarlanan takviye ve doğrudan fikirlerin spesifik uygulaması, anlayışı kolaylaştırır. Diğer stratejiler şunları içerir:

  • Kağıda fikirleri düzenlemede zorluk çeken öğrenciler için grafik kağıdı kullanma
  • Matematik gerçeklerine yaklaşımda farklı yollar bulmaya çalışmak; çarpım tablosunu sadece ezberlemek yerine, 8 x 2 = 16’dan beri, 16’dan küçükse 8 x 4 = 32 olmalıdır.
  • Matematik problemlerini çözmeye başlamak için bir yol tahmini yapmak
  • Somut örneklerle başlayıp daha soyut uygulamalara geçerek yeni becerilere giriş.
  • Dil zorlukları için, fikirleri ve problemleri açık bir şekilde açıklamak ve öğrencileri soru sormaya teşvik etmek
  • Birkaç dikkat dağıtıcıyla çalışacak ve gerektiğinde ellerinde kalem, silgi ve diğer aletlerin bulunduğu bir yer sağlamak
  • Öğrencilerin güçlü ve zayıf yönlerinin farkında olmalarına yardımcı olmak; Bir çocuk en iyi nasıl öğrendiğini anladığında, akademik başarı ve güvene ulaşmak için büyük bir adım atmaktadır.

disgrafi

Disgrafi ile başarıya ulaşan bir kişiye yardım etmenin birçok yolu vardır. Genel olarak stratejiler üç kategoriye ayrılır:

  1. Konaklama: Yazılı ifadeye alternatifler sunmak
  2. Değişiklikler: Zayıflık alanını en aza indirmek veya önlemek için beklentileri veya görevleri değiştirmek
  3. İyileştirme: El yazısı ve yazma becerilerini geliştirmek için eğitim vermek

Eğitim ve destek planlarken her strateji türü dikkate alınmalıdır. Disiplinli bir kişi, hem uzmanlardan hem de insana en yakın olanlardan yardım alacaktır. En faydalı destek türünü bulmak, farklı fikirleri denemenin ve en iyi neyin işe yaradığına dair fikir alış verişinde bulunma sürecidir.

Aşağıda yazılı anlatımla karşılaştıkları zorlukların üstesinden gelmek için disiplinli bireylerin nasıl öğretileceğine dair bazı örnekler verilmiştir.

Erken Yazarlar

  • Çizgiler içinde kalmak için duyusal bir kılavuz için yükseltilmiş çizgilerle kağıt kullanın.
  • En rahat olanı bulmak için farklı kalemleri ve kalemleri deneyin.
  • Bu önemli şekillerin motor belleğini geliştirmek için geniş kol hareketleriyle havada harf ve sayı yazmayı deneyin. Ayrıca küçük el veya parmak hareketleriyle harfleri ve sayıları pratik edin.
  • Yazmak için uygun tutuş, duruş ve kağıt konumlandırmayı teşvik edin; Öğrencilerin daha sonra kötü alışkanlıklardan vazgeçmesi zor olduğu için bunu daha da pekiştirmek önemlidir.
  • Harfleri, şekilleri ve sayıları öğrenmek için multisensory teknikleri kullanın; örneğin, motor dizileri ile konuşmak, b gibi “büyük sopa aşağı, vücudumdan uzakta daire” dir.
  • Bir bilgisayarda kelime işlemci tanıtmak; Ancak, çocuk için el yazısını ortadan kaldırmayın. Yazmak, mektup yazmanın hayal kırıklığını hafifleterek yazmayı daha kolay hale getirirken, el yazısı, bir kişinin dünyada iş yapma yeteneğinin hayati bir parçasıdır.
  • Sabırlı ve pozitif olun; pratiği teşvik etmek ve çaba harcamak. İyi bir yazar olmak, zaman ve pratik gerektirir.

Genç öğrenciler

  • Baskı veya el yazısının kullanımına izin verin (hangisi daha rahatsa).
  • Sütunları ve satırları düzenli tutmak için matematik hesaplamaları için büyük grafik kağıdı kullanın.
  • Ödev yazma için fazladan zamana izin verin.
  • Ödevleri yaratıcı bir şekilde çizim yapmaya veya fikirleri bir kaset kaydedicisine konuşmaya başlayın.
  • Yazı ödevlerinin alternatif odağı; Bazıları netlik ve imla, bazılarının dilbilgisi ya da fikirlerin düzenlenmesi için vurgu yaptı.
  • Açıkça farklı yazı türleri öğretmek: açıklayıcı ve kişisel makaleler, kısa öyküler, şiirler.
  • Düzenli ve yazım üzerinde zamanlanmış atamaları yargılamayın.
  • Öğrencilerin çalışmalarını yeniden okumadan önce gecikmelerini sağlayın; Bir aradan sonra hataları görmek daha kolay.
  • Öğrencilerin düzenleme çalışması için bir kontrol listesi oluşturmasına yardımcı olun: yazım, düzgünlük, dilbilgisi, sözdizimi ve fikirlerin net bir şekilde ilerlemesi.
  • Bir yazım denetleyicisinin kullanımını teşvik edin – el yazısıyla yazılmış çalışmalar için yazım denetleyicileri mevcuttur.
  • Kopyalama miktarını azaltın; bunun yerine, orijinal cevapları ve fikirleri yazmaya odaklanın
  • Öğrencilerin hepsini aynı anda küçük adımlar halinde tamamlamasını sağlayın.
  • Sözlü raporlar veya görsel projeler gibi bilgiyi değerlendirmenin alternatif yollarını bulun.
  • Harfler, günlük, hane listeleri oluşturma veya spor takımlarını takip etme gibi yazım için düşük stres fırsatları aracılığıyla uygulamayı teşvik edin

Gençler ve Yetişkinler

  • Not alma ve yazma ödevleri için hazırlamak için teyp kaydediciler sağlayın.
  • Yazma ödevlerini küçük görevlere ayıran adım adım bir plan oluşturun (aşağıya bakın).
  • Yazma projeleri düzenlerken faydalı olacak anahtar sözcüklerin bir listesini oluşturun.
  • İşin kalitesi konusunda açık, yapıcı bir geri bildirim sağlayın, hem projenin güçlü ve zayıf yanlarını açıklayın hem de içerdiği bilgilere ve yapısına dair yorumlarda bulunun.
  • Yazımın mekanik yönleri önemli bir engel olarak kalıyorsa, sesle etkinleştirilen yazılım gibi yardımcı teknolojiyi kullanın.

Doğru yazım için gereken becerileri pekiştirmek için asla çok erken ya da geç değildir. Tüm yaş grupları bu ipuçlarının çoğunu kullanabilir:

Öğretmenler ve işverenler, yasaların öğrenme güçlüğü olan bireyler için “makul bir yer” yapmasını gerektirse de, nasıl yardımcı olabileceğinin farkında olmayabilirler. Disgrafi hakkında konuşun ve öğrenme güçlüğünüzün bir sonucu olarak karşılaştığınız zorlukları açıklayın.

Tanı konması önemli olmakla birlikte, daha da fazlası doğru yardımı almak için bir plan oluşturuyor. Öğrenme güçlüğü, çocuğu ve aileyi birçok şekilde etkileyebileceğinden, çeşitli cephelerde yardım gerekebilir.

Öğrenme Engelleri ve Yasa

Kamu Hukuku 105-17, Engelliler Eğitim Yasası Değişiklikleri 1997, federal özel eğitim yasasıdır. IDEA, 1997 yılının Mart ayında yayımlanan nihai federal yönetmeliklerle 1997 yılının Haziran ayında yürürlüğe girmiştir. Bu yasa , 1975 tarihli Tüm Engelli Çocuklar Yasası 94-142 sayılı Kamu Hukuku’nun önceki tüm versiyonlarının yerine geçmiştir .

2004 yılında, engelli bireylerin kimliklerinin belirlenmesinde gerekli eğitim hizmetlerini alabilmeleri için önemli değişikliklerin yapıldığı Engelli Eğitimde İyileştirme Yasası’nın yeniden yetkilendirilmesi söz konusuydu .

IDEA, engelli her çocuğa ve özel eğitim hizmetlerine olan ihtiyacı, en az kısıtlayıcı ortamda (LRE) uygun bir ücretsiz halk eğitimi (FAPE) hakkını garanti eder.

Enkoprezis

Enkoprezis

Kronik konstipasyonun neden olduğu kimi zaman enkoprezis, dışkının 4 ya da daha büyük yaştaki bir çocuk tarafından giyilmesi veya başka uygunsuz yerlere geçmesidir. Normalde çocuğun bilinçli kontrolü altında değildir.

Tanım

Enkoprezis, dışkıların giyim gibi uygun olmayan yerlerde 4 veya daha fazla çocuk tarafından tekrarlanan geçişidir. Çoğunlukla, zaman içinde dışkı çarpması ve sonuçta ortaya çıkan dışkıların üzerinde biriken sıvı dışkı sızıntısı ile sonuçlanan kronik kabızlığın bir sonucudur. Bu sızıntı gündüz veya gece boyunca ortaya çıkabilir ve çocuğun bilinçli kontrolü altında değildir. Sızıntı frekansı değişir; seyrek oluşumlardan neredeyse sürekli bir akışa kadar değişebilir.

Enkoprezis, sunumu karakterize eden alt-tipe göre kategorize edilir-birincil, kabızlık ve taşma inkontinansı ile ilgilidir; ikincil kabızlık ve taşma inkontinansı yoktur. Birincil alt tip, fizik muayene veya haftada üç kereden daha az bir bağırsak hareketi sıklığı öyküsü hakkında kabızlık kanıtı gösterir. Taşma inkontinansındaki dışkılar karakteristik olarak zayıf bir şekilde oluşur ve sızıntı çoğunlukla gün boyunca ve nadiren de uyku sırasında meydana gelir. Dışkıların sadece bir kısmı tuvalet sırasında geçer ve inkontinans kabızlık tedavisinden sonra giderilir. İkincil alt tipin fiziksel muayene veya tarihe dair kabızlık kanıtı yoktur. Dışkıların normal formda ve kıvamda olması muhtemeldir ve kirlenme aralıklıdır. Dışkı belirgin bir yere bırakılabilir.

Enkoprezisi olan bir çocuk genellikle utanır ve utanç yaratabilecek durumlardan (kamp veya okul gibi) kaçınmak isteyebilir. Değer düşüklüğü, çocuğun benlik saygısı, akranlar tarafından sosyal dışlanmışlık derecesi ve bakıcıların öfkesi, cezası ve reddi üzerindeki etkisinin bir fonksiyonudur.

Beş yaşındakilerin yaklaşık yüzde biri enkriptidir ve bu bozukluk erkeklerde kadınlardan daha yaygındır.

belirtiler

Enkoprezis tanısı için kullanılan dört semptom şunlardır:

  • Dışkıların istemsiz veya kasıtlı olarak uygun olmayan yerlere (giysi veya zemin gibi) tekrarlı geçişi.
  • En az bir ay için bu gibi bir olay en az bir ay.
  • Yaş en az 4 yıldır (veya eşdeğer gelişim düzeyi).
  • Davranış, kabızlık hariç, müshil veya genel sağlık durumu gibi bir maddenin doğrudan fiziksel etkilerinden dolayı değildir.

Nedenler

Genellikle, enkoprezis, kronik kabızlık ile ilişkili fiziksel bir bozukluktur ve dış sfinkter kas uygulamalarının anormal paternlerinin gelişmesidir, bu sayede bağırsak hareketi denendiğinde kas gevşetilir. Bu, keyifli bir aktiviteye katılan çocukların bağırsak hareketinin zamanının geldiğini belirten sinyalleri bastırmanın alışılmış bir uygulamasının sonucudur. Çocuklar bir kazadan kaçınmak için dışkılarını geri tutmayı öğrenirler. Çocuğun kasları ve sinirleri tarafından gönderilen mesajlar görmezden gelirse, bu tür sinyallerin sayısı azalır. Zaman içinde dışkılar kolonda oluşur ve etkilenir. Sıkışma büyük, sert ve kuru hale geldiğinde, bağırsak hareketleri çok acı verir. Bu, kaslardan ve sinirlerden gönderilen azalan sinyal sayısı ile birleştirildiğinde, Çocuğun kaza geçirme riskini artırır. Bu tür kazaların ortaya çıkması kolon ve rektumu boşaltmaz ve dışkı sızmaya devam eder. Bu alıkoyma modeli tersine çevrilmedikçe, çocuk koloniyi boşaltmak için gerekli olan birçok beceriyi daha az gerçekleştirebilir.

Bir dizi faktör, enkoprezinin nihai gelişimine katkıda bulunabilir:

  • Doğuştan erken kolonik atalete doğru bir yatkınlık – kabızlık eğilimi tam bir hareketlilikten yoksun olduğu için kabızlığa eğilim. Bu diyet ve tıbbi yönetim gerektirebilir.
  • Başarısız tuvalet eğitimi. Yeni yürümeye başlayan çocuklar tuvalet eğitim süreciyle savaşmış olabilir, çok hızlı bir şekilde itilmiş veya kaza yapmaktan dolayı cezalandırılmış olabilir. Ebeveynleriyle kontrol etmek için ya da tuvaletten gerçek bir korku duymakla uğraşmış olabilirler, hatta kızarık olabileceğini düşünüyorlardı bile.
  • Bir enfeksiyon ya da rektum yakınındaki bir yırtık nedeniyle bağırsak hareketi olduğunda ağrı.
  • Duygusal nedenler arasında, özellikle kısıtlı erişim (örneğin okulda) veya stresli yaşam olayları (ebeveynler arasında evlilik uyuşmazlığı, yeni bir mahalleye geçme, aile fiziki ya da akıl hastalıkları ya da yeni kardeşler) gibi bir tuvalet kullanımıyla ilgili utangaçlık sayılabilir. ). Çocuklar bazen tuvaleti kullanmayı reddettikleri ve iç çamaşırlarında veya diğer uygunsuz yerlerde bağırsak hareketleri yaşayarak hayatlarının zorlu yönleri üzerinde kontrolü göstermeye çalışırlar.
  • Kronik kabızlık.

Tedaviler

Enkoprezisin optimal tedavi rejimi hem tıbbi hem de davranışsal bir yaklaşımı içerir. Tedavi hedefleri muhtemelen çok yönlü olacaktır:

  • Çocukta düzenli bağırsak alışkanlıkları kurmak.
  • Çocuğun diyetindeki sıvı ve yüksek lifli yiyecek miktarını arttırmak.
  • Dışkı tutmayı azaltmak için.
  • Bağırsak fonksiyonu üzerinde normal fizyolojik kontrolu sağlamak için.
  • Çatışmaları ortadan kaldırmak ve çocuğun belirtileriyle ortaya çıkan aile içindeki endişeleri azaltmak.

Bu hedeflere ulaşmak için dikkat, sadece şifrelemenin fiziksel temeline değil aynı zamanda davranışsal ve psikolojik bileşenlerine ve sonuçlarına da odaklanmalıdır.

Tıbbi bakımın ilk aşamasında, bağırsak sistemi genellikle ilaçlarla temizlenmelidir. Çocuğun ilk hafta ya da iki hafta boyunca, daha normal bir boyuta küçülmek için bağırsakları boşaltmak için lavmanlara, güçlü laksatiflere ya da fitillere ihtiyacı olabilir.

Bakım, tuvaleti, mineral yağı veya magnezya sütü gibi günlük laksatiflerle birlikte kullanmak için düzenli süreleri planlamayı içerir. Yeterli akışkanlar ve uygun lifli gıdalar ile uygun bir diyet önemlidir. Bu adımlar dışkıyı yumuşak tutacak ve kabızlığı önleyecektir. Uygunsuz denetlendiğinde, bu müdahalelerin çocuğun sağlığı için potansiyel tehlikeleri vardır ve bu nedenle sadece çocuğun doktorunun gözetimi altında yapılmalıdır. Bakım aşaması genellikle iki ila üç ay veya daha uzun sürecektir.

Bazı gençlerin tedavi programlarına müdahale eden önemli davranışsal ve duygusal zorlukları vardır. Bu çocuklar için danışmanlık, akran çatışmaları, akademik zorluklar ve düşük öz saygı gibi konularla başa çıkmalarına yardımcı olur.

İlaç ve davranış eğitimi birleştirildiğinde, çoğu çocuk iki hafta içinde önemli ölçüde iyileşir ve yüzde 75 bu gelişmeleri sürdürür.

Uzman Klinik Psikolog Haşim BELTEN

Çocukluk çağı obezitesi ile mücadele / çocuk psikoloğu destek

Çocukluk çağı obezitesine karşı mücadele

Ebeveynler, toplumlarında çevresel değişimi teşvik ederek çocukluk obezitesine nasıl karşı çıkabilirler?

Çocukluk ve ergenlik döneminde fazla kilo ve obezite, Türkiye’de ciddi bir halk sağlığı sorunu haline gelmiştir. “Obezite salgını” özellikle son 25 yılda patladı. obezite prevelansı ikiden beşe (yüzde 5 ila yüzde 12,4) ve altı ila 11 yaş arası çocuklarda (yüzde 6,5 ila yüzde 17) iki kattan fazladır. 12 ila 19 yaşları arasındaki gençlerde, yaygınlık oranları üç katına çıkmıştır (yüzde 5 ila yüzde 17,6).

Bunun, obez gençlerin yaşam beklentileri, anne babalarından daha yüksek hipertansiyon, yüksek kolesterol ve Tip 2 diyabet oranları yaşaması muhtemel olan önemli sonuçları vardır. Bu, kendisinden hemen önceki yaşam süresinden daha kısa bir yaşam beklentisine sahip olan ilk nesil olabilir. Son yıllarda çocukluk çağı obezite prevalansındaki artışın yavaşladığı yönünde bazı teşvik edici haberler vardır, ancak eğilimi tamamen tersine çevirmek için ciddi çabalar gerekmektedir.

Peki ne yapılabilir? Diyet ve fiziksel aktivitedeki değişikliklerin obezite ile mücadelede kilit rol oynadığı iyi bilinmektedir. Bununla birlikte, çevresel koşullardaki değişiklikler nadiren tartışılmaktadır. Obezite, hem genetik hem de çevrenin fiziksel sağlık üzerindeki karmaşık etki karışımlarını yansıtır. Çocukların ve ailelerin sağlıklı davranışları destekleyecek çevresel kaynakların kısıtlı olduğu yetersiz toplumlarda yaşayan orantısız olarak daha yüksek obezite oranlarının olduğu bir tesadüf değildir.

Ortamlar (özellikle yetersiz hizmet verilen topluluklarda), aşağıdaki davranışlarda sağlıklı davranışları zayıflatabilir:

  • Sağlıklı yiyeceklere (meyveler, sebzeler, tam tahıllar ve yağsız protein) hazır erişim eksikliği vardır. Yoksul topluluklardaki aileler genellikle, süpermarketler ve marketlerin kıt oldukları veya işlenmiş gıdalardan daha sağlıklı gıdalar için daha yüksek ücret aldıkları “gıda çölleri” nde yaşarlar. Çoğu zaman, eğer varsa, sağlıklı gıda seçeneklerinden az olan marketlere ve küçük mahalle mağazalarına güvenmek zorundadırlar. Daha da kötüsü yapmak için, özellikle kentsel alanlarda çok az hizmet gören topluluklar, çoğu zaman okulların ve oyun alanlarının yakınında bulunan çok sayıda fast food kuruluşuna sahiptir.
  • Daha fakir topluluklarda yapılı çevre (daha az park, bisiklet yolu, oyun parkı, eğlence tesisleri veya yürüyüş yolları ile) çocuklar ve gençler için egzersiz yapma fırsatını kısıtlamaktadır.
  • Yüksek suç mahallelerinde yaşayan aileler, ev dışında çocukların ve gençlerin oyun oynamasına veya egzersiz yapmasına izin vermek konusunda isteksiz davranmaktadır.
  • Pek çok toplumdaki yetersiz eğitim gören okullar, çocukların eğitimine egzersizi tatbik etmenin paha biçilemez bir yolu olan fiziksel eğitimi ortadan kaldırmış veya azaltmıştır.

Ebeveynler neler yapabilir?

  • Haydi Hareket edelim  marketler ve çiftçi pazarlarını yetersiz hizmet gören topluluklara ulaştırmak için çeşitli hibe tahsis ediyor. Ebeveynler yerel hibelere başvurmaya teşvik edebilir.
  • Ebeveynler aynı zamanda, kendi topluluklarının dışında bulunan süpermarketler veya marketlere ekonomik ulaşımın (örneğin otobüs veya servis hatları) girmesi için de zorlayabilirler.
  • Ebeveynler, yerel liderleri, parkların veya oyun alanlarının inşasını teşvik ederek ve fast food kuruluşlarının mahallelerine daha fazla tecavüzünü kısıtlayarak, arazi kullanım politikalarını geliştirmelerini isteyebilir. Yerel yönetimler ayrıca topluluk bahçeleri veya çiftçi pazarları için boş arazilerin kullanımını da teşvik edebilir.
  • Ebeveynler çocuklarının mahalle güvenliğini arttırmak için artan toplum polisliği için savunuculuk yapabilirler.
Okullarla ve yerel toplulukla çalışın
  • Okullar, sağlıklı meyve ve sebzelerin yerel sakinlere ucuza hasat edilip satılabileceği topluluk bahçeleri için ideal yerlerdir. Bu bahçeler, temel biyoloji ve sağlıklı beslenme ve beslenme hakkında öğrendikçe çocukların eğitimine fayda sağlamak için kullanılabilir.
  • Ebeveynler, fiziksel aktivite veya beslenme eğitimi içeren okul sonrası programlara daha fazla yol açabilirler.
  • Ebeveynler, okullardaki okul makinelerinin kullanımını ortadan kaldırmak için okulları baskı altına alabilirler.
  • Topluluk üyeleriyle birlikte ebeveynler okul sonrası spor yapmak için gönüllü olabilirler (örneğin, Küçük Ligi, voleybol, basketbol vb.).

Evde – çocuğun beslenme alışkanlıklarını ve tercihlerini etkileyecek en yakın çevre.

Ebeveynler neler yapabilir:

  • Daha sağlıklı gıdaları ailenin diyetine dahil edin (örneğin, meyveler, sebzeler, tam tahıllar ve yağsız protein) ve işlenmiş gıdaların tüketimini sınırlayın (örneğin, şekerli içecekler ve yüksek miktarda rafine şeker, nişasta, tuz veya yağ içeren yemekler).
  • Çocuklarıyla besleyici yemeklerin tadını çıkarmak için oturun. Araştırmalar, çocukların olumlu bağlamlarda sunulan yiyecekleri kolayca sevdiklerini göstermiştir.
  • Uzun süreli televizyon ve bilgisayar kullanımı çocukluk çağı obezitesine bağlı olduğundan, çocukların medya kullanımını (TV, internet ve video oyunları) izlemek ve sınırlamak.

ÜSTÜN ZEKALI VE ÜSTÜN YETENEKLİ ÇOCUKLAR

ÜSTÜN ZEKALI VE ÜSTÜN YETENEKLİ ÇOCUKLAR

Onlar bizim çocuklarımız….Sarışın, esmer, uzun, kısa, yaramaz, akıllı, haylaz,zeki…Nasıl bir özelliğe sahip olurlarsa olsunlar onlar çocuk… Bizim sevgimize, ilgimize ve himayemize muhtaçlar…
Aslını sorarsanız, onları sınıflara ayırmak zalimce. Ama bunu, onları daha iyi tanıyabilmek için yaptığımızı söyleyerek biraz masumlaştırabiliriz.
Bazı zeka testlerine tabi tutulan ve bu testler sonucunda 120 ve üzerinde puan alan çocuklara amiyane tabirle ” süper zeka ” diyoruz.
Elazığ Rehberlik ve Araştırma Merkezi olarak; bu çocukların gelişim aşamalarını ve belirgin özelliklerini elinizdeki bu dosyada bir araya toplamaya çalıştık.
Hayatın onlara hazırladığı bu sürprizi biz biliyoruz, fakat onlar farkında değiller. Sizin zeki olan oğlunuz, okuldan kaçıp sokakta misket oynayan komşunun yaramaz oğlundan ayrıcalıklı ya da daha yetişkin değildir. Hatta daha şanslı olduğu bile söylenemez. Dolayısıyla siz de ayrıcalıklı bir aile sayılmazsınız. Önce durumu anlayın ve kabul edin sonra sakin olun. Onun o pırıl pırıl gözlerine bakın ve asla çocuk olduğunu unutmayın.
Bu dosyayı incelerken elinizin altındaki çocuğun üstün zekalı olup olmadığını öğrenmek için dayanılmaz bir istek duyduğunuzu biliyorum. İşte bu dosyanın amacı da çocuğunuzu bir kategoriye sokmadan önce, sizi nelerin beklediğini görmenizi sağlamak. Ve eğer çocuğunuz gerçekten üstün zekalı ise onun için son derece zor olan hayatı biraz daha zorlaştırmadan ona destek olmanıza yardımcı olmak.
” Üstün zeka ” tek başına mucize değildir. Beklenilen mucize çocukların ilgi yetenek ve kapasiteleri doğrultusunda yönlendirilmesiyle gerçekleşebilir. Ayrıca bütün üstün zekalı çocuklar mutlu olmazlar. Lütfen onları sosyal hayattan soyutlamayın. Yalnız bırakmayın.. İstemedikleri sürece rakamlarla, maketlerle, araştırmalarla onları bunaltmayın. İlgilerini dağıtıp her alanda üstün zekalı olmalarını beklemeyin ve onlara asla ÜSTÜN olduklarını söylemeyin. Bunu bilmek onları sadece yalnız ve mutsuz kılar. Bırakın çocuk olsunlar ve sokakta oyuna dalıp altlarını ıslatsınlar..Siz var olan bu durumu geliştirip işlerseniz onu daha gerçekçi yöneltebilirsiniz.
Ve siz , ” üstün zekalı ” çocukları olmayan aileler; ne kadar şanslısınız. Kolay bir çocuğunuz var ….ve kolay bir hayatı olacak. Doktor olacak. hakim olacak.. hemşire olacak.. dahası anne- baba olacak çocuklarınız. Lütfen onları falanın-filanın çocuğuyla kıyaslayıp zor duruma düşmeyin.
Onlar inanılmaz varlıklar… Onlar bizim çocuklar…

ÜSTÜN ZEKALI VE ÜSTÜN YETENEKLİ ÇOCUKLAR

Üstün zekalı ve üstün yetenekli çocuklara ilişkin çeşitli tanımlamalar yapılmaktadır. Bu konuda yapılan tanımlardan bazıları aşağıda sıralanmıştır:
” Yaratıcılık, sanat, liderlik kapasitesi veya özel akademik alanlarda yaşıtlarına göre yüksek düzeyde motivasyon, performans ve görev sorumluluğu gösteren ve bu tür yeteneklerini geliştirmek için uygun imkanlara gereksinim duyan çocuklardır”.
” Zeka bölümleri 110-120 arasında olanlar parlak, zeka bölümleri 120-130 arasında olanlar üstün zekalı, zeka bölümleri 130-200 ya da daha fazla olanlar ise dahi çocuklardır”.
“Üstün yetenekli çocuklar, zeka bölümleri 120 ve daha yukarı olup da güzel sanatlar, matematik, fen ve teknik alanlarda yaşıtlarından belirgin ölçüde üstün olan çocuklardır”.

Üstün Zekalı Ve Üstün Yetenekli Çocukların Özellikleri

Üstün zekalı ve üstün yetenekli çocukların karakteristik özellikleri 4 ana grupta incelenmektedir:
1. Zihinsel gelişim özellikleri
2. Duygusal gelişim özellikleri
3. Fiziksel ve fizikötesi özellikleri
4. Sosyal gelişim özellikleri

1. Zihinsel gelişim özellikleri

” Çeşitli alanlarda özel yetenekleri vardır.
” Yoğun motivasyon gösterebilirler.
” Gelişim basamaklarını yaşıtlarından önce tamamlarlar.
” Sürekli soru sorarlar, meraklıdırlar, öğrenme ve bilgiye açlık duyarlar.
” Ayrıntılara dikkat ederler.
” Kendisinin seçtiği konuda veya ilgi alanlarında bağımsız çalışabilirler.
” Çabuk ve kolay öğrenirler, kavrama ve akılda tutma süreleri yüksektir.
” Birbirini takip eden konular, olaylar dizisi karşısında sonraki adımı tahmin edebilirler.
” Derin ve geniş ilgi alanlarına sahiptirler. Bir alanda öğrendiği konu ile bir başka alanda öğrendiği arasında akla yatkın ilişkiler kurabilirler.
” Kelime hazineleri zengindir, kelimeleri doğru telaffuz eder yerli yerinde kullanırlar, akıcı bir konuşmaları vardır.
” Bildiklerini, düşündüklerini yaşıtlarından daha iyi ifade edebilirler.
” Bir öykünün yada paragrafın ana fikrini yaşıtlarından daha çabuk bulup çıkarırlar.
” Neden sonuç ilişkilerini ve benzerliklerini yaşıtlarından daha çabuk ayırt ederler.
” Karmaşık ve zor problemlerden hoşlanır ve yaşıtlarının çözemediği problemleri çözebilirler.
” Ders başarıları yüksektir.
” Eleştirebilme yetenekleri yüksektir.
” Orijinal, yaratıcı ve girişkendirler.
” Başarılı oldukları alanda yüksek performans ve potansiyel kabiliyetlerini tek başına veya birleştirerek kendilerini gösterirler.
” Genelleme yapma, sonuçları hissetme, soyut düşünme ve alternatifler üretme konusunda erken ve hızlı gelişirler.
” İnatçı, kararlı, hedefe dönük ve hatta bazen maceracı davranışlar gösterirler.
” Bağımsız ve çoğu zaman isyankar davranışlar gösterirler.
” Çabuk sıkılırlar, yapacak bir şeyler ararlar ve çok konuşurlar.

2. Duygusal gelişim özellikleri

“Başkalarına karşı son derece duyarlıdırlar, sizin ne düşündüğünüzü çabuk hissederler.
” Farklı bir mizah anlayışı (bu bazen başkalarını kırabilir veya rahatsız edebilir) vardır.
” Farklı olduğunu kendileri hissettiği gibi başkalarına da hissettirmeye çalışırlar.
” Küçük yaştan itibaren idealisttirler.
” Duygusaldırlar.
” Mükemmeliyetçi bir yapıya sahiptirler. (dolayısıyla kendini ve başkalarını beğenmezler)
” Belli derslerde olağanüstü bir başarı gösterirler.
” Bilinmeyen, gizli konulara büyük bir ilgi gösterirler.
” Yüksek bir konsantrasyon kabiliyetine sahiptirler.
” Başkalarının ne diyeceğine pek aldırış etmezler.
” Tutku ile bağlandıkları konuları her yerde gündeme getirmekten hoşlanırlar.
” Sorumluluk duyguları gelişmiştir. Sorumluluk almayı çok ister ve bunu yerine getirmekten hoşlanırlar.
” Çalışkandırlar, amaçlarına ulaşmaktan ve başarıdan zevk duyarlar.
” Azimli ve sabırlıdırlar.
” Özgüvenleri gelişmiştir.

3. Fiziksel ve Fizikötesi özellikleri

” Duyulara karşı hassastırlar. (renkler, sesler, kokular vs. üzerinde)
” Fiziksel ve entelektüel gelişmede farklı bir ilerleme hızına sahiptirler.
” Başarılı olamadıkları fiziksel aktivitelerde yer almayı istemezler, yarışmacı fiziksel aktivitelerden kaçınırlar.
” Güzel sanatlardan birine karşı yüksek kabiliyetleri vardır. (belli bir eğitim almasa bile)
” Fizik ötesi olaylarla(soyut kavramlar) ilgilenmeye yaşıtlarına göre daha erken başlarlar.
” Felsefi tavırları ve garip düşünceleri vardır.
” Şiirsel ifadeler, güzel ve edebi sözler kullanmayı severler.
” Girişimcilik ve mücadele gerektiren konularda üretkendirler.
” İç dünyasında derinlik ve bunun getirdiği yalnızlığı yaşarlar.
” Teorik ve estetik değerlere önem verirler.
” Hayal güçleri gelişmiştir ve sık sık düşüncelere dalarlar.
” Yeni şeyler icat etmeyi severler.

4. Sosyal gelişim özellikleri

” Sosyal etkinliklere katılmaktan hoşlanırlar.
” Liderlik, grup kurma, ekip oluşturma ve yönlendirme özelliklerine sahiptirler.
” Kararlıdırlar ve kendilerine güvenirler.
” Daha çok kendilerinden yaşça büyük olanlarla veya yetişkinlerle iletişim kurmayı tercih ederler.
” Adalet, güzellik, doğruluk gibi değerlere önem verirler ve ilgilenirler.
” Başkaları ile kolayca işbirliği kurabilirler.
” Sosyal problemlerde araştırma, uygulama, anlamlı sonuçlara varma, yazılı ya da sözel sunular için sonuçları etkin bir biçimde düzenleyebilirler.
Yukarıda belli gruplar halinde incelenen özelliklerinin tamamını her üstün zekalı öğrencide göremeyebiliriz. Bunun yanı sıra bu özelliklerden bazılarının da normal çocuklarda da görülebileceği unutulmamalıdır. Kabul edilen görüşe göre üstün zekalı öğrenciler bu sahalardan birinde yada birkaçında çok üstün bir performans sergileyebilmektedirler. Sahip oldukları üstün özellikleri, iyi bir çevrede güçlü bir eğitimde değerlendirebilenler, yıllar sonra toplumun karşısında birer dahi olarak çıkabilmektedir.
Ayrıca üstün zekalı ve üstün yetenekli çocuklar genellikle parlak çocuklarla karıştırılmaktadır. Bu nedenle bu iki grubun özelliklerinin karşılaştırılması, üstün zekalılar için alınması gereken önlemlerde ana-babaların ve öğretmenlerin yönlendirmelerinde yardımcı olacaktır.

ZEKİ ÇOCUK ÜSTÜN ÇOCUK
Soruları yanıtlar. Sorular sorar.
Soruları yanıtlar. Ayrıntıları görerek , tartışır, zenginleştirir.
Kolaylıkla öğrenir. Zaten biliyordur.
İlgilidir. Oldukça meraklıdır.
Düşünceleri anlar. Soyutlamalar yapar.
Anlamı yakalar. Varsayımlar ortaya atar.
Doğru olarak kopya eder. Yeni bir desen yaratır.
Okulu sever. Öğrenmeyi sever.
Bilgileri emer. Bilgilerle oynar.
Doğru, ardıl bir sonuçtan hoşlanır. Karmaşıklıktan hoşlanır.
İyi fikirleri vardır. Çılgın, saçma gelen düşüncelere sahiptir.
Dikkatini yoğunlaştırır. Hem fiziksel hem de zihinsel olarak katılır.
İyi ezberler. İyi tahmincidir.
Teknikçidir. İcatçıdır.
Çok çalışır. Çalışmaz  görünse de sınavlarda başarılıdır.
Öğrendiği kadarıyla tatmin olur. Çok fazla özeleştiri yapar.
Üst grubu oluşturur. Grubun ötesindedir.
Yaşıtlarından hoşlanır. Yetişkinleri tercih eder.
Uyanıktır. Keskin gözlem yapar.
Bilgiyi özümser. Bilgiyi değiştirip uygular.
ZEKİ ÇOCUK-ÜSTÜN ÇOCUK

Soruları yanıtlar. Sorular sorar.
Soruları yanıtlar. Ayrıntıları görerek , tartışır, zenginleştirir.
Kolaylıkla öğrenir. Zaten biliyordur.
İlgilidir. Oldukça meraklıdır.
Düşünceleri anlar. Soyutlamalar yapar.
Anlamı yakalar. Varsayımlar ortaya atar.
Doğru olarak kopya eder. Yeni bir desen yaratır.
Okulu sever. Öğrenmeyi sever.
Bilgileri emer. Bilgilerle oynar.
Doğru, ardıl bir sonuçtan hoşlanır. Karmaşıklıktan hoşlanır.
İyi fikirleri vardır. Çılgın, saçma gelen düşüncelere sahiptir.
Dikkatini yoğunlaştırır. Hem fiziksel hem de zihinsel olarak katılır.
İyi ezberler. İyi tahmincidir.
Teknikçidir. İcatçıdır.
Çok çalışır. Çalışmaz görünse de sınavlarda başarılıdır.
Öğrendiği kadarıyla tatmin olur. Çok fazla özeleştiri yapar.
Üst grubu oluşturur. Grubun ötesindedir.
Yaşıtlarından hoşlanır. Yetişkinleri tercih eder.
Uyanıktır. Keskin gözlem yapar.
Bilgiyi özümser. Bilgiyi değiştirip uygular.
Üstün zekalı ve üstün yetenekli Çocukların Yetenek Alanları
Bu tür çocuklarda üstün kabiliyetin ortaya çıktığı ve değişik yöntemlerle ölçülen 6 kabiliyet alanı vardır:
1. Yüksek Zeka
2. Mekanik hüner
3. Yaratıcılık
4. Sanatsal yetenek
5. Fiziksel yetenek
6. Liderlik kabiliyeti

1.Yüksek zeka: Üstün yetenekli ve üstün zekalı çocuklar yüksek düzeyde bir zeka bölümüne sahiptirler. Öyle ki, 3 yaşında temel dört işlemi yapabilmekte, 4 yaşından önce kendiliğinden okumaya geçebilmektedirler. Zihinsel gelişim açısından yaşıtlarının çok ilerisindedirler. Olağan dışı matematiksel işlemler yapar, gayret gerektiren olağan dışı problemler sorarlar.
2.Mekanik hüner:Yüksek düzeyde mekanik düşünme yeteneğine sahiptirler. Uzay ilişkilerine ileri derecede ilgi duyarlar. Yeni şeyler icat etmeyi severler. Bu konuda çeşitli otorite kaynakları tarar, kendi icatları için ilgi zemini hazırlarlar. Zaten günümüzde işimizi önemli derecede kolaylaştıran ve hayatımızda önemli yer tutan tüm buluşlar, bu zeka türüne sahip bireyler tarafından geliştirilmektedir.
3.Yaratıcılık: Verilen her bilgi onları yaratıcılığa iter. Bilgileri sadece almakla kalmaz, onlarla oynar ve yaratıcılığını kullanarak onlara yeni boyutlar kazandırmaktan büyük zevk alırlar.
4.Sanatsal yetenek: Ritim ve melodiye diğer çocuklardan fazla tepkide bulunurlar. Müzik parçaları bestelemeye büyük istek ve çaba gösterirler.çeşitli müzik aletleri ile ilgilenir, onları çalmayı denerler. Duygu ve düşüncelerini anlatmak için sık sık müziği araç olarak kullanırlar. Çeşitli konularda ve diğer çocukların yaptığından değişik çizimler yaparlar.
Resimlere derinlik verir ve parçalar arasında uygun oranlar kullanırlar. Çamur, sabun ve plastilin vb. yumuşak gereçlerle üç boyutlu figürler yapmaya özel bir ilgi duyarlar.
5.Fiziksel yetenek: Fiziksel gelişim açısından yaşıtlarından daha erken gelişme gösterirler. Erken yürür, erken konuşur , güçlü, sağlıklı,fiziksel yapıya ve beden kontrolüne sahiptir. El-göz koordinasyonu oldukça gelişmiştir.
6.Liderlik kabiliyeti: Grup kurmaktan ve bir ekip oluşturmaktan hoşlanırlar. Bu gruplarda genellikle onun sözü geçer ve grubun liderlik sıfatını taşırlar. Sıradan bir grup üyesi olmak onları sıkar. Zaten grubun üyeleri de onun liderlik özelliğini kabul etmektedirler ve onun bu özelliğinin farkındadırlar.
ÜSTÜN ZEKALI VE ÜSTÜN YETENEKLİ ÇOCUKLARIN OLUMLU VE OLUMSUZ TUTUMLAR KARŞISINDA GELİŞTİRDİKLERİ DAVRANIŞLAR
Çocuklarda sağlıklı bir gelişimin gerçekleştirilmesinde ailelerin rolü büyüktür. Genelde sorunlu çocuklar sorunlu ailelerden geldiği gibi, sağlıklı bir şekilde gelişen çocuklarda kendi aralarında olumlu etkileşim içinde olan ve çocuk yetiştirme kurallarını doğru uygulayan sağlıklı ailelerden gelmektedir. Üstün zekalı çocukların sahip oldukları özellikler ailesi ve okulda öğretmenlerince yeterince yönlendirilmediği ve uygun eğitim sağlanmadığı zaman bazı olumsuz sonuçlar doğurabilir. Bu çocukların yetenekleri doğrultusunda sağlıklı birer bireyler olabilmesi için ailelerinin ve öğretmenlerinin dikkat etmesi gereken bazı hususlar aşağıdaki tabloda incelenmiştir:

  ÖZELLİKLER AİLENİN VE ÖĞRETMENİN OLUMSUZ TUTUM VE DAVRANIŞLARI   SONUÇLARI AİLENİN VE ÖĞRETMENİN OLUMLU TUTUM VE DAVRANIŞLARI   SONUÇLARI
  Çok çabuk öğrenmek Öğrendiği konularda ısrarla tekrar yaptırılması Dikkatsizlik, ilgisizlik, tembellik, ayrıntıları öğrenmeme oluşur.Rehberliğe direnç gösterir. Proje ve araştırmaya yönlendirme,etkinlikleri zenginleştirme,  ihtiyaçlarına cevap verecek uygun ortamı sağlama. Öğrenme ve araştırma yapmaya istekliliğin artar.Yaratıcılığı gelişir.
  Soyut muhakeme yeteneği: bilgiç görünme Diğer çocuklardan farklılığının sürekli gündeme getirilmesi ve şımartılması. Gerçeklerden kaçar,  bahane uydurur, bilgiçlik taslar.Sosyal uyumu bozulur. Çocuk olduğunun unutulmaması,herkesin farklı özelliklere sahip olduğunun belirtilmesi. Kendisini ve başkalarını olduğu gibi kabul eder.Uygun sosyal davranışlar geliştirir.
  Bağımsız çalışma yeteneği Akranları ve sınıf arkadaşları ile çalışmaya zorlanması. Onun farklılığının göz ardı edilmesi. Yanlış anlaşılan ya da topluma uyum sağlayamayan birey haline gelir. Farklılığı nedeniyleakranlarından bağımsız çalışmaya yönlendirme,grup etkinliklerinde ise lider olmalarının  sağlanması Akranları tarafından soyutlanmayan,toplumda yetenekleri ile kabul gören bir birey olur.
   Keskin bir mizah anlayışına sahip olma. Yaptığı alaycı esprilere gülünmesi ve bu tür davranışlarının kabul edilmesi. İğnelemeleri ile çevresine acımasızlığını gösteren,  kendini diğer bireylerden daha üstün gören ve bunun sonucunda çevresini üzen bir birey olur. Her insanın bir takım olumsuz özelliklerinin, eksikliklerinin olduğu ve bunlarla alay edilmesinin o insanları üzeceğinin, küçük düşüreceğinin belirtilmesi. Çocuk mizah anlayışını geliştirir. yeri ve zamanı geldiğinde bu yeteneğini kullanmayı öğrenir.
 Amaca yönelebilme, kendini bir işe verebilme becerisi, istekli, uyanık, enerjik Çocuğun sorumluluklarını bilme ve yerine getirme konularında; ihmalkar veya  baskıcı davranılması. Sorumluluk alamaz.Öğrenme ve araştırmaya olan ilgisini kaybeder.Yaratıcılık yeteneğini  geliştiremez.

hayal kırıklığına uğrar.

ilgi ve  yetenekleri doğrultusunda yönlendirilmesi.Baskıcı olmayan, demokratik ortam oluşturulması.Yeni ve ilginç fikirlere açık olunması. Sorumluluk alır ve sorumluluklarını yerine getirir.  İç disiplin kazanır.Metotlu çalışma alışkanlığı kazanır.hayal kırıklığı yaşamazlar.
  Duyarlı ve empatik Çocuğun:Suçlanması.Yargılanması.

Eleştirilmesi.

Olumsuz benlik gelişir.İçe kapanık,kırılgan veya saldırgan, yıkıcı bir kişilik sergiler. Çocuğun :Kabul edilmesi.Eleştirilmemesi.

Sevgi dili ile izah edilmesi.

Özgüvende ve benlik saygısı gelişir.
  İlgi alanları çeşitlidir. Çocuğun ilgi ve yeteneklerinin göz ardı  edilmesi. Kendi istekleri veya şartlar doğrultusunda yönlendirilmesi. Tek yönlü bir gelişim ortaya çıkar.Yaratıcılığının gelişmesi engellenmiş olur. Çocuğun ilgi ve yetenekleri doğrultusunda yönlendirilmesi. Uygun ortamın hazırlanması. Kendisini her yönden geliştirir.Verimli ve mutlu bir birey olur.

ÖZELLİKLER AİLENİN VE ÖĞRETMENİN OLUMSUZ TUTUM VE DAVRANIŞLARI

SONUÇLARI AİLENİN VE ÖĞRETMENİN OLUMLU TUTUM VE DAVRANIŞLARI

SONUÇLARI

Çok çabuk öğrenmek

Öğrendiği konularda ısrarla tekrar yaptırılması

Dikkatsizlik, ilgisizlik, tembellik, ayrıntıları öğrenmeme oluşur.
Rehberliğe direnç gösterir. Proje ve araştırmaya yönlendirme,
etkinlikleri zenginleştirme, ihtiyaçlarına cevap verecek uygun ortamı sağlama.

Öğrenme ve araştırma yapmaya istekliliğin artar.
Yaratıcılığı gelişir.

Soyut muhakeme yeteneği: bilgiç görünme

Diğer çocuklardan farklılığının sürekli gündeme getirilmesi ve şımartılması.

Gerçeklerden kaçar, bahane uydurur, bilgiçlik taslar.
Sosyal uyumu bozulur.
Çocuk olduğunun unutulmaması,
herkesin farklı özelliklere sahip olduğunun belirtilmesi.

Kendisini ve başkalarını olduğu gibi kabul eder.
Uygun sosyal davranışlar geliştirir.

Bağımsız çalışma yeteneği
Akranları ve sınıf arkadaşları ile çalışmaya zorlanması. Onun farklılığının göz ardı edilmesi.
Yanlış anlaşılan ya da topluma uyum sağlayamayan birey haline gelir. Farklılığı nedeniyle
akranlarından bağımsız çalışmaya yönlendirme,grup etkinliklerinde ise lider olmalarının sağlanması
Akranları tarafından soyutlanmayan,toplumda yetenekleri ile kabul gören bir birey olur.

Keskin bir mizah anlayışına sahip olma.

Yaptığı alaycı esprilere gülünmesi ve bu tür davranışlarının kabul edilmesi.
İğnelemeleri ile çevresine acımasızlığını gösteren, kendini diğer bireylerden daha üstün gören ve bunun sonucunda çevresini üzen bir birey olur.
Her insanın bir takım olumsuz özelliklerinin, eksikliklerinin olduğu ve bunlarla alay edilmesinin o insanları üzeceğinin, küçük düşüreceğinin belirtilmesi.

Çocuk mizah anlayışını geliştirir. yeri ve zamanı geldiğinde bu yeteneğini kullanmayı öğrenir.

Amaca yönelebilme, kendini bir işe verebilme becerisi, istekli, uyanık, enerjik
Çocuğun sorumluluklarını bilme ve yerine getirme konularında; ihmalkar veya baskıcı davranılması.
Sorumluluk alamaz.
Öğrenme ve araştırmaya olan ilgisini kaybeder.
Yaratıcılık yeteneğini geliştiremez.
hayal kırıklığına uğrar. ilgi ve yetenekleri doğrultusunda yönlendirilmesi.
Baskıcı olmayan, demokratik ortam oluşturulması.
Yeni ve ilginç fikirlere açık olunması.
Sorumluluk alır ve sorumluluklarını yerine getirir. İç disiplin kazanır.
Metotlu çalışma alışkanlığı kazanır.
hayal kırıklığı yaşamazlar.

Duyarlı ve empatik
Çocuğun:
Suçlanması.
Yargılanması.
Eleştirilmesi.
Olumsuz benlik gelişir.
İçe kapanık,kırılgan veya saldırgan, yıkıcı bir kişilik sergiler.
Çocuğun :
Kabul edilmesi.
Eleştirilmemesi.
Sevgi dili ile izah edilmesi.

Özgüvende ve benlik saygısı gelişir.

İlgi alanları çeşitlidir. Çocuğun ilgi ve yeteneklerinin göz ardı edilmesi.
Kendi istekleri veya şartlar doğrultusunda yönlendirilmesi.

Tek yönlü bir gelişim ortaya çıkar.
Yaratıcılığının gelişmesi engellenmiş olur. Çocuğun ilgi ve yetenekleri doğrultusunda yönlendirilmesi.
Uygun ortamın hazırlanması.

Kendisini her yönden geliştirir.
Verimli ve mutlu bir birey olur.

ÜSTÜN ZEKALI VE ÜSTÜN YETENEKLİ ÇOCUKLARIN BELİRLENMESİ VE EĞİTİMİ

Çocuktaki yetenek düzeyi normalin çok üstündeyse , tanılamak oldukça kolaydır. Herhangi türden bir ölçüm yapılmadan çocuğun kaba taslak yeteneği hakkında bir şeyler söylenebilir

Eğer çocuk ; çok soru sorar,çok değişik konularda çok bilgi sahibi olur,bazı konuların neden ve niçinini bilmek ister, haksızlık ve adaletsizliğe dayanamaz, sosyal ve politik problemlerle ilgilenir, saçma fikri olanları eleştirir, bazı konularda ders saatinden sonra da ısrarla çalışmayı sürdürür, birçok konuyu kolay anlar görünür, bulmaca ve problem çözmeyi sever, bazı şeylerin nasıl yapılacağına ilişkin kendi özel görüşü olur ve bunda ısrar eder, çok konuşur, konuları tartışmayı severse bu çocuk belki bilişsel üstün zekalı olabilir.

Eğer çocuk;okuma ve matematik gibi alanlarda çok başarılı görünür,ilgi alanlarından birine tutkun ve her tartışma konusunda bu ilgiyi ortaya atar, yeğlediği ilgi alanında o alanın uzmanları ile buluşma, görüşme ve tartışmadan hoşlanır, her konuyu grafikle anlatmaktan hoşlanır, karmaşık sistemler ve kodlar keşfederse bu çocuk akademik üstün yetenekli olabilir.

Eğer çocuk; bir şeyleri değişik, alışılmadık ve hayali yollarla yapmaya çalışır, değişiklikleri ve romantik durumları sever, açık çözümü olmayan problemler yaratır ve çözümü için herkese soru sorar, karşıtlı ve olağandışı sorular sorar, parlak hayallerden söz eder, asla düzenli üretim yapmazsa yaratıcı yetenekli olabilir.

Eğer çocuk; grup etkinliklerini örgütler ve yönetir, riske girmekten hoşlanır, kendine güvenli ve gururlu olur, karar vermekten hoşlanır ve verdiği kararda ısrarlı olur, çok ve değişik kaynaklardan fikir ve bilgi toplar bunların sentezini yaparsa liderlik yeteneği gösteriyor olabilir.

Eğer çocuk; kendi iradesi ile (müzik, dans, drama, resim gibi) güzel sanatlarda etkinliklere katılır ve beceri gösterir, yeni teknik ve yeni deneylere girişir, ürün ve yapımların incelik ve ayrıntılarını görür, yüksek duyusal duyarlığa sahipse bu çocuk güzel sanat ya da görsel sanat yeteneği gösteriyor olabilir.

Örneğin çocuk 3 yaşındayken temel dört işlemi yapabiliyorsa, 4 yaşından önce kendiliğinden okumaya başladıysa, bu çocuğun üstün zekalı olduğunu ölçüm yapmaksızın söyleyebiliriz. Buna benzer olarak, 3 yaşında her türlü müzik aletini çalabilen ya da olağanüstü resim yapabilen bir çocukta da olağanüstü müzik ve resim yeteneği bulunduğu apaçık ortadadır. Bu türden çocuklar okul sistemi içinde de kolaylıkla tanılanır. Bunlara uygulanacak olan ölçümler tanılamadan çok yeteneği kanıtlama niteliğinde olacaktır. Bu çocukların büyük bir bölümü ise gerek ana-babaları gerekse öğretmenlerince kolaylıkla fark edilemez ya da yanlış yorumlanabilirler.
Üstün zekalı ve üstün yetenekli çocukların tanılanmasında bir takım yollar izlenmektedir. Özellikle çocuğun özgeçmişi( bebekliği, okul öncesi dönemi ), ailesinin sosyo-ekonomik ve kültürel durumu, çocuğun arkadaşlarından ve öğretmeninden alınan bilgiler tanılamanın ilk basamağını oluşturur. Daha sonra zeka testleri, akademik kabiliyet testleri, kişilik testleri, yaratıcılık testleri, sanatsal yetenek testleri , liderlik testleri vb. testler uygulanarak ölçümler yapılır. Bu testlerin ve çocuk hakkında edinilen genel bilgilerin değerlendirilmesi sonucunda çocuğun üstün yetenekleri ortaya çıkarılır. Onun özel bir eğitime ihtiyacı olup olmadığı belirlenir. Bütün bunların dışında ortaokul seviyesine gelmiş bir öğrenci fizik, kimya, matematik, resim, sanat, edebiyat, tiyatro vs. gibi belirli dallarda yapılan yarışmalarda gösterdiği özel başarılarla da belirlenebilir.
Üstün zekalı ve üstün yetenekli çocuklar için gerekli olan eğitim ortamları ve önlemlerinin alınmaması bu tür çocukların kapasitelerini geliştirmelerini engelleyecektir. Bu nedenle pek çok değer fark edilemeden kaybolmaktadır. Bu çocuklar için önerilen eğitim yaklaşımları aşağıda belirtilmiştir:

Özel Okullar:

Üstün zekalı ve üstün yetenekli çocukların belli amaçlar taşıyan okullarda toplanıp eğitildiği kurumlardır. ( Bilim ve sanat merkezleri gibi )

Özel Sınıflar:

Üstün zekalı ve üstün yetenekli çocukların eğitimleri için oluşturulan, eğitim programlarının değişik yetenek düzeylerine ve alanlarına cevap verecek nitelikte, çeşitlilikte ve esneklikte düzenlendiği sınıflardır.

Birlikte Eğitim:

Bu çocukların yaşıtlarıyla aynı eğitim ortamında birlikte eğitimlerini kapsayan uygulamadır. Ancak bu eğitim türünde çocuğun yaşıtlarıyla arasındaki seviye farkından kaynaklanan birtakım sorunlar yaşanmaktadır. Örneğin, üstün zekalı çocuk okula başlamadan önce okuma yazma ve temel dört işlemi zaten bilmektedir. Diğer taraftan arkadaşları ise bu basamakları daha yeni öğrenmeye başlamışlardır. Bundan dolayı üstün zekalı çocuk zaten bildiği konuları tekrar etmek zorunda kaldığı için bir sıkılma ve bıkkınlık yaşayacaktır. Belki de onu okuldan soğutacaktır. Bu nedenle birlikte eğitim verilirken, üstün zekalı çocuğun seviyesi de göz önünde bulundurularak bir takım önlemlerin alınması gerekmektedir.

Bu önlemler;

1. Hızlandırma ( Erken Başlama ve Sınıf Atlatma):
Çocuğun üstün yeteneğine ve bilişsel olarak hızlı gelişimine göre yaşıtlarından önce eğitime alınmasına ve sınıf atlatmasına dayalı bir uygulamadır. Bu uygulamanın en büyük sakıncası çocuk akademik yönden sınıfa, okula ayak uydurabilse de sosyal ve duygusal yönden bir takım güçlüklerle karşılaşabilmektedir.
2. Zenginleştirme:
Üstün zekalı öğrenciler eğitimlerine kendi yaşıtları arasında ve normal sınıflarında devam etmektedirler ancak çalışmalarını ve ders programlarını diğer öğrencilere göre daha zengin hale getirme yöntemi ile gelişimleri desteklenmeye çalışılmaktadır. Zenginleştirme, üstün zekalı çocuğu, üstün olduğu yanları ve belirgin anlıksal becerilerini daha çok geliştirmeyi hedeflerken, sınıftaki diğer çocuklarında yeteneklerini geliştirmeye önem veren bir uygulamadır. Zenginleştirmede okul programına ek olarak, resim, müzik, yabancı dil vb. alanlarda çocukları ilgi ve yeteneklerine göre yetiştirmek amaçlanmaktadır. Bunun yanında çocuğu daha derinlemesine ve detaylı incelemeler yapabileceği projelere ve araştırmalara yönelten bir uygulamadır. Özellikle son yıllarda uygulanan ve üstünde çalışmalar yapılan bir yöntemdir.
EĞİTİM ÖNLEMLERİ ALINMADIĞI TAKTİRDE ORTAYA ÇIKACAK SORUNLAR

Üstün yeteneklilerin eğitimi için özel önlemler alınmadığında birtakım sorunlar ortaya çıkmaktadır. Bu sorunlar
” Bunlardan özellikle en önemlisi bu tür çocuklar erken tanılanmadıklarından yeteneklerini kullanma fırsatı bulamadıkları için bu özelliklerini yitirip, eriyip gitmektedirler ya da verimleri düşmektedir.
” Okuldaki çalışmalar verilen ödevler onların ilgilerine, seviyelerine uygun olmazsa okul can sıkıcı hale gelir, okul ve sınıf çalışmalarına katılmazlar. Bir nevi pasif direnişe geçerler. Bildikleri şeyler için cevapları “bilmiyorum” olur.
” Bazıları tam gücü ile çalıştığı sürece kendisine fazladan ödev verileceğini düşünerek, kendi kabiliyetini saklama yoluna sapar.
” Kolay başarı iyi çalışma alışkanlıklarının gelişmesine engel olur. Üstün kabiliyet ile iyi metotlu çalışma alışkanlığı bir araya geldiğinde üstün başarı sağlanır. 7 yaşında olmasına rağmen yetişkinlerin kağıt kalemle çözdükleri problemleri akıldan çözebilen bir çocuğa iki basamaklı sayıların toplanmasını öğretmek ve ödev vermek, iyi çalışma alışkanlığı kazanmasını engelleyerek, kabiliyetini kullanamamasına neden olur.
” Üstün zekalı çocukların çoğu okulda kendi doğru bildiği, inandığı şekilde hareket etmek isterler. Bu nedenle okul disiplinine aykırı hareket eder gibi görünürler. Böyle olunca okulda hem kendileri uyumsuz hale düşerler, hem de okulun, sınıfın huzurunu bozdukları düşünülür.
” Diğerlerinden fazla bilgiye sahip olmak, çok soru sormak, bildiğini sözle anlatmak isteği ve nüktedanlık bu çocukların saygısız, vazifesi olmayan işlere karışan, bencil, disiplinsiz, terbiyesiz, itaatsız, inatçı olarak damgalanmalarına yol açarak öğretmeni ve arkadaşları ile iletişimini bozar.
” Bu çocukların bazılarında “başarısızlığa uğramak” korkusu vardır. Bundan dolayı bazen yeni yaşantılar kazandıracak etkinliklerden çeşitli bahaneler öne sürerek kaçınırlar. Kaçındıkları bu etkinlikler daha çok beden, fizik ve motor faaliyetlerle ilgilidir.
” Bu çocukların ailelerinde bazen aşırı bir gurur gelişebilir. Ana-babada gelişen gurur zamanla çocuğu da etkilemektedir. Üstünlük duygusu aşağılık duygusu kadar zararlı olabilmektedir. Okul tarafından aileye gereken rehberlik yapılmadığı taktirde bu çocukların sağlıklı gelişim göstermeleri beklenemez.
” Üstün yetenekli olduğu halde görme, işitme veya ortopedik engeli olan çocuklar bulunabilir. Bu tür çocukların eğitimlerinde bir yandan üstün yeteneklilerin eğitimlerinde tutulan yollar dikkate alınırken bir yandan da engelin gerektirdiği önlemler alınmalıdır.. Aksi takdirde gelişimlerinin sağlıklı olduğundan söz edilemez.
” Uygun alanlarda gelişmeleri için rehberlik hizmetlerine önem verilmediği taktirde, bu çocukların sosyal, duygusal yönlerden uyumlu kişiler olarak yetiştikleri söylenemez.

ÖNERİLER

Ana-babaya Öneriler:
1. Ana-baba olarak, üstün zekalı çocuğa yapabileceğiniz en büyük yardım çocuğunuzun diğerlerinden farklı olmadığını kabul etmek ve bir çocuk olduğunu unutmamak olacaktır. Diğer çocukların oyun oynamalarına, üstlerini kirletmelerine, aç gözlü yeme ve eğlenmelerine izin veriyor bunları hoş görüyorsak, aynı şeyleri üstün zekalı çocuğunuz içinde hoş görmemiz gerekir. Yaşımdan ileri zeka düzeyinde diye 1-2 yaş büyüğünün davranışlarını beklemek doğru olmayacaktır.
2. Üstün zekalı çocuklarda diğer bütün çocuklar gibi sevgi, güvenlik, anlayış ve okşanmaya ihtiyaç duyarlar. Aynı zamanda sevgiye olduğu kadar denetlenmeye, disiplinli bir ilgiye, ana-babasınca kabul edilmeye, kişisel bağımsızlığını kazanmaya ve sorumluluklar almaya da gereksinimleri vardır.
3. Bu türden çocukların yeteneklerini besleyip geliştirmekle beraber her yönden örnek bir insan olarak yetişmelerini sağlamalıyız. Bunun içinde onların üzerinde düşünecekleri, yapacakları araç ve gereçleri sağlamalıyız. Bu araç ve gereçler özel yetenekleri ve zekalarını geliştirici nitelikte olmalıdır. Okul öncesi üstün zekalı çocuklara evin sağlayamadığı çeşitli oyuncakları anaokulları sağlar. Anaokullarında onların türlü yetenekleri ve fiziksel güçleri oyunlar, temsiller ve halk dansları ile olumlu bir şekilde karşılanacaktır. Hikaye anlatma, resim çizdirme vb. etkinliklerle de çocukların yaratıcılığı ve imgeleme güçleri beslenip gelişebilecektir. Çevrenizde anaokulları bulunmayabilir ya da aile bütçesine uygun olmayabilir.bu durumda fazla masrafa kaçmadan alınacak kitap, sulu boya, renkli kalemler ve iş kağıtları çocuklara hem öğretici hem de yaratıcı saatler geçirtebilir.
4. Asla evin PATRONU olmasına izin vermeyin, ancak kararları almada katılımını sağlayın ve mutlaka evde sorumluluklar ve görevler almasını sağlayın.
5. Başarılarını ne abartın ne de umursamaz ya da olduğundan aşağı biçimde değerlendirin.
6. Çeşitli iş alanlarına saygı göstermekle de çocuklarınızın yeteneklerine yardımcı olabiliriz.
7.Çocuğunuzun dengeli bir yaşama ihtiyacı vardır. Tek bir oyun oynayan veya tek bir alan içinde sıkışıp kalan çocukların bütün çalışma ve boş zamanlarını değişik alanlara yöneltmelerini istemeliyiz. Çocuk kafasını çalıştırdığı zaman bedenini de çalıştırmalı, değişik çocuk oyunlarına, etkinliklere katılmalıdır.Çocuklarımızı tek yönlü kişiler olmaktan kurtarmak için değişik ilgi alanlarına yönlendirmeliyiz
8.Ailede çocuklardan bir tanesi üstün zekalı, diğerleri normal zekalı ise bu aile için özel bir problem vardır. Bu problem dikkatlice ele alınmazsa bundan hem üstün yetenekli çocuk hem de normal düzeydeki çocuk zarar görecektir. Diyelim ki bir ailenin iki kız çocuğu var. Bunlardan birisi üstün diğeri normal zekalı olsun. Üstün zekalı bu niteliğinden dolayı aile içinde daima okşanıp övülürse o şımarır, kendini beğenir daha açıkça sı “üstünlük duygusu” geliştirir. Diğer yandan normal zekadaki çocuk ise kendini küçük görür ve kendisinin değeri olmadığı kanısına kapılabilir. Buna benzer bir problemde anne ve babaların normal zekalı çocukların davranışları için tanıdıkları sınırsızlığa karşı üstün zekalılar için koydukları kısıtlamadan doğar. Buda diğer kardeşleri gibi uluorta hareket edemeyen üstün zekalı çocuğun küskünlüğüne neden olur. Böyle durumlarda ana ve babaların tarafsız olmaları, normal zekalı çocukların da yaptıkları iyi işleri olanaklardan yararlanarak övmeleri; belirli bir ayırım yapmamaları gerekir. Çocukların olumlu yönde yetişmeleri için okulla işbirliği şarttır. Öğretmenin rehberliğinden, gerekirse bu konuda çalışmalar yapan eğitim kurumlarından da her zaman bilgi ve yardım sağlanabilir. Okuldaki etkinlikler evde de sürdürülmeli, çocuğun yetenekli olduğu alana yönelmesi sağlanmalıdır.
9.Üstün zekalı çocuğun en iyi biçimde gelişebilmesi için ana-babanın değer sistemleri birbirine uygun olmalıdır. Çocuk yetiştirirken, nelerin verilip nelerin verilmemesi konusunda ana-babaların tutarlı olmaları ve birlikte çaba göstermeleri gerekir.
10.Mutlu bir aile ortamının çocuğun gelişimindeki öneminin unutulmaması gerekir. Sonu gelmeyen tartışmalar, kavgalar ve boşanma her çocuk gibi üstün zekalı çocuğu da olumsuz yönde etkiler.
11.Üstün zekalı çocuğun ilgi alanlarının çeşitliliği unutulmamalıdır. Ancak uzun bir süre bir konuda ilgisini yoğunlaştıramayabilir. Bu nedenle çocuğun ilgilerini destekleyerek, bir konuya daha uzun süre ayırmasını sağlamak gerekir.
12.Aynı zamanda ana-babalar çocuklarının tüm yaşantısını aşırı biçimde yönlendirmekten de kaçınmalıdırlar. Tv seyretmek, resimli dergilere bakmak, oyun oynamak vb. etkinlikleri yapmak onlarında hakkıdır.
13.Üstün çocukların önemli özelliklerinden biri meraktır. Ana-babalar özellikle çocuğun sormuş olduğu sorulara ” yeter artık” diye yanıt vermemeye dikkat etmelidirler. Sorularını, azarlayarak ya da yanlış biçimde yanıtlamaktan kaçınmaları, baştan savma yanıtlar vermemeleri, çocuğun tüm sorularına ister uygun bir ortamda sorulmuş olsun isterse olmasın doğru yanıt vermeleri gerekir. Bazen çocukların sorularının yanıtlanmasında zorluk çekilebilir. Böyle durumlarda çocuğa karşı tepkisiz kalmak yerine, çocukların gereksinimi karşılayacak başka çözüm yolları bulunmalıdır. Örneğin; kitaplardan, ansiklopedilerden, broşür ve uzman kişilerden yararlanmak gibi. Böylece çocuklarda niçin sorusunun yerleşmesine neden olunabilir ve yaşam boyunca sürekli daha iyiyi, gerçeği arama çabaları için zemin hazırlanabilir.
14.Üstün zekalı çocuklar ilgi alanları ve duygusal konular ile ilgili olarak “mükemmeliyetçilik” arayışı içindedirler.çoğu kez bu alanlarda kendilerine koydukları standartlar anne-babalarının, öğretmenlerinin ve toplumun standartlarının çok üstündedir. Bu durumda ana-babaların çocuklarına olan sevgilerinin, onların üretkenliklerinden, başarılarından ayrı olarak, yani herhangi bir koşula bağlı olmaksızın daima var olduğunu tekrarlamalarında ve bunu çocuklarına hissettirmekte yarar vardır. Böylece onların benlik saygılarını ” sevgiye değer bir varlık” şeklinde yapılandırmalarına yardımcı olunabilir.
Mükemmeliyetçilik eğilimi bireyin kendisine odaklandığı zaman kişiyi başarıya götürebilir, fakat diğerlerine odaklanmışsa genellikle yersiz beklentilere, hayal kırıklığına ve nefrete sürükleyebilir. Ayrıca mükemmeliyetçilik geleceğe yönelik ele alınırsa, kişiyi daha iyi bir yaşam mücadelesi içine sokar ama eğer geçmişe yönelik olarak ele alınırsa, kişiyi yapmış olduğu yanlışlardan aşırı ürken bir duruma getirebilir. Bu durumda aileler:
” Çocukların bu eğilimleri kabul edilmeli ve onların yaşadıkları kırıklık duyguları anlayışla karşılanmalıdır. Ana-baba olarak kendilerinin de sık sık bu duyguya kapıldıkları ve nasıl baş ettikleri çocuklarla paylaşılmalıdır.
” Ulaşılmaları mümkün olmadığında üzüntü yaratsalar da ideallerin ve yüksek standartların yararlı olduğu çocuklara hatırlatılmalıdır.
” Ana-babalar çocuklarının hiç kimsenin her alanda mükemmel olamayacağı gerçeğini anlamalarına ve kendilerine öncelikler koymaları gereğini kavramalarına yardımcı olmalıdırlar ve bunu ana-babalar da uygulamalıdırlar.

15. Ana-babalar bu tür çocukların her alanda üstünlük gösteremeyebilecekleri gerçeğini de akıldan çıkarmamalıdırlar. Eğer çocuklara ilgi ve yetenekleri doğrultusunda seçme hakkı tanınmaz, her alanda üstün başarı beklentisi içindeki hedefler ve standartlar belirlenirse onlara kendileri için düşünme ve kendilerini tanıma fırsatı verilmemiş olur. Ayrıca dıştan denetimli kişiler haline gelme olasılıkları arttırılmış olunur. Bu durumda da hem kendilerine hem de başkalarına karşı sorumluluk duyguları teşvik edilmemiş olur.
16.Çocuğunuz yetenekleri nedeniyle kendisini farklı hissettiğinde ona destek olun, herkesin bir yönü ile kendine özgü olduğunu, üstün yetenekli olmanın da onun bir özelliği olduğunu anlatın.

17. Ana-babaların sosyal gelişim evrelerine göre çocuklarının soysal gelişimlerini desteklemelerinde yarar vardır. Eğer üstün çocuğa arkadaşları ile etkileşim içinde olma fırsatı verilmezse, sosyalleşme açısından uyumsuzluk beklenebilir. Çoğu zaman
üstün çocuklar yalnız çocuklar olarak karşımıza çıkarlar. Bu tür çocukların bu alanda sorunlar yaşamamaları için, onların zihinsel düzeyde iletişim kuracakları ve aynı zamanda da sosyal etkileşim içinde olacakları bir arkadaş grubuna sahip olmaları konusunda imkanlar yaratılmalıdır. Eğer bu iki işlevi aynı arkadaş grubu karşılayamıyorsa, o zaman iki farklı arkadaş grubuna gereksinim vardır. Gruplardan biri zihinsel yönden bu tür çocukları tatmin edebilmeli, üstünlüğün getirdiği yükü hissettirmemeli onların paylaşım ve özdeşim içinde olabilecekleri, kendilerine benzer yaşıtlarından oluşmalıdır. Diğer taraftan üstün çocukların izciliği, kamp yaşamını, dans ve sporu içeren sosyal yaşlarına uygun grup etkinliklerine de gereksinimleri vardır.
18.Bilginizin yetersiz kaldığı noktada, uzmanlardan yardım almaktan çekinmeyin.

Öğretmene Öneriler

Üstün zekalı veya üstün yetenekli çocukların daha iyi gelişmelerine yardımcı olabilmek için öğretmenleri tarafından aşağıda belirtilen hususların dikkate alınması gerekir:
1. Üstün zekalı ve üstün yetenekli çocuklar sınıf etkinliklerinin yeterince uyarıcı olmamasından dolayı bu etkinliklere karşı istekli ve ilgili olmayabilirler. Öğretmen çalışma ve ev ödevlerini sınıfın işlemekte olduğu konularda ve aynı tempoda tutmaya çalıştığı taktirde çocuğun derslerden sıkılmasına, derse ve okula karşı ilgisini kaybetmesine neden olur. Bu nedenle öğretmen, çocuğun ilgi ve yeteneklerini saptayarak, bunları geliştirmesi için uygun ortam sağlamalıdır.Onun güç ve süratine uygun ödevler vermelidir.
a. Ödevlerde tekrara ve alıştırmalara fazla yer vermemelidir.
b. Daha çok problem çözme tekniğini gerektiren ödevler vermelidir.
c. Araştırma ağırlıklı ek ev ödevleri vermelidir.
d.Yarı teknik malzemelerin okunması, özetlenmesi, bazı araçların modellerinin yapımı, şemalarının çizimi ve onların çalışma kurallarını açıklama ödevleri verilmelidir.
2. Tartışma, proje ve dramatizasyon çalışmalarına önem verilmelidir.
3. Tasnif, organize etme ve maddelendirme olanağı veren fırsatlar hazırlanmalıdır.
4. Ders etkinliklerinde kitaba bağlı kalmaktan çok, geniş gözlem ve deneylere yer verilmelidir.
5. Sınıfta bu öğrencilere daha zor soruların sorulması, yeni fikirler üretmelerine fırsat tanınması gerekir.
6. Kendilerine özgü ilgileri olduğundan bireysel çalışmalara önem verilmelidir. İlgilendikleri alanlarda proje çalışmaları yapmalarına ve sınıf arkadaşlarına sunarak paylaşmalarına olanak tanınmalıdır. Uygulaması hemen pratik olmayan ya da hemen olası görülmeyen yaratıcı fikirlerini dinlememek, ertelemek ya da reddetmek çocuğun zihinsel kapasitesini engelleyeceğinden bu noktalara dikkat edilmesi gerekir.
Bu gibi olumsuz tepkilerin tekrarlanması durumunda çocuk öğrenmeye olan ilgisini kaybedecek, soru sormayacak ve araştırmayacaktır. Bu tür engellemeler çocukta ya içine kapanma ya da farklı şekillerde saldırganlık ve yıkıcı davranışlar göstermesine neden olacaktır.
7. Bu tip çocuğun başarısını, sınıf arkadaşlarının başarısı seviyesi ile değil kendi öğrenme güç ve sürati ile karşılaştırmalıdır.
8. Aynı zamanda bireysel çalışmaların yanı sıra grup etkinliklerine katılımı teşvik edilerek , kendi yaşıtlarıyla olan sosyalleşme sürecine de katkıda bulunulmalıdır.
9. Öğrenci, okul içi ve dışı etkinliklere yönlendirilmelidir.
10. Önderliği gerektiren ya da önderliği geliştirmeye fırsat verecek çalışmalara katılması için teşvik edilmelidir.
11. Akademik konular için resim, müzik, beden eğitimi gibi dersler ihmal edilmemelidir.
12. Bu çocuklarda üstünlük duygusunu yaratmak, aynı “aşağılık duygusu” kadar zararlı sonuçlar doğurur. Çocuk arkadaşlarını ve çevresindekileri aşağı görür ve toplumda yalnız bir kişi olarak yaşamına devam etme tehlikesi ile karşı karşıya kalır. Onun için üstünlük duygusunun çocuklarda yaratılmamasına azami dikkat sarf edilmelidir.
13. Anne ve baba ile bu konuda işbirliği yapmalı, onlara çocuklarını ihmal etmeden ve gurura kapılmadan yetiştirmek için gerekli anlayışı kazandırmaya çalışmalıdır.
14. üstün yetenek ile metotlu çalışma alışkanlığının bir araya gelebilmesi için okul-aile işbirliği sağlanmalı, diğerlerinden fazla bilgiye sahip olmak, çok soru sormak, espiritüellik gibi özelliklerinin kabul edilmesi, öğretmen ve arkadaşları ile arasında problem oluşturmaması için psikolojik danışmanlık çalışmalarına ağırlık verilmelidir.
15. İleri öğrenim için en uygun yolun seçilmesinde uzmanlarla işbirliği yapılmalıdır.

[/xt_item][xt_item title=”İLGİLİ VİDEO” icon=”Select Icon—“]BELTEN[/xt_item][xt_item title=”DÖKÜMAN İNDİR” icon=”Select Icon—“]Çevre psikolojisi[/xt_item][xt_item title=”EĞİTİM TALEBİ ” icon=”Select Icon—“]KİM[/xt_item][/xt_tab

Psikolog, psikoterapist, şişli psikolog, Mecidiyeköy, psikolojik danışmanlık merkezi, osmanbey, fulya, çocuk, aile, sosyal fobi, kaygı, özgüven, okb, obsesif kompülsif bozukluk, okb, obsesif kompülsif kişilik bozukluğu panik atak, çekingen kişilik bozukluğu, Avrupa yakası, hipnoterapi, cinsel terapi

Cinsel Tiksinti Bozukluğu nedir?

[fruitful_tabs type=”vertical” width=”100%” fit=”false”] [fruitful_tab title=”TANIMI VE TARİHSEL KÖKENLERİ”]

Cinsel Tiksinti Bozukluğu nedir?

Bu bozuklukta kadın cinsel ilişki kurmaktan tiksinti duyacak kadar rahatsız olur, çoğunlukla birlikte, cinsel
ilişki kurmamak için gerekçeler bulmak, baş ağrısı, karın ağrısı çekmek gibi cinsel ilişkiden kaçınma
davranışları bulunur.

[/fruitful_tab] [fruitful_tab title=”DSM ÖLÇÜTLERİ”]

CinselTiksinti BozukluğuDSM-IV Ölçütleri
A. Sürekli olarak ya da yineleyici bir biçimde, bir cinsel eş ile genital cinsel ilişki kurmaktan
aşırı tiksintiduymave bundan tümüyle (yadahementümüyle) kaçınma.
B. Bubozukluk belirgin bir sıkıntıya yada kişiler arası ilişkilerde zorluklara neden olur.
C. Bu cinsel işlev bozukluğu, başka bir Eksen I bozukluğuyla daha iyi açıklanamaz (başka bir
Cinsel İşlev Bozukluğu dışında). [/fruitful_tab] [fruitful_tab title=”TİPLERİ/ÇEŞİTLERİ”] Tab 1 content place [/fruitful_tab] [fruitful_tab title=”SIKLIK VE YAYGINLIK”]

sıklık ve yaygınlık

Kadında cinsel tiksinti bozukluğu diğer cinsel işlev bozukluklarına göre daha az görülür.

[/fruitful_tab] [fruitful_tab title=”BELİRTİLERİ VE NEDENLERİ”]

Nedenleri

Cinsel istek bozukluğuna neden olan tüm etkenler aynı zamanda cinsel tiksinti bozukluğuna da neden
olabilirler. Cinsel tiksinti bozukluğunda söz konusu etkenler genellikle daha şiddetlidir ayrıca cinsel taciz
ve travmalara daha sık rastlanır.
Cinsel tiksinti bozukluğunda rol alabilen etkenleri, cinsel istek bozukluğuna neden olabilen etkenlere ek
olarak şöyle sıralayabiliriz
Cinsel korkular
Cinsel travmalar.
Cinsel kimlik ve yönelim sorunları.
Ağır kişilik sorunları.
Cinsel fobiler.
Eş reddi.

[/fruitful_tab] [fruitful_tab title=”AYIRICI TANI VE EKTANILAR”]

Ayrıcı tanı

-Ayırıcı tanıda dikkat edilmesi gereken noktaların başında azalmış cinsel istek bozukluğu gelmektedir.

-Cinsel etkinlikten kaçınma davranışları; cinsel fobiler, obsesyonlar, panik bozukluk, posttravmatik stres bozukluğu bulunanlar ile daha önce myokard infarktüsü, serebrovasküler olaylar ya da hipertansiyon atakları yaşayanlarda da görülmektedir.

-Bu nedenle, cinsel tiksinti bozukluğu, bazen cinsel fobiler, obsesyonlar ve hatta panik atak ile karıştırılabilir.

-Ayrıntılı öykü ve değerlendirmenin önemi burada bir kez daha ortaya çıkmaktadır.

-Cinselliğe karşı olumsuz anne baba tutumları, çocuğun cinsel ilgi ve düşüncelerine karşı yeterli duygusal desteğin sağlanamaması, cezalandırıcı ve engelleyici tutum, cinsel kötü davranılma olabilir.

-Tedavide cinsel organlar dışında duyarlı nokta egzersizleri, cinsel paniğe karşı sistematik duyarsızlaştırma yapılmalıdır (elle tutuşma ile başlanıp cinsel temas sona bırakılabilir).

-Fobik yanıt çıkınca egzersiz durdurularak anksiyetenin azalması sağlanır.

-Tedavisi zordur.

Cinsel tiksinti bozukluğuna hangi tür psikiyatrik ve psikolojik hastalıklar eşlik edebilir?
Cinsel tiksinti problemine bazı psikiyatrik sorun ve hastalıklar da eşlik edebilmektedir. Bunlar:
 Obsessif Kompulsif Bozukluk (OKB, titizlik hastalığı veya takıntı- saplantı hastalığı olarak da halk arasında bilinmektedir )
 Anksiyete bozuklukları
 Fobi bozuklukları (korkular)
 Post travmatik stres bozukluğu (Travma sonrası stres bozukluğu)

[/fruitful_tab] [fruitful_tab title=”TEDAVİ”]

TEDAVİ

Cinsel istek bozukluğu tedavisi nasıldır?
Cinsel istek bozukluğunda kişiye cinselliği öğreten ve sevdiren bir çeşit cinsel terapi uygulanır. Bu tür cinsel tedaviler “davranışsal- bilişsel cinsel terapiler” olarak geçmektedir. Uygulanan yöntem“sistematik duyarsızlaştırma (sistematik desensitizasyon)” olarak geçer.

Bu şekilde cinsel tiksinti bozukluğu tedavisinde öncelikle cinsellikle ilgili yanlış, eksik ve ön yargılı bilgileri düzeltmek için öncelikle bir cinsel bilgiler verilmektedir.

Daha sonra bir takım cinsel egzersizler ve ev ödevleri ile kişinin cinsel hayata adaptasyonu için çalışmalar yapılır. Bunlar kendi vücudunu ve cinsel organları tanıma, masaj, pelvik taban kas egzersizleri (kegel egzersizleri) ve daha sonra erkek cinsel organlarına adaptasyon çalışmalarıdır.

Tüm cinsel sorunlar gibi hastayla doğru iletişim, güven ortamının sağlanması, bir takım ev ödevleri, erkek eşin desteğinin sağlanması ve kooperasyon bu tür cinsel terapilerde anahtar rol oynamaktadır.

İleri düzey olgularda hipnoz tedavisi (hipnoterapi) ve psikodinamik yaklaşımlar yarar sağlamaktadır.

VAKANIN TEDAVİSİ

  1. Oturum: Çiftle birlikte ve tek tek görüşme yapıldıktan sonra cinsel anatomi ve fizyoloji ile ilgili ayrıntılı bilgiler verildi. Görüşme sırasında hasta veya eşinin cinsel anatomi ve fizyoloji ile ilgili soru­ları yanıtlandı. Cinselliğe karşı tutumları anlaşıl­maya, önyargı ve kalıp düşünceleri uygun bil­gilendirmelerle aşılmaya çalışıldı. Tedavi anlaşması sözel kontrat olarak yapıldı. Tedavinin genel çerçevesi konuşuldu. Sistematik duyarsızlaşmanın nasıl uygulanacağı, bu yöntemin olası etki düzenek­leri anlatıldı. Eş son derece katılımcı ve uyumluydu. Daha sonra hasta ve eşine erotik masaj çizimleri olan bir kitaptan (Dr Andrew Stanway 1989, The

Art of Sensual Loving: A New Approach to Sexual Relationships) bazı resimler gösterilerek rahatsız olup olmadığı soruldu. Hasta çizimlerden beğendiklerini gösterdi. Daha sonra çifte 1 hafta süreyle yapmaları için dokunma egzersizleri, hafta­da en az 3 kez yapılmak üzere verildi ve cinsel ilişkiye girmeleri yasaklandı. Dokunma egzersizleri el-kol, ayak-bacak ve yüz-boyun bölgesiyle sınırlı tutuldu. Bu bölgeler hastanın dokunmayla ilgili kaygılarının olmadığını bildirdiği bölgelerdi. Hastaya sadece kendisini rahat hissettiği noktaya kadar dokunma ve dokunulma özgürlüğü olduğu söylendi ve bu alanların dışına kesinlikle çıkılma- ması gerektiği anlatıldı. Dokunma alanları has­tadan alınan geribildirimler doğrultusunda belir­lendi. Başka bir deyişle üst sınırı terapist alt sınırı hasta belirleyecek şekilde yönlendirme yapıldı. Bacakların iç tarafı ve koltukaltı bölgesi, cinsel organlara ve göğüslere yakınlıkları nedeniyle ve bu bölgelere olan erken uyarımların hastanın kaçınma davranışını şiddetlendirilebileceği düşünüldüğün­den dokunma alanının dışında tutuldu. Ayrıca Bayan T’ye ayna ile cinsel organlarına bakma, kendi kendini uyarma ödevi de verildi ve yapılan­ları yazarak bir sonraki oturuma getirmesi istendi.

  1. Oturum: Çift son derece rahat görünüyordu. Ödevlerini yaptıklarını ifade ettiler. Bayan T’nin notları şu şekildeydi:

12.12.05: “Eşim elimden omzuma kadar çok rahat dokunabildi. Dirseğime kadar farklı bir şey his­setmedim, omuzuma çıktıkça daha hoş şeyler his­settim. Ben de eşimin elinden omuzuna kadar dokunabildim. Çok farklı duygular hissetmedim. Onun bana dokunması daha hoştu.”

“İlk defa organımı gördüm ve hiç beğenmedim. Dokunmam çok zor oldu. Resimde gördükleri­mizin hepsini gördüm. Mastürbasyon sonucu olumsuz.” “Mastürbasyon sonucu olumsuz” ifadesini açması istendiğinde hasta kendine dokun­makta zorlandığını, dokunduktan sonra da zevk almadığını ve dokunmayı fazla sürdüremediğini ifade etti.

15.12.05: “Önce eşim benim ayak ve bacağıma dokundu. Sıcaklıktan başka bir şey hissetmedim. Üst baldırlar biraz daha iyiydi. Daha sonra ben dokundum. Üst iç baldırlara dokunmakta zor­landım. Farklı hisler olmadı.” “Organımı ikinci kez gördüğümde daha rahattım. Yani biraz alışmışım. Rahat dokunabildim. Bir önceki kadar çirkin gelmedi. Mastürbasyon başarısız.”

18.12.05: “Birbirimizin yüzüne ve boynuna dokun­duk. Kol ve bacaklara göre daha güzeldi.”

Bayan T’ye cinsel organlar dışında kalan bütün vücut bölgelerine eşiyle karşılıklı dokunma alıştır­malarına geçip geçemeyeceği sorulduğunda kabul etti. Ayna ve kendi kendine dokunma alıştır­malarını sürdürmesi önerildi. Cinsel ilişki yasağının sürdüğü anımsatıldı.

3.oturum: Çift son derece mutluydu. “Bu kadar kolay olabileceğini hiç düşünmedik. Keşke daha önce bu yöntemi bilseydik Kendi kendimizi tedavi edebilirdik” diyorlardı. Kendilerini tutamayıp cin­sel ilişkiye girdiklerini ve bundan çok hoşnut olduk­larını belirttiler. Evlilikleri boyunca ilk kez böyle bir duygu yaşadıklarını, birbirlerine bedensel ve ruhsal olarak çok yakınlaştıklarını ifade ettiler. Bayan T’ye meniden rahatsız olup olmadığı sorul­duğunda artık böyle bir yakınması olmadığını dile getirdi. Notları şu şekildeydi:

19.12.05: “Önce ben eşime dokundum. Ona hiç bu kadar rahat dokunduğumu hatırlamıyorum. Cinsel bölgeleri hariç her yerine dokundum. Göğüs ve bacaklarının iç kısmına dokunmak daha çok hoşu­ma gitti. Eşim bana dokunduğunda daha mutlu oldum. Her tarafıma dokunabildi ve sonuçta orgazm olduk.”

22.12.05: “Organıma hiç rahatsızlık duymadan bak­tım ve dokundum. Mastürbasyon sonucu orgazm oldum.”

24.12.05: “Eşimin ve benim dokunmamdan hiç etkilenmedim. Çünkü konsantre olamadım.

Bir önceki gibi organımı görmekten rahatsız olmuyorum. Rahatım ve orgazm oldum.”

25.12.05: “Dokunuşlar yine çok güzeldi. Eşime dokunmaktan çok onun bana dokunması hoşuma gidiyor. Dokunmalar yarım kaldı. Çünkü orgazm olduk.”

Bu oturumda uygulanan GRCDÖ ham toplam puan 35, dönüştürülmüş toplam puan 4 olarak bulundu. Alt ölçeklerden alınan dönüştürülmüş puanlar 5 puanın altındaydı. İlk ölçek puanlarıyla kıyaslandığında çok belirgin düzelme olduğu görülüyordu.

Son oturumdan 2 ve 6 ay sonra yapılan telefon görüşmelerinde ilişkinin sorunsuz olarak sürdüğü ifade edildi. (8.2.06 ve 12.6.06). Bayan T kolaylıkla orgazm olduğunu, cinsel isteğinin arttığını ve ilişki sırasında daha önceleri olan ağrı yakınmasının da ortadan kalktığını bildirdi. Çift iyi olduklarını ve uygun zamanları olmadığını ifade ederek kliniğe tekrar başvurmadığı için kontrol ölçeği uygulana­madı. Ancak telefon görüşmelerinden edinilen izlenim iyilik halinin sürdüğü yönündeydi. Telefon görüşmeleri sırasında çiftten kimlikleri gizli tutul­mak kaydıyla eğitim ve araştırma amacıyla hastalık ve tedavi süreciyle ilgili bilgilerin kullanılması için sözlü olarak onay alındı.

Tedavide temel olarak hasta, giderek artan oranlar­da kaçınılan ve kaygı uyandıran cinsel durumlara in vivo olarak maruz bırakılmıştır. Amaç Bayan T’nin rasyonel olmayan cinsel korkularının, yani dokun­ma ve dokunulma korkusunun giderek söndürülmesidir. Bu süreçte hastanın sakin ve destekleyici koşullarda, haz almaya odaklan­masının önemi vurgulanmıştır. Masters ve Johnson tarafından geliştirilen duyumlara odaklanma (sen- sate focus) alıştırmaları cinsel fobi ve kaçınma davranışını en iyi tedavi eden yöntem olarak kabul edildiğinden terapide bu alıştırmalar ev ödevi olarak verilmiştir. Bu alıştırmalar orijinal olarak performans anksiyetesini azaltmak için tasarlanmış olmakla birlikte cinsel korku ve tiksinmeyi söndürmek için de ideal bir çerçeve sağlarlar. CTDB tedavisinde üç aşamalı olarak uygulanması önerilmektedir (Kaplan 1987). Birinci aşamada çifte erotik olmayan, sistematik olarak adım adım arttırılan dokunma ödevleri verilir. Çiftin çıplak olması önerilir, cinsel birleşme ve orgazm yasak­lanır. Dokunmaların anksiyete uyandırmadığı ve haz alınmaya başlandığı noktada duyumlara odak­lanma alıştırmalarının ikinci aşamasına geçilir. İkinci aşamada, birinci aşamada yapılanlara ek olarak cinsel organları uyarma alıştırmaları vardır. Orgazm yine yasaktır. Dokunmaların yumuşak ve okşayıcı tarzda olması önemlidir. Orgazma yol aça­bilecek ritmik ve kuvvetli uyarılar önerilmez. Bu aşamada, cinsel uyarımla ortaya çıkan haz verici duyumlar ve duygular söndürme sürecinin güçlü pekiştiricileridir. Hastanın kendisinin ve eşinin cin­sel organlarına karşı duyduğu korku ve kaçınmayı da azaltır. Hastanın eşiyle karşılıklı olarak cinsel organlara dokunma konusunda korkularının azalıp duyarsızlaştığı ve eşin varlığında cinsel olarak uyarılmaya başladığı noktada, vajinal giriş olmadan orgazm (extravaginal orgasm) olmanın denendiği üçüncü aşamaya geçilir. Bu aşamada hastadan eşinin yanında orgazm oluncaya kadar mastürbas­yon yapması istenir. Hasta mastürbasyonla ilgili aşırı katı ve olumsuz tutumlara sahip ise bu aşama atlanıp eşlerin karşılıklı olarak birbirlerine mastür­basyon yapmaları önerilebilir. Vajina dışında sağlanan orgazm partnerle olan yakınlık düzeyini, partnere güven duymayı arttırır ve iletişimi kolay­laştırır. Bayan T ve eşine birinci aşama alıştırmaları ilk oturumda çok sınırlı bir alanı içerecek şekilde verilmiştir. Örneğin, Bayan T sadece eline dokunulmasına izin veriyor olsaydı dokunma alanı elle sınırlı kalacaktı. Dokunmaların anksiyete uyandırmadığı ve haz alınmaya başlandığı noktada dokunma sınırları genişleyecekti. Burada özetlenen klasik yaklaşımdan farklı olarak, Bayan T’ye eşiyle sınırlı dokunma alıştırmaları yaparken kendini uyarma ve bu şekilde orgazm olabilme ödevi de verildi. Bu yaklaşım, ilk görüşmede yapılan ayrıntılı bilgilendirme ve destekleyici tutum, çiftin yüksek motivasyonu ile birleşince tedavi çok hızlı iler­lemiştir. Kısa zamanda ilk ödevlerini başarıyla yapan çifte, duyumlara odaklanma alıştırmalarının birinci aşamasını tamamlamak üzere cinsel organ­lar dışında kalan bütün vücut bölgelerine eşiyle karşılıklı dokunma alıştırmaları ödev olarak veril­miştir. Bu deneyimler cinsel ilişki ve orgazm sırasında yaşanılması olası kontrol kaybı ile ilgili korkulara duyarsızlaşmayı da sağlamış ve çift yıl­lardır ulaşamadıkları bir cinsel uyarılma düzeyine ulaşmıştır. Sonuçta hala süren orgazm ve cinsel bir­leşme yasağına kendilerini tutamadıkları gerekçe­siyle uymamışlardır. Anksiyete ve kaçınmanın tamamen kaybolmasından sonra orgazmı amaçla­madan kısmi vajinal girişe ve daha sonra da tam vajinal girişe izin verilerek tamamlanması plan­lanan duyarsızlaştırma süreci de kendiliğinden sona ermiştir Böylece ikinci ve üçüncü aşama iç içe geçmiş olarak yapılmış ve sonuç başarılı olmuştur.

[/fruitful_tab] [fruitful_tab title=”VAKA/OLGU ÖRNEĞİ”]

OLGU ÖRNEĞİ

Bayan T, 24 yaşında, lise mezunu, ev kadını, 2 yaşında bir oğlu var. 4 yıl önce görücü usülüyle tanışıp severek, isteyerek evlenmiş. Görüşmeye 30 yaşında ve öğretmen olan eşiyle birlikte geldi.

Bayan T’nin evlendiğinden beri eşine dokunmak istememe, kendisine dokunulmasından rahatsız olma yakınmaları vardı. Meninin pis bir şey olduğunu düşünüyor ve rahatsız oluyordu. Çift bugüne değin hiç çıplak olarak sevişmediklerini ifade ettiler. Son iki yıldır her ikisinde de giderek artan cinsel isteksizlik yakınması da vardı. Çift ikin­ci bir çocuk sahibi olmayı planladıklarını ve artık “normal cinsel ilişki” istediklerini söylüyordu.

Sevişmeden cinsel ilişkiye giriyorlardı ve bunu da sadece çocuk istediklerinde yapmışlardı. Hamile kalmak için bir ay boyunca sevişmeden cinsel ilişkiye girmişler ve bu ilişki denemelerinde Bayan T hep ağrı duymuştu.

2 yıldır nadiren cinsel ilişkileri oluyordu. Bayan T sadece adet döneminde cinsel istek duyduğunu ve bu dönemde giyinik olarak üst pozisyonda eşine sürtünerek orgazm olabildiğini söyledi. Bunun dışında cinsellikleri haftada ortalama 2-3 kez eşin Bayan T’yi çıplakken seyrederek mastürbasyon yapması şeklinde tanımlanıyordu ve çift kesinlikle birbirine dokunmuyordu.

Çiftin evlilik öncesi cinsel deneyimi yoktu. Her ikisi de cinsellikle ilgili bilgilerini “kısıtlı” buluyor ve kendilerini “tutucu” olarak değerlendiriyorlardı. Nişanlıyken el ele tutuşma, öpüşme, giyinik olarak sevişme biçiminde cinsel yaşantıları olmuş ve evlendikten sonra böyle sorunları olabileceğini hiç beklemiyorlarmış. Çiftin evlilik uyumları sorgu­landığında birbirlerini çok sevdiklerini, çok iyi anlaştıklarını ve her alanda birbirlerini destekledik­lerini ifade ettiler.

Bayan T, 8-9 yaşlarındayken (ilkokul 3. sınıf) babasıyla yaşıt olan halasının oğlu tarafından cinsel olarak taciz edilmiş. “Gel öpeyim, yanıma yat” dediğini hatırlıyor. Kendisinden 2 yaş büyük ablası da benzer şekilde aynı kişi tarafından taciz edilmiş. Bayan T, taciz olayının sadece bir kez olduğunu, bu konuyla ilgili fazla bir şey hatırlamadığını ve duru­mu eşiyle de paylaşmış olduğunu ifade etti. Çocuk­luk ve erişkinlik döneminde bu olayla ilgili aşırı korku, çaresizlik ya da dehşete düşme şeklinde yaşantılar tanımlamadı. Olayı sık sık hatırlama veya rüyada görme ya da yeniden yaşıyormuş gibi olmay­la ilgili zihinsel ve fizyolojik deneyimleri yoktu. Travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) ile ilgili olabilecek uyku sorunları, irritabilite, aşırı irkilme tepkisi, yabancılaşma, toplumsal eylemlerden kaçınma, duygulanımda kısıtlılık gibi sorunlar da saptanmadı. Travmayla ilişkili olabilecek kaçınma davranışı, çıplak olarak eşinin kendisine ya da ken­disinin eşine dokunmasından kaçınmak şeklindey­di. Bayan T, ilk adetini 13 yaşındayken görmüştü. İkincil cinsel karakterlerin gelişimi ve adet görmeyle ilgili herhangi bir sıkıntısı olmamıştı. Bayan T evlilik öncesi ve sonrası dâhil olmak üzere hiçbir zaman mastürbasyon yapmayı denememişti.

Bayan T’de ve eşinde herhangi bir fiziksel hastalık öyküsü yoktu ve cinsel sorunlar dışında bir psikiyat­rik sorun saptanmadı. Bugüne kadar TSSB dahil olmak üzere herhangi bir başka psikiyatrik sorun nedeniyle başvuru veya tedavi girişimi olmadığını bildirdi.

[/fruitful_tab] [fruitful_tab title=”İLGİLİ VİDEO”] Tab 2 content place [/fruitful_tab] [fruitful_tab title=”KAYNAKLAR”] Tab 3 content place [/fruitful_tab] [/fruitful_tabs]