fobilerin tedavisi

fobilerin belirtileri – fobilerin semptomları

fobilerin belirtileri – fobilerin semptomları

Tüm fobiler günlük aktivitelerinizi sınırlandırabilir ve şiddetli anksiyete ve depresyona neden olabilir . Agorafobi ve sosyal fobi gibi karmaşık fobilerin bu semptomlara neden olma olasılığı daha yüksektir.fobilerin belirtileri Fobileri olan kişiler genellikle, korku ve endişeye neden olan şeyle iletişime geçmekten kaçınmaktadır. Örneğin örümceklerden korkan biri (araknofobi) örümceğe dokunmak veya hatta bir resmine bakmak istemeyebilir.Bazı durumlarda, bir kişi endişe duymaktan korktukları bir fobi geliştirebilir çünkü bu çok rahatsız edici hisseder.Durumda olmanıza gerek yok , panik belirtilerini yaşamaktan korkuyorsunuz . Beyin gerçekten de durumdayken bile korkunç durumlara tepki üretebilir.

fobilerin belirtileri / fobilerin semptomları
fobilerin belirtileri / fobilerin semptomları

Fiziksel belirtiler

Fobileri olan kişilerin çoğu panik atak geçirir . Panik ataklar çok korkutucu ve üzücü olabilir. Semptomlar genellikle aniden ve uyarılmadan ortaya çıkar.

fobilerin tedavisi
fobilerin tedavisi

Aşırı derecede endişe verici duyguların yanı sıra, panik atak fiziksel belirtilere neden olabilir:

  • terlemek
  • titreyen
  • sıcak basması veya titreme
  • nefes darlığı veya nefes darlığı
  • boğulma hissi
  • hızlı kalp atışı (taşikardi)
  • göğüste ağrı veya sıkışma
  • mide kelebekleri bir hissi
  • mide bulantısı
  • baş ağrısı  ve baş dönmesi
  • baygın hissetmek
  • uyuşma veya  iğne ve iğneler
  • kuru ağız
  • tuvalete gitme ihtiyacı
  • kulaklarında çalıyor
  • karışıklık ya da oryantasyon bozukluğu

Psikolojik belirtiler

Şiddetli vakalarda, ayrıca aşağıdakiler gibi psikolojik belirtilerle karşılaşabilirsiniz:

fobilerin tedavisi

  • kontrolü kaybetme korkusu
  • fobilerin tedavisi
  • bayılma korkusu
  • korku duyguları
  • ölme korkusu

Karmaşık fobiler

Agorafobi ve sosyal fobi gibi karmaşık fobiler  , çoğu zaman kişinin günlük hayatı ve zihinsel esenliği üzerinde zararlı bir etkiye sahiptir.

fobilerin belirtileri
fobilerin belirtileri

Agorafobi genellikle birbiriyle bağlantılı birkaç fobinin bir kombinasyonunu içerir. Örneğin, dışarı çıkma ya da evden çıkma korkusu olan biri, yalnız kalmaya (monofobi) ya da tuzağa düştüğü yerlere (klostrofobi) maruz kalma korkusuna da sahip olabilir.

Agorafobili kişilerin yaşadığı semptomlar şiddetli olarak değişebilir. Örneğin, bazı insanlar dükkanlarına gitmek için evlerinden ayrılmak zorunda kaldıklarında çok endişeli ve endişeli hissedebilirler. Diğerleri, evlerinden kısa mesafelerde seyahat etmenin nispeten rahat hissettirebilir.

Sosyal fobiniz varsa, toplumda veya sosyal etkinliklerde görülme düşüncesi sizi korkmuş, endişeli ve savunmasız hissedebilir.

Sosyal ortamlarda insanlarla kasten kaçınmak, sosyal fobi belirtisidir. Sosyal fobinin aşırı durumlarda, agorafobi ile olduğu gibi, bazı insanlar evlerinden ayrılmaktan çok korkuyorlar.

psikoterapileri ve kendi kendine yardım teknikleri de dahil olmak üzere fobiler için çeşitli  tedavi seçenekleri mevcuttur .Bununla birlikte, karmaşık bir fobinin üstesinden gelmek zaman alabilir

fobilerin belirtileri

fobi tedavisi

fobi tedavisi / fobi nedir nedenleri, belirtileri, tedavisi

fobi tedavisi / fobi nedir nedenleri, belirtileri, tedavisi genel bakış

Bir fobi, bir nesne, yer, durum, duygu veya hayvanın ezici ve zayıflatıcı korkusudur .Fobiler korkudan daha belirgindir. Bir kişi bir durum veya nesne hakkında abartılı veya gerçekçi olmayan bir tehlike duygusu olduğunda gelişir.

fobi tedavisi
fobi tedavisi

Bir fobi çok şiddetli hale gelirse, bir kişi hayatını onların anksiyetesine neden olan şeyden kaçınmak için düzenleyebilir. Gündelik hayatlarını kısıtlamanın yanı sıra, çok fazla sıkıntıya neden olabilir.

Bir fobi, bir tür anksiyete bozukluğudur . Fobinizin kaynağıyla temas edene kadar hiçbir semptom görmeyebilirsiniz.Bununla birlikte, bazı durumlarda, bir fobinin kaynağını düşünmek bile bir insanı endişeli veya panik hissettirebilir. Bu, beklenen kaygı olarak bilinir.Semptomlar şunları içerebilir:

  • dengesizlik, baş dönmesi ve baş dönmesi
  • mide bulantısı
  • terlemek
  • artan kalp hızı veya çarpıntı
  • nefes darlığı
  • titriyor ya da titriyor
  • üzgün bir mide

Fobinizin kaynağıyla sık sık iletişim kuramazsanız, günlük yaşamınızı etkilemeyebilir. Ancak agorafobi gibi karmaşık bir fobiniz varsa (aşağıya bakınız), normal bir yaşam sürmek çok zor olabilir.

Fobi türleri

Birinin bir fobi geliştirebileceği çok çeşitli nesneler veya durumlar vardır. Ancak fobiler iki ana kategoriye ayrılabilir:

  • özel veya basit fobiler
  • karmaşık fobiler

İki kategori aşağıda tartışılmıştır.

Özel veya basit fobiler

Belirli bir nesne, hayvan, durum veya aktivite etrafında belirli veya basit fobi merkezleri. Genellikle çocukluk veya ergenlik döneminde gelişir ve yaşlandıkça daha az şiddetli olabilir.

Basit fobilerin ortak örnekleri şunları içerir:

  • hayvan fobileri – köpekler, örümcekler, yılanlar veya kemirgenler gibi
  • çevresel fobiler  – yükseklik, derin su ve mikroplar gibi
  • durumsal fobiler  – diş hekimini ziyaret etmek veya uçmak gibi
  • bedensel fobiler – örneğin kan, kusmuk veya enjeksiyonları olan
  • Cinsel fobiler – performans kaygısı veya cinsel yolla bulaşan bir enfeksiyona yakalanma korkusu gibi

Karmaşık fobiler

Karmaşık fobiler, basit fobilerden daha fazla devre dışı bırakma eğilimindedir. Yetişkinlik döneminde gelişmeye eğilimlidirler ve genellikle belirli bir durum ya da durum hakkında derin bir korku ya da endişeyle ilişkilidirler.

En yaygın iki karmaşık fobiler şunlardır:

  • agorafobi
  • sosyal fobi

Agorafobi genellikle açık alanlar korkusu olarak düşünülür, fakat bundan daha karmaşıktır. Agorafobi olan bir kişi, panik atak geçirmesi durumunda kaçmanın zor olabileceği bir yerde ya da durumdayken endişeli hissedecektir.

Anksiyete genellikle aşağıdaki gibi durumlardan kaçınan kişiye yol açar:

  • yalnız olmak
  • kalabalık restoranlar veya süpermarketler gibi kalabalık yerlerde olmak
  • toplu taşıma araçlarıyla seyahat

Sosyal anksiyete bozukluğu olarak da bilinen sosyal fobi, sosyal ortamlarda endişeli hissetme etrafında odaklanır.

Sosyal fobininiz varsa, kendinizi utandırma ve kamuoyunda küçük düşürme korkusuyla insanların önünde konuşmaktan korkuyor olabilirsiniz.

Şiddetli durumlarda, bu zayıflatıcı hale gelebilir ve yemek yeme ya da arkadaşlarla tanışmak gibi günlük aktiviteleri gerçekleştirmenizi engelleyebilir.

Fobileri neden olur?

Fobilerin tek bir nedeni yoktur, ancak bir takım ilişkili faktörler vardır. Örneğin:

  • fobi, belirli bir olay veya travma ile ilişkili olabilir
  • Bir fobi, kişinin bir erkeğin ya da kardeşin (erkeğin veya kız kardeşin) hayatının erken dönemlerinde geliştirdiği öğrenilmiş bir cevap olabilir.
  • genetik bir rol oynayabilir – bazı insanların başkalarından daha endişeli olma eğilimi ile doğduğunu gösteren kanıtlar vardır

Fobileri teşhis etmek

Fobiler genellikle resmi olarak teşhis edilmez. Fobisi olan çoğu insan sorunun tamamen farkındadır.

Bir kişi bazen korktuğu nesne veya durumdan kaçınmak için büyük bir dikkat göstererek, bir fobi ile yaşamayı tercih edecektir. Bununla birlikte, eğer bir fobiniz varsa, sürekli korktuğunuz şeyden kaçınmaya çalışmak durumu daha da kötüleştirecektir.

Fobiniz varsa, doktorunuzdan yardım almalısınız. Bir psikolog gibi davranış terapisinde uzmanlığa sahip bir uzmana başvurabilirler.

Fobileri tedavi etmek

Hemen hemen tüm fobiler başarılı bir şekilde tedavi edilebilir ve iyileştirilebilir.

Basit fobiler, korku ve endişeye neden olan nesneye, hayvana, yere veya duruma kademeli olarak maruz kalma yoluyla tedavi edilebilir. Bu desensitizasyon veya kendini pozlama tedavisi olarak bilinir.

Bu yöntemleri profesyonel veya kendi kendine yardım programının bir parçası olarak deneyebilirsiniz  .

Karmaşık fobileri tedavi etmek genellikle daha uzun sürer ve konuşma terapilerini içerir, örneğin:

  • danışmanlık
  • psikoterapi
  • bilişsel davranışçı terapi

İlaç genellikle fobileri tedavi etmek için kullanılmaz. Ancak, bazen insanların kaygının etkileri ile başa çıkmalarına yardımcı olmak için reçete edilir. Kullanılabilecek ilaçlar şunlardır:

  • antidepresanlar
  • sakinleştiriciler
  • beta blokerler

fobi tedavisi

fobi tedavisi

fobi tedavisi

 
çocuklarda kaygı

Çocuklarda kaygı / kaygı nedenleri, belirtileri ve tedavisi

Çocuklarda kaygı / çocuklarda kaygı nedenleri, belirtileri ve tedavisi

Sadece yetişkinler gibi, çocuklar ve gençler zaman zaman endişeli ve endişeli hissederler.Fakat eğer çocuğunuzun kaygısı onların refahını etkilemeye başlıyorsa, bunun üstesinden gelmek için biraz yardıma ihtiyaç duyabilirler.

Çocukları endişelendiren nedir?

Çocuklar farklı yaşlarda farklı şeyler hakkında endişeli hissetme eğilimindedir. Bu endişelerin çoğu büyümenin normal bir parçası.

Örneğin, yaklaşık sekiz aydan üç yıla kadar, küçük çocuklarda ayrılık kaygısı olarak adlandırılan bir şeyin

çocuklarda kaygı
çocuklarda kaygı

bulunması çok yaygındır. Ebeveynlerinden veya bakıcılarından ayrıldığında ağlayabilir ve ağlayabilirler. Bu, çocukların gelişiminde normal bir aşamadır ve iki ila üç yaşlarında rahatlama eğilimi gösterir.

Okul öncesi çocuklar için belirli korkular veya fobiler geliştirmek de yaygındır. Erken çocuklukta yaygın korkular arasında hayvanlar, böcekler, fırtınalar, yükseklikler, su, kan ve karanlık yer alır. Bu korkular genellikle yavaş yavaş kendiliğinden geçer.

Bir çocuğun hayatı boyunca endişe hissettiklerinde başka zamanlar olacaktır. Birçok çocuk, örneğin yeni bir okula giderken veya sınavlardan ve sınavlardan önce endişeli. Bazı çocuklar sosyal durumlarda utangaçtır ve bu konuda desteğe ihtiyaç duyabilirler.

Çocuklarda Kaygı – Kaygı ne zaman çocuklar için bir problemdir?

Anksiyete, çocuklar için günlük yaşantılarına girmeye başladığı zaman bir sorun haline gelir.

“Hepimiz zaman zaman endişeleniyoruz, ama bazı çocuklar kısa süreli olmadıkları ve sadece ara sıra bir şey olmadığı endişe dolu bir yaşam sürüyorlar” diyor Bath Üniversitesi Çocuk ve Aile Ruh Sağlığı Profesörü Paul Stallard .

Profesör Stallard, “Örneğin, sınav zamanında herhangi bir okula giderseniz tüm çocuklar endişeli olacak, ancak bazıları o sabah okula gitmeyecek kadar kaygılı olabilir” diyor.

Bunun gibi ciddi kaygı, çocukların zihinsel ve duygusal refahlarına zarar verebilir, benlik saygısını ve özgüvenlerini etkiler . Onları endişeli hissettiren şeylerden veya durumlardan kaçınmak için geri çekilebilir ve büyük uzunluklara gidebilirler.

Çocuklarda kaygı belirtileri nelerdir?

Küçük çocuklar endişeli hissettiklerinde, her zaman hissettiklerini veya hissettiklerini ifade edemezler. Şunları fark edebilirsiniz:

  • sinirlenebilir, ağlamaklı veya yapışkandır
  • uyumakta zorlanmak
  • gece uyan
  • yatağı ıslatmaya başla
  • Kabus görme

Daha büyük çocuklarda, şunları farkedebilirsiniz:

  • Yeni şeyleri denemeye ya da basit, günlük zorluklarla yüzleşemediğinize inanma
  • konsantre etmek zor bulmak
  • uyumak ya da yemek yeme ile ilgili problemleriniz var
  • kızgın patlamaları eğilimli
  • olumsuz düşüncelerin yuvarlaklaşıp başlarını dönmesi veya kötü şeyler olacağını düşünmeye devam etmek
  • Arkadaş bulma, halka açık olma veya okula gitme gibi günlük etkinliklerden kaçınmaya başlayın.

Anksiyetenin fiziksel belirtileri hakkında daha fazla bilgi edinin .

Çocuğum neden endişeli?

Bazı çocuklar endişe ve kaygıya diğerlerine göre daha eğilimlidir.

Çocuklar genellikle değişimi zor bulurlar ve bir evin hareketinden sonra veya yeni bir okula başlarken endişeli olabilirler.

Araba kazası veya ev ateşi gibi sıkıntı verici ya da travmatik bir tecrübeye sahip olan çocuklar, daha sonra endişeye kapılabilirler.

Aile argümanları ve çatışması çocuklarını güvensiz ve endişeli hissedebilir.

Gençlerin diğer yaş gruplarından daha fazla sosyal kaygıdan muzdarip olmaları, sosyal toplantılardan kaçınmaları veya bunlardan kurtulmak için mazeret yapmaları daha olasıdır.

 

Endişeli çocuğunuza nasıl yardımcı olabilirsiniz?

Bir çocuk endişe yaşıyorsa, ebeveynler ve bakıcılar yardım etmek için yapabiliyorlar.

İlk ve en önemlisi, çocuğunuzla ilgili endişeleri veya endişeleri hakkında konuşmak önemlidir. Onlara güvenin ve onlara nasıl hissettiklerini anladığınızı gösterin.

Çocuğunuz yeterince büyükse, kaygının ne olduğunu ve vücudumuzdaki fiziksel etkilerini açıklamaya yardımcı olabilir. Anksiyeteyi, ortaya çıkan bir dalga gibi hissetmek ve daha sonra tekrar abzorbe etmek faydalı olabilir.

Profesör Stallard, çocuğunuza endişeleri ve kaygıları hakkında konuşmanın yanı sıra çözüm bulmalarına yardımcı olmanın önemli olduğunu söylüyor.

“Eğilim, bu uykular için endişeleniyorsanız, gitme” diyor. “Ama ne yapıyorsun diyorsun, eğer bir şey hakkında endişelenirsen, bunu yapamazsın demektir.

Profesör Stallard, “Bunun hakkında endişelendiğinizi duymak daha yararlı olur. Ne yapacaksınız ki bu yardım edecek?”, Diyor. “Sadece yanlış gidebilecek her şeyden konuşmak yerine, çocuğunuzla çözümleri keşfetmeye odaklanın.”

Çocuklarda anksiyeteyi azaltmanın diğer yolları

  • Çocuğunuza kendi başlarına endişe belirtileri tanıyın ve grev yaparken yardım isteyin.
  • Her yaştan çocuklar rutinleri rutin buluyorlar, bu yüzden mümkün olan yerlerde düzenli günlük rutine sadık kalmaya çalışın.
  • Çocuğunuz, bir yas ya da ayrılık gibi üzücü olaylar nedeniyle endişeli ise, duygularını anlamalarına yardımcı olacak kitapları veya filmleri bulabileceğinizi görün.
  • Eğer bir ev değişmesi gibi bir değişiklik olduğunu biliyorsanız, çocuğunuza ne olup bittiğini ve nedenini anlatarak hazırlayın.
  • Çocuğunuz için bir şeyler yapmak ya da endişe verici durumlardan kaçınmak için onlara yardım etmek yerine, kendiniz veya aşırı korumanızdan endişe etmeyin. Çocuğunuzu bunları yönetmenin yollarını bulmaya teşvik edin.
  • Çocuğunuzla basit gevşeme teknikleri uygulayın, üç derin, yavaş nefes alın, üç kişi için nefes alın ve üç kişi için dışarı çıkın..
  • Küçük çocuklar için dikkat dağıtıcı olabilir. Örneğin, kreşe gitme konusunda endişeli iseler, en çok kırmızı arabaları kimin görebileceğini görmek gibi, orada oyun oynayabilirsiniz.
  • Eski bir doku kutusunu “endişe” kutusuna dönüştürün. Çocuğunuzu bir yere yazarak ya da endişelerini dile getirerek kutuya gönderin. Ardından kutunun içinden günün veya haftanın sonunda sıralayabilirsiniz.

Ne zaman yardım almalıyız?

Çocuğunuzun anksiyete şiddetli ise, onların günlük yaşamına devam edip, müdahale ederse, biraz yardım almak iyi bir fikirdir.

Çocuklarda kaygı

Çocuklarda kaygı

panik atak döngüsü

panik atak tedavisi / panik atak nedenleri, belirtileri, tedavisi

panik atak tedavisi / panik atak nedenleri, belirtileri, tedavisi

Panik bozukluğu, düzenli olarak ani panik veya korku atakları geçirdiğiniz bir anksiyete bozukluğudur .

Herkes belirli zamanlarda endişe ve panik duygusu yaşar  . Stresli veya tehlikeli durumlara doğal bir cevaptır.

panik atak döngüsü
panik atak döngüsü

Ancak panik bozukluğu olan biri için, endişe, stres ve panik duygusu, genellikle ve hiçbir zaman, belli bir sebep olmaksızın, düzenli olarak ve herhangi bir zamanda meydana gelir.

panik atak belirtiler

  • kaygı

Anksiyete rahatsızlık hissidir. Hafif ila şiddetli arasında değişebilir ve endişe ve korku duygularını içerebilir. En şiddetli anksiyete formu paniktir.

Belirli durumlardan kaçınmaya başlayabilirsiniz çünkü başka bir saldırıyı tetikleyeceklerinden korkuyorsunuz.

Bu, korku korkusuyla bir yaşam döngüsü yaratabilir. atak duygunuza katkıda bulunabilir ve daha fazla saldırıya sahip olmanıza neden olabilir.

  • Panik ataklar

Bir atak, vücudunuzun yoğun zihinsel ve fiziksel semptomlar yaşadığı dönemdir. Çok çabuk ve belirgin bir sebep olmadan gelebilir.

Bir atak çok korkutucu ve üzücü olabilir.

Semptomlar şunları içerir:

  • yarış kalp atışı
  • duygu soluk
  • terlemek
  • mide bulantısı
  • göğüs ağrısı
  • nefes darlığı
  • titreyen
  • ateş basması
  • titreme
  • titrek bacaklarda
  • boğulma hissi
  • baş dönmesi
  • uyuşma veya iğne ve iğneler
  • kuru ağız
  • tuvalete gitme ihtiyacı
  • kulaklarında çalıyor
  • Korku hissi veya ölme korkusu
  • çalkantılı bir mide
  • parmaklarınızda bir karıncalanma hissi
  • Vücuduna bağlı değilsin gibi hissetmek

Çoğu panik atak 5 ila 20 dakika sürmektedir. Bazı panik atakların bir saat kadar sürdüğü bildirildi.

panik atak döngüsü
panik atak döngüsü

Sahip olduğunuz saldırıların sayısı durumunuzun ne kadar şiddetli olduğuna bağlı olacaktır. Bazı insanlar ayda bir ya da iki kez saldırıya uğrarken, diğerleri haftada birkaç kez saldırıyorlar.

Panik ataklar korkutucu olsa da, tehlikeli değiller. Saldırı, herhangi bir fiziksel zarara neden olmaz ve eğer varsa, hastaneye kabul edilemez.

Bu semptomların çoğunun diğer rahatsızlıkların veya problemlerin belirtileri olabileceğini unutmayın, bu yüzden her zaman bir panik atak geçirmeyebilirsiniz – örneğin, çok düşük tansiyonunuz varsa, bir kalp atışına sahip olabilirsiniz.

 

Panik bozukluğu tedavisi

Tedavi, sahip olduğunuz panik atak sayısını azaltmayı ve semptomlarınızı hafifletmeyi amaçlamaktadır.

Psikolojik terapi ve ilaç panik bozukluğu için 2 ana tedavidir.

Semptomlarınıza bağlı olarak, bu tedavilerden birine veya ikisinin kombinasyonuna ihtiyacınız olabilir. / panik atak tedavisi

Psikolojik terapi / psikoterapi

Doktorunuz sizi bilişsel davranışçı terapi (CBT) için bir terapiste sevk edebilir .

Terapistinizle nasıl tepki vereceğinizi ve panik atak geçirdiğinizde ne düşündüğünüzü tartışabilirsiniz.

Terapistiniz size davranışınızı değiştirmenin yollarını öğretebilir – örneğin, bir saldırı sırasında sakin olmanıza yardımcı olacak nefes teknikleri.

 

ilaç

Siz ve doktorunuz yararlı olabileceğini düşünüyorsanız, reçete edilebilir:

  • seçici serotonin geri alım inhibitörü (SSRI) olarak adlandırılan bir antidepresan türü veya SSRI’ler uygun değilse, bir trisiklik antidepresan (genellikle imipramin veya klomipramin)
  • pregabalin gibi bir anti-epilepsi ilacı  veya eğer anksiyeteniz ciddi ise, klonazepam (bu ilaçlar anksiyetenin tedavisinde de yararlıdır)

Antidepresanlar etkilerinin oluşmasından 2 ila 4 hafta önce ve tam olarak çalışmak için 8 haftaya kadar sürebilirler.

Çalışmıyorsanız bile ilaçlarınızı almayı bırakın ve sadece doktorunuz bunu yapması durumunda bunları almayı bırakın.

 

Kendiniz deneyebileceğiniz şeyler

Panik atak sırasında ne yapmalı

Bir sonraki panik atak geldiğinde, aşağıdakileri deneyin:

  • Mümkünse, saldırıya karşı savaşmayın ve bulunduğunuz yerde kalmayın
  • yavaşça ve derin nefes al
  • Panik atağın geçeceğini kendine hatırlat
  • olumlu, huzurlu ve dinlendirici imajlara odaklanın
  • hayatı tehdit etmediğini hatırlayın

Panik ataklarla nasıl baş edileceğine dair makalemizi okumak yardımcı olabilir .

Destek grupları

Panik bozukluğu hayatınızda büyük bir etkiye sahip olabilir, ancak destek mevcuttur. Aynı kondisyona sahip olan veya bir hayır kurumuna bağlanan diğer kişilerle konuşmanıza yardımcı olabilir.

 

Panik bozukluğun komplikasyonları

Panik bozukluğu tedavi edilebilir ve tam iyileşme sağlayabilirsiniz. Mümkünse yapabileceğiniz en kısa zamanda tıbbi yardım almak en iyisidir.

Tıbbi yardım almazsanız, panik bozukluğu tırmanabilir ve başa çıkmak çok zor olabilir.

Agorafobi ya da diğer fobiler ya da alkol ya da uyuşturucu sorunu gibi başka akıl sağlığı koşullarını geliştirme riski daha fazladır .

 

Panik atak Nedenleri

Birçok akıl sağlığı koşulunda olduğu gibi, panik bozukluğun tam nedeni tam olarak anlaşılamamıştır.

Ancak durumun muhtemelen aşağıdakiler gibi bir kombinasyonun birleşimiyle bağlantılı olduğu düşünülüyor:

  • yas gibi travmatik veya çok stresli bir yaşam deneyimi
  • Bozukluğa yakın aile üyesine sahip olmak
  • beyindeki nörotransmitterlerin (kimyasal haberciler) dengesizliği

Çocuklarda panik bozukluğu

Gençlerde panik bozukluğu genç çocuklarda olduğundan daha yaygındır.

Panik atakları özellikle çocuklar ve gençler için başa çıkmak zor olabilir. Şiddetli panik bozukluğu gelişimlerini ve öğrenmelerini etkileyebilir.

Çocuğunuz panik bozukluğunun belirtilerini ve semptomlarını gösteriyorsa, bir psikologu görmesinde fayda var. .

Bir doktor ayrıntılı bir tıbbi öykü alacaktır ve belirtiler için herhangi bir fiziksel sebebi ortadan kaldırmak için kapsamlı bir fizik muayene yapacaktır. Daha fazla değerlendirme ve tedavi için çocuğunuzu bir uzmana yönlendirebilirler.

Çocuğunuzun panik ataklarına neyin yol açtığını belirlemek için diğer anksiyete bozukluklarının taranması da gerekebilir.

panik atak tedavisi

panik atak tedavisi

fobi tedavisi

fobilerin tedavisi / fobi tedavisi

fobilerin tedavisi / fobi tedavisi

Fobisi olan pek çok kişinin tedaviye ihtiyacı yoktur ve korkularının nesnesinden kaçınmak sorunu kontrol etmek için yeterlidir.

Ancak, uçma korkusu gibi belirli fobileri önlemek her zaman mümkün olmayabilir. Bu durumda, tedavi seçenekleri hakkında bilgi edinmek için profesyonel yardım ve tavsiye almaya karar verebilirsiniz.

Çoğu fobiler tedavi edilebilir, ancak tüm fobiler için tek bir tedavi çalışması garanti edilmez. Bazı durumlarda, farklı tedavilerin bir kombinasyonu önerilebilir. Ana tedavi türleri şunlardır:

  • Kendi kendine yardım teknikleri
  • konuşan tedaviler / psikoterapi
  • ilaç

psikoterapi Tedavisi

Danışmanlık  ve psikoterapi gibi konuşma terapileri, fobileri tedavi etmek için genellikle çok etkili yöntemlerdir. Bilhassa,  bilişsel davranışçı terapinin (BDT) ve  farkındalığın artırılması tedavi için çok etkili yöntemler olduğu bulunmuştur.

Bilişsel davranışçı terapi (CBT)

fobilerin tedavisi / fobi tedavisi
fobilerin tedavisi / fobi tedavisi

CBT, düşündüğünüz ve davranış şeklinizi değiştirerek sorunlarınızı yönetmenize yardımcı olabilecek bir danışmanlık türüdür. Fobinizle başa çıkmanın pratik yollarını geliştirmek için kullanılabilir.

Basit fobileri tedavi etmek için sıklıkla kullanılan BDT tedavi sürecinin bir kısmı korkunuza aşamalı olarak maruz kalmayı içerir, bu yüzden bundan daha az endişeli hissedersiniz. Bu duyarsızlaşma veya maruz kalma tedavisi olarak bilinir.

Örneğin, yılanlardan korktuysanız (ofphidiophobia), terapistiniz sizi yılanlar hakkında okumanızı isteyerek başlayabilir. Daha sonra size bir yılan resmi gösterebilir. Daha sonra, bazı gerçek yılanlara bakmak için yerel hayvanat bahçenizin sürüngen evini ziyaret edebilecekler. Son adım, bir yılanı tutmak için olurdu.

Maruz kalma terapisi korkunuza maruz kalma seviyesini aşamalı olarak artırarak çalışır, bu da fobinizde kontrol sahibi olmanızı sağlar. Tedavi ilerledikçe, fobiniz hakkında daha az endişelenmeye başlamalısınız.

 

ilaç

İlaçlar genellikle fobilerin tedavisi için önerilmemektedir, çünkü konuşma terapileri genellikle etkilidir ve herhangi bir yan etkisi yoktur. Ancak, anksiyete gibi fobinin etkilerini tedavi etmek için ilaç bazen kısa süreli olarak reçete edilir .

Anksiyeteyi tedavi etmek için üç tip ilaç tavsiye edilir. Bunlar:

  • antidepresanlar
  • sakinleştiriciler
  • beta blokerler

antidepresanlar

Antidepresanlar genellikle kaygıyı azaltmaya yardımcı olmak için reçete edilir. Selektif serotonin geri alım inhibitörleri (SSRI’lar) çoğunlukla kaygı , sosyal fobi  veya  panik bozukluğu tedavi etmek için reçete edilir  . Bunlar şunları içerebilir:

  • essitalopram (Cipralex)
  • sertralin (Lustral)
  • paroksetin (Seroxat)

Venlafaksin (Efexor), serotonin ve noradrenalin geri alım inhibitörü (SNRI) de anksiyete için reçete edilebilir.

Bu tedavilerin ortak yan etkileri şunlardır:

  • mide bulantısı
  • baş ağrısı
  • uyku problemleri
  • mide rahatsız

Ayrıca, başlangıçta endişenizi daha da kötüleştirebilir ve cinsel sorunlara neden olabilirler.

Klomipramin (Anafranil) fobileri tedavi etmek için lisans verilen bir tür trisiklik antidepresandır (TCA). Yan etkileri şunlardır:

  • kuru ağız
  • uyuşukluk
  • bulanık görüş
  • titreme (titreme)
  • çarpıntı (düzensiz kalp atışı)
  • kabızlık
  • idrara çıkma zorluğu

Moclobemide (Manerix) antidepresanların monoamin oksidaz inhibitörü (MAOI) grubundan bir tür antidepresandır. Sosyal fobiyi tedavi etmek için bazen reçete edilir.

Moclobemide belirli gıda türleriyle etkileşir, bu nedenle bu ilacı reçete ederseniz, hangi yiyeceklerden kaçınılması gerektiğini öğrenmek için beraberinde gelen bilgi broşürünü okuyun.

Moclobemide diğer olası yan etkileri şunlardır:

  • uyku problemleri
  • baş dönmesi
  • mide sorunları
  • baş ağrısı
  • huzursuzluk
  • çalkalama

Antidepresanlar reçete ederseniz, aniden onları almayı bırakmamanız çok önemlidir. Aniden durmak yoksunluk belirtilerine neden olabilir. Dozunuzu aşamalı olarak azaltabilen GP’nize bakın.

Yatıştırıcılar

Benzodiazepinler, küçük trankilizanlar olarak kategorize edilen bir grup ilaçtır. Bunlar, diazepam (Valium) gibi ilaçlar içerir ve bazen şiddetli anksiyeteyi tedavi etmek için mümkün olan en düşük dozda kısa süreli olarak kullanılır.

Antidepresanlar gibi, benzodiazepinler de yoksunluk belirtilerini önlemek için yavaş yavaş durdurulmalıdır.

Beta-blokerler

Beta-blokerler  genellikle kalp problemleri ve yüksek tansiyon (hipertansiyon) gibi kardiyovasküler durumları tedavi etmek için kullanılır  . Ayrıca bazen çarpıntı (düzensiz kalp atışı) gibi anksiyete belirtilerini azaltmaya yardımcı olmak için reçete edilir.

Beta-blokörler kalp atış hızınızı yavaşlatır ve tansiyonunuzu azaltır. Propranolol (Inderal), anksiyeteyi tedavi etmek için yaygın olarak kullanılan bir beta blokerdir. Olası yan etkiler şunlardır:

  • mide sorunları
  • soğuk parmaklar
  • yorgunluk
  • uyku problemleri
 Fobilerin tedavisi
çocuk psikologu

Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu / dehb nedir

Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu / dehb nedir

Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu
Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu

Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu – Çocuklarda ve gençlerde dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu (DEHB) en sık görülen bozukluktur. Belirleyici özelliği, hiperaktivite, dikkatsizlik ve dürtüselliktir. Çocuklar konsantre olmakta, talimatları takip etmekte, oturmak ve başkalarıyla etkileşimde bulunmakta zorluk çekmektedir. Bazı çocuklar cevaplarını beklemeden cevaplarını arayabilir ve uygunsuz yorumlar yapabilirler. Diğerleri sessiz kalabilir ve kendi masalarında hayal kurmaya devam edebilirler.

Ulusal Ruh Sağlığı Enstitüsü’ne göre DEHB ayrıca yetişkinlerin yaklaşık yüzde 4’ünü etkilemektedir. Bu yetişkinlerin organizasyon, zaman yönetimi, dikkatlerini sürdürme, görevleri tamamlama ve duygularını kontrol etme gibi sorunları vardır. Son teslim tarihlerini özleyebilir, düşünmeden konuşabilir, kolayca dikkati dağıtamaz, yanlış yerlere gidebilir ve bir şeyler hatırlamakta güçlük çekebilirler. Çocuklarda olduğu gibi, yetişkinlerde semptomlar değişiklik gösterebilir – bazı yetişkinler özellikle daha tehlikeli olabilirken, diğerleri kendilerini çekip izole ederler.

Hem çocuklar hem de yetişkinler için, bu belirtiler okulda, işte ve ilişkilerde problem yaratır. DEHB günlük hayatı zorlaştırabilir olsa da, ilaç ve psikoterapi ile etkili bir şekilde tedavi edilir. Sizde veya sevdiğiniz birinin DEHB’si olduğunu düşünüyorsanız, kapsamlı bir değerlendirme için bir akıl sağlığı uzmanına danışın.

DEHB’nin Risk Faktörleri ve Nedenleri Nelerdir?

Diğer psikolojik bozukluklar gibi, DEHB de aşağıdakileri içeren çok sayıda faktörden kaynaklanır.

  • Genetik : Çalışmalar, DEHB’nin genel popülasyona göre daha sık olan ailelerde çalıştığını göstermektedir. İki çalışma, tahminlerin farklılık göstermesine rağmen, DEHB’nin yaklaşık yüzde 80’ini genlere bağlamıştır (bkz. Faraone, 2004). Araştırmacılar ayrıca belirli genlerin katkısını araştırmışlardır. Yakın zamanda yapılan büyük ölçekli bir çalışma, birçok genin DEHB’ye dahil olduğunu göstermiştir (bkz . DEHB’nin genetik belirleyicileri ). Birçok semptom bozukluğu oluşturduğundan, bu mantıklı görünebilir.
  • Çevre : Anne çevresi gebelikte sigara içilmesi (zaten genetik olarak duyarlı bir çocukta), düşük doğum ağırlığı ve annenin akıl sağlığı dahil DEHB riskini artırabilir. Bazı araştırmalar, okul öncesi çocukların yüksek düzeyde kurşuna maruz kaldıklarının DEHB’ye karşı savunmasız olabileceğini bulmuştur (Braun, Kahn, Froehlich, Auinger & Lanphea, 2006). Ayrıca, DEHB duygusal veya fiziksel istismar gibi travmatik olaylarla ilişkili görünmektedir (bkz. Banerjee, Middleton & Faraone, 2007).
  • Gıda katkı maddeleri : Gıda katkı maddelerinin DEHB riskini artırdığı hipotezi tartışmalı bir konudur. Son zamanlarda yapılan bir çalışmada, DEHB’si olmayan çocuklarda içecek katkılarının gıda katkı maddeleriyle birlikte hiperaktiviteyi arttırdığı bulunmuştur
  • Beyin hasarı : Kafa travması, DEHB benzeri semptomlara neden olabilir, ancak Ulusal Ruh Sağlığı Enstitüsü’ne (NIMH) göre, DEHB olan çocukların sadece küçük bir kısmı beyin hasarı yaşamıştır. Ayrıca, yeni bir çalışma bu hipotezi tartışmaktadır.

DEHB belirtileri

Dikkatsizlik

  • Eksik ayrıntıları ve dikkatsiz hataları yapar
  • Görevleri ve etkinlikleri organize edemez
  • Talimatları takip ederek ve ödevleri tamamlarken zorlanıyor
  • Sadece birkaç dakika sonra bir görevle sıkıldım
  • Konuşulduğunda dinlemiyor gibi gözüküyor
  • Kolayca dağılabilir
  • Genellikle oyuncaklar, okul malzemeleri veya belirli bir görev için gerekli olan her şeyi kaybeder.
  • Genellikle unutkan
  • Sürekli zihinsel çaba gerektiren faaliyetlere katılmaktan hoşlanmaz, hoşlanmıyor veya tereddüt ediyor (örneğin, ödev)

hiperaktivite

  • Uygun olmadığı zamanlarda koltuğunu bırakma
  • Uygun olmadığında koşar veya tırmanır (yetişkinlerde bu huzursuzluk olabilir)
  • Sıklıkla sessizce faaliyetlere katılmak ya da katılmakta zorluk çeker
  • Çoğu zaman “hareket halindeymiş” veya “bir motorla sürülür” gibi davranır.
  • Aşırı derecede konuşur

Dürtüsellik

  • Sorular tamamlanmadan cevapları bulanıklaştırır
  • Onun dönüşünü bekleyen zor bir zaman geçirdi
  • Başkalarını keser (örneğin, bir konuşmayı veya oyunu bozar)

Yetişkin Tanı ile İlgili Konular

DEHB olan çocukların tanısı için kriterler güvenilirdir. Ancak, başlangıçta çocuklarla birlikte oluşturuldukları için yetişkinleri teşhis etmek uygunsuz olabilir.

Erteleme, zayıf motivasyon ve zaman yönetimi sorunları da dahil olmak üzere, çoğu semptomun yaygın olarak yaşadığı deneyimler kriterler dışındadır. Ayrıca DEHB’yi depresyon, bipolar bozukluk ve yaygın anksiyete gibi diğer psikolojik bozukluklardan ayırt etmek zor olabilir.

DEHB’nin Farklı Türleri Nelerdir?

  • Ağırlıklı olarak Dikkatsiz Tip : Erişkinlerde yaygın bir tanı, bu tip dikkatsizlik kategorisinden altı veya daha fazla semptom gösterir ve hiperaktif-dürtüsünden altı semptomdan daha az gösterir (ancak bireyler bu belirtilerin bir kısmını gösterebilir).
  • Ağırlıklı olarak Hiperaktif-Dürtüsel Tip : Bu bireyler, hiperaktif-dürtüsel kategoriden altı veya daha fazla semptom gösterir ve dikkatsizlik tipinden altı semptomdan daha az gösterir (ancak bu semptomların bir kısmı mevcut olabilir).
  • Kombine Tip : Çocuklarda yaygın olan bu tip, hiperaktif-dürtüsel tipten altı veya daha fazla semptomla birlikte dikkat çekici tipte altı veya daha fazla semptom gösterir.

 

DEHB Nasıl Teşhis Edilir?

Psikolog, psikiyatrist veya terapist gibi eğitimli bir ruh sağlığı profesyoneli, DEHB’yi doğru bir şekilde teşhis edebilir. Bu yüz yüze klinik görüşme ile yapılır. Uygulayıcı, güncel ve geçmiş semptomlar, tıbbi durumlar, eşlik eden psikolojik bozukluklar ve aile öyküsü gibi kapsamlı bir tarih alacaktır. Ne zaman çocuklarda DEHB teşhisi , uygulayıcı ebeveynler ve öğretmenler bilgi toplayacaktır.

 

DEHB için hangi tedaviler var?

Hem çocuklar hem de DEHB’si olan yetişkinler psikoterapi, ilaç tedavisi veya her ikisi ile tedavi edilir.

DEHB için ne tür ilaçlar kullanılıyor?

DEHB’yi tedavi etmek için hem uyarıcı hem de nonstimülan reçete edilir, bu da akademik, mesleki ve sosyal işlevselliği geliştirmeye yardımcı olur. İlaç kısa etkili bir dozda (yaklaşık dört saat sürmektedir) veya uzun etkili bir dozda (yaklaşık 12 saat sürmektedir) mevcuttur.

İsimlerinin aksine, uyarıcılar hastaları sakinleştirir ve tedavinin ilk satırı olarak kullanılır. Hiperaktivite, dürtüsellik ve dikkatsizlik kontrolüne yardımcı olur, bireyin konsantre olma, öğrenme, talimatları takip etme ve başkalarıyla etkileşim kurma becerisini geliştirir.

İki temel uyarıcı türü vardır: metilfenidat bazlı (Ritalin, Concerta, Metadate) ve amfetamin bazlı (Adderall, Dexedrine).

Çalışmalar bu ilaçların güvenli olduğunu göstermiştir. Yan etkiler arasında uyku sorunu, iştahsızlık ve kaygı kaybı sayılabilir. Bu nedenle, uyarıcılar hali hazırda endişe sahibi olan biri için uygun olmayabilir.

Çocuklar için uyarıcı reçete ile ilgili birçok endişe vardır:

  1. Bodur büyüme . Ince etkileri olabilir rağmen, uyarıcılar son göre, kişinin nihai boy ve kilo etkilemez görünüyor inceleme (Faraone, Beiderman, Morley & Spencer, 2008). Yazarlar, doktorların çocuk boylarını hala izlemelerini gerektiğini belirttiler.
  2. Bağımlılık ve gelecekteki uyuşturucu kullanımı . Birçok anne baba da çocuklarının uyarıcılara bağımlı hale gelip uyuşturucu bağımlılığı problemleri geliştireceğinden endişeleniyor. Ancak, çok sayıda araştırma, uyarıcı almanın kişinin madde bağımlılığı riskini artırmadığını bulmuştur (bkz. Biederman, Monuteaux, Spencer, Wilens, MacPherson & Faraone, 2008). İlginçtir ki, bazı araştırmalar koruyucu etkiler bile göstermiştir – uyarıcılara iyi tepki veren çocuklar alkol ve madde ile ilgili sorunlar için daha düşük risk altındadır. (Bu yetişkinler için geçerli olmayabilir).
  3. Kalp sorunları . Altta yatan kalp hastalığı olan çocuklarda nadir, ancak ölümcül kalp komplikasyonları görülebilir. Bu nedenle, Amerikan Kalp Derneği, DEHB olan tüm çocukların uyarıcı reçete yazmadan önce kardiyovasküler taramalara sahip olmasını önermiştir.
  4. Yinelenen olmayanlar . Atomoxetine (Strattera), çocukluk çağındaki DEHB’yi tedavi etmek için onay alan ilk ve şimdiye kadar sadece ilaçsız ilaçtır. Ayrıca yetişkinler için onaylanmış ilk DEHB ilacıydı. Strattera diğer uyarıcıların dört veya 12 saatlik etkilerine karşı 24 saat sürer. Yan etkileri, uykusuzluk ve iştah kaybını da içerir, ancak bu durum uyarıcılarla daha yaygındır. FDA, Strattera’nın intihar riski hakkında bir kara kutu uyarısı ile satılmasını gerektirmiştir; Çocukların ve gençlerin intihar düşüncelerini ve davranışlarını artırabilir.
  5. Yetişkinler için ilaç kaygıları . Yukarıdaki ilaçların hepsi de DEHB olan yetişkinlere reçete edilir. Bununla birlikte, yüksek taciz riski nedeniyle, madde bağımlılığı öyküsü olan yetişkinlere uyarıcı reçeteleme konusunda tartışmalar vardır .

Psikoterapi

Psikoterapi DEHB tedavisinin önemli bir bileşenidir, çünkü hem çocuklara hem de yetişkinlere başarılı olmak için ihtiyaç duydukları becerileri öğretir. Terapiye ek olarak, DEHB’li birçok yetişkin, organize olmanın ve gelişmesine yardımcı olan ve hedeflerine ulaşmalarına yardımcı olan ve değerli geri bildirim ve destek sağlayabilen bir koçla çalışır. ADD antrenörleri hakkında daha fazla bilgi için buraya ve buraya bakın .

Davranış terapisi tıpkı göründüğü gibi: Uygun davranışı teşvik etmeyi (örneğin, ödevini yaparken) ve problem davranışlarını azaltmaya yardımcı olur (örneğin, sınıfta hareket etme). Terapist, ebeveynler ve öğretmenler olumlu davranışları teşvik etmek için ödüller ve sonuçlar belirler.

Bilişsel davranışçı terapi, yetişkinlerin olumsuz düşünceleri ve davranışları tanımlamasına ve değiştirmesine yardımcı olur. Ek olarak, bireyler örgüt ve zaman yönetimi ile ilgili sorunlar dahil olmak üzere günlük mücadelelerin üstesinden nasıl geleceğini öğrenirler.

Sosyal beceri eğitimi hem yetişkinlere hem de çocuklara diğerleriyle uygun şekilde nasıl etkileşimde bulunacaklarını ve sağlıklı ilişkiler kurmayı öğretir. DEHB’si olan bireyler sosyal ipuçlarını (örneğin, yüz ifadeleri, beden dili) anlamada güçlük çekmektedir ve inatçı veya saldırgan olarak ortaya çıkabilir.

 

Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu

doğum sonrası depresyon belirtileri

Doğum sonrası depresyon belirtileri /Postnatal depresyon belirtileri

Doğum sonrası depresyon belirtileri /Postnatal depresyon belirtileri

Doğum sonrası depresyon belirtileri / Postnatal depresyon belirtileri / Postnatal depresyon kadınları farklı şekillerde etkileyebilir. Doğumdan sonraki ilk yıl herhangi bir noktada başlayabilir ve aniden veya kademeli olarak gelişebilir.

doğum sonrası depresyon belirtileri
doğum sonrası depresyon belirtileri

doğum sonrası depresyon belirtileri , Birçok kadın, doğumdan sonraki ilk haftada biraz aşağı, ağrılı veya endişeli hisseder. Bu genellikle “bebek mavisi” olarak adlandırılır ve normal kabul edildiği kadar yaygındır. ” Bebek mavisi ” doğumdan sonra iki haftadan fazla sürmez.

Semptomlarınız daha uzun sürerse veya daha sonra başlarsa, doğum sonrası depresyon geçirebilirsiniz.

Doğum sonrası depresyon yaygın semptomları

Postnatal depresyonun yaygın semptomları

Ana belirtiler şunlardır: doğum sonrası depresyon belirtileri

  • kalıcı bir üzüntü hissi ve düşük ruh hali
  • Çevrenizdeki dünyaya olan ilginin kaybolması ve artık size zevk veren şeylerin tadını çıkarma
  • enerji eksikliği ve her zaman yorgun hissediyorum
  • Geceleri uymasına ve gündüzleri uykulu hissetmek
  • bebeğinize bakamayacağınızı hissetmek
  • karar verme ve karar verme sorunları
  • iştah kaybı veya artan iştah (konfor yeme)
  • heyecanlı, huzursuz ya da çok aptalca hissetme (rahatsız olmanız mümkün değil)
  • suçluluk duygusu, umutsuzluk ve kendini suçlama
  • Bebeğinizle ilgisizlik hissi ve onun şirketinde bir zevk duygusu ile bağlanma zorluğu
  • korkutucu düşünceler – örneğin bebeğinizi incitmek; Bunlar korkutucu olabilir, ama çok nadiren harekete geçerler.
  • intihar ve  kendine zarar verme hakkında düşünmek

Bu belirtiler günlük hayatınızı ve bebeğiniz, aileniz ve arkadaşlarınızla olan ilişkilerinizi etkileyebilir.

Yalnız mücadele etmeyin ve sorunun ortadan kalkacağını umuyoruz. Belirtilmemişse aylarca veya yıllarca devam edebilir.

Bir bebeğin doğumundan sonra babalar da depresyona girebilirler. Bu sizi etkiliyorsa yardım almalısın.

 doğum sonrası depresyon belirtileri

Başkalarındaki Doğum sonrası depresyon işaretlerini

tespit etmek

Postnatal depresyon yavaş yavaş gelişebilir ve tanımak zor olabilir. Bazı ebeveynler, aileleri ve arkadaşları ile nasıl hissettikleri hakkında konuşmamaya çalışabilirler çünkü endişelenmedikleri veya mutlu görünmedikleri için yargılanmaları konusunda endişelenirler. / Doğum sonrası depresyon belirtileri

Yeni ebeveynlere bakmak için ortaklar, aile ve arkadaşlar için işaretler şunlardır:

  • açık bir sebep olmaksızın sık sık ağlamak
  • Bebeğiyle bağ kurmakta güçlük çekip, onlara sadece bir görev olarak bakmak ve onlarla oynamak istememek
  • diğer insanlarla iletişimden çekilme
  • her zaman olumsuz konuşuyorlar ve umutsuz olduklarını iddia ediyorlar
  • kendilerini yıkamak, çamaşırlarını yıkamak veya kıyafetlerini değiştirmek gibi
  • 10 dakikalık ya da iki saat geçip geçmediğinin farkında olmama gibi, zamanın tüm anlamını yitirmek
  • espri anlayışlarını kaybetmek
  • güvencesiz olup olmadığına bakılmaksızın sürekli bir şeylerin bebeği ile ilgili endişesi vardır

Bildiğiniz birinin depresyonda olduğunu düşünüyorsanız, kendinize, bir arkadaşınıza, aile doktoruna veya sağlık ziyaretçisine duyguları hakkında konuşmaya teşvik edin.

Erinlik / ERGENLİK Belirileri

Ergenlik Belirtileri(psikolog,psikoterapi)

Ergenlik Çağında bedende önemli değişmeler olmaktadır. Çocukluk çağı özelliklerinden yetişkinliğe geçiş bahis konusudur. Beden değişmelerinin büyük bir kısmı ergenlik devresinin ilk safhası olan erinlik çağında vuku bulur. Erinlik çağından sonra devam eden beden gelişmeleri ise yavaş cereyan eder.
Erinlik çağının bedende meydana getirdiği psikolog gelişmeler eski çağdan beri bilinmektedir. Değişen bedenin , davranış ve yönelişler üzerinde yaptığı etkiler ise bilimsel çalışmalar yapılmasını gerektirmiştir. Beden gelişiminde hızlanma, ferdin bu değişmelere yeterli intibakını engellemekte ve sonuç olarak güvensizliğe sebep olmaktadır. Buhler cinsiyet organlarının gelişmesiyle davranışlarda meydana gelen değişmeye nazarı dikkati çekmiş ve bu yıllarda, beden değişmelerinin olumsuz ve yetersiz intibaka sebep olduğu üzerinde durmuştur. Ergenin davranışlarını etkileyen bu beden değişmelerini şu erinlik belirtileri teşkil etmektedir.

Kıllar : Erinlik çağına girişte bedenin belirli yerlerinde kıllar büyür ve ergenlik sonlarında bükümlü hal alır.

Ay Hali : Yüzyıllar boyunca kızlarda ay halinin cinsi olduğunun işareti olduğuna inanılmıştır. Bilimsel araştırmalar, ay halinin erinlik çağının başı veya sonunda vuku bulmadığını ve bu olayın erinliğin yanını gösterdiği ifade etmektedir. Ay halini takiben “ergen kısırlığı” buna delil olarak gösterilmektedir. Bu devre 6 ay veya daha uzun sürer ve bu süre içinde yumurtalıklarda olgunlaşma olmaz. Buna göre ay halinin, cinsi olgunluğa delil teşkil ettiği söylenemez.

Islak Geceler: Halk arasında erkek çocuğun cinsi organlarının gece salgı yapması onun cinsi yönden olgunlaştığına bir delil olarak görülür. Uyku esnasında penis, spermi havi sıvı çıkarır. Erkeğin üreme organının bu şekilde fazla semeni dışarı atması normaldir. Ancak bu her çocukta vuku bulmayabilir ve ayrıca bu salgıların erinliğin başlangıcında değil, fakat ortalarında vuku bulduğuna işaret etmek gereklidir.

Akıl Dişi : Akıl dişinin çıkmasını erinlik başlangıcı olarak görenler olmuştur. Ancak erinlik devresinin başlangıcını gösteren sağlam bir işaret değildir (Fatma Varış).

şişli psikolog,istanbul psikolog, mecidiyeköy psikolok,çocuk psikoterapist ,psikolog, osmanbey psikolog

Uzman Klinik Psikolog Haşim BELTEN

PSİKOHELP

şişli Şubemiz: Fulya Mah. Ortaklar Cad. Mevlüt Pehlivan Sok. Şıpka Apt.  No:4  Daire:11  mecidiyeköy / İstanbul

vajinismus-nedir1

VAJİNİSMUS

VAJİNİSMUS NEDİR?
—Vajinusmus; vajinanın girişindeki kasların istem dışı kasılarak cinsel birleşmenin acılı ve imkansız hale gelmesi durumudur.
—Kasılmalar istemdışı olarak gelişir.
—Kasılmalar bilinçli ise bu vajinusmus değil eş reddidir.
Vajinismus DSM-V Tanı Ölçütleri Nelerdir?
—A. Aşağıdakilerin birinde (ya da daha çoğunda) sürekli ya da yineleyici güçlük çekme
-birleşme sırasında vajinaya girme
-vajinaya girme girişimleri sırasında vulvovajinada ya da pelviste ağrı duyma
-vajinaya girme girişimleri sırasında vulvovajinada ya da pelviste ağrı duymaya yönelik kaygı ya da korku
-vajinaya girme girişimi sırasında pelvis tabanı kaslarını çok germe ya da sıkma
—B.  A tanı ölçütündeki belirtiler en az yaklaşık 6 aydır sürmeli
—C.Bu bozukluk  kişide klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya neden olur.
—D. Bu bozukluk, başka bir Eksen I bozukluğuyla daha iyi açıklanamaz (Örneğin, somatizasyon bozukluğu) ve sadece genel tıbbi bir durumun doğrudan fizyolojik etkilerine bağlı değildir.
VAJİNİSMUS TANISI VE TİPLERİ NELERDİR?
—Vajinusmus tanısı ilk cinsel birliktelik denemesi sırasında yaşananları çiftin anlatması ile konulur.
—Primer vajinusmus;  vajinanın üçte bir dış kısmında cinsel birleşmeyi engelleyecek boyutta yineleyici ve sürekli olarak istem dışı kasılmasıdır. İlişkiye girmeye izin vermeyecek kadar şiddetli ve ağrılıdır kasılmalar. Primer vajinusmusta hasta hayatında hiçbir başarılı cinsel birleşme yaşayamamıştır. (tamamlanmamış evlilik)
—Seconder Vajinusmus; Daha önce acısız ve ağrısız cinsel birleşme yaşantısı olmuş ve sonrasında vajinusmus geliştirmiş kadınlarda görülen vajinusmus ise seconderdir.  Seceonder vajinusmus genellikle doğum yırtıkları, kötü sert jinekolojik muayneler, travma ve ameliyat yaşantıları, ağır enfeksiyonlar sonrası disparoniye bağlı olarak gelişen bir durumdur.—

Görülme Sıklığı
—Ülkemizde görülme sıklığı ile ilgili net veriler yoktur.
—Batılı kaynaklarda %1-6 olarak tahmin edilmektedir.
—Konya’da yapılan bir araştırmada %15.3 olarak bulunmuştur.  Vajinismus yaşayan kadınların %46.3 ü bu durumu yalnızca eşlerinin bildiğini, %53.7 si başkalarının da bildiğini belirtmiş.
VAJİNİSMUS BELİRTİLERİ NEDİR? NELERDİR?
—Vajinismusn en temel belirtisi,
—cinsel birleşme sırasında kişinin
—“panik atak benzeri” bir durum yaşamasıdır.
—Bilinci açık olsa da kadın kontrolünü yitirir.
—Penisin vajinaya girişinin ağrılı ya da zor olması,
—Çiftin rahatsız, hatta imkânsız penetrasyon (penis vajina birlikteliğini içeren cinsel birleşme) yaşaması,
—Cinsel ilişki sırasında yaşanan yanma, gerginlik ve batma hissi,
—Hiçbir belirgin nedeni olmayan cinsel ağrılar,
—Tampon kullanamama,
—Jinekolojik/pelvik muayenenin zor yapılması ya da yapılamaması,
—Cinsel ilişki sırasında solunumun durma seviyesinde yavaşlaması,
—Vücudun diğer kas gruplarının (bacak, kol, bel, vb.) ilişki sırasında spazmlar yaşaması,
—Başarısızlık ve ağrı endişesi nedeniyle ilişkiden kaçılması, şeklinde yaşanır.

VAJİNİSMUS NEDENLERİ—

1-BİYOLOJİK ETMENLER
—Pelvik tömörler,
—Vajinanın yaşlanmaya bağlı atrofisi(körelme),
—Doğum patolojileri ve
—Üretral karunkül (Kadın üretrasında en çok görülen tümördür)
—Pelvik İltihabi Hastalığı – PİD,
—Yumurtalık kistleri,
—Üriner Enfeksiyonlar,
—Vjinada sarkma
—Vajinada Kuruluk,
—Vulva kanseri,
—Vajinal enfeksiyonlar,
—Sedef hastalığı, egzema vb. deri hastalıkları.
2-PSİKO-SOSYAL ETMENLER
—Geçmişteki cinsel taciz yaşantısı, zorla evlendirilme
—-Hamilelik korkusu,
—-Acı korkusu,
—-Medikal/fiziksel durumdan kaynaklanan acılı birleşme,
—-Yüksek kaygı,
—-Yetersiz cinsel eğitim,
—-Ev yaşantısında katı ve dengesiz dini öğretilerin olması,
—-Çocuklukta şok edici cinsel görüntüye maruz kalmak,
—-Evde şiddet yaşantısı,
—-Aileye ilişkin korkular, zayıf anne, otoriter baba
—-Bağlanma korkusu,
—-Kalıplaşmış olumsuz yargılar,
—-Taciz eden bir partnerin olması,
—-İlk denemelerde acı duyma
—-Başarısızlık korkusu
—-Küçük yaşta evlendirilme
—-Güven eksikliği vb.

VAJİNİSMUSLU KADINLARIN DUYGUSAL ÖZELLİKLERİ
“Herkesin bu kadar kolay yaptığı bir şeyi ben nasıl yapamıyorum” şeklinde suçluluk duyma.
Utanç duyma
Kendinden nefret etme
Hayal kırıklığı hissi
Zamanla meydana gelen cinsel isteksizlik

VAJİNİSMUSLU KADINLARIN GENEL ÖZELLİKLERİ

—Herşeyin en kötüsünü düşünürler
—Kurallara uyarlar
—Öfkeyi ifadede zorluk çekerler veya kızgınlıklarını dışa vurmazlar
—Aileye bağımlıdırlar
—İyi kız olmaya çalışırlar
—Kabul gereksinimine ihtiyaç duyarlar
—İğne dişçi… gibi korkuları vardır.
—Vücut bütünlüğünün bozulacağına dair korkuları vardır
—Çocukluk çağından kalma korkuları vardır
—Duygusal ve ruhsal gelişimleri sağlıklı değildir
—Çocuksu bir kişilikleri vardır
—Duygusal ve fiziksel olarak açık olmanın tehdit edici ve güvenilmez olduğunu düşünürler.
—Cinsel ilişki veya penisin vajinaya girmesine karşı korku reaksiyonları vardır.
—Yatak ıslatma ve uykusuzluk gibi çocukluk semptomları olabilir
—Erkekleri saldırgan olarak algılayabilirler
—Kontrolsüz davranışları vardır.
—Bedenlerinden çoğunlukla hoşnut olmazlar
—Güven duyguları zedelenmiştir, ya çok çabuk güvenirler yada güven duymada zorlanırlar.
—Cinselliği kötü ve kirli olarak algılarlar
—Sık sık hastalanırlar
—Olumsuz dinsel çatışmaları olabilir
—Anoraksi ve bulima sık görülebilir.
—Kaygılı ve tedirgin ruh halleri vardır.
—Yetişkinliği ve evliliği kabul etmede zorluk çekerler
—Geçmişlerinde cinsel şiddete maruz kalmış yada tanık olmuş olabilirler
—Cinsel organlarından iğrenme yada hoşlanmama durumu yaşayabilirler
—
VAJİNİSMUSLU KADINLARIN ORTAK AİLESEL ÖZELLİKLERİ
—Baskın, tehditkar, alkolik bir babaları olabilir.
—Cinsellikten hoşlanmayan veya bir görev gibi algılayan anne olabilir
—Fiili şiddet, sık çatışmaların ve ayrı yatak odalarının olduğu sağlıksız ebeveyn ilişkisi olan ailelerdir.
—Özel , aşırı koruyucu, sedüktif (ayartıcı, baştan çıkartıcı) veya sınırların belirgin olmadığı baba kız ilişkisi olabilir.
—Annelerini kendisini ve çocuklarını koruyamayacak kadar etkisiz, çaresiz ve bağımlı olarak değerlendirirler.
—Bilinçdışı olarak, cinsel ilişkide bulunmayı, genellikle baskın babalarına karşı mücadele vermiş fakat başarılı olamamış ve zavallı olarak algılanan anne ile özdeşleşme olarak algılanır

“AYIRICI TANI VE EK TANILAR”
Eş tanı
—Mükemmeliyetçi ve ritüelleri olan kadınlarda vajinismus görülebilir.
—Major depresyon ve anksiyete bozukluğunun eşlik etmesi sık görülür.  (%81.6)
—
Ayırıcı tanı
—Cinsel birleşmeyle ilişkili ağrı şikayeti olan (disparoni ) bir kişide vajinismus varsa öncelikli tanı vajinismus olarak kabul edilmektedir. —Disparonide cinsel birleşme görülmektedir.

“KURAMSAL ALTYAPISI”
VAJİNiSMUSLA İLGİLİ KURAMSAL AÇIKLAMALAR
—Nedenleri davranışsal, bilişsel, dinamik ve varoluşsal modellere göre de ele alabiliriz.
—
Davranışçı ModeL;
—Geçmişte yaşanmış bir taciz, ensest ilişki ya da kötü bir cinsel deneyimin ağrı ve acı verici olarak değerlendirildiğinde oluştuğunu söyler.
—M. Erickson’un dediği gibi “defolu bir öğrenme ve kabullenme” olarak ele alır.
Bilişsel model,
—geçmişte maruz kalınan cinsel yasaklar ve abartılı ilk gece hikâyelerin kişide oluşturduğu cinsellikle ilgili negatif şemaları içerdiğini düşünür.
—Bilişsel çarpıtmalara odaklanır.
—
—Freud’un dinamik modelinde ,
çocuklukta ödipal dönem” adı verilen ve cinsel kimliğin geliştiği bir kritik dönem vardır. Bu dönemde çözüme kavuşamayan psikolojik durumlar kadınlarda ilerleyen yaşlarda vajinismusa neden olabilmektedir.
Varoluşsal model,
—Erkek egemen topluma bir baş kaldırı metodu, kadının kendini eşine ifade etmesi, farkında olmadan kendi varlığını eşine hissettirmesi ve istediği ilgiyi görmesi için başlattığı bilinçdışı otomatik hareketleri içeren nedenlerle ele almaktadır.
“TEDAVİ”
VAJİNİSMUS TEDAVİSİ
VAJİNİSMUSTA ÖYKÜ ALMAK VE DEĞERLENDİRME YAPMAK
Vajinusmusta öykü almak ve değerlendirme yapmak için aşağıdaki başlıkların sıralı bir şekilde ele alınması gerekir
Sosyo-demografik veriler
Yakınma ve yakınmanın öyküsünü almak
Cinsel işlev aşamalarını görüşmek*
Cinsel durum muayenesi yapılması**
Tıbbi ve psikiyatrik durumun değerlendirilmesi
Aile psikoseksüel gelişim öyküsünü almak
Verileri değerlendirmek hedefleri oluşturmak
Tanı koymak ve tedavi programı oluşturmak
CİNSEL İŞLEV AŞAMALARINI GÖRÜŞMEK
Vajinismusun ortaya çıkması ile beraber çoğu kez cinsel yanıtın, cinsel istek, uyarılma, orgazm gibi her bir evresinde yaşanan fiziksel ve psikolojik değişmeler olumsuz etkilenir. Dolayısıyla hastanın cinsel yanıt döngüsüyle ilgili daha ayrıntılı bilgiler elde etmek gerekir.
Cinsel istek aşaması*
Eşlerin cinsel istek sıklıkları ve bu konuda birbirlerine uyumları nasıldır?
Cinsel fantezileri rüyaları var mıdır?
Fantezi ve rüyaların içeriği ve niteliği nedir?
Çift ya da eşlerden her biri erotik filmlerden ve resimlerden nasıl etkilenir?
Her bir eş cinsel yaşamlarını nasıl buluyor?
Cinsel uyarılma aşaması*
Eşinin vücuduna ve cinsel organına dokunmasından rahatsızlık duyuyor mu?
Bu dokunma eylemleri sırasında ıslanma, sertleşme oluyor mu?
Her bir eş için uyarılma yeterli mi?
Bu aşamada psikolojik belirtilerin yanısıra nefes alıp vermede hızlanma, terleme, çarpıntı gibi fiziksel belirtiler aşliik ediyor mu?
Cinsel uyarıdan haz almayı ve birbirlerine haz vermeyi biliyorlar mı?
Eşler sevişme sırasında birbirinin tutumundan memnun mu?
Cinsel birleşme ve orgazm aşaması*
Her bir eşin cinsel birleşmeye karşı olumsuz bir duygusu var mı?
Cinsel birleşme aşamasına geldiğinde ne hissediyor?
Kendini cinsel birleşmeye hazır hissediyor mu?
Cinsel birleşme olmuyorsa ne oluyor?
Eşler birbirlerinin yanında mastürbasyon yapmaktan rahatsızlık duyar mı?
Eşler orgazma ulaşırlar mı? Nasıl?
Orgazm sırasında ve sonrasında neler hissediyor?
CİNSEL DURUM MUAYENESİ YAPILMASI**
Çiftin hali hazırdaki cinsel deneyimlerinin ve bunlara ilişkin düşünce, duygularının ve davranışlarının yelpazesinin ne olduğuna yönelik ayrıntılı öyküsü alınmalıdır. terapist;
“Cinsel sorunuzun ne olduğunu anlamam için ne olup bittiğiyle ilgili ayrıntılı bilgi edinmem gerekir. Sorununuzun (vajinusmusun) ilk ortaya çıktığı andaki ve son bir aylık dönemdeki cinsel yaşantınızı bilmem önemlidir. Bunu sizlerin bana ayrıntılı bir şekilde anlatmaya çalışmanız gerekiyor. O yüzden size soracağım soruları ayrıntılı biçimde ele almamız gerekiyor”. Şeklinde çifte bazı sorular yöneltmelidir.
Birbirinizi uyaracak yeterlilikte dokunma ve ön sevişme yapıyor musunuz?
Yeterince sevişme olmadığında, daha fazla zaman ve özen gerektiğini söyleyebilir misinız?
En son ne zaman sevişme/cinsel birleşme girişiminiz oldu? Bunu ayrıntılı bir şekilde anlatır mısınız?
Sevişme ortamı güvenli miydi?
İkiniz rahat mıydınız?
Birbirinizin yanında ne kadar soyunuyorsunuz?
Birbirinize ne kadar dokunuyorsunuz?
Eşinizle beraber karşılıklı bütün bedene ve cinsel bölgelere rahatlıkla dokunabiliyor musunuz?
Cinsel uyarılara ne kadar yanıt veriyorsunuz?
Cinsel isteğiniz, cinsel hazzınız var mı?
Sertleşme, ıslanma var mı?
Cinsel birleşme aşamasına geçtiğinizde ne oluyor?
Kaçındığınız bir şey var mı?
Cinsel birleşme gerçekleşmiyorsa, cinsel ilişkinizi birleşmesiz bir şekilde nasıl tamamlıyorsunuz?
Orgazma ulaşmak için neler yapıyorsunuz?
Vajinismus Tedavisinde Dikkat Edilmesi Gereken Konular
Tedavi mutlaka eşle beraber olmalıdır. Eşlerin vajinismuslu kadınlara yaklaşımlarının nasıl olduğuna dikkat edilmelidir. Eşler yaşanan problemi hoşgörüyle mi karşılıyor bu konuda sorun mu çıkarıyor?
Vajinismusun fiziksel bir nedeni olabilir ve bu nedenle kadının mutlaka cinsel terapi öncesi bir kadın doğum uzmanına görünmesi gerekir.
Deneyip de başarısızlıkla sonuçlanan her tedavi girişimi çifti dipsiz bir kuyuya doğru sürükler, umutlarını kırar, tedaviyi güçleştirir.
Tedavinin sonlarına doğru eşlerin arası açılmaya başlar ve sık sık kavga etmeye başlarlar.
Vajinismus tanı konuduğunda tedavisi en kolay cinsel işlev bozukluğudur.
Tedavideki temel hedef kas belleğinin yeniden oluşturulması- farkındalığın artırılmasıdır.
Seks terapisi, psikoeğitim, ev ödevleri, hipnoterapi, EMDR tedavide kullanılan yöntemlerdir.
Kadinin ilişki sırasında partnerini yönlendiren pozisyonda olması ve onunla iyi iletişim kurması önerilmektedir.
Vajinismus tedavisi için önerilen davranışçı yöntemler
Vajinismus tedavisinde en sık kullanılan yöntemlerden biri de bilişsel davranışçı yöntemdir. Amaç yanlış öğrenilen tepkilerin yerine yenilerini koymaktır. Bu yöntemde;
Ayna egzersizi: yere konulan bir el aynası ile genital organin incelenmesi
Masaj egzersizi (Sensitif fokus): dokunarak hissetme. Kişinin kendisi ve eşi tarafından genital organın ve hazzın hissedilmesi sağlanır.
Kegel egzersizi: vajinal PC kasının sıkılıp gevşemesi şeklinde yapılır. Farkındaliği ve cinsel hazzı artırır.
Nefes egzersizi (Soluk alıp verme egzersizi): doğru nefes alıp verme hem kasların gevşemesi hem de doğru ruhsal duygulanım açısından önemlidir.
Parmak egzersizi: vajinal kasların kontrollü bir şekilde gevşetilmesini ve vajinanın hissedilmesini sağlar.
Vajinismus Tedavisinde Dikkat Edilmesi Gereken Konular
Hasta çift yaklaşık 10-12 seans sonrasında sağlıklı bir cinsel hayata kavuşabiliyor. Tedavi süresinin uzunluğu ise genellikle 3 hafta ile 3 ay arasında sürüyor.
Vajinismusu mekanik olarak çözmek yetmez. Çifte sağlıklı ve mutlu bir cinsel hayat sunmak için tedavide iki aşama izlenir.
1. aşamada kaygı ve korkuyu azaltarak cinsel birleşmenin olmasını hedefleriz.
2. aşamada ise cinsel ilişkiden zevk alma ve orgazm olma teknikleri öğretilir.

“VAKA/OLGU ÖRNEĞİ”
ÖRNEK VAKA
Ali ve Fatma 2 yıldır evlidir. Ali 27 yaşındadır ve özel bir şirket personeli olarak çalışmaktadır. Fatma 22 yaşında ve ev hanımıdır. Evlendiklerinde ikisinin de cinsel deneyimi olmadığını bildirmişlerdir. 2 yıl önce görücü usulüyle evlenen çift, bu süre boyunca cinsel yakınlaşmayı sağlayamamıştır.
Vajinismus nedeniyle 2 yıldır devam etmekte olan sorunlar nedeniyle üzüntü ve çaresizlik içinde olan çift, bu çaresizlikle “boşanma” konusunu konuşmaya başlamışken, Ali’ nin yakın bir arkadaşı onlara vajinismus terapisi görmelerini önermiştir.
Fatma’ nın 2 yıldır süren vajinusmus problemi için tedaviye gitmesini Ali’ nin bu yakın arkadaşı sağlamıştır.
Ali ve Fatma iyi ve düzgün ailelerde büyümüş olmakla birlikte Fatma, annesinin bazı durumlara aşırı sert tepkiler verdiğini bildirmiştir.
Annesi, Fatma’ nın çocukluk ve ergenlik dönemlerinde çok sert ve baskıcı tavırlar sergilemiştir. Fatma, annesinin hem küçük teyzesine hem de kendisine verdiği sert tepkileri hatırladığını bildirmiştir. Anneden 7 yaş küçük teyze, evin önünde arkadaşıyla konuşurken güldüğünde ona : “Kapının önünde oro… gibi gülüyorsun. Sende hiç utanma yok!” demiştir.
Teyzesi bir gün eve geç geldiğinde yine benzer bir ifadeyle : “Düzgün aile kızları eve zamanında gelir. Sen başımıza oro… kesildin o yüzden geç geliyosun” der. Aynı şekilde, başka durumlarda da anne benzer tepkilerle hakaret etmiştir. Örneğin, teyzesi biraz makyaj yapsa, Fatma’ nın annesi ona : “Oro… lara benzemişsin. Git yüzünü yıka!” diyerek bağırmıştır ve hakaret etmiştir.
Fatma, annesinin küçük teyzeye yaptığı bu hakaretleri, bu acımasız tepkileri ergenliğe girdiği dönemden itibaren kendisine de yapmaya başladığını anlatmıştır.
Ali ve Fatma’ nın yaşamları vajinismus tarafından engellenmiş, cinsel bir birliktelik yaşamaları önünde engel olmuştur.
2 yıl boyunca, defalarca ilişki denemesi yapmışlar, ancak bu denemelerin hiçbiri başarılı olamamıştır. Fatma, her ilişki denemesinde aşırı kaygı ve korku hissetmiş, ve denemenin belli bir noktasında kaçarcasına Ali’ den uzaklaşmıştır.
Denemeler sırasında Fatma’ nın bu korkulu ve kaygılı kaçışları Ali’nin zamanla isteksizlik ve sertleşme problemi yaşamasına neden olmuştur. Özellikle sertleşme sorunu yaklaşık 1 senedir Ali’yi etkisi altına almıştır.

SERTLEŞME BOZUKLUĞU

[fruitful_tabs type=”vertical” width=”100%” fit=”false”] [fruitful_tab title=”TANIMI VE TARİHSEL KÖKENLERİ”]

             Sertleşme Bozukluğu/İktidarsızlık/Erektil Disfonksiyon Bozukluğu Nedir?

Cinsel ilişki için gerekli sertliği başlatamama, sağlayamama veya devam ettirememe durumunda sertleşme bozukluğundan bahsedilebilir.

Erektil Disfonksiyonun Tarihçesi

İmpotans terimi, cinsel ilişki için ereksiyonun sağlanmasının ve devam ettirilmesinin yetersiz olduğunu anlatmak için kullanılmıştır. Bu terim yüzyıllarca kullanılmış olmasına rağmen karışıklık yaratmamak için 1992’de erektil disfonksiyon ile değiştirilmiştir. Tarihi kaynaklarda yer aldığı şekliyle bu yazıda impotans terimi kullanılacaktır.

İmpotansın modern toplumlarla ilişkili bir hastalık olduğu düşünülür. Ancak tüm tarih boyunca impotansa ilişkin kayıtlar bulmak mümkündür. İmpotans, latincedeki “impotencia” kelimesinden köken alır ve güç eksikliği anlamına gelir. İlk olarak 1420’de Thomas Hoccleve (1370-1454) “ De Regimine Principum” şiirinde kullanmıştır.

İlk Çağlarda İmpotans

Yazılı en eski kaynakda Hindistanda Sushruta’lı Samhita MÖ 8. yüzyılda impotansın istemli, konjenital, prekoks ve genital organların hastalığına bağlı olabileceğini yazmıştır. Çeşitli kaynaklarda değişik karışımlarla impotans tedavi edilmeye çalışılmıştır. Hintliler, Araplar, Çinliler, Mısırlılar ve Grekler tarih boyunca çeşitli karışımlarla impotansı tedavi etmeye çalışmışlardır. Yunan mitolojisinde çocukluktaki seksüel anksiyetenin adult dönemde impotansa neden olduğunu gösteren örnekler vardır. Hipokrat, impotansın uzun süre ata binenlerde gelişebileceğinden bahsetmiştir. Ortaçağda, impotansdan cadıları sorumlu tutmuşlardır. “The Malleus Maleficarum” (Cadıların Çekici) 1486’da cadı avcıları için yazılmış bir kitaptır ve cadıların erkekleri nasıl impotan yaptıkları anlatılmış bunun için yapılması gerekenleri belirtmiştir. 13. ve 17. yüzyıllar arasında impotans boşanmanın tek nedeniydi. Aslında impotan bir erkeğin evlenmesi kilisiye göre ölümcül bir günahtı. 19. yüzyılda impotansın nedeni mastürbasyona ve istemsiz ejakülasyona (bunu spermatorrhoea olarak adlandırmışlar) bağlı sperm kaybı olduğu düşünülmüş, bunun için aileleri bilgilendirici kitaplar yazarak çocuklarını bu şeytani eylemden uzak tutmaları gerektiği anlatılmış.

Bilim ve İmpotans

Leonardo da Vinci (1452-1519) penisin anatomisine ilgi göstermiştir. Penisde ereksiyonun hava tarafından sağladığı sanılmaktaydı; da Vinci, rijid penisin, içine dolan abondan kan nedeniyle kırmızı gözüktüğünü yazmıştır. 1573’de Varolio, iskiokavernöz ve bulbokavernöz kasların penis kökünü konstrikte ederek ereksiyon oluştuğunu yazmıştır. Regnier de Graaf (1641-1673) kadavralarda hipogastrik artre sıvı enjeksiyonunun ereksiyona yol açtığını gözlemlemiştir. Eckhar köpeklerde nervi erigentes’in elektriksel stimülasyonuyla ereksiyon oluşturmuştur. Lovén elektriksel stimülasyonun kavernöz doku arteriollerinde dilatasyon yaptığını göstermiştir. 19. yüzyılın sonlarında ve 20. yüzyılın başlarında venöz oklüzyonun ereksiyonda baskın mekanizma olduğu düşünülmüş. 1933’de Howell arterial sistemin rolünü ortaya koymuştur. Aynı yıllarda Oswald Lowsey köpekte iskiokavernöz ve bulbokavernöz kas ablasyonu yapılınca ereksiyon olmadığını, bu kasların katgüt ile separe plikasyonu sonucu ereksiyonun kolaylıkla gerçekleştiğini, ve plikasyonun sık aralıklı yapılmasının priapizme neden olduğunu göstermiştir.

Endokrinoloji, Transplantasyon ve Testosteronun Keşfi

Penil ereksiyonun endokrinolojisi hakkında ilk çalışma Brown-Séquard (1817-1894) tarfından yapılmıştır. Köpek testis ekstresini kendisine enjekte eden Brown-Séquard, fizik ve mental beceride artış, daha kuvvetli idrar akımı ve konstipasyonun kaybolduğunu yazmıştır. 1902’de Ancel ve Boulin tavşanlarda ductus deferensi bağlamışlar ve seminal epitelde atrofi olduğunu gözlemlemişler. Leydig hücreleri bu durumdan etkilenmemekte ve tavşanların çoğunun seksüel aktivitesi artmaktaymış. Eugen Steinach (1861-1944) vasoligasyonu çeşitli hayvanlarda yapmış ve bu operasyon 1920’lerde kendi adıyla popüler olmuştur. Sigmund Freud ve William Yeats’in de bu operasyondan kendilerine yaptırdıkları yazılmıştır. 1918’de Serge Voronoff (1866-1951) maymun testisinin erkeklere imlpantasyonunun erkekleri “gençleştirdiğini” bildirmiştir. 1935’de Hollanda’da yeni bir hormon tanımlanmış ve buna testosteron (testo=testes, ster=sterol, one=ketone) denilmiştir. Aynı yıl hormon sentetik olarak üretilmiştir.

Afrodizyaklar

Adını yunan aşk tanrısı Aphrodite’den alan ve libidoyu arttırmak için kullanılan ilaçlardır. Romalılar ve çinliler erektil disfonsiyon tedavisi için çeşitli hayvanların penisinden ve kanından çeşitli yemekler ve kremler yapmışlar. Aristho, cantharides’den afrodizyak olarak bahseden ilk kişidir. Aktif madde cantharidin spanish fly diye bilinen bir böcekten ekstrakte edilerek afrodizyak olarak kullanılmıştır.

Protezler

Organik impotanslı hastaların tedavisinde en çok kullanılan yöntem protez implantasyonudur. Nicolai Borgoras, kaburga kemiği kullanarak ilk penil rekonstrüksiyonu yapmıştır. Çoğu hayvanda penisde kemik bulunur. (os penis) Bu kemik, köpeklerde üretra için bir kanal oluşturmada görev alırken ayılarda ve kurtlarda zayıf erektil dokulara yardımcı olarak ereksiyonun sağlanmasına katkıda bulunur. 1950’de Scardino sentetik materyal implatasyonu yapmıştır. 1966’da Beheri her kavernöz cisme birer adet polietilen protez yerleştirmiştir. 1973’de Small silikon implantları intrakavernöz cisme yerleştirmiştir. Aynı yıllarda Scott şişirilebilir (inflatable) silikon silindirlerden oluşan bir protez geliştirmiştir. Son zamanlarda bağımsız erekte olabilen protezler Flexiflate ve Hydroflex uygulamaya girmiştir.

İmpotans İçin Yeni Tedaviler

Son 40 yılda impotans tedavisi için bulunan yeni tedaviler giderek artmıştır. Geddings Osbon 1970’lerde bir vakum cihazı ile ereksiyonu sağlamıştır ve 1982’de ErecAid adıyla FDA onayı alınarak hastalara uygulanmaya başlanmıştır. Ronald Virag 1980’de intrakavernöz papaverin injeksiyonunu tanımlamıştır. İlk anti-impotans ilaç olan alprostadilin lokal injeksiyon formu 1995’de piyasaya çıkmıştır. 1991’de sildenafil sitrat ile kardiak hastalığı olanlarda yapılan bir çalışmada yan etki olarak ereksiyon oluştuğunu gözlemleyen araştırmacılar 1998’de FDA onayı alarak bu ilacı Viagra ismiyle piyasaya sürmüşlerdir. Son olarak da daha kısa sürede ereksiyon sağlayan ve daha az yan etkisi olan apomorfin kullanılmaya başlanmıştır.

Sonuç

Son çalışmalarda dünya çapında 152 milyon erkekde impotans olduğu tesbit edilmiştir ve 25 yıl içinde bu sayının iki katına çıkacağı düşünülmektedir. (23) Farmasötik pazarında 1998 – 2002 yılları arasında impotans ilaçlarının satışının 880 milyon dolardan 4 milyar dolara çıkması bekleniyor. (24) İmpotans tarihi birkaç yıl öncesine kadar impotansın psikolojik  ve doğa üstü nedenlere bağlandığını gösterirken artık bugün hasta ve doktorların tedavi için çeşitli seçenekleri mevcuttur.

[/fruitful_tab] [fruitful_tab title=”DSM ÖLÇÜTLERİ”]

TANI ÖLÇÜTLERİ

Sertleşme bozukluğunun tanı kriterleri
1- Sürekli olarak yada yineleyici bir biçimde yeterli bir sertleşme sağlayamama yada cinsel etkinlik bitene dek sertliği sürdürememe,
2- Bu bozukluk belirgin bir sıkıntıya kişiler arası ilişkilerde zorluklara neden olma,

  3- Bu cinsel işlev bozukluğu başka bir Eksen I tanısı ile daha iyi açıklanamaz. (Başka bir cinsel işlev bozukluğu tanısı dışında)

4- Sadece bir maddenin örneğin kötüye kullanılabilen bir ilaç, tedavi için kullanılan bir ilaç, yada genel tıbbi bir durumun doğrudan fizyolojik etkilerine bağlı değildir.

[/fruitful_tab] [fruitful_tab title=”TİPLERİ/ÇEŞİTLERİ”]

TİP

  • Organik erektil disfonksiyon: vasküler , nörolojik ve hormonal nedenler ya da ilaçlar.
  • Psikojenik erektil disfonksiyon: depresyon, performans anksiyetesi, ilişki problemleri, psikososyal problemler, olumsuz çocukluk yaşantıları…
  • Mikst tip erektil disfoksiyon

PRİMER EREKTİL DİSFONKSİYON

Bir koital teması başarıyla gerçekleştirmek için yeterli ereksiyonu hiçbir zaman başaramayan ve sürdüremeyen erkeğin durumu “birincil ED” olarak sınıflandırılır.

SECONDER EREKTİL DİSFONKSİYON

Koital birleşmeyi önceleri başarıyla gerçekleştiren erkek sonradan bir başarısızlık yaşamaya başlarsa bu durum “ikincil ED” olarak tanımlanır.

[/fruitful_tab] [fruitful_tab title=”SIKLIK VE YAYGINLIK”]

Erkeklerde ereksiyon bozukluğu görülme sıklığı nedir?
40-70 yaş grubu erkeklerde değişik ülkelerde yapılan çalışmalarda ki buna ülkemizde dahildir ereksiyon bozukluğu görülme sıklığı %40 ila %70 arasındadır.
Doğaldır ki bu oran yaş ve diğer yandaş başka hastalıklarla birlikte artmaktadır. Sağlıklı erkekler arasında Ereksiyon bozukluğu sıklığı ise %16 olarak bildirilmektedir. Bir başka deyişle her 6 sağlıklı erkekten 1’i Ereksiyon güçlüğünden yakınmaktadır.
1995 yılında tüm dünyada 152 milyon ereksiyon güçlüğü çeken erkek olduğu hesaplanırken, bu rakamın 2025 yılında 322 milyon erkeğe çıkması beklenmektedir. [/fruitful_tab] [fruitful_tab title=”BELİRTİLERİ VE NEDENLERİ”]

FİZİKSEL SEBEPLER

·         Zayıflamış sinirler (ereksiyon sırasında penise giden kan akışının olmaması)

·         Zührevi hastalıklar (cinsel yolla bulaşan hastalıklar)

·         Hipertansiyon (Yüksek Kan Basıncı)

·         Diyabet (diyabet hastalarında sinirlerde hasar)

·         Penis damarlarının içinde kan sızıntısı

·         Hormon bozuklukları (düşük testesteron ya da androjen hormonundan dolayı düşük libido)

·         Pelvise giden kan akışını etkileyen kardiyovasküler bozukluklar.

·         Prostat bezi büyümesinin yol açtığı problemler

·         Alkolizm ve uyuşturucu kullanımı (Kronik alkol kullanımı, narkotik, esrar, aşırı tütün kullanımı, ve Ghutka  penil damarlara zarar verebilir)

·         Bazı reçeteli ilaçlar (Sakinleştiriciler, antidepresanlar, antihistaminler, bazı psikoterapötik ilaçlar ve hipertansiyon ilaçları)

·         Bazı doğum kusurları

FİZİKSEL OLMAYAN SEBEPLER

·         Psikolojik problemler (depresyon)

·         Negatif duygular – kadın partner tarafından ifade edilen

·         Stres

·         Anksiyete

·         Halsizlik

·         Cinsel korkular ya da suçluluk duyguları

·         Cinsel travma geçmişi

SERTLEŞME BOZUKLUĞU NEDENLERİ/EREKTİL DİSFONKSİYON BOZUKLUĞU NEDENLERİ

Anatomik eksiklikler Penisin doğuştan olmaması, difallus, penisin hipoplazisi, hipospadi, kriptorsizm ve anorkizm
Endokronolojik nedenler (hormonal) Addison bozukluğu, adrenal neoplazma, kromofob adenoma, hipofiz bezinin yeteri kadar çalışmaması, akromegali, testiküler başarısızlık, fröhlic sendromu, hiperprolaktinemi, hipotiroidizm.
Nörolojik nedenler Omurilikte tümör, muhtelif beyin hastalıları, diyabet ve alkol nöropatileri, Parkinson, hemipleji, çoklu skleroz, periferal nöropatiler.
İlaçlar Anti depresanlar, diüretikler, beta blokerler, santral etkili sempatolitikler, anti psikotikler, anti histaminikler, digoksin, alkol, kokain, opiatlar,
Vasküler nedenler Aortik darlık, penisi besleyen damarlarda tromboz,
Psikojenik nedenler Katı dini tutumlar, erken dönemde alınan olumsuz cinsel eğitim ve yaşantı, utanca, korkuya ve suçluluğa neden olan yaşantılar, performans anksiyetesi, olumsuz beden algısı, kendine güven eksikliği
Diğer Travma ve cerrahi müdehalelerin yan etkileri, peyroni hastalığı, kurşun ve herbisit zehirlenmesi, yaşlılık
[/fruitful_tab] [fruitful_tab title=”KULLANILAN İLAÇLAR”] KULLANILAN İLAÇLAR

Sildenafil

Tadalafil

Apomorfin

Trazodon

Yohimbin

Fosfodiestteroz inhibitörü

[/fruitful_tab] [fruitful_tab title=”TEDAVİ”]

  EREKTİL DİSFONKSİYON TEDAVİSİ

nErektil bozukluktaki tıbbi, cerrahi ve psikolojik yaklaşımlardan bazıları şunlardır:

  1-Cerrahi protezler ve penil implantlar,

  2-Penis içine (intracorporal) vazoaktif ilaçların enjekte edilmesi,

  3-Sıkma (konstriksiyon) Halkası ve Vakum pompası,

  4-Ağızdan uygulanan ilaçlardır.

  5-Cerrahi girişimler (Kan akımı yetersizliği ya da venöz kaçağın düzeltilmesine yönelik)

6-Cinsel Terapi

Günümüzde yaygın olarak kullanılan penil protezler arasında yarı-sert, silikon tipte olanlar ve şişirilebilir veya hidrolik protezler sayılabilir. Bu cihazlar cinsel ilişkiye girileceği zaman şişirilmekte, ilişki sonrasında da önceki halini alabilmektedir. Şişirilebilen protezler çok daha pahalıdır ve operasyon sonrası komplikasyonlar-enfeksiyon gibi- daha fazla olabilir. Öte yandan cinsel eş daha fazla tatmin olmaktadır. Cerrahi olarak protez yerleştirilmesi organik sebebe dayanan (diyabet, hipertansiyon gibi) ve şiddetli (önceden tıbbi tedavi, penise vazoaktif ilaç enjeksiyonu, vakum cihazı denenip sonuç alınamayan hastalar) erektil bozukluklar için önerilmektedir.

Penis içine papaverin, prostaglandin E1, fentolamin gibi vazoaktif maddelerin enjekte edilmesi arteriyel kan akımının artırılması ve kan basıncının artmasıyla sertleşmenin oluşması amacına yöneliktir. Başlangıçta etkinliği %75 gibi yüksek olabilir. Cinsel eşin memnuniyeti de yüksektir. Uzun süreli sertleşme, penis ve testislerde ağrı, peniste doku sertleşmesi, karaciğer işlevlerinde bozukluklar ve genel enfeksiyon gibi komplikasyonlar ortaya çıkabilir.

Vakum cihazları ve sıkma halkaları penise vakum oluşturarak kanın penise dolmasını sağlar. Sıkma halkası en fazla otuz dakika tutulmalıdır. Cinsel eş tarafından kabulü diğer yöntemlerden farklı olmasa da bazen hastaların kabul etmede ve uygulamada zorlandığı belirtilmiştir. Peniste soğukluk, ağrı, hissizlik, boşalmanın olmaması ya da ağrılı olması, morarma gibi yan etkiler görülebilir.

İlaç tedavileri yaygın olarak uygulanmaktadır. Etkisini merkezi sinir sistemi üzerinden gösteren bir ilaç olan yohimbin hem organik hem de psikojenik kökenli erektil bozukluklarda kullanılır. Sürekli kullanımda uykusuzluk, başağrısı, çarpıntı, kan basıncında hafif yükselme görülebilir. Trazodon depresyon tedavisinde kullanılan serotonerjik bir ilaçtır. Uzun süre kullanımı gerekir. Yan etki olarak uyku hali, bulantı, kusma, başdönmesi, idrar tutukluğu ve priapizm yapabilir.

Sildenafil penisteki düz kasları gevşetip penise kan akımını artırarak etki eder. Bu ilacın etki edebilmesi için cinsel uyarılma gerekmektedir. Erkeklerde cinsel isteği artırmaz. Cinsel aktiviteden 1 saat önce alınmalıdır. Hem organik hem de psikojenik kökenli olgularda etkilidir. Başağrısı, yüzde kızarma, hazımsızlık, burun akıntısı, görme bozukluğu (mavinin algılanmasında bozukluk, parlak ışığa hassasiyet) ve diyare görülebilir. Nitrat grubu ilaçlarla birlikte kullanıldığında ani kan basıncı düşmesi ve buna bağlı ölüme yol açabilir.

Eğer eksikliği saptanırsa erkek cinsel işlev bozukluklarının tedavisinde testosteron da kullanılabilir. Lipid ve kilo kontrolü yapılarak kullanılmalıdır. Azalmış libidoya etkili olabilir.

Gingko Bilobanın antidepresanlara bağlı cinsel yan etkileri düzelttiği bildirilmiştir. Etkisinin genital bölgedeki kan akımı artışına bağlı olduğu düşünülmektedir.

[/fruitful_tab] [fruitful_tab title=”VAKA/OLGU ÖRNEĞİ”]

OLGU SUNUMU(ÇOĞUL CİB)
Bir yıldır evli olan çift üroloji uzmanının yönlendirmesiyle cinsel birleşmeyi sağlayamama yakınmasıyla GOP Hastanesi psikiyatri kliniğine başvurdu. Çift bugüne kadar hiç cinsel ilişki kuramamıştı. İlişki girişimleri sırasında kadında kasılma ve korku, erkekte sertleşme kaybı olduğu öğrenildi. Üroloji uzmanı tarafından verilen Sildenafil 50 mg tb sertleşme sorununu düzeltememişti. Çift olarak ilk kez birlikte tedavi girişiminde bulunuyorlardı. Her ikisi de Doğu Anadolu’da aynı ilde doğup “kalabalık, geleneksel ve tutucu” olarak tanımladıkları ailelerde büyümüşlerdi. Görücü usulüyle tanışıp 2 ay arkadaşlık ettikten sonra evlenmişler. Erkek iş kurmak amacıyla 10 yıl kadar önce İstanbul’a yerleşmiş, kadın ise evlendikten sonra İstanbul’a eşinin yanına taşınmıştı. Bay A, 28 yaşında serbest meslek sahibi olup, ilk olarak 13-14 yaşlarında gece boşalmaları yaşamış. Kendini tatmin etmeye de aynı yaşlarda başladığını ifade ediyordu. İlk cinsel ilişki deneyimini 14 yaşındayken genelevde yaşamış. Bu ilişki sırasında erken boşalması olmuş. Evlenene kadar haftada 2-3 kez, kız arkadaşlarıyla cinsel ilişkisi oluyormuş. Bu ilişkilerin hemen hepsinde erken boşalıyormuş ancak hiç sertleşme zorluğu yaşamamış. Eşini cinsel olarak çok çekici bulmasına rağmen sevişme sırasında oluşan sertleşme, vajinaya giriş denendiğinde kayboluyormuş. Bayan B 20 yaşında, ortaokul mezunu ev kadını. 12 yaşında adet görmüş. Evlilik öncesi cinsel deneyimi olmamış. Sadece bir kez flört etmiş. Ancak bu sırada cinsel bir yakınlaşma olmamış. Evlendikten sonra mastürbasyon yapmaya başlamış. Haftada 2-3 kez mastürbasyon yapmak istiyor ve mastürbasyon sırasında orgazm oluyormuş.

Eşini cinsel olarak çekici buluyor ve eşiyle olan sevişmelerinde bazen klitoral orgazm oluyormuş. İlişki sırasında bacaklarında  kasılma, penisin girmesi sırasında çok ağrı duyacağı endişesi tanımlıyordu. Vajinaya parmağını sokabildiğini ancak penisin giremeyeceği kadar dar olduğunu düşündüğünü söylüyordu. DSM-IV-TR tanı kriterlerine göre erkeğe erken boşalma (yaşam boyu, yaygın, bileşik etkenlere bağlı) ve sertleşme bozukluğu (edinsel, durumsal, psikolojik etkenlere bağlı) tanıları kondu. Kadının tanısı ise vajinismus (yaşam boyu, yaygın, psikolojik etkenlere bağlı) idi (Amerikan Psikiyatri Birliği 2000). Tedavi: Tedavide, çifte çizimler eşliğinde ayrıntılı cinsel anatomi ve fizyoloji bilgileri verildikten sonra cinsel birleşme girişimi yasaklandı ve iki aşamalı duyumlara odaklanma (sensate focus) alıştırmaları verildi. Birinci aşamada çiftten cinsel birleşme ve orgazm amacı gütmeden birbirlerine dokunmaları ve bu dokunmalardan haz almaya odaklanmaları istendi. Duyumlara odaklanma alıştırmalarının ikinci aşamasında dokunma alanlarına cinsel organlar da dahil edildi. Alıştırmalar sırasında çiftin çıplak olmasının gerektiği, cinsel birleşmenin yasak olduğu, amacın orgazm olmak veya peniste sertleşme sağlamak değil haz almak olduğu vurgulandı. Ayrıca kadına el aynası yardımıyla cinsel organlarını tanıma, pelvik kasların kasılıp gevşetilmesi esasına dayanan Kegel alıştırmaları ve işaret parmağının birinci boğumunu kullanarak vajina genişletme alıştırmaları da verildi. Duyumlara odaklanma alıştırmalarının henüz birinci aşamasında erkekte sertleşme sorunu ortadan kalktı ve erkeğe boşalma kontrolü için dur-başla alıştırmaları verildi. Eş zamanli olarakkadında parmakla genişletme ve erkekte dur-başla alıştırmaları sürdürüldü. Kadında penis penetrasyonu aşamasına gelindiğinde, erkekte de boşalma kontrolü başarıyla sağlanabiliyordu ve sertleşmenin sürdürülmesinde de sorun yaşanmıyordu. Kadın üstte ilişki aşamasına gelindiğinde, erkekte “dışarıdaki kadınların vajinası geniş, karımınki dar” düşüncesi ve yeniden sertleşme kaybı oluştuğu anlaşıldı. Tedaviye Sildenafil tb 50 mg eklenerek çiftin alıştırmaları sürdürmesi sağlandı. Yapılan 9. oturumda cinsel birleşmenin gerçekleştiği ve Sildenafil kullanmadan ilişki kurulabildiği belirlendi. Cinsel birleşmenin gerçekleşmesinden sonraki 3. ve 6. aylarında yapılan izleme görüşmelerinde Sildenafil kullanmadan cinsel birleşmenin sorunsuz olarak sağlandığı belirlendi.

[/fruitful_tab] [fruitful_tab title=”İLGİLİ VİDEO”] Tab 2 content place [/fruitful_tab] [fruitful_tab title=”KAYNAKLAR”] Tab 3 content place [/fruitful_tab] [/fruitful_tabs]
Shopping Basket
Whatsapp
Ara
Konum