içgörü değerlendirme ölçeği
tanı amacıyla değildir. ön değerlendirme amacı ile kullanılır.
DESTEK ALMAK İÇİN İLETİŞİME GEÇİN
tanı amacıyla değildir. ön değerlendirme amacı ile kullanılır.
DESTEK ALMAK İÇİN İLETİŞİME GEÇİN
hemen hemen tüm psikolojik sorunların içgörü sorunu vardır. gerek bireysel gerekse toplumsal içgörü sorunu psikolojik sorunları daha da derinleştirmektedir. bunun için alınacak önemli iki yönlü olmalı hem politikaların içgörüyü geliştirecek bir temelde gitmesi hemde bireysel farkındalık için psikolojik temelde kişisel gelişimin sürdürülmesi gerekir.
Şizofreni ve diğer psikotik bozukluklar: Hastalığın aktif döneminde, semptomların psikolojik bir hastalık olduğu çoğunlukla reddedilir ve tedavi kabul edilmez. genellikle tedavi yarım kalır. tamamlanmaz
Paranoid bozukluklar: çoğunlukla daha ileri yaşlarda görülen bir psikolojik bozukluktur. aşırı Kıskançlık, devamlı şekilde kötülük görme, çoğunlukla onun için önemli kişilerin kendisine aşık olduğu biçiminde hezeyanlarla süregiden bir psikolojik bozukluktur. Hezeyanlar genellikle inandırıcıdır ve hezeyan dışında başka konularda işlevsellik fazla bozulmadığı için bozulma derecesinin farkına varılması zordur. Bir psikolojik problem olduğu kabulu gerçekleşmez ve tedavi genellikle reddedilir.
Bipolar bozukluk: genellikle mani dönemlerinde problemin farkına varılmaz ve tedavi kabul edilmez. majör depresyonda tedaviye uyumu daha iyidir.
Kişilik bozuklukları: genellikle danışan kendinde psikolojik problem görmez ve başkalarını suçlama eğilimi vardır. davranımlarının psikolojik temelleri kabul ediyor gibi görünürtler ama genellikle tedavi yarım kalır
Madde kullanım bozuklukları: Alkol ve madde kullanma erken gelişim dönemlerinde bir sorun olduğu ve tedavi genellikle reddedilir. Bağımlılığın daha ileri aşamalarında problem olduğu kabul edilse bile diğer kişiler suçlarlar ve psikoterapiye başvurma ertelenir. İleri aşamalarda psikoterapi kabul edilse de tedavinin gereklerine pek uymazlar
Hastalık hastalığı: Bu psikolojik sorunun temel problemi zaten hastalığının bir psikolojik kökenli olmadığı, tam tersine tamamen fizyolojik temelli olduğu düşüncesi yatar
Vücut dismorfik bozukluğu: vücutların da bir kusur olduğu düşüncesi yaygın olan bu hastalıkta genellikle psikolojik sorunu kabul etmezler.
Somatizasyon bozukluğu: danışanda birçok semptom olduğu için devamlı doktor gezerler, ama genellikle tanı almazlar psikoloğa geldiğinde genellikle hastalık ilerlemiştir ve semptomların psikolojik kökenli olduğunu kabul ettirmek güç olur
Obsesif-kompulsif bozukluk: okb hastaları genellikle problemlerinin farkında olmakla beraber semptomlar gizlendiği için genelde tedaviye başvurmazlar.bazı danışanlar sorunu kabul etmezler
Travma sonrası stres bozukluğu: birey travmatik bir durum (deprem, taciz, tecavüz vb) yaşadıktan sonra yaşanan durumla ilgili anıların devamlı zihni meşgül etmesi. Bu durum genellikle uzun süre devam eder.
Yaygın anksiyete bozukluğu: Günlük olaylar karşısında çok fazla kaygı duyma durumudur. çoğunlukla küçüklükten beri var olduğu için bir psikolojik problem olduğunun farkına varılması güç olmaktadır ya da diğer kişi ve olaylar veya kendisini suçlayarak tedavi kabul edilmez
Uyku bozuklukları: Belirtileri kabul edilmesi danışan tarafından daha kolay olmakla beraber, kendilerince mantıklı bir açıklması olduğunu düşündükleri için tedaviye başvuru düşüktür
Yeme bozuklukları: psikolojik temelli olduğu düşüncesi danışanlar arasında pek yaygın olmadığı için daha çok diyetisyenlere başvuru yapılır
Cinsel işlev bozuklukları: sorun genellikle ya kabul edilmez yada kabul edilse de tedaviye gelmek çok güç olmaktadır
Fobiler: fobik durumlar hayatının içinde eğer çok görünmüyor yada sık karşılaşılmıyorsa genelde tedavi ertelenir
Sosyal fobi: psikolojik bir problem olduğu kabul edilmesi danışanlar tarafından daha kolay olmakla beraber çekingenlik tedaviye başvurma sırasında da gerçekleştiği için tedaviye başlamaları geç olur
Konversiyon bozukluğu: Organik bir sebebi olmayan felç, sağırlık, görme kaybı ve psikolojik temelli bayılmalar konversiyon bozukluğu şeklinde tanımlanır. Bu semptomların ruhsal temelli olduğu çoğunlukla çabuk fark edilmez.Başka herhangi bir açıklaması yapılamayınca danışanlar ifade edilen açıklamayı daha kabul etme eğiliminde olurlar
Depresyon: Ağır depresif danışanlar dışında, semptomların psikolojik kökeni çoğunlukla kabul edilir.
Panik bozukluk: Hastalığın başında panik semptomların psikolojik temeli fark edilmese de, başka sebebi ortaya çıkarılamayınca psikolojik bir hastalık olduğu kabul edilir
hemen hemen tüm psikolojik sorunların içgörü sorunu vardır. gerek bireysel gerekse toplumsal içgörü sorunu psikolojik sorunları daha da derinleştirmektedir. bunun için alınacak önemli iki yönlü olmalı hem politikaların içgörüyü geliştirecek bir temelde gitmesi hemde bireysel farkındalık için psikolojik temelde kişisel gelişimin sürdürülmesi gerekir.
psikolojik bozuklukların içgörü düzeyleri
içgörü nedir ? içgörü bireyin kendi düşünce duygu ve davranışlarının farkındalığının olması halidir. psikoterapi de bireyin sorunlarının çözümlenmesi için yeterli bir içgörüye sahip olması gerekir.
Danışanlar psikolojik problemlerin üstesinden gelebilmeleri için kendi ruhsal analizlerini yapmak, gözden geçirmek daha sonrasında bir uzman psikologdan destek almayı istemeleri yada psikolog desteğini reddetmemeleri gerekir. bunun yanında profesyonel destek arayan kişi içgörüsü sayesinde yaşamış olduğu problemi için destek arama davranışı kişiyi problemini çözme konusunda atmış olduğu en büyük adım olacaktır. Bunu sağlayan şey ise içgörüdür. içgörüsü düşük bireyler destek alma konusunda istekli değillerdir.
içgörüsü olan bireyler zayıf kalmış yada gelişmemiş, gelişimi durmuş kişilik yönleri için çözüm arayışında olurlar. doğal olarak bebeklik dönemlerinde fikse olmuş, bazı dönemlerde takılı kalmış bireylerin, kişilik bozukluğu olan bireylerin destek istemesi daha zordur. çünkü destek istemek için kişinin kendini analiz etmesi gerekir. yani bir parça içgörü gerekir.
içgörü yapısı ve işlevi gereği psikoloji ve doğal olarak psikoterapi için önemli bir noktayı oluşturmaktadır. bundan dolayı birçok teori, araştırma ve deney konusu olmuştur.
ilk olarak bahsedilmesi gereken temel iki türü vardır. emosyonel içgörü ve entellektüel içgörü. emosyonel içgörü kişinin kendi yaşantısını tanıması ve bu yaşantısını düzenleyebilecek kadar farkındalık düzeyine ulaşmasıdır. içgörü emosyonel düzeyde olursa psikoterapide değişim için değişim aracı olur. entellektüel içgörü ise dışarıdan edinilen bilgilerdir. sağlıklı bireyler entellektüel içgörülerini emosyonel içgörü için kullanmakta daha başarılıdırlar.
Patolojik olarak içgörü ile ilgili ilk çalışmalardan birini yapan Jaspers’ e göre içgörü; hastalık ve hastalığın getirdiği semptomların, farkında varmasıdır. Jaspers ‘e göre içgörü ya vardır yada içgörü yoktur. (Jaspers 1913,1952).içgörü nedir
sonraki zamanlarda içgörü ile ilgili daha geniş açıklamalar yapılmıştır. Bunlardan birinde, içgörünün beş aşamada incelenmesi gerektiği önerilmiştir: birincisi, danışanın kendi semptomları hakkındaki düşünceleri. İkincisi semptomların olduğunu kabul etmesi konusunda ki düşüncesi, üçüncüsü probleminin nedenleri hakkındaki düşünceleri, dördüncüsü probleminin semptomlarının yinelemesi ile ilgili duyarlı olması, beşincisi, tedavi sürecinin kıymeti ve gerekli olduğu hakkındaki düşünceleridir.içgörü nedir
bireyin özyeterliliğinin ve özfarkındalığının ortaya çıkarılabilmesi için danışanlara içgörü kazandırmak terapötik bir hedeftir. hemen hemen bütün psikoloji ekolleri içgörüyü psikoterapi süreci için önkoşul olarak görmüşlerdir
buna göre içgörünün yeterliliği bireyin kendi duygu, davranış ve düşüncelerini farkında olması ve sağlıklı değerlendirmesi ile ölçülebilir içgörü azlığı veya yoluğu durumlarda genellikle birey savunma mekanizmaları tarafından işgal edilmiş olur. inkar eder , yansıtır,içgörü nedir
içgörü sahibi olmak bireyleri yeni farkındalık alanları açtığı için, daha olumlu düşüncelere yönelebilmektedir. doğal sonucu olarak yeni farklı geliştirici bir odak noktası oluşturabilmektedir.
içgörü nedir
içgörü nedir
Sosyal Anksiyete Bozukluğu (sosyal fobi), bugün dünyadaki en büyük üçüncü akıl sağlığı sorunudur.
Son epidemiyolojik verileri, sosyal kaygının herhangi bir zamanda nüfusun yaklaşık% 7’sini etkilediğini göstermektedir. Yaşam boyu yaygınlık oranı (yani yaşam boyu herhangi bir zamanda sosyal kaygı bozukluğunun gelişme şansı),% 13’ün biraz üzerindedir.
Sosyal fobi, diğer insanlarla etkileşimi içeren sosyal durumların korkusudur. Sosyal kaygının, diğer insanlar tarafından olumsuz olarak değerlendirilip değerlendirilmesinin korku ve endişesi olduğunu söyleyebilirdiniz. Yaygın bir rahatsızlıktır ve kişinin hayatının birçok alanında endişe ve korkuya neden olur. Kroniktir çünkü kendi başına gitmez. Sadece doğrudan bilişsel-davranışçı terapi beyni değiştirebilir ve insanların sosyal kaygının üstesinden gelmelerine yardımcı olabilir.sosyal fobi
Sosyal kaygıları olan insanlar, başkaları tarafından, utangaç, sessiz, geri, geri çekilmek, engellenmek, düşmanca, gergin, ilgisiz ve ilgisiz olmak gibi birçok kişi tarafından görülür.
Paradoksal olarak, sosyal kaygıları olan insanlar arkadaş edinmeyi, gruplara dahil olmayı ve sosyal etkileşimlere dahil olmayı ve etkileşimde bulunmayı isterler. Fakat sosyal kaygıya sahip olmak, insanların yapmak istedikleri şeyleri yapabilmelerini engelliyor. Sosyal anksiyete sahibi insanlar samimi, açık ve sosyal olmak isterlerse de, onları geri tutan korku (endişe).sosyal fobi
Sosyal kaygılı kişiler genellikle aşağıdaki durumlarda ciddi sıkıntılar yaşarlar:
Yine de, beyni değiştiren ve sosyal kaygının üstesinden gelmenize izin veren bilişsel ve davranışsal terapinin birleşimidir. İlaçlar sadece beyin kimyasını geçici olarak değiştirebilir ve bazı durumlarda faydalı olabilir. Bu çok genel bir öneridir ve ilaçlar söz konusu olduğunda psikiyatristinize danışmalısınız. Anti-anksiyete ajanlarının tanısal anksiyete bozukluğu olan kişilere bağımlılık yapmadığını anlayan birini bulmaya çalışın. Yirmi yıl içinde, yeterli bir temelin etkili olduğu belirlendikten sonra, bir anti-anksiyete ajanı dozunu arttırmış bir hastamız bile olmadı. Sosyal anksiyete hastalarına düşük dozda bir anti-anksiyete ajanı yardımı ile yardımcı olunabilir (bu amaçla düşük dozda lorazepam veya klonazepam tercih etmemizin bir nedeni vardır).BU TAVSİYE (yukarıda) sadece tanınabilir (DSM-5:) sosyal anksiyete bozukluğu olan kişiler için geçerlidir. Bunu diğer akıl sağlığı bakım koşullarına genellemezsiniz.sosyal fobi