Vajinismus DSM-V Tanı Ölçütleri Nelerdir?

A. Aşağıdakilerin birinde (ya da daha çoğunda) sürekli ya da yineleyici güçlük çekme

-birleşme sırasında vajinaya girme

-vajinaya girme girişimleri sırasında vulvovajinada ya da pelviste ağrı duyma

-vajinaya girme girişimleri sırasında vulvovajinada ya da pelviste ağrı duymaya yönelik kaygı ya da korku

-vajinaya girme girişimi sırasında pelvis tabanı kaslarını çok germe ya da sıkma

B.  A tanı ölçütündeki belirtiler en az yaklaşık 6 aydır sürmeli

C.Bu bozukluk  kişide klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya neden olur.

D. Bu bozukluk, başka bir Eksen I bozukluğuyla daha iyi açıklanamaz (Örneğin, somatizasyon bozukluğu) ve sadece genel tıbbi bir durumun doğrudan fizyolojik etkilerine bağlı değildir.

Psikolog, psikoterapist, şişli psikolog, Mecidiyeköy, psikolojik danışmanlık merkezi, osmanbey, fulya, çocuk, aile, sosyal fobi, kaygı, özgüven, okb, obsesif kompülsif bozukluk, okb, obsesif kompülsif kişilik bozukluğu panik atak, çekingen kişilik bozukluğu, Avrupa yakası, hipnoterapi, cinsel terapiY

VAJİNİSMUS NEDİR?

VAJİNİSMUS NEDİR?

Vajinusmus; vajinanın girişindeki bulunan kasların istem dışı / kontrol dışı kasılarak cinsel birleşmenin acılı ve / veya imkansız hale gelmesi durumudur.

Kasılmalar istemdışı olarak gelişir.

Kasılmalar bilinçli ise bu vajinusmus değil eş reddidir.

Psikolog, psikoterapist, şişli psikolog, Mecidiyeköy, psikolojik danışmanlık merkezi, osmanbey, fulya, çocuk, aile, sosyal fobi, kaygı, özgüven, okb, obsesif kompülsif bozukluk, okb, obsesif kompülsif kişilik bozukluğu panik atak, çekingen kişilik bozukluğu, Avrupa yakası, hipnoterapi, cinsel terapi

Uzman Klinik Psikolog Haşim BELTEN kimdir?

Hakkında Haşim BELTEN 2010 yılında Çukurova Üniversitesinden mezun olduktan sonra 2016 yılında İstanbul Esenyurt Üniversitesinden Sosyal Bilimler Ensitüsü, Klinik Psikoloji anabilimdalında tamamlamıştır. 2010 yılından beri aktif olarak psikoterapi uygulamaları yapmaktadır. 2016 yılından beri PSİKOTERAPİDER yönetim kurulu başkanlığını yürüten Haşim BELTEN, PSİKOHELP Eğitim ve Psikolojik Danışmanlık Merkezi Kurucu üyesidir Aldığı eğitimler -Cinsel Terapi -Aile çift terapisi – Hipnoz Eğitimi-Bilişsel Davranışçı Psikoterapi Eğitimi -Objektif Testler-Projektif Testler -Travma sonrası eğiitmi Çalıştığı alanlar -Aile çift terapi -Cinsel işlev sorunlar -evilik öncesi danışmanlık -Kariyer Danışmanlık -Kaygı Bozuklukları -Duygu-Durum Rahatsızlıkları(Depresyon, Bipolar) -Kaygı ve Stresle Başetme(Sınav kaygısı, okul fobisi, sosyal fobi, çekingenlik, panik atak vb) -çekingenlik, özgüven ve atılganlık eğitimleri vb konularda aktif olarak çalışmaktadır

ÜSTÜN ZEKALI VE ÜSTÜN YETENEKLİ ÇOCUKLAR

ÜSTÜN ZEKALI VE ÜSTÜN YETENEKLİ ÇOCUKLAR

Onlar bizim çocuklarımız….Sarışın, esmer, uzun, kısa, yaramaz, akıllı, haylaz,zeki…Nasıl bir özelliğe sahip olurlarsa olsunlar onlar çocuk… Bizim sevgimize, ilgimize ve himayemize muhtaçlar…
Aslını sorarsanız, onları sınıflara ayırmak zalimce. Ama bunu, onları daha iyi tanıyabilmek için yaptığımızı söyleyerek biraz masumlaştırabiliriz.
Bazı zeka testlerine tabi tutulan ve bu testler sonucunda 120 ve üzerinde puan alan çocuklara amiyane tabirle ” süper zeka ” diyoruz.
Elazığ Rehberlik ve Araştırma Merkezi olarak; bu çocukların gelişim aşamalarını ve belirgin özelliklerini elinizdeki bu dosyada bir araya toplamaya çalıştık.
Hayatın onlara hazırladığı bu sürprizi biz biliyoruz, fakat onlar farkında değiller. Sizin zeki olan oğlunuz, okuldan kaçıp sokakta misket oynayan komşunun yaramaz oğlundan ayrıcalıklı ya da daha yetişkin değildir. Hatta daha şanslı olduğu bile söylenemez. Dolayısıyla siz de ayrıcalıklı bir aile sayılmazsınız. Önce durumu anlayın ve kabul edin sonra sakin olun. Onun o pırıl pırıl gözlerine bakın ve asla çocuk olduğunu unutmayın.
Bu dosyayı incelerken elinizin altındaki çocuğun üstün zekalı olup olmadığını öğrenmek için dayanılmaz bir istek duyduğunuzu biliyorum. İşte bu dosyanın amacı da çocuğunuzu bir kategoriye sokmadan önce, sizi nelerin beklediğini görmenizi sağlamak. Ve eğer çocuğunuz gerçekten üstün zekalı ise onun için son derece zor olan hayatı biraz daha zorlaştırmadan ona destek olmanıza yardımcı olmak.
” Üstün zeka ” tek başına mucize değildir. Beklenilen mucize çocukların ilgi yetenek ve kapasiteleri doğrultusunda yönlendirilmesiyle gerçekleşebilir. Ayrıca bütün üstün zekalı çocuklar mutlu olmazlar. Lütfen onları sosyal hayattan soyutlamayın. Yalnız bırakmayın.. İstemedikleri sürece rakamlarla, maketlerle, araştırmalarla onları bunaltmayın. İlgilerini dağıtıp her alanda üstün zekalı olmalarını beklemeyin ve onlara asla ÜSTÜN olduklarını söylemeyin. Bunu bilmek onları sadece yalnız ve mutsuz kılar. Bırakın çocuk olsunlar ve sokakta oyuna dalıp altlarını ıslatsınlar..Siz var olan bu durumu geliştirip işlerseniz onu daha gerçekçi yöneltebilirsiniz.
Ve siz , ” üstün zekalı ” çocukları olmayan aileler; ne kadar şanslısınız. Kolay bir çocuğunuz var ….ve kolay bir hayatı olacak. Doktor olacak. hakim olacak.. hemşire olacak.. dahası anne- baba olacak çocuklarınız. Lütfen onları falanın-filanın çocuğuyla kıyaslayıp zor duruma düşmeyin.
Onlar inanılmaz varlıklar… Onlar bizim çocuklar…

ÜSTÜN ZEKALI VE ÜSTÜN YETENEKLİ ÇOCUKLAR

Üstün zekalı ve üstün yetenekli çocuklara ilişkin çeşitli tanımlamalar yapılmaktadır. Bu konuda yapılan tanımlardan bazıları aşağıda sıralanmıştır:
” Yaratıcılık, sanat, liderlik kapasitesi veya özel akademik alanlarda yaşıtlarına göre yüksek düzeyde motivasyon, performans ve görev sorumluluğu gösteren ve bu tür yeteneklerini geliştirmek için uygun imkanlara gereksinim duyan çocuklardır”.
” Zeka bölümleri 110-120 arasında olanlar parlak, zeka bölümleri 120-130 arasında olanlar üstün zekalı, zeka bölümleri 130-200 ya da daha fazla olanlar ise dahi çocuklardır”.
“Üstün yetenekli çocuklar, zeka bölümleri 120 ve daha yukarı olup da güzel sanatlar, matematik, fen ve teknik alanlarda yaşıtlarından belirgin ölçüde üstün olan çocuklardır”.

Üstün Zekalı Ve Üstün Yetenekli Çocukların Özellikleri

Üstün zekalı ve üstün yetenekli çocukların karakteristik özellikleri 4 ana grupta incelenmektedir:
1. Zihinsel gelişim özellikleri
2. Duygusal gelişim özellikleri
3. Fiziksel ve fizikötesi özellikleri
4. Sosyal gelişim özellikleri

1. Zihinsel gelişim özellikleri

” Çeşitli alanlarda özel yetenekleri vardır.
” Yoğun motivasyon gösterebilirler.
” Gelişim basamaklarını yaşıtlarından önce tamamlarlar.
” Sürekli soru sorarlar, meraklıdırlar, öğrenme ve bilgiye açlık duyarlar.
” Ayrıntılara dikkat ederler.
” Kendisinin seçtiği konuda veya ilgi alanlarında bağımsız çalışabilirler.
” Çabuk ve kolay öğrenirler, kavrama ve akılda tutma süreleri yüksektir.
” Birbirini takip eden konular, olaylar dizisi karşısında sonraki adımı tahmin edebilirler.
” Derin ve geniş ilgi alanlarına sahiptirler. Bir alanda öğrendiği konu ile bir başka alanda öğrendiği arasında akla yatkın ilişkiler kurabilirler.
” Kelime hazineleri zengindir, kelimeleri doğru telaffuz eder yerli yerinde kullanırlar, akıcı bir konuşmaları vardır.
” Bildiklerini, düşündüklerini yaşıtlarından daha iyi ifade edebilirler.
” Bir öykünün yada paragrafın ana fikrini yaşıtlarından daha çabuk bulup çıkarırlar.
” Neden sonuç ilişkilerini ve benzerliklerini yaşıtlarından daha çabuk ayırt ederler.
” Karmaşık ve zor problemlerden hoşlanır ve yaşıtlarının çözemediği problemleri çözebilirler.
” Ders başarıları yüksektir.
” Eleştirebilme yetenekleri yüksektir.
” Orijinal, yaratıcı ve girişkendirler.
” Başarılı oldukları alanda yüksek performans ve potansiyel kabiliyetlerini tek başına veya birleştirerek kendilerini gösterirler.
” Genelleme yapma, sonuçları hissetme, soyut düşünme ve alternatifler üretme konusunda erken ve hızlı gelişirler.
” İnatçı, kararlı, hedefe dönük ve hatta bazen maceracı davranışlar gösterirler.
” Bağımsız ve çoğu zaman isyankar davranışlar gösterirler.
” Çabuk sıkılırlar, yapacak bir şeyler ararlar ve çok konuşurlar.

2. Duygusal gelişim özellikleri

“Başkalarına karşı son derece duyarlıdırlar, sizin ne düşündüğünüzü çabuk hissederler.
” Farklı bir mizah anlayışı (bu bazen başkalarını kırabilir veya rahatsız edebilir) vardır.
” Farklı olduğunu kendileri hissettiği gibi başkalarına da hissettirmeye çalışırlar.
” Küçük yaştan itibaren idealisttirler.
” Duygusaldırlar.
” Mükemmeliyetçi bir yapıya sahiptirler. (dolayısıyla kendini ve başkalarını beğenmezler)
” Belli derslerde olağanüstü bir başarı gösterirler.
” Bilinmeyen, gizli konulara büyük bir ilgi gösterirler.
” Yüksek bir konsantrasyon kabiliyetine sahiptirler.
” Başkalarının ne diyeceğine pek aldırış etmezler.
” Tutku ile bağlandıkları konuları her yerde gündeme getirmekten hoşlanırlar.
” Sorumluluk duyguları gelişmiştir. Sorumluluk almayı çok ister ve bunu yerine getirmekten hoşlanırlar.
” Çalışkandırlar, amaçlarına ulaşmaktan ve başarıdan zevk duyarlar.
” Azimli ve sabırlıdırlar.
” Özgüvenleri gelişmiştir.

3. Fiziksel ve Fizikötesi özellikleri

” Duyulara karşı hassastırlar. (renkler, sesler, kokular vs. üzerinde)
” Fiziksel ve entelektüel gelişmede farklı bir ilerleme hızına sahiptirler.
” Başarılı olamadıkları fiziksel aktivitelerde yer almayı istemezler, yarışmacı fiziksel aktivitelerden kaçınırlar.
” Güzel sanatlardan birine karşı yüksek kabiliyetleri vardır. (belli bir eğitim almasa bile)
” Fizik ötesi olaylarla(soyut kavramlar) ilgilenmeye yaşıtlarına göre daha erken başlarlar.
” Felsefi tavırları ve garip düşünceleri vardır.
” Şiirsel ifadeler, güzel ve edebi sözler kullanmayı severler.
” Girişimcilik ve mücadele gerektiren konularda üretkendirler.
” İç dünyasında derinlik ve bunun getirdiği yalnızlığı yaşarlar.
” Teorik ve estetik değerlere önem verirler.
” Hayal güçleri gelişmiştir ve sık sık düşüncelere dalarlar.
” Yeni şeyler icat etmeyi severler.

4. Sosyal gelişim özellikleri

” Sosyal etkinliklere katılmaktan hoşlanırlar.
” Liderlik, grup kurma, ekip oluşturma ve yönlendirme özelliklerine sahiptirler.
” Kararlıdırlar ve kendilerine güvenirler.
” Daha çok kendilerinden yaşça büyük olanlarla veya yetişkinlerle iletişim kurmayı tercih ederler.
” Adalet, güzellik, doğruluk gibi değerlere önem verirler ve ilgilenirler.
” Başkaları ile kolayca işbirliği kurabilirler.
” Sosyal problemlerde araştırma, uygulama, anlamlı sonuçlara varma, yazılı ya da sözel sunular için sonuçları etkin bir biçimde düzenleyebilirler.
Yukarıda belli gruplar halinde incelenen özelliklerinin tamamını her üstün zekalı öğrencide göremeyebiliriz. Bunun yanı sıra bu özelliklerden bazılarının da normal çocuklarda da görülebileceği unutulmamalıdır. Kabul edilen görüşe göre üstün zekalı öğrenciler bu sahalardan birinde yada birkaçında çok üstün bir performans sergileyebilmektedirler. Sahip oldukları üstün özellikleri, iyi bir çevrede güçlü bir eğitimde değerlendirebilenler, yıllar sonra toplumun karşısında birer dahi olarak çıkabilmektedir.
Ayrıca üstün zekalı ve üstün yetenekli çocuklar genellikle parlak çocuklarla karıştırılmaktadır. Bu nedenle bu iki grubun özelliklerinin karşılaştırılması, üstün zekalılar için alınması gereken önlemlerde ana-babaların ve öğretmenlerin yönlendirmelerinde yardımcı olacaktır.

ZEKİ ÇOCUK ÜSTÜN ÇOCUK
Soruları yanıtlar. Sorular sorar.
Soruları yanıtlar. Ayrıntıları görerek , tartışır, zenginleştirir.
Kolaylıkla öğrenir. Zaten biliyordur.
İlgilidir. Oldukça meraklıdır.
Düşünceleri anlar. Soyutlamalar yapar.
Anlamı yakalar. Varsayımlar ortaya atar.
Doğru olarak kopya eder. Yeni bir desen yaratır.
Okulu sever. Öğrenmeyi sever.
Bilgileri emer. Bilgilerle oynar.
Doğru, ardıl bir sonuçtan hoşlanır. Karmaşıklıktan hoşlanır.
İyi fikirleri vardır. Çılgın, saçma gelen düşüncelere sahiptir.
Dikkatini yoğunlaştırır. Hem fiziksel hem de zihinsel olarak katılır.
İyi ezberler. İyi tahmincidir.
Teknikçidir. İcatçıdır.
Çok çalışır. Çalışmaz  görünse de sınavlarda başarılıdır.
Öğrendiği kadarıyla tatmin olur. Çok fazla özeleştiri yapar.
Üst grubu oluşturur. Grubun ötesindedir.
Yaşıtlarından hoşlanır. Yetişkinleri tercih eder.
Uyanıktır. Keskin gözlem yapar.
Bilgiyi özümser. Bilgiyi değiştirip uygular.
ZEKİ ÇOCUK-ÜSTÜN ÇOCUK

Soruları yanıtlar. Sorular sorar.
Soruları yanıtlar. Ayrıntıları görerek , tartışır, zenginleştirir.
Kolaylıkla öğrenir. Zaten biliyordur.
İlgilidir. Oldukça meraklıdır.
Düşünceleri anlar. Soyutlamalar yapar.
Anlamı yakalar. Varsayımlar ortaya atar.
Doğru olarak kopya eder. Yeni bir desen yaratır.
Okulu sever. Öğrenmeyi sever.
Bilgileri emer. Bilgilerle oynar.
Doğru, ardıl bir sonuçtan hoşlanır. Karmaşıklıktan hoşlanır.
İyi fikirleri vardır. Çılgın, saçma gelen düşüncelere sahiptir.
Dikkatini yoğunlaştırır. Hem fiziksel hem de zihinsel olarak katılır.
İyi ezberler. İyi tahmincidir.
Teknikçidir. İcatçıdır.
Çok çalışır. Çalışmaz görünse de sınavlarda başarılıdır.
Öğrendiği kadarıyla tatmin olur. Çok fazla özeleştiri yapar.
Üst grubu oluşturur. Grubun ötesindedir.
Yaşıtlarından hoşlanır. Yetişkinleri tercih eder.
Uyanıktır. Keskin gözlem yapar.
Bilgiyi özümser. Bilgiyi değiştirip uygular.
Üstün zekalı ve üstün yetenekli Çocukların Yetenek Alanları
Bu tür çocuklarda üstün kabiliyetin ortaya çıktığı ve değişik yöntemlerle ölçülen 6 kabiliyet alanı vardır:
1. Yüksek Zeka
2. Mekanik hüner
3. Yaratıcılık
4. Sanatsal yetenek
5. Fiziksel yetenek
6. Liderlik kabiliyeti

1.Yüksek zeka: Üstün yetenekli ve üstün zekalı çocuklar yüksek düzeyde bir zeka bölümüne sahiptirler. Öyle ki, 3 yaşında temel dört işlemi yapabilmekte, 4 yaşından önce kendiliğinden okumaya geçebilmektedirler. Zihinsel gelişim açısından yaşıtlarının çok ilerisindedirler. Olağan dışı matematiksel işlemler yapar, gayret gerektiren olağan dışı problemler sorarlar.
2.Mekanik hüner:Yüksek düzeyde mekanik düşünme yeteneğine sahiptirler. Uzay ilişkilerine ileri derecede ilgi duyarlar. Yeni şeyler icat etmeyi severler. Bu konuda çeşitli otorite kaynakları tarar, kendi icatları için ilgi zemini hazırlarlar. Zaten günümüzde işimizi önemli derecede kolaylaştıran ve hayatımızda önemli yer tutan tüm buluşlar, bu zeka türüne sahip bireyler tarafından geliştirilmektedir.
3.Yaratıcılık: Verilen her bilgi onları yaratıcılığa iter. Bilgileri sadece almakla kalmaz, onlarla oynar ve yaratıcılığını kullanarak onlara yeni boyutlar kazandırmaktan büyük zevk alırlar.
4.Sanatsal yetenek: Ritim ve melodiye diğer çocuklardan fazla tepkide bulunurlar. Müzik parçaları bestelemeye büyük istek ve çaba gösterirler.çeşitli müzik aletleri ile ilgilenir, onları çalmayı denerler. Duygu ve düşüncelerini anlatmak için sık sık müziği araç olarak kullanırlar. Çeşitli konularda ve diğer çocukların yaptığından değişik çizimler yaparlar.
Resimlere derinlik verir ve parçalar arasında uygun oranlar kullanırlar. Çamur, sabun ve plastilin vb. yumuşak gereçlerle üç boyutlu figürler yapmaya özel bir ilgi duyarlar.
5.Fiziksel yetenek: Fiziksel gelişim açısından yaşıtlarından daha erken gelişme gösterirler. Erken yürür, erken konuşur , güçlü, sağlıklı,fiziksel yapıya ve beden kontrolüne sahiptir. El-göz koordinasyonu oldukça gelişmiştir.
6.Liderlik kabiliyeti: Grup kurmaktan ve bir ekip oluşturmaktan hoşlanırlar. Bu gruplarda genellikle onun sözü geçer ve grubun liderlik sıfatını taşırlar. Sıradan bir grup üyesi olmak onları sıkar. Zaten grubun üyeleri de onun liderlik özelliğini kabul etmektedirler ve onun bu özelliğinin farkındadırlar.
ÜSTÜN ZEKALI VE ÜSTÜN YETENEKLİ ÇOCUKLARIN OLUMLU VE OLUMSUZ TUTUMLAR KARŞISINDA GELİŞTİRDİKLERİ DAVRANIŞLAR
Çocuklarda sağlıklı bir gelişimin gerçekleştirilmesinde ailelerin rolü büyüktür. Genelde sorunlu çocuklar sorunlu ailelerden geldiği gibi, sağlıklı bir şekilde gelişen çocuklarda kendi aralarında olumlu etkileşim içinde olan ve çocuk yetiştirme kurallarını doğru uygulayan sağlıklı ailelerden gelmektedir. Üstün zekalı çocukların sahip oldukları özellikler ailesi ve okulda öğretmenlerince yeterince yönlendirilmediği ve uygun eğitim sağlanmadığı zaman bazı olumsuz sonuçlar doğurabilir. Bu çocukların yetenekleri doğrultusunda sağlıklı birer bireyler olabilmesi için ailelerinin ve öğretmenlerinin dikkat etmesi gereken bazı hususlar aşağıdaki tabloda incelenmiştir:

  ÖZELLİKLER AİLENİN VE ÖĞRETMENİN OLUMSUZ TUTUM VE DAVRANIŞLARI   SONUÇLARI AİLENİN VE ÖĞRETMENİN OLUMLU TUTUM VE DAVRANIŞLARI   SONUÇLARI
  Çok çabuk öğrenmek Öğrendiği konularda ısrarla tekrar yaptırılması Dikkatsizlik, ilgisizlik, tembellik, ayrıntıları öğrenmeme oluşur.Rehberliğe direnç gösterir. Proje ve araştırmaya yönlendirme,etkinlikleri zenginleştirme,  ihtiyaçlarına cevap verecek uygun ortamı sağlama. Öğrenme ve araştırma yapmaya istekliliğin artar.Yaratıcılığı gelişir.
  Soyut muhakeme yeteneği: bilgiç görünme Diğer çocuklardan farklılığının sürekli gündeme getirilmesi ve şımartılması. Gerçeklerden kaçar,  bahane uydurur, bilgiçlik taslar.Sosyal uyumu bozulur. Çocuk olduğunun unutulmaması,herkesin farklı özelliklere sahip olduğunun belirtilmesi. Kendisini ve başkalarını olduğu gibi kabul eder.Uygun sosyal davranışlar geliştirir.
  Bağımsız çalışma yeteneği Akranları ve sınıf arkadaşları ile çalışmaya zorlanması. Onun farklılığının göz ardı edilmesi. Yanlış anlaşılan ya da topluma uyum sağlayamayan birey haline gelir. Farklılığı nedeniyleakranlarından bağımsız çalışmaya yönlendirme,grup etkinliklerinde ise lider olmalarının  sağlanması Akranları tarafından soyutlanmayan,toplumda yetenekleri ile kabul gören bir birey olur.
   Keskin bir mizah anlayışına sahip olma. Yaptığı alaycı esprilere gülünmesi ve bu tür davranışlarının kabul edilmesi. İğnelemeleri ile çevresine acımasızlığını gösteren,  kendini diğer bireylerden daha üstün gören ve bunun sonucunda çevresini üzen bir birey olur. Her insanın bir takım olumsuz özelliklerinin, eksikliklerinin olduğu ve bunlarla alay edilmesinin o insanları üzeceğinin, küçük düşüreceğinin belirtilmesi. Çocuk mizah anlayışını geliştirir. yeri ve zamanı geldiğinde bu yeteneğini kullanmayı öğrenir.
 Amaca yönelebilme, kendini bir işe verebilme becerisi, istekli, uyanık, enerjik Çocuğun sorumluluklarını bilme ve yerine getirme konularında; ihmalkar veya  baskıcı davranılması. Sorumluluk alamaz.Öğrenme ve araştırmaya olan ilgisini kaybeder.Yaratıcılık yeteneğini  geliştiremez.

hayal kırıklığına uğrar.

ilgi ve  yetenekleri doğrultusunda yönlendirilmesi.Baskıcı olmayan, demokratik ortam oluşturulması.Yeni ve ilginç fikirlere açık olunması. Sorumluluk alır ve sorumluluklarını yerine getirir.  İç disiplin kazanır.Metotlu çalışma alışkanlığı kazanır.hayal kırıklığı yaşamazlar.
  Duyarlı ve empatik Çocuğun:Suçlanması.Yargılanması.

Eleştirilmesi.

Olumsuz benlik gelişir.İçe kapanık,kırılgan veya saldırgan, yıkıcı bir kişilik sergiler. Çocuğun :Kabul edilmesi.Eleştirilmemesi.

Sevgi dili ile izah edilmesi.

Özgüvende ve benlik saygısı gelişir.
  İlgi alanları çeşitlidir. Çocuğun ilgi ve yeteneklerinin göz ardı  edilmesi. Kendi istekleri veya şartlar doğrultusunda yönlendirilmesi. Tek yönlü bir gelişim ortaya çıkar.Yaratıcılığının gelişmesi engellenmiş olur. Çocuğun ilgi ve yetenekleri doğrultusunda yönlendirilmesi. Uygun ortamın hazırlanması. Kendisini her yönden geliştirir.Verimli ve mutlu bir birey olur.

ÖZELLİKLER AİLENİN VE ÖĞRETMENİN OLUMSUZ TUTUM VE DAVRANIŞLARI

SONUÇLARI AİLENİN VE ÖĞRETMENİN OLUMLU TUTUM VE DAVRANIŞLARI

SONUÇLARI

Çok çabuk öğrenmek

Öğrendiği konularda ısrarla tekrar yaptırılması

Dikkatsizlik, ilgisizlik, tembellik, ayrıntıları öğrenmeme oluşur.
Rehberliğe direnç gösterir. Proje ve araştırmaya yönlendirme,
etkinlikleri zenginleştirme, ihtiyaçlarına cevap verecek uygun ortamı sağlama.

Öğrenme ve araştırma yapmaya istekliliğin artar.
Yaratıcılığı gelişir.

Soyut muhakeme yeteneği: bilgiç görünme

Diğer çocuklardan farklılığının sürekli gündeme getirilmesi ve şımartılması.

Gerçeklerden kaçar, bahane uydurur, bilgiçlik taslar.
Sosyal uyumu bozulur.
Çocuk olduğunun unutulmaması,
herkesin farklı özelliklere sahip olduğunun belirtilmesi.

Kendisini ve başkalarını olduğu gibi kabul eder.
Uygun sosyal davranışlar geliştirir.

Bağımsız çalışma yeteneği
Akranları ve sınıf arkadaşları ile çalışmaya zorlanması. Onun farklılığının göz ardı edilmesi.
Yanlış anlaşılan ya da topluma uyum sağlayamayan birey haline gelir. Farklılığı nedeniyle
akranlarından bağımsız çalışmaya yönlendirme,grup etkinliklerinde ise lider olmalarının sağlanması
Akranları tarafından soyutlanmayan,toplumda yetenekleri ile kabul gören bir birey olur.

Keskin bir mizah anlayışına sahip olma.

Yaptığı alaycı esprilere gülünmesi ve bu tür davranışlarının kabul edilmesi.
İğnelemeleri ile çevresine acımasızlığını gösteren, kendini diğer bireylerden daha üstün gören ve bunun sonucunda çevresini üzen bir birey olur.
Her insanın bir takım olumsuz özelliklerinin, eksikliklerinin olduğu ve bunlarla alay edilmesinin o insanları üzeceğinin, küçük düşüreceğinin belirtilmesi.

Çocuk mizah anlayışını geliştirir. yeri ve zamanı geldiğinde bu yeteneğini kullanmayı öğrenir.

Amaca yönelebilme, kendini bir işe verebilme becerisi, istekli, uyanık, enerjik
Çocuğun sorumluluklarını bilme ve yerine getirme konularında; ihmalkar veya baskıcı davranılması.
Sorumluluk alamaz.
Öğrenme ve araştırmaya olan ilgisini kaybeder.
Yaratıcılık yeteneğini geliştiremez.
hayal kırıklığına uğrar. ilgi ve yetenekleri doğrultusunda yönlendirilmesi.
Baskıcı olmayan, demokratik ortam oluşturulması.
Yeni ve ilginç fikirlere açık olunması.
Sorumluluk alır ve sorumluluklarını yerine getirir. İç disiplin kazanır.
Metotlu çalışma alışkanlığı kazanır.
hayal kırıklığı yaşamazlar.

Duyarlı ve empatik
Çocuğun:
Suçlanması.
Yargılanması.
Eleştirilmesi.
Olumsuz benlik gelişir.
İçe kapanık,kırılgan veya saldırgan, yıkıcı bir kişilik sergiler.
Çocuğun :
Kabul edilmesi.
Eleştirilmemesi.
Sevgi dili ile izah edilmesi.

Özgüvende ve benlik saygısı gelişir.

İlgi alanları çeşitlidir. Çocuğun ilgi ve yeteneklerinin göz ardı edilmesi.
Kendi istekleri veya şartlar doğrultusunda yönlendirilmesi.

Tek yönlü bir gelişim ortaya çıkar.
Yaratıcılığının gelişmesi engellenmiş olur. Çocuğun ilgi ve yetenekleri doğrultusunda yönlendirilmesi.
Uygun ortamın hazırlanması.

Kendisini her yönden geliştirir.
Verimli ve mutlu bir birey olur.

ÜSTÜN ZEKALI VE ÜSTÜN YETENEKLİ ÇOCUKLARIN BELİRLENMESİ VE EĞİTİMİ

Çocuktaki yetenek düzeyi normalin çok üstündeyse , tanılamak oldukça kolaydır. Herhangi türden bir ölçüm yapılmadan çocuğun kaba taslak yeteneği hakkında bir şeyler söylenebilir

Eğer çocuk ; çok soru sorar,çok değişik konularda çok bilgi sahibi olur,bazı konuların neden ve niçinini bilmek ister, haksızlık ve adaletsizliğe dayanamaz, sosyal ve politik problemlerle ilgilenir, saçma fikri olanları eleştirir, bazı konularda ders saatinden sonra da ısrarla çalışmayı sürdürür, birçok konuyu kolay anlar görünür, bulmaca ve problem çözmeyi sever, bazı şeylerin nasıl yapılacağına ilişkin kendi özel görüşü olur ve bunda ısrar eder, çok konuşur, konuları tartışmayı severse bu çocuk belki bilişsel üstün zekalı olabilir.

Eğer çocuk;okuma ve matematik gibi alanlarda çok başarılı görünür,ilgi alanlarından birine tutkun ve her tartışma konusunda bu ilgiyi ortaya atar, yeğlediği ilgi alanında o alanın uzmanları ile buluşma, görüşme ve tartışmadan hoşlanır, her konuyu grafikle anlatmaktan hoşlanır, karmaşık sistemler ve kodlar keşfederse bu çocuk akademik üstün yetenekli olabilir.

Eğer çocuk; bir şeyleri değişik, alışılmadık ve hayali yollarla yapmaya çalışır, değişiklikleri ve romantik durumları sever, açık çözümü olmayan problemler yaratır ve çözümü için herkese soru sorar, karşıtlı ve olağandışı sorular sorar, parlak hayallerden söz eder, asla düzenli üretim yapmazsa yaratıcı yetenekli olabilir.

Eğer çocuk; grup etkinliklerini örgütler ve yönetir, riske girmekten hoşlanır, kendine güvenli ve gururlu olur, karar vermekten hoşlanır ve verdiği kararda ısrarlı olur, çok ve değişik kaynaklardan fikir ve bilgi toplar bunların sentezini yaparsa liderlik yeteneği gösteriyor olabilir.

Eğer çocuk; kendi iradesi ile (müzik, dans, drama, resim gibi) güzel sanatlarda etkinliklere katılır ve beceri gösterir, yeni teknik ve yeni deneylere girişir, ürün ve yapımların incelik ve ayrıntılarını görür, yüksek duyusal duyarlığa sahipse bu çocuk güzel sanat ya da görsel sanat yeteneği gösteriyor olabilir.

Örneğin çocuk 3 yaşındayken temel dört işlemi yapabiliyorsa, 4 yaşından önce kendiliğinden okumaya başladıysa, bu çocuğun üstün zekalı olduğunu ölçüm yapmaksızın söyleyebiliriz. Buna benzer olarak, 3 yaşında her türlü müzik aletini çalabilen ya da olağanüstü resim yapabilen bir çocukta da olağanüstü müzik ve resim yeteneği bulunduğu apaçık ortadadır. Bu türden çocuklar okul sistemi içinde de kolaylıkla tanılanır. Bunlara uygulanacak olan ölçümler tanılamadan çok yeteneği kanıtlama niteliğinde olacaktır. Bu çocukların büyük bir bölümü ise gerek ana-babaları gerekse öğretmenlerince kolaylıkla fark edilemez ya da yanlış yorumlanabilirler.
Üstün zekalı ve üstün yetenekli çocukların tanılanmasında bir takım yollar izlenmektedir. Özellikle çocuğun özgeçmişi( bebekliği, okul öncesi dönemi ), ailesinin sosyo-ekonomik ve kültürel durumu, çocuğun arkadaşlarından ve öğretmeninden alınan bilgiler tanılamanın ilk basamağını oluşturur. Daha sonra zeka testleri, akademik kabiliyet testleri, kişilik testleri, yaratıcılık testleri, sanatsal yetenek testleri , liderlik testleri vb. testler uygulanarak ölçümler yapılır. Bu testlerin ve çocuk hakkında edinilen genel bilgilerin değerlendirilmesi sonucunda çocuğun üstün yetenekleri ortaya çıkarılır. Onun özel bir eğitime ihtiyacı olup olmadığı belirlenir. Bütün bunların dışında ortaokul seviyesine gelmiş bir öğrenci fizik, kimya, matematik, resim, sanat, edebiyat, tiyatro vs. gibi belirli dallarda yapılan yarışmalarda gösterdiği özel başarılarla da belirlenebilir.
Üstün zekalı ve üstün yetenekli çocuklar için gerekli olan eğitim ortamları ve önlemlerinin alınmaması bu tür çocukların kapasitelerini geliştirmelerini engelleyecektir. Bu nedenle pek çok değer fark edilemeden kaybolmaktadır. Bu çocuklar için önerilen eğitim yaklaşımları aşağıda belirtilmiştir:

Özel Okullar:

Üstün zekalı ve üstün yetenekli çocukların belli amaçlar taşıyan okullarda toplanıp eğitildiği kurumlardır. ( Bilim ve sanat merkezleri gibi )

Özel Sınıflar:

Üstün zekalı ve üstün yetenekli çocukların eğitimleri için oluşturulan, eğitim programlarının değişik yetenek düzeylerine ve alanlarına cevap verecek nitelikte, çeşitlilikte ve esneklikte düzenlendiği sınıflardır.

Birlikte Eğitim:

Bu çocukların yaşıtlarıyla aynı eğitim ortamında birlikte eğitimlerini kapsayan uygulamadır. Ancak bu eğitim türünde çocuğun yaşıtlarıyla arasındaki seviye farkından kaynaklanan birtakım sorunlar yaşanmaktadır. Örneğin, üstün zekalı çocuk okula başlamadan önce okuma yazma ve temel dört işlemi zaten bilmektedir. Diğer taraftan arkadaşları ise bu basamakları daha yeni öğrenmeye başlamışlardır. Bundan dolayı üstün zekalı çocuk zaten bildiği konuları tekrar etmek zorunda kaldığı için bir sıkılma ve bıkkınlık yaşayacaktır. Belki de onu okuldan soğutacaktır. Bu nedenle birlikte eğitim verilirken, üstün zekalı çocuğun seviyesi de göz önünde bulundurularak bir takım önlemlerin alınması gerekmektedir.

Bu önlemler;

1. Hızlandırma ( Erken Başlama ve Sınıf Atlatma):
Çocuğun üstün yeteneğine ve bilişsel olarak hızlı gelişimine göre yaşıtlarından önce eğitime alınmasına ve sınıf atlatmasına dayalı bir uygulamadır. Bu uygulamanın en büyük sakıncası çocuk akademik yönden sınıfa, okula ayak uydurabilse de sosyal ve duygusal yönden bir takım güçlüklerle karşılaşabilmektedir.
2. Zenginleştirme:
Üstün zekalı öğrenciler eğitimlerine kendi yaşıtları arasında ve normal sınıflarında devam etmektedirler ancak çalışmalarını ve ders programlarını diğer öğrencilere göre daha zengin hale getirme yöntemi ile gelişimleri desteklenmeye çalışılmaktadır. Zenginleştirme, üstün zekalı çocuğu, üstün olduğu yanları ve belirgin anlıksal becerilerini daha çok geliştirmeyi hedeflerken, sınıftaki diğer çocuklarında yeteneklerini geliştirmeye önem veren bir uygulamadır. Zenginleştirmede okul programına ek olarak, resim, müzik, yabancı dil vb. alanlarda çocukları ilgi ve yeteneklerine göre yetiştirmek amaçlanmaktadır. Bunun yanında çocuğu daha derinlemesine ve detaylı incelemeler yapabileceği projelere ve araştırmalara yönelten bir uygulamadır. Özellikle son yıllarda uygulanan ve üstünde çalışmalar yapılan bir yöntemdir.
EĞİTİM ÖNLEMLERİ ALINMADIĞI TAKTİRDE ORTAYA ÇIKACAK SORUNLAR

Üstün yeteneklilerin eğitimi için özel önlemler alınmadığında birtakım sorunlar ortaya çıkmaktadır. Bu sorunlar
” Bunlardan özellikle en önemlisi bu tür çocuklar erken tanılanmadıklarından yeteneklerini kullanma fırsatı bulamadıkları için bu özelliklerini yitirip, eriyip gitmektedirler ya da verimleri düşmektedir.
” Okuldaki çalışmalar verilen ödevler onların ilgilerine, seviyelerine uygun olmazsa okul can sıkıcı hale gelir, okul ve sınıf çalışmalarına katılmazlar. Bir nevi pasif direnişe geçerler. Bildikleri şeyler için cevapları “bilmiyorum” olur.
” Bazıları tam gücü ile çalıştığı sürece kendisine fazladan ödev verileceğini düşünerek, kendi kabiliyetini saklama yoluna sapar.
” Kolay başarı iyi çalışma alışkanlıklarının gelişmesine engel olur. Üstün kabiliyet ile iyi metotlu çalışma alışkanlığı bir araya geldiğinde üstün başarı sağlanır. 7 yaşında olmasına rağmen yetişkinlerin kağıt kalemle çözdükleri problemleri akıldan çözebilen bir çocuğa iki basamaklı sayıların toplanmasını öğretmek ve ödev vermek, iyi çalışma alışkanlığı kazanmasını engelleyerek, kabiliyetini kullanamamasına neden olur.
” Üstün zekalı çocukların çoğu okulda kendi doğru bildiği, inandığı şekilde hareket etmek isterler. Bu nedenle okul disiplinine aykırı hareket eder gibi görünürler. Böyle olunca okulda hem kendileri uyumsuz hale düşerler, hem de okulun, sınıfın huzurunu bozdukları düşünülür.
” Diğerlerinden fazla bilgiye sahip olmak, çok soru sormak, bildiğini sözle anlatmak isteği ve nüktedanlık bu çocukların saygısız, vazifesi olmayan işlere karışan, bencil, disiplinsiz, terbiyesiz, itaatsız, inatçı olarak damgalanmalarına yol açarak öğretmeni ve arkadaşları ile iletişimini bozar.
” Bu çocukların bazılarında “başarısızlığa uğramak” korkusu vardır. Bundan dolayı bazen yeni yaşantılar kazandıracak etkinliklerden çeşitli bahaneler öne sürerek kaçınırlar. Kaçındıkları bu etkinlikler daha çok beden, fizik ve motor faaliyetlerle ilgilidir.
” Bu çocukların ailelerinde bazen aşırı bir gurur gelişebilir. Ana-babada gelişen gurur zamanla çocuğu da etkilemektedir. Üstünlük duygusu aşağılık duygusu kadar zararlı olabilmektedir. Okul tarafından aileye gereken rehberlik yapılmadığı taktirde bu çocukların sağlıklı gelişim göstermeleri beklenemez.
” Üstün yetenekli olduğu halde görme, işitme veya ortopedik engeli olan çocuklar bulunabilir. Bu tür çocukların eğitimlerinde bir yandan üstün yeteneklilerin eğitimlerinde tutulan yollar dikkate alınırken bir yandan da engelin gerektirdiği önlemler alınmalıdır.. Aksi takdirde gelişimlerinin sağlıklı olduğundan söz edilemez.
” Uygun alanlarda gelişmeleri için rehberlik hizmetlerine önem verilmediği taktirde, bu çocukların sosyal, duygusal yönlerden uyumlu kişiler olarak yetiştikleri söylenemez.

ÖNERİLER

Ana-babaya Öneriler:
1. Ana-baba olarak, üstün zekalı çocuğa yapabileceğiniz en büyük yardım çocuğunuzun diğerlerinden farklı olmadığını kabul etmek ve bir çocuk olduğunu unutmamak olacaktır. Diğer çocukların oyun oynamalarına, üstlerini kirletmelerine, aç gözlü yeme ve eğlenmelerine izin veriyor bunları hoş görüyorsak, aynı şeyleri üstün zekalı çocuğunuz içinde hoş görmemiz gerekir. Yaşımdan ileri zeka düzeyinde diye 1-2 yaş büyüğünün davranışlarını beklemek doğru olmayacaktır.
2. Üstün zekalı çocuklarda diğer bütün çocuklar gibi sevgi, güvenlik, anlayış ve okşanmaya ihtiyaç duyarlar. Aynı zamanda sevgiye olduğu kadar denetlenmeye, disiplinli bir ilgiye, ana-babasınca kabul edilmeye, kişisel bağımsızlığını kazanmaya ve sorumluluklar almaya da gereksinimleri vardır.
3. Bu türden çocukların yeteneklerini besleyip geliştirmekle beraber her yönden örnek bir insan olarak yetişmelerini sağlamalıyız. Bunun içinde onların üzerinde düşünecekleri, yapacakları araç ve gereçleri sağlamalıyız. Bu araç ve gereçler özel yetenekleri ve zekalarını geliştirici nitelikte olmalıdır. Okul öncesi üstün zekalı çocuklara evin sağlayamadığı çeşitli oyuncakları anaokulları sağlar. Anaokullarında onların türlü yetenekleri ve fiziksel güçleri oyunlar, temsiller ve halk dansları ile olumlu bir şekilde karşılanacaktır. Hikaye anlatma, resim çizdirme vb. etkinliklerle de çocukların yaratıcılığı ve imgeleme güçleri beslenip gelişebilecektir. Çevrenizde anaokulları bulunmayabilir ya da aile bütçesine uygun olmayabilir.bu durumda fazla masrafa kaçmadan alınacak kitap, sulu boya, renkli kalemler ve iş kağıtları çocuklara hem öğretici hem de yaratıcı saatler geçirtebilir.
4. Asla evin PATRONU olmasına izin vermeyin, ancak kararları almada katılımını sağlayın ve mutlaka evde sorumluluklar ve görevler almasını sağlayın.
5. Başarılarını ne abartın ne de umursamaz ya da olduğundan aşağı biçimde değerlendirin.
6. Çeşitli iş alanlarına saygı göstermekle de çocuklarınızın yeteneklerine yardımcı olabiliriz.
7.Çocuğunuzun dengeli bir yaşama ihtiyacı vardır. Tek bir oyun oynayan veya tek bir alan içinde sıkışıp kalan çocukların bütün çalışma ve boş zamanlarını değişik alanlara yöneltmelerini istemeliyiz. Çocuk kafasını çalıştırdığı zaman bedenini de çalıştırmalı, değişik çocuk oyunlarına, etkinliklere katılmalıdır.Çocuklarımızı tek yönlü kişiler olmaktan kurtarmak için değişik ilgi alanlarına yönlendirmeliyiz
8.Ailede çocuklardan bir tanesi üstün zekalı, diğerleri normal zekalı ise bu aile için özel bir problem vardır. Bu problem dikkatlice ele alınmazsa bundan hem üstün yetenekli çocuk hem de normal düzeydeki çocuk zarar görecektir. Diyelim ki bir ailenin iki kız çocuğu var. Bunlardan birisi üstün diğeri normal zekalı olsun. Üstün zekalı bu niteliğinden dolayı aile içinde daima okşanıp övülürse o şımarır, kendini beğenir daha açıkça sı “üstünlük duygusu” geliştirir. Diğer yandan normal zekadaki çocuk ise kendini küçük görür ve kendisinin değeri olmadığı kanısına kapılabilir. Buna benzer bir problemde anne ve babaların normal zekalı çocukların davranışları için tanıdıkları sınırsızlığa karşı üstün zekalılar için koydukları kısıtlamadan doğar. Buda diğer kardeşleri gibi uluorta hareket edemeyen üstün zekalı çocuğun küskünlüğüne neden olur. Böyle durumlarda ana ve babaların tarafsız olmaları, normal zekalı çocukların da yaptıkları iyi işleri olanaklardan yararlanarak övmeleri; belirli bir ayırım yapmamaları gerekir. Çocukların olumlu yönde yetişmeleri için okulla işbirliği şarttır. Öğretmenin rehberliğinden, gerekirse bu konuda çalışmalar yapan eğitim kurumlarından da her zaman bilgi ve yardım sağlanabilir. Okuldaki etkinlikler evde de sürdürülmeli, çocuğun yetenekli olduğu alana yönelmesi sağlanmalıdır.
9.Üstün zekalı çocuğun en iyi biçimde gelişebilmesi için ana-babanın değer sistemleri birbirine uygun olmalıdır. Çocuk yetiştirirken, nelerin verilip nelerin verilmemesi konusunda ana-babaların tutarlı olmaları ve birlikte çaba göstermeleri gerekir.
10.Mutlu bir aile ortamının çocuğun gelişimindeki öneminin unutulmaması gerekir. Sonu gelmeyen tartışmalar, kavgalar ve boşanma her çocuk gibi üstün zekalı çocuğu da olumsuz yönde etkiler.
11.Üstün zekalı çocuğun ilgi alanlarının çeşitliliği unutulmamalıdır. Ancak uzun bir süre bir konuda ilgisini yoğunlaştıramayabilir. Bu nedenle çocuğun ilgilerini destekleyerek, bir konuya daha uzun süre ayırmasını sağlamak gerekir.
12.Aynı zamanda ana-babalar çocuklarının tüm yaşantısını aşırı biçimde yönlendirmekten de kaçınmalıdırlar. Tv seyretmek, resimli dergilere bakmak, oyun oynamak vb. etkinlikleri yapmak onlarında hakkıdır.
13.Üstün çocukların önemli özelliklerinden biri meraktır. Ana-babalar özellikle çocuğun sormuş olduğu sorulara ” yeter artık” diye yanıt vermemeye dikkat etmelidirler. Sorularını, azarlayarak ya da yanlış biçimde yanıtlamaktan kaçınmaları, baştan savma yanıtlar vermemeleri, çocuğun tüm sorularına ister uygun bir ortamda sorulmuş olsun isterse olmasın doğru yanıt vermeleri gerekir. Bazen çocukların sorularının yanıtlanmasında zorluk çekilebilir. Böyle durumlarda çocuğa karşı tepkisiz kalmak yerine, çocukların gereksinimi karşılayacak başka çözüm yolları bulunmalıdır. Örneğin; kitaplardan, ansiklopedilerden, broşür ve uzman kişilerden yararlanmak gibi. Böylece çocuklarda niçin sorusunun yerleşmesine neden olunabilir ve yaşam boyunca sürekli daha iyiyi, gerçeği arama çabaları için zemin hazırlanabilir.
14.Üstün zekalı çocuklar ilgi alanları ve duygusal konular ile ilgili olarak “mükemmeliyetçilik” arayışı içindedirler.çoğu kez bu alanlarda kendilerine koydukları standartlar anne-babalarının, öğretmenlerinin ve toplumun standartlarının çok üstündedir. Bu durumda ana-babaların çocuklarına olan sevgilerinin, onların üretkenliklerinden, başarılarından ayrı olarak, yani herhangi bir koşula bağlı olmaksızın daima var olduğunu tekrarlamalarında ve bunu çocuklarına hissettirmekte yarar vardır. Böylece onların benlik saygılarını ” sevgiye değer bir varlık” şeklinde yapılandırmalarına yardımcı olunabilir.
Mükemmeliyetçilik eğilimi bireyin kendisine odaklandığı zaman kişiyi başarıya götürebilir, fakat diğerlerine odaklanmışsa genellikle yersiz beklentilere, hayal kırıklığına ve nefrete sürükleyebilir. Ayrıca mükemmeliyetçilik geleceğe yönelik ele alınırsa, kişiyi daha iyi bir yaşam mücadelesi içine sokar ama eğer geçmişe yönelik olarak ele alınırsa, kişiyi yapmış olduğu yanlışlardan aşırı ürken bir duruma getirebilir. Bu durumda aileler:
” Çocukların bu eğilimleri kabul edilmeli ve onların yaşadıkları kırıklık duyguları anlayışla karşılanmalıdır. Ana-baba olarak kendilerinin de sık sık bu duyguya kapıldıkları ve nasıl baş ettikleri çocuklarla paylaşılmalıdır.
” Ulaşılmaları mümkün olmadığında üzüntü yaratsalar da ideallerin ve yüksek standartların yararlı olduğu çocuklara hatırlatılmalıdır.
” Ana-babalar çocuklarının hiç kimsenin her alanda mükemmel olamayacağı gerçeğini anlamalarına ve kendilerine öncelikler koymaları gereğini kavramalarına yardımcı olmalıdırlar ve bunu ana-babalar da uygulamalıdırlar.

15. Ana-babalar bu tür çocukların her alanda üstünlük gösteremeyebilecekleri gerçeğini de akıldan çıkarmamalıdırlar. Eğer çocuklara ilgi ve yetenekleri doğrultusunda seçme hakkı tanınmaz, her alanda üstün başarı beklentisi içindeki hedefler ve standartlar belirlenirse onlara kendileri için düşünme ve kendilerini tanıma fırsatı verilmemiş olur. Ayrıca dıştan denetimli kişiler haline gelme olasılıkları arttırılmış olunur. Bu durumda da hem kendilerine hem de başkalarına karşı sorumluluk duyguları teşvik edilmemiş olur.
16.Çocuğunuz yetenekleri nedeniyle kendisini farklı hissettiğinde ona destek olun, herkesin bir yönü ile kendine özgü olduğunu, üstün yetenekli olmanın da onun bir özelliği olduğunu anlatın.

17. Ana-babaların sosyal gelişim evrelerine göre çocuklarının soysal gelişimlerini desteklemelerinde yarar vardır. Eğer üstün çocuğa arkadaşları ile etkileşim içinde olma fırsatı verilmezse, sosyalleşme açısından uyumsuzluk beklenebilir. Çoğu zaman
üstün çocuklar yalnız çocuklar olarak karşımıza çıkarlar. Bu tür çocukların bu alanda sorunlar yaşamamaları için, onların zihinsel düzeyde iletişim kuracakları ve aynı zamanda da sosyal etkileşim içinde olacakları bir arkadaş grubuna sahip olmaları konusunda imkanlar yaratılmalıdır. Eğer bu iki işlevi aynı arkadaş grubu karşılayamıyorsa, o zaman iki farklı arkadaş grubuna gereksinim vardır. Gruplardan biri zihinsel yönden bu tür çocukları tatmin edebilmeli, üstünlüğün getirdiği yükü hissettirmemeli onların paylaşım ve özdeşim içinde olabilecekleri, kendilerine benzer yaşıtlarından oluşmalıdır. Diğer taraftan üstün çocukların izciliği, kamp yaşamını, dans ve sporu içeren sosyal yaşlarına uygun grup etkinliklerine de gereksinimleri vardır.
18.Bilginizin yetersiz kaldığı noktada, uzmanlardan yardım almaktan çekinmeyin.

Öğretmene Öneriler

Üstün zekalı veya üstün yetenekli çocukların daha iyi gelişmelerine yardımcı olabilmek için öğretmenleri tarafından aşağıda belirtilen hususların dikkate alınması gerekir:
1. Üstün zekalı ve üstün yetenekli çocuklar sınıf etkinliklerinin yeterince uyarıcı olmamasından dolayı bu etkinliklere karşı istekli ve ilgili olmayabilirler. Öğretmen çalışma ve ev ödevlerini sınıfın işlemekte olduğu konularda ve aynı tempoda tutmaya çalıştığı taktirde çocuğun derslerden sıkılmasına, derse ve okula karşı ilgisini kaybetmesine neden olur. Bu nedenle öğretmen, çocuğun ilgi ve yeteneklerini saptayarak, bunları geliştirmesi için uygun ortam sağlamalıdır.Onun güç ve süratine uygun ödevler vermelidir.
a. Ödevlerde tekrara ve alıştırmalara fazla yer vermemelidir.
b. Daha çok problem çözme tekniğini gerektiren ödevler vermelidir.
c. Araştırma ağırlıklı ek ev ödevleri vermelidir.
d.Yarı teknik malzemelerin okunması, özetlenmesi, bazı araçların modellerinin yapımı, şemalarının çizimi ve onların çalışma kurallarını açıklama ödevleri verilmelidir.
2. Tartışma, proje ve dramatizasyon çalışmalarına önem verilmelidir.
3. Tasnif, organize etme ve maddelendirme olanağı veren fırsatlar hazırlanmalıdır.
4. Ders etkinliklerinde kitaba bağlı kalmaktan çok, geniş gözlem ve deneylere yer verilmelidir.
5. Sınıfta bu öğrencilere daha zor soruların sorulması, yeni fikirler üretmelerine fırsat tanınması gerekir.
6. Kendilerine özgü ilgileri olduğundan bireysel çalışmalara önem verilmelidir. İlgilendikleri alanlarda proje çalışmaları yapmalarına ve sınıf arkadaşlarına sunarak paylaşmalarına olanak tanınmalıdır. Uygulaması hemen pratik olmayan ya da hemen olası görülmeyen yaratıcı fikirlerini dinlememek, ertelemek ya da reddetmek çocuğun zihinsel kapasitesini engelleyeceğinden bu noktalara dikkat edilmesi gerekir.
Bu gibi olumsuz tepkilerin tekrarlanması durumunda çocuk öğrenmeye olan ilgisini kaybedecek, soru sormayacak ve araştırmayacaktır. Bu tür engellemeler çocukta ya içine kapanma ya da farklı şekillerde saldırganlık ve yıkıcı davranışlar göstermesine neden olacaktır.
7. Bu tip çocuğun başarısını, sınıf arkadaşlarının başarısı seviyesi ile değil kendi öğrenme güç ve sürati ile karşılaştırmalıdır.
8. Aynı zamanda bireysel çalışmaların yanı sıra grup etkinliklerine katılımı teşvik edilerek , kendi yaşıtlarıyla olan sosyalleşme sürecine de katkıda bulunulmalıdır.
9. Öğrenci, okul içi ve dışı etkinliklere yönlendirilmelidir.
10. Önderliği gerektiren ya da önderliği geliştirmeye fırsat verecek çalışmalara katılması için teşvik edilmelidir.
11. Akademik konular için resim, müzik, beden eğitimi gibi dersler ihmal edilmemelidir.
12. Bu çocuklarda üstünlük duygusunu yaratmak, aynı “aşağılık duygusu” kadar zararlı sonuçlar doğurur. Çocuk arkadaşlarını ve çevresindekileri aşağı görür ve toplumda yalnız bir kişi olarak yaşamına devam etme tehlikesi ile karşı karşıya kalır. Onun için üstünlük duygusunun çocuklarda yaratılmamasına azami dikkat sarf edilmelidir.
13. Anne ve baba ile bu konuda işbirliği yapmalı, onlara çocuklarını ihmal etmeden ve gurura kapılmadan yetiştirmek için gerekli anlayışı kazandırmaya çalışmalıdır.
14. üstün yetenek ile metotlu çalışma alışkanlığının bir araya gelebilmesi için okul-aile işbirliği sağlanmalı, diğerlerinden fazla bilgiye sahip olmak, çok soru sormak, espiritüellik gibi özelliklerinin kabul edilmesi, öğretmen ve arkadaşları ile arasında problem oluşturmaması için psikolojik danışmanlık çalışmalarına ağırlık verilmelidir.
15. İleri öğrenim için en uygun yolun seçilmesinde uzmanlarla işbirliği yapılmalıdır.

[/xt_item][xt_item title=”İLGİLİ VİDEO” icon=”Select Icon—“]BELTEN[/xt_item][xt_item title=”DÖKÜMAN İNDİR” icon=”Select Icon—“]Çevre psikolojisi[/xt_item][xt_item title=”EĞİTİM TALEBİ ” icon=”Select Icon—“]KİM[/xt_item][/xt_tab

Psikolog, psikoterapist, şişli psikolog, Mecidiyeköy, psikolojik danışmanlık merkezi, osmanbey, fulya, çocuk, aile, sosyal fobi, kaygı, özgüven, okb, obsesif kompülsif bozukluk, okb, obsesif kompülsif kişilik bozukluğu panik atak, çekingen kişilik bozukluğu, Avrupa yakası, hipnoterapi, cinsel terapi

Serebral Palsi (CP) nedir?

[xt_tab style=”xa-red” ][xt_item title=”AÇIKLAMA” icon=”Select Icon—“]

Serebral Palsi (CP) nedir?

Yaşamın erken dönemlerinde anatomik ve fizik gelişimini henüz tanımlamamış beynin progresif olmayan bir hastalığı sonucu ortaya çıkan, kalıcı fakat değişime uğrayabilen hareket, postur ve tonus bozukluğudur

İnsidansı ortalama 2-3 / 1000’ dir

Serebral Palsi (CP) RİSK FAKTÖRLERİ PRENATAL

  • Konjenital malformasyonlar
  • Sosyoekonomik faktörler
  • Maternal intrauterin enfeksiyon
  • Reprodüktif yetersizlik
  • Toksik veya teratojenik ajanlar
  • Maternal mental retardasyon, konvulsiyon
  • Hipertiroidi
  • Plasental komplikasyonlar
  • Multiple doğum
  • Abdominal travma

Serebral Palsi (CP) NEONATAL

  • Prematurite
  • Düşük doğum ağırlığı
  • Anormal geliş
  • İntra kranial kanama
  • Travma
  • Enfeksiyon
  • Bradikardi ve hipoksi
  • Konvulsiyon
  • Hiberbiluribinemi

 

POSTNATAL

  • Travma
  • Enfeksiyon
  • İntra kranial kanama
  • Koagulopatiler

SEREBRAL PALSİ KLASİFİKASYONU

  • A- Klinik Sınıflama
  • B- Fonksiyonel Sınıflama
  • C-Terapötik Sınıflama

(CP çok değişik klinik bulgularla seyredebildiğinden, her çocuğun belirli bir CP tablosuna yerleştirilebilmesi mümkün olmayabilir)

1-Spastik (piramidal)

a-Hemipeji

b-Dipleji

c-Total tutulum

2-Diskinetik (ekstrapiramidal)

a-Ataksik

b-Kore-atetoid

c-Rijidite

d-Tremor

3-Mikst

a-Primer olarak spastik

b-Primer olarak diskinetik

 

Serebral Palsi (CP) FONKSİYONEL SINIFLAMA

  • Grup 1: Primer olarak aktivite kısıtlaması yoktur
  • Grup 2: Ilımlı derecede aktivite kısıtlaması vardır
  • Grup 3: İleri derecede aktivite kısıtlaması vardır
  • Grup 4: Fonksiyonel olarak hiçbir aktivite bulunmaz

Serebral Palsi (CP) TERAPÖTİK SINIFLAMA

  • Grup A: Tedavi gerektirmez
  • Grup B: Minimal cihazlama ve tedavi gerektirir
  • Grup C: Ortez, yardımcı cihaz ve ekip tedavisi gerektirir
  • Grup D: Uzun süreli hastane bakımı ve ekip tedavisi gerektirir

1- SPASTİK TİP SEREBRAL PALSİ

  • En sık rastlanan serebral palsi şekli
  • Vakaların yaklaşık %75’i
  • Agonist ve antagonist kaslar arasında ko-kontraksiyon vardır
  • Kas tonusu fazla, DTR canlı, klonus mevcuttur
  • Ekstremiteleri fleksiyonda tutma eğilimi vardır
  • Kronik imbalans ve spastik adelelerin aşırı aktivasyonuna sekonder eklem kontraktürü ve dislokasyon gelişebilir
  • Proprioseptif ve yüzeyel duyu bozuklukları görülür
  • a- Spastik hemiplejik tutulumserapral1
  • Vücudun bir tarafındaki üst ve alt ekstremite daha fazla etkilenmiştir
  • Karakteristik pozisyonları, hasta taraf kalça ve diz fleksiyonda, ayak bileği ekinusta / hasta taraf kalça ve diz ekstansiyonda ve ayak bileği ekinustadır
  • Kalça ve diz deformiteleri çoğunlukla ayak bileği ekinus deformitesine sekonder olarak gelişir
  • Spontan / fizik tedavi ve rehabilitasyon yardımı ile 1-2,5 yaş arasında ambule olurlar
  • b- Spastik diplejik tutulum
  • Dört ekstremitede tutulum mevcut olup olup bacaklar belirgin olarak kollardan serapral2fazla etkilenmiştir
  • Çoğu 4-7 yaş arasında ambule olur
  • Ayakta durmaya başladığında kalçalar fleksiyon, adduksiyon ve iç rotasyonda, dizler fleksiyon veya tamamen ekstansiyonda, ayak ise ekinus ve varus/ valgustadır
  • Primer olan kalça ve diz deformitesidir, ayak deformitesi bunlara sekonder gelişir
  • c- Spastik total tutulum
  • İki taraflı hemipleji (kolların tutulumu ön planda)
  • Kuadripleji (bacakların tutulumu ön planda)
  • Baş kontrolu, oturma dengesi gelişmemiş olup ambule olabilmeleri zordur
  • Kontraktür ve deformiteler daha sıktır
  • 2-DİSKİNETİK TİP SEREBRAL PALSİ
  • Ekstrapramidal hareket paterni ile karakterizedir
  • Doğumda genelde hipotoniktir
  • Klasik hareket paterni 1-3 yaş arasında açığa çıkar

a-Ataksik Tip

  • Denge ve koordinasyon bozukluğu ön plandadır
  • DTR normal, sıklıkla hipotoni ve nistagmus mevcuttur
  • 2-3 yaşından sonra kas tonusu artar ataksi belirginleşir
  • Zeka düzeyi genelde normaldir

b-Atetoid tip

  • Koordine olmayan istem dışı hareketler vardır, uykuda azalır, istemli aktivite ile artar, hastanın emosyonel durumundan etkilenir
  • Kas tonusunda hipotoni- hipertoni şeklinde dalgalanma ve kas spazmı mevcuttur
  • Kaslarda ko-kontraksiyon yoktur, DTR normaldir
  • Genellikle baş, gövde ve üst ekstremite tutulumu daha belirgindir
  • Genelde yeni doğan döneminde geçirilen kern ikterus’a bağlıdır

c-Rijid tip serabral 3

  • Agonist ve antagonist kaslarda pasif harekete direnç vardır
  • Tüm adeleler hipertonik olup kurşun boru ve dişli çark tipi gerginlik mevcuttur
  • DTR normal, klonus yoktur
  • Genelde mental retardasyon ile birliktedir

d-Tremorlu Tip

  • Bir ya da bir grup eklemde agonist- antagonist kasların belirli bir şekle uyarak, ritmik, kontrolsuz, istem dışı, ardısıra kontraksiyonu söz konusudur

Serebral Palsi (CP) TANI

  • Anamnez
  • Nörolojik muayene
  • Kas iskelet sistemi muayenesi
  • Laboratuar
  • Radyolojik değerlendirme
  • Anamnez
  • CP tanısı prenatal, perinatal ve postnatal anamnezin alınmasıyla başlar. Annenin:
  • Hamilelik öncesi ve hamilelik dönemindeki yaşantısı
  • Hamilelik süresi
  • Doğum sırasında zorluk, morarma, alet kullanımı
  • Doğum sonrasında hemen ağlayıp ağlamadığı
  • Düşük apgar skorunun varlığı
  • Doğum kilosu
  • Postnatal sarılık
  • Ateşli hastalık öyküsü

Serebral Palsi (CP) Nörolojik Muayene

  • A-Mental durum: Çocuğun çevre ile ilişkisi gözlenir, yaşına uygun zihinsel fonksiyonlarının olup olmadığı değerlendirilir
  • B-Görme-işitme-konuşma: Erken tanı ile görme ve işitme sorunları tedavi edilebildiğinden, her çocuk mutlaka ayrıntılı görme ve işitme tetkiklerinden geçirilmelidir
  • C-Kas gücü ve istemli kas kontrolu:
  • CP’li çocuk kaslarını istemli kasıp gevşetemediği için eklemlerini birbirinden bağımsız, tek tek hareket ettiremez. Buna selektif motor kontrol bozukluğu denir
  • Çocuk bir hareket yapmak istediğinde, gereken eklemini değil bütün ekstremitesini birden oynatır. Bu nedenle kas gücü hiçbir zaman izole olarak değerlendirilemez, çocuğa basit hareketler yaptırarak dolaylı fikir edinilir
  • D-Refleksler:
  • Normalde baskılanması gereken ilkel reflekslerden hangilerinin sebat ettiği değerlendirilir
  • Asimetrik tonik boyun ve simetrik tonik boyun refleksi, moro, ekstensör itme, ayak basma reflekslerinin sebat etmesi, boyun doğrultma reaksiyonu gelişmemesi olumsuz prognoz göstergesidir
  • Asimetrik tonik boyun ve çapraz ekstansör refleks tanıda en yararlı primitif refleksler olarak bildirilmiştir
  • E-Kas tonusu ve istemsiz hareketler:
  • Spastisiteyi değerlendirmek amacıyla, eklem sabit  hızla  pasif olarak hareket ettirilir ve hissedilen direnç Ashworth Skalası kullanılarak derecelendirilir
  • Bunun dışında tremor, kore, atetoz, distoni, ataksi gibi istemsiz hareket varlığına bakılır ve CP tipi belirlenir
  • Kas tonusu ve istemsiz hareketler

Ashworth Skalası

  • Eklem hareketine karşı artmış direnç yok, tonus doğal
  • Eklem hareketine karşı hafif artmış direnç
  • Eklem hareketine karşı belirgin artmış direnç, hareket güçlükle tamamlanır
  • Ekstremite rijittir, kıpırdatılamaz

Tonus anomalilerinin ortaya çıkarılmasında çeşitli manevralar yardımcı olabilir:

  • Çocuk yatar durumdan oturur duruma getirilirken, kalça ve dizlerin ekstansiyonu ile doğrudan ayağa kalkması alt ekstremite hiper-tonisitesini gösterir
  • Çocuk vertikal olarak havada tutulduğunda bacaklarda makaslama olması kalça addüktörlerinin hipertonisitesine bağlıdır
  • Hipotoninin göstergesi ise büyük eklemlerde eklem hareket açıklığının artmış olmasıdır
  • Nörolojik Muayenede Önemli Noktalar
  • < 6 ayda: tonus anomalileri, DTR artması, primitif reflekslerin kalıcı olması
  • 6-12 ay: ellerde asimetrik kullanım
  • > 12 ay kollarını aşırı yana açarak ayak parmakları ucunda yürüme
  • Ekstrapramidal serebral palsi’de istemsiz hareket paterni sıklıkla ilk bir yıldan sonra ortaya çıkar, bundan önce primitif refleklerin kalıcı olması, tonus bozuklukları, beslenme ve emme güçlüğü ön plandadır

Serebral Palsi (CP)’li Çocukta Hareket Paternleri

  • Makaslama
  • Üst ekstremitenin gardını alması yada tetikte durması
  • Ekstensör postür
  • Proksimal sabitleme
  • Makaslama:serabral 4

Simultane adduksiyon, diz hiperekstansiyonu ve alt ekstremitenin plantar fleksiyonudur

  • Üst ekstremitede omuz abduksiyonu, dirsek, el bileği ve parmakların fleksiyonu şeklinde fleksiyon sinerji paterni oluşur. Bu üst ekstremite paterni giderek güçlenir ve çocuğun elleri belden yukarıda gardını alma şeklinde pozisyon alır
  • Ekstensör postür
  • Proksimal sabitleme, omuz kuşağı ve boyun kaslarının artmış aktivitesi ile oluşur

Kas İskelet Sistemi Muayenesi

  • Eklem hareket açıklığı
  • Deformite, skolyoz, lordoz, kifoz
  • Kontraktür
  • Denge
  • Postür
  • Oturma
  • Yürüme

Muayene sırasında yumuşak hareketler

yapılmalıdır aksi halde aniden gerilen kasta

spastisite artar

Kalça Muayenesi

  • Thomas testi: Kalça fleksiyon kontraktürünü gösterir, her iki kalça ve diz fleksiyona alınır, lomber omurga sabitlenir, bacaklar birer birer kalça ekstansiyonuna direnç oluşana kadar ekstansiyona alınır, femur uzun ekseni ve muayene masası arasındaki açı ölçülür

Kalça Muayenesi:

  • Adduktor kontraktür testi: Eklem hareket açıklığı hem fleksiyon hem ekstansiyonda değerlendirilmelidir
  • Ely testi: Kuadriceps kasının spastik veya gergin olduğunu gösterir, hasta pron pozisyonda yatar, doktorun eli kalça üzerindedir, dizin hızla fleksiyona getirilmesi ile kalçanın yukarı doğru kalkması testin pozitif olduğunu gösterir
  • Diz Muayenesi
  • Hamstring kontraktür testi: Supin pozisyonunda yatan hastada pelvis sabitlenir, kalça 90 derece fleksiyona getirilir, diz dirençle karşılaşıncaya kadar ekstansiyona alınır, tibia uzun ekseni ve tam ekstansiyon çizgisi arasındaki açı ölçülür
  • Patella pozisyonu da değerlendirilmelidir
  • Ayak- Ayak Bileği Muayenesi
  • Ekin deformitesi gastroknemius yada soleus’un uzun süren veya prematür aktivitesi ile oluşur
  • Varus ayağının en sık nedeni tibialis posterior kasının sürekli aktivitesidir
  • Valgus ayağı ise tibialis posterior kasının inaktivitesi ile oluşur
  • Oturma Düzeyi
  • Çocuğun 3 oturma düzeyinden hangisinde olduğu değerlendirilir:

1) Desteksiz oturma (ellerden destek almadan)

2) Ellerden destek alarak oturma

3) Cihaz veya yastık desteğiyle oturma

Yürüme Muayenesi

  • CP’li çocuklarda yürüme anormallikleri eklem ve kas spastisitesinin sonucudur
  • Yürüme bozukluğuna neden olan deformiteler
  • Femoral anteversiyon
  • Spastik iliopsoas
  • Fleksiyon kontraktürü
  • Adduktor spasitesi ile subluksasyon
  • Diz ekleminde kontraktur, fonksiyonel bozukluk
  • Ayak bileği ekin, varus- valgus, pes kavus deformitesi

Sıçrama yürüyüşü: Kalçada fleksiyon ve addüksiyon, bacaklarda makaslama, dizde serabral 5  fleksiyon, ayak bileğinde ekinovalgus postürü görülür   Diplejik ve bazı tüm vücut tutulumlu olguların tipik yürüyüşüdür

2) Oraklama yürüyüşü:       Kalça fleksiyonu ve ayak dorsifleksiyonu yapılamaz, serabral 6ayak varustadır

Salınım fazında ayağı yerden kesebilmek için pelvik elevasyon ve kalça sirkumdiksiyonu oluşur

Hemiplejik olguların tipik yürüyüşüdür

3) Bükük diz yürüyüşü:      Kalça fleksiyonu ve hamstringler gergindir       serabral 7 Kuadricepsler ve triceps zayıftır. Buna bağlı olarak kalça ve dizler aşırı fleksiyonda, ayak bileği dorsifleksiyondadır

Çocuk öne bükülmüş olarak yürür

Diplejik ve yürüyebilen tüm vücut tutulumlularda, uygunsuz triceps uzatması sonrası bu yürüyüş tipi gözlenir

4) Makaslama yürüyüşü:serabral 8

Kalçada adduktor spastisite hakimdir     Çocuk bacaklarını açamaz ve iki diz birbirine çarparak yürür

En sık tüm vücut tutulumlu olgularda görülür

  • Laboratuvar Testleri
  • Kan pH düzeyi
  • Beyin omurilik sıvısı değerlendirilmesi
  • Tiroid fonksiyon testleri
  • Organik ve amino asitler
  • Laktat, pirüvat
  • Kromozom analizi
  • Radyolojik Değerlendirme
  • Kranial USG (özellikle prematurede)
  • Bilgisayarlı Tomografi
  • MRI (<2-3 hafta)
  • PET
  • Ayırıcı Tanı

1- Progresif / metabolik hastalıklar

  • Metakromatik lökodistrofi
  • Lesh-Nyhan hastalığı
  • Arginaz eksikliği
  • Glutarik asidüri Tip1
  • Serotendinöz ksantomatozis
  • Ayırıcı Tanı

2- Konjenital ataksiler

  • Joubert sendromu
  • Tip 1 Chiari malformasyonu
  • Dandy-Walker sendromu
  • Angelman sendromu
  • Hekzoaminidaz A ve B eksikliği
  • Behr sendromu
  • Ataksik telenjiektazi
  • CP’de Görülen Klinik Sorunlar
  • Mental sorunlar
  • CP’de Mental Retardasyon insidansı % 30 dur
  • Düşük doğum ağırlığı, prematurite hikayesi olan olgularda ve rijid, atonik, ciddi tutulumun olduğu spastik kuadriplejik olgularda daha sık görülür
  • Konvulsiyon
  • İnsidansı yaklaşık % 50
  • Daha çok hemiplejik kuadriplejik tipte
  • Farklı klinik formlarda ortaya çıkabilir, en sık kudriplejide grand-mal nöbet olarak karşımıza çıkar
  • Okülomotor Sorunlar
  • Esotropi (içe şaşılık) ve eksotropi (dışa şaşılık) sık görülen problemlerdir
  • Çoğunlukla strabismus operasyonu gerektirir
  • Görme alanı defektleri, hemianopsia daha nadirdir ve daha çok hemiplejik CP’de görülür
  • Oromotor fonksiyon bozuklukları
  • Emme, yutma, çigneme güçlüğü ve salya akıtma gözlenir
  • Oromotor disfonksiyonlar nedeniyle oluşan yetersiz beslenme malnütrisyona kadar ilerleyebilir
  • Kas tonusu, gücü ve koordinasyonundaki anormallik, hava yollarının korunmasında güçlük doğurur. Bu durum aspirasyona neden olabilir
  • Aspirasyon sırasında öksürük olmaması da diğer problemdir
  • Konuşma güçlüğü
  • CP’li çocuklarda konuşma güçlüğünün temel nedeni göğüs kafesi kaslarının tutulumuna bağlı solunum, larynx kaslarının tutulumuna bağlı fonasyon ve oromotor fonksiyon bozukluğuna bağlı artikülasyon güçlükleridir
  • Gastrointestinal sorunlar
  • Gastro-özofegal reflü nedeni ile aspirasyon pnömonisi ve epizodik kusmalar gözlenebilir
  • Gastro-özofegal reflü ve kusmalara bağlı olarak da gıdaların yeterli emilememesi sonucu beslenme ve gelişme bozukluğu görülür
  • Zayıflık ve büyüme-gelişme geriliği özellikle tüm vücut tutulumlu ve distonik çocuklarda çok belirgindir
  • Diş sorunları
  • Diş minesi bozukluğu (primer veya hiperbilirubinemi nedeniyle), maloklüzyon (spatisiteye bağlı), çürük dişler, gingival hiperplazi (antiepileptik kullanımına bağlı) gibi sorunlar görülür
  • İşitme güçlüğü
  • CP’de nadirdir
  • Öyküsünde hiperbilirübinemi ve konjenital sinir sistemi enfeksiyonu (TORCH) bulunanlarda sıktır
  • Üriner disfonksiyon
  • En sık rastlanan üriner disfonksiyon, inkontinanstır
  • Büyüme Bozuklukları
  • Özellikle kol ve bacaklarda asimetrik lineer büyüme görülür
  • Motor bozukluğun şiddetli olduğu ekstremitede, uzunluk ve çevre azalmış olabilir
  • Fonksiyonel Prognoz
  • Çocuk büyüdükce, başlangıçtaki nörolojik tablo santral sinir sistemi gelişmesine paralel olarak değişir
  • Birçok olguda nöromotor gelişim geriliği belirginleşir ve çocuk giderek CP tiplerinden birine uyar
  • Bazı vakalarda ise, hayatın ilk yıllarında, çocuğun nöromotor fonksiyonları normale doğru gelişme gösterir
  • Spastik CP’de % 75, diplejik CP’de % 85, quadriplejik CP’de % 70 oranında ambulasyon kazanılır
  • 2 yaşından önce kendi başlarına oturabilen çocuklar, yardımcı cihazla ya da cihazsız, sonunda bağımsız yürüyebilir
  • 4 yaşına kadar bağımsız oturamayanlar nadiren yürür
  • Primitif refleksler yada ekstansör postürü uzun süre devam eden çocuklarda bağımsız ambulasyon olasılığı azalır
  • Ambulasyon kazanmış çocukların çoğu, 18 aylıkken primitif reflekslerin üçünden daha azı saptanan çocuklardır
  • Artmış kas tonusu, motor aktivite sırasında harcanan enerjiyi daha da artırır ve motor gelişmeyi büyük ölçüde engeller
  • Ambulasyonu başaran çocukların tipik olarak yetersiz bir yürüyüşleri vardır
  • Bu yürüyüş akranlarıyla karşılaştırıldığında, adım uzunluğunda kısalma, kalça ve diz eklem hareket açıklığı azalması, enerji sarfiyatında artma ve hızda azalmayı kapsar
  • Kontraktürler, kemik veya eklem deformiteleri çocuğun hareketlerini büyük ölçüde sınırlar
  • Spastisite, CP’li çocukların en az % 70 ‘inde esas problemdir
  • Çocuk büyüdükce spastisite kas uzamasına engel olur, bu sebeple iskelet sistemi degişmeye başlar

Serebral Palsi Rehabilitasyonu

  • Rehabilitasyonda genel amaçlar:
  • Kas iskelet sistemi bütünlüğünün devamı ve artırılması
  • Deformitelerin önlenmesi ve fonksiyonel bağımsızlığın artırılması
  • Optimal hareket ve postürlerin geliştirilmesi
  • İletişim problemlerinin en aza indirilmesi, konuşmasının geliştirilmesi

Rehabilitasyon programında dikkat edilmesi gereken 2 nokta vardır:

1) Dönme, oturma, emekleme ve yürüme şeklindeki normal gelişim eğrisi izlenmeli ve bunlar sırasıyla çocuğa öğretilmelidir ancak kronolojik yaşı fiziksel yaşından fazla ve kontraktürleri olan çocuklarda bu sıra dikkate alınmayabilir

2) Desenden eğitim yapılmalıdır. Önce baş sonra gövde kontrolü, daha sonra ekstremitelerin proksimalden distale doğru motor gelişimi kazandırılmalıdır

  • CP tedavisine mümkün olduğunca erken başlanmalıdır.
  • Erken tedavinin amaçları :

1) Yerçekimine karşı normal posturun ve postural tonusun geliştirilmesi

2) Çocuğa beslenme, giyinme ve kendine bakım becerilerinin kazandırılması

3) Kontraktür ve deformite gelişiminin engellenmesi

Serebral Palsi (CP) Tedavi Ekibi:

  • Çocuk doktoru
  • FTR uzmanı
  • Ortopedist
  • Psikiyatrist
  • Fizyoterapist
  • Psikolog
  • Özel eğitim uzmanı
  • Konuşma terapisti
  • İş uğraşısı terapisti
  • Sosyal hizmet uzmanı

FTR uzmanının tedavideki yeri:

  • Tedavinin amacını belirlemek
  • Bu amaca ulaşmak için kullanılacak yöntemleri ve gereken süreyi belirlemek
  • Hedeflere ulaşılıp ulaşılmadığını takip etmek, gerekiyorsa tedaviyi yeniden düzenlemek
  • CP Rehabilitasyonunda Kullanılan Tedavi Yaklaşımları

1-Bobath tekniği

2-İletimsel eğitim tekniği

3-Vojta tekniği

4-Phelps tekniği

5-Rood tekniği

6-Fay tekniği

7-Schwartz tekniği

8-Doman delecato tekniği

  • 1) Bobath tekniği

En sık kullanılan terapötik egzersiz yaklaşımıdır. Bu teknikte 3 ana hedef vardır:

  1. a) Tonusu normalleştirmek
  2. b) Primitif veya anormal refleks paternlerini inhibe etmek
  3. c) Otomatik reaksiyonları fasilite ederek normal hareket patenlerini oluşturmak
  • Bobath tekniğinde ilk adım, çocuğun sabit kaldığı postürün tam aksi postürde pozisyonlanması yani refleks inhibitör pozisyon kullanımıdır
  • Bundan sonraki aşamada fizyoterapist çocuğun pozisyonunu bozar, aktif olarak tekrar öğretilen pozisyona dönmesi için uyarır ve çocuk bu pozisyonu bağımsız olarak yapıncaya kadar tekrarlar
  • Yani önce çocukta bulunan hipertonusa uygun inhibisyon yapılır sonra yüz üstünden sırt üstüne, sırt üstünden yüzüstüne dönme; sürünme; oturma; emekleme; diz üstü durma; ayakta durma ve yürüme aktiviteleri fasilite edilir

Kullanılan fasilitasyon teknikleri 4 guruptur:

1) Baş ve omuzlar kullanılarak vücut hareketlerinin, vücut düzeltme reaksiyonlarının fasilitasyonu

2) Labirent ve optik düzeltme reaksiyonlarından faydalanarak baş kontrolünün fasilitasyonu

3) Çocuğun üzerinde bulunduğu düzey hareket ettirilerek yada zemin stabilken ufak itmelerle çocuğun pozisyonu bozularak denge reaksiyonun fasilitasyonu

4) Gelişmediği zaman denge kaybına yol açan, koruyucu ekstansör reflekslerin fasilitasyonu

CP Tiplerinde Problemler

Serebral Palsi (CP)  Sorunlar ve Tedavi Yaklaşımları

1-Gövde kaslarında tonusun düşük olması nedeniyle gövde kas tonusunun artırılması

2-Ekstremite kaslarındaki  spastisite nedeniyle ekstremite kas tonusunun azaltılması

3-Ekstremiteleri fleksiyonda tutma eğilimi nedeniyle ekstremitelerin tüm eklem hareket açıklığı içinde çalıştırılması planlanır

4-Hareketler spastisiteye bağlı yavaş ve güçlükle yapılır ve  amaca yönelik harekete eşlik eden hareketler vardır. Hastada değişik ve  çeşitli hareket paternlerinin sağlanması, harekete eşlik eden reaksiyonların inhibe edilmesi planlanır

5-Çocuğun mobilizasyondan korkması nedeniyle çocuğa güvende  olduğu hissettirilerek değişik hareket tecrübelerinin kazandırılması planlanır

Serebral Palsi (CP) Sorunlar ve Tedavi Yaklaşımları

1-Kas tonusunda hipotoni-hipertoni şeklinde dalgalanmalar vardır, tedavisinde postural kas tonusunun normalize edilmesi planlanır

2-Eklemler eklem hareket açıklığı içinde çeşitli istenilen noktalarda tutulamaz, orta hattan uzak eklem hareket açıklıklarında kas tonusunun giderek artırılması planlanır

3-Baş hareketleri gövde ve üst ekstremiteleri etkiler. Hareket değişikleri esnasında postür veya hareketin düzgünlüğünün muhafaza edilmesi ve gövde stabilken başın bağımsız hareketinin sağlanması planlanır

Ataksik Serebral Palsi (CP) Sorunlar ve Tedavi Yaklaşımları

1-Genellikle hipotoni, bazılarında hipertoni mevcudiyeti nedeniyle postural tonusun normalizasyonu

2-Düzeltme refleksi, denge reaksiyonları ve koruyucu cevapların yetersiz koordinasyonu vardır, koordine, düzgün otomatik reaksiyonların geliştirilmesi

Serebral Palsi (CP)Rehabilitasyonunda Basamaklar

I- Aile eğitimi:

  • Rehabilitasyonun etkinliği ve prognozu hakkında gerçekçi olmak
  • Problemleri kabullenmede aileye destek olmak, hem kendi hem de çocuklarının hayatlarını düzenlemek için karar alırken yardımcı olmak
  • Gerekli uzmanlar ile birlikte rehabilitasyon konusunda bilgilendirmek
  • II- Motor Eğitim:

Etkinliği artırmak için gerekli önemli noktalar:

1) Çocuğa özgü hedeflerin belirlenmesi

2) Öğretilecek becerilerin sınıflandırılması ve ne boyutta öğretileceği

3) Öğretilecek becerilerin sırası

4) Tekrar miktarı

5) Pratiklerin planlanması

6) Değişmelerin derecesinin takibi

7) Rehberlik ve yönlendirme

8) Uygun feedback yöntemlerinin kullanılması

Serebral Palsi (CP) Motor Eğitimde Ortak Uygulamalar

1) Ortam

  • Ortam üzerinde durulması gereken ilk faktördür çünkü CP’li çocuk değişik fiziksel çevre ve stimulasyonlarla daha hızlı öğrenir
  • Ortam çocuğu uyarıcı ve motive edici olmalıdır
  • Çocuğun ilgi duyacağı  resimler, oyuncaklar ve  diğer  rehabilitasyon  gereçleri bulunmalıdır
  • Bazı kliniklerde ortam  uygun  cevabın  elde  edilmesi  için değişik  oyun  ve  ev  ortamına  benzer  alanlara dönüştürülmüştür

2) Motivasyon

  • Motive edilmiş öğrenme belli bir hedefe yönelik öğrenmedir
  • Çocuğun beceriyi anlamlı olarak algılaması, başarmaktan memnun olması ve daha yüksek hedeflere yönlendirilebilmesi için önemlidir

3) Üretken Davranışlar

  • Üretken davranışlar akıcılığı, bağımsızlığı, özgünlüğü ve bütünlüğü kapsar
  • Örneğin; merdiven çıkamayan çocuğa yan yatarak merdiven basamaklarında kendini yukarı çekmeyi öğretme, bir alet yada elle destekleyerek öne doğru kalkıp yürüme eğitimini kapsar

4) Emirler

  • Uygun emirler, çocuğun dikkat ve gayretini artırır
  • Motor öğrenmenin ayrılmaz bir parçası olan becerilerle ilgili olan bilgiyi, ilgisiz olan bilgiden ayırt edebilmesini sağlar. Böylece çocukların seçici dikkatlerini geliştirir

5) Örnekleme

  • Örnekleme sözel emirleri tamamlayabilir yada onların yerine geçebilir
  • Çocuklar görsel eğitime erişkinlerden daha çok eğilimlidirler

6) Pratiklerin ve yorgunluğun planlanması

  • Çalışma süresi dinlenme süresine eşit yada çalışma süresi dinlenme süresinden fazla pratiklerin, yorgunluğa rağmen öğrenmeyi artırdığı bildirilmiştir
  • Motor aktiviteler yorgunluğun kademesi giderek artırılarak uygulanmalıdır
  • Bir dereceye kadar olan yorgunluk motor öğrenmede gereklidir ve egzersiz yaptıracak kişilere bu durum anlatılmalıdır

Egzersiz

  • Konvansiyonel egzersiz programları eklem hareket açıklığına yönelik aktif ve pasif egzersizler, güçlendirici egzersiz programları ve kardiyovasküler kapasiteyi arttırıcı egzersiz programlarından oluşur
  • Egzersizler özellikle:

1) Cerrahi girişim sonrası iyileşme döneminde

2) Kontraktür riskinin arttığı hızlı büyüme  dönemlerinde

3) Tekerlekli iskemle kullanan tüm vücut tutulumlu çocuklarda, önem taşır

Temel motor fonksiyonları kazanmaya yönelik egzersiz programları düzenlenmelidir:

  • Postür: Baş kontrolü, oturma dengesi, quadripedal denge, ayakta durma dengesi
  • Ambulasyon: Destekleme, resiprokasyon. dinamik denge, segmental kontrol
  • Üst ekstremite fonk: Erişme, kavrama, pozisyonlama, yerleştirme, gevşeme, manipulasyon
  • Oral fonk: Çiğneme, dil hareketleri, yutma, respiratuar motor kontrol, glottal fonksiyonlar

III-Serebral Palsi (CP)AMBULASYON

  • 9 aya kadar baş kontrolünü kazanan, 24 aya kadar bağımsız oturabilen, 30 aya kadar emekleyen çocukların yürümesi beklenir
  • 20 aya kadar başını tutamayan ve 4 yaşına kadar bağımsız oturamayan çocukların yürüme potansiyeli çok düşüktür
  • Ambulasyonun 5 kompenenti mevcuttur:

1) Destekleme aktiviteleri

2) Resiprokasyon

3) Dinamik denge

4) Segmental koordinasyon

5) Ambulasyonun tamamlanması

1) Destekleme:

  • Destekleme aktiviteleri gövde, kalça ve dizlerde ekstansör, ayak bileği ve parmaklarda ise plantar aktivitedir. Bu aktivitelerde belirli bir kas gücüne ulaşılması gereklidir
  • Kas gücü yetersiz çocuklarda; soğuk uygulama, fırçalama, elektrik stimulasyonu, pasif germe, feedback ve fasilitasyon teknikleriyle kas aktivitesi uyarılarak yardımlı-aktif, aktif, dirençli aktiviteler düzeyine çıkılır
  • Fleksör hipertonili hastalarda ise  öncelikle fleksör aktivite inhibisyonu öğretilmelidir

2) Resiprokasyon: Hasta sırtüstü yatırıldıktan sonra terapist tarafından pasif olarak manüel manipülasyon ile gösterilir

  • Oturur pozisyonda resiprokal alt ekstremite hareketinin elde edilmesi için bisiklet kullanımı faydalıdır

3) Dinamik denge: Aktif hareketler esnasında vücudun ağırlık merkezinin muhafaza edilmesine dinamik denge denir

  • Denge eğitiminde denge topu, denge tahtası ve paralel bardan çok yararlanılır. Ayrıca sanal veya gerçek atlarla bu eğitim verilebilir

4) Segmental koordinasyon:

  • Kuvvet ve etkinliği yetersiz olan segmental motor komponentler fasilite edilerek geliştirilir ve yürümede kullanılır
  • Örneğin ayak bileği dorsifleksiyonunu fasilite etmek için kalça fleksörlerinin sinkinetik aktivitesinden faydalanılır
  • Hastanın dizi fleksiyona getirilir ve manuel olarak uygulanan dirence karşı aktif kalça fleksiyonu yapması istenir
  • Sıklıkla spontan olarak ayak bileği dorsifleksiyonu ortaya çıkar. Bu manevra defalarca tekrarlanır
  • Başarı sağlandıkca kalça fleksiyonu azaltılarak devam edilir

5)Paralel bar eğitimi:

  1. a) Tutanarak ve tutunmaksızın düzgün postürde ayakta durma
  2. b) Vücut ağırlığının bir alt ekstremiteden diğerine aktarılması
  3. c) Kol gücü ile ayakları yerden kesme
  4. d) İleri doğru ayakları yerden kesme tarzında basit yürüme paternleri öğretilir

Paralel bar içi eğitiminde belirli bir düzeye erişildiğinde yürüme eğitimi paralel barın dışında baston, koltuk değneği veya yürüteç yardımı ile devam ettirilir

serabral 9

serabral 10 serabral 11

IV-Serebral Palsi (CP) CİHAZLAMA

  • CP’de cihazlama sadece mobilizasyonun değil diğer fonksiyonların da daha bağımsız hale gelmesini sağlar
  • Cihazlama CP tedavisinde tamamlayıcı bir uygulamadır, eklemde stabiliteyi sağlar, posturu düzeltir
  • Primitif reflekslerin bulunması, denge bozukluğu, duyu kusurları cihaz kullanımını olumsuz yönde etkiler
  • Ortez kullanım endikasyonları çocuğun yaşına, motor kontrol seviyesine, deformite tipine, fonksiyonel prognoz beklentisine bağlı olarak değişir
  • Ortez kullanan çocuğun sık sık takibi gerekir, hızlı büyüme çağında ortez kısa sürede ekstremiteye uyumsuz hale gelebilir
  • Çocuğun fonksiyonel gereksinimlerine göre endikasyonlar zamanla değişebilir
  • Çok küçük, hızlı gelişen ve uyumu zor çocuklarda aquaplast yani su içinde şekil verilebilen kısa yürüme ortezlerinin kullanılması tavsiye edilir

        

Serebral Palsi (CP)  Üst ekstremite ortezleri:

CP’li çocuklarda progresif kontraktürlerinin engellenmesi için el ve elbileğini fonksiyonel pozisyonda tutan statik ortezler kullanılabilir

Dirsek ve omuzda ortez kullanımı endikasyonu çok kısıtlıdır. El için 2 tip ortez kullanılır:

1) Opponens splinti başparmağı avuç içinden kurtarmak amacıyla kullanılır

2) Dirsek-bilek-el ateli ise üst ekstremiteyi fonksiyonel pozisyonda tutmak amacı ile istirahat ateli olarak kullanılır

      

 Serebral Palsi (CP) Alt ekstremite ortezleri:

Ayak ortezleri (FO)

  1. a) Topuk yastığı (Heel cup): Subtalar eklemin hafif instabilitesinde kullanılır
  2. b) Supramalleoler ortez (SMO): Dinamik ekinde kullanılabilir

Ayakbileği-Ayak ortezleri (AFO)

  1. a) Rijid AFO: Yürüyemeyen çocuklarda kontraktür oluşumunu önlemek, ayakta durmak için ayak-ayak bileği stabilitesini sağlamak; yürüyen çocuklarda basma fazında topuk vuruşunu sağlatmak, salınım fazında parmakları yerden kesmek ve diz stabilitesini arttırmak için kullanılır
  2. b) Eklemli AFO:
  • Yürüyebilen çocuklarda kullanılırserabral 12 eklenti
  • Pasif ayak bileği dorsifleksiyonu olan, merdiven çıkıp inebilen çocuklarda rijid AFO yerine kullanılmalıdır
  • Basma fazında dorsifleksiyona izin vermesi sayesinde normale yakın bir yürüme sağlar
  • Pasif dorsifleksiyon yaptırılamayan çocuklarda eklemli AFO, orta ayak eklemlerini zorlayarak deforme edeceğinden, kontrendikedir
  1. c) Ground reaction veya floor reaction orthosis (GRAFO-FRO): Triseps serabral 13 eklenti
    ve/veya kuadriseps zayıflığında ya da bükük diz yürüyüşün varlığında kullanılır

Omurga ortezleri

Torako-lumbosakral ortez (TLSO)

Serviko-torako-lumbosakral ortez (CTLSO)

1) Omurga deformitelerinde cerrahi girişim zamanını geciktirerek omurga büyümesine zaman kazandırmak

2) Beslenme sorunları olan çocuklarda ameliyata hazırlık döneminde oturma dengesini korumak

3) Postop dönemde füzyon oluşana kadar implanta aşırı yük binmesini engellemek için kullanılır

MOBİLİTEYİ ARTTIRAN CİHAZLAR

  Ayakta Durma Bacaları

Çocuğu dik durumda destekleyerek alt ekstremitelerine yük binmesini sağlayan cihazlardır    Gövdeyi önden destekleyen yüzükoyun pozisyondaki bacalar kalça fleksörlerinin gerilmesini, dizin ekstansiyonunu ve ayak bileği dorsifleksiyonunu sağlar

Ancak gövde ekstansörleri spastik  ve baş kontrolü kötü olan çocuklarda sırttan destek veren bacalar tercih edilmelidir

Yürüteçler

Çocuk yürüteçlerinin tekerlekli olması gereklidir

Yürümede maksimum destek sağlarlar ancak merdivende taşınmaları güçtür

Gövdede ekstansör spastisite hakimse önden destekli yürüteç kullanılır   Önden destekli yürüteçler kalça fleksörlerinde kontraktüre yol açtığından çoğu zaman arkadan destekli yürüteçler tercihtir

Tekerlekli Sandalye

Ağır motor bozukluğu olan, oturma dengesi kötü ve fonksiyonel mobilitesi olmayan çocuklarda tekerlekli sandalye kullanılabilir

Tekerlekli sandalye seçiminde ayak desteklerinin uygunluğu, oturma sahası ve sırt kısmının derinliği, sertliği, genişliği ve taşınabilir özelliği göz önünde bulundurulmalıdır

Koltuk değnekleri

Yürüteci rahat kullanan, gövde kontrolü ve dengesi yeterli olan çocuklara 4 yaşından sonra koltuk değnekleri verilmelidir

CP’li çocuklar genellikle aksiller destekli veya Lofstrand tipi koltuk değneklerini tercih ederler

Tekerlekli sandalye ne zaman verilmelidir?

  • Yürüme prognozu kötü olan tüm çocuklarda tekerlekli iskemle kullanımı teşvik edilmelidir
  • Bu çocuklar genellikle üst ekstremitelerini de iyi kullanamadıklarından motorlu iskemleler tercih edilmelidir
  • Yürüme potansiyeli kısıtlı olan bazı ağır spastikler ve atetoidlerde, yürüteç ve koltuk değneği ile ambulasyon aşırı enerji tüketimine yol açtığından bu çocuklarda sosyal ve eğitsel gelişimi hızlandırmak için motorize tekerlekli iskemleler avantajlıdır

Serebral Palsi (CP) SPASTİSİTE TEDAVİSİ

  • Spastisite gövde ve ekstremitelerdeki fizyolojik tonusun artmasıdır
  • Kas tonusunda artma
  • DTR’lerinde artma
  • Koordinasyon bozukluğu
  • Postüral bozukluklar
  • Kas güçsüzlüğü
  • İnatçı primitif refleksler
  • Denge reaksiyonlarında yetersizlik
  • Üst ekstremitede fleksör sinerjiler ve alt ekstremitede ekstansör sinerjiler eşlik eder

Spastisitenin fonksiyonel sonuçları:

1) Spastisite ağrılı değildir. Ancak aşırı çekme ve gerilmelerden dolayı ağrı hissedilebilir

2) Kalça adduktör ve fleksör spazmları perineal hijyende önemli sorunlara yol açar

3) Spastisite fonksiyon kaybına postür bozukluğuna, kontraktür ve deformitelere yol açabilir

4) Spastisite, kas kitlesinin korunmasına, kemik mineral kaybının önlenmesine, ödem ve venöz tromboz oluşma riskinin azalmasına katkı sağlar

5) Alt ekstremitedeki ekstansör spastisite ayakta durma ve yürümede gövdenin dik tutulmasına yardımcıdır

Serebral Palsi (CP) Tedavi yöntemleri:

1) Fizik tedavi modaliteleri

2) Medikasyon

  1. a) Oral medikasyon
  2. b) İntratekal Baklofen
  3. c) Nöromüsküler Bloklar- Sinir Blokları (Fenol, alkol, botulinum toksin A)

 3) Cerrahi (Kas-tendon uzatma, selektif dorsal rizotomi)

1) Fizik tedavi yöntemleri

Spastik olguda fizyoterapinin iki ana amacı:   Spastik kas tonusunu azaltmak ve artmış tonusun yaratacağı kontraktür gelişimini engellemektir

Pozisyonlama ve germe egzersizleri kullanılır

Pozisyonlama çocuğun antispastik pattern de denilen inhibitör pozisyonda yatırılması ve oturtulmasıdır

Bu pozisyona ek olarak kontraktür gelişimini engellemek için eklemler fonksiyonel pozisyonda tutulmalıdır

Germe egzersizleri:

  • Spastik kasların splint ve alçı  tespitlerle  ortalama 6 saatten fazla süreyle uygun pozisyonda gerilmesi, spastisiteyi  büyük ölçüde azaltır
  • Özellikle üst ekstremiteye uygulanması kontraktüre gidişi engelleyebilir
  • Alt ekstremite splintlerinin spastisiteyi azaltıcı etkisi ise çok azdır
  • Spastisite tedavisinde kullanılan bir fizik tedavi ajanı yüksek titreşimli vibrasyondur
  • Bu titreşimlerin antagonist kaslara uygulanması ile agonist kaslarda resiprokal inhibisyon oluşur ve böylece istemli motor aktivite elde edilir
  • Girdaplı su banyosu, HP, sıcak havlu, parafin banyosu gibi yüzeyel ısı uygulamaları spastisiteyi azaltabilir
  • 20-30 dakikadan daha uzun süreli soğuk uygulamalarda spastisitede kısa süreli (2-3 saat) rahatlama sağlar

Elektrostimulasyon:        

  • Manyetik Repetitif Stimulasyon, spastisitede anlamlı fakat geçici düzelmeler sağlayan bir elektrostimulasyon metodudur
  • Kafa çevresine uygulanan paletler vasıtası ile motor kortekse sabit frekansta tekrarlayan manyetik uyarı verilir
  • Uygulama sonrası hastaların kas tonusunda anlamlı gevşeme gözlenmekte ve bu etki haftalarca sürmekte, hasta bu arada ilaç gereksinimi duymamaktadır

Elektrostimülasyon

  • Spastik adelelerin üzerine konulan yüzeyel elektrodlar yardımıyla alçak frekanslı elektrik akımları kullanılarak stimülasyon yapılmasının spastisiteyi kısa sürelerle azalttığı gözlenmiştir
  • Ayrıca spastik adelenin antagonistine de stimülasyon uygulanabilir
  • Hafif ağrılı olması, etkisinin kısa süreli oluşu ve ancak hastane içi koşullarda, terapi ünitelerinde uygulanabilmesi nedeniyle bu yaklaşım sadece fizyoterapi seansının bir parçası olarak kullanılabilir

2) Medikasyon

  1. A) Oral medikasyon

Baklofen:

  • Santral sinir sisteminde ana inhibitör nörotransmitter olan GABA’nın agonistidir
  • Etkisini ağırlıklı olarak omurilikte gösterir
  • İnternöronun ikinci motor nöron üzerindeki inhibitör etkisini arttırarak spastisiteyi azaltır
  • Afferent uçlardan eksitatör nörotransmitter salınımını azaltır
  • 5 mg -20 mg dozda kullanılır
  • Yan etki: Güçsüzlük, yorgunluk, konfüzyon, depresyon, GIS yan etkilerdir. Epilepsi eşiğini düşürebilir, ani kesilirse nöbet veya halusinasyonları tetikleyebilir

Diazepam:

  • Beyindeki retiküler formasyon ve spinal korddaki benzodiyazepin bölgelerine etkir
  • GABA’nın bağlanmasını ve presinaptik inhibasyonunu artırır
  • 2 mgr – 40 mgr dozda kullanılır
  • Sık görülen yan etkileri: Yorgunluk, üriner retansiyon, kabızlık, hafıza bozuklukları, uyuklamadır
  • Tolerans gelişebilir, ani kesilmesi nöbetleri tetikleyebilir
  • İnkomplet spinal kord yaralanmalarında tercih edilir

Dantrolen:

  • Tedavi edici etkisi doğrudan kas içindeki kasılma mekanizması üzerinedir
  • Hem intrafüzal hem  ekstrafüzal liflerde  sarkoplazmik retikulumdan Ca salınımını azaltarak kontraksiyonları azaltır
  • 5 mgr/kgr/gün – 12mg/kg/gün dozda verilir
  • Orta dereceli sedatif olup yorgunluk, bulantı kusma, uyuklama ve diyareye neden olabilir
  • Hepatotoksik olduğu için düzenli aralıklarla karaciğer fonksiyon testleri yaptırılmalıdır
  • Enzimler yükselirse yavaş yavaş  azaltılarak bırakılır
  • Pulmoner fonksiyonları da deprese edebilir
  • Sıklıkla CP’de spastisite tedavisinde tercih  edilir
  1. B) İntratekal Baklofen
  • Baklofen’in terapötik etkisini artıtrmak amacı ile uygulanır
  • Endikasyonları: 3 yaş üzerinde, tüm vücut tutulumlu, belirgin spastisitesi olan ve spastisitesinin azaltılması ile fonksiyonel kazanç ve bakım kolaylığı beklenen olgular
  • Hipotoni, kore ve atetozda yararlı değildir
  • Uygulama sonrasında spastisite azalınca kas zayıflığı belirginleşir, bu nedenle güçlendirici egzersiz programları çok önemlidir
  • Komplikasyonları: Santral sinir sisteminde kateter enfeksiyonu, BOS kaçağı
  1. C) Nöromüsküler Bloklar-Sinir Blokları
  • Medikal tedavinin yetersiz kaldığı ve cerrahi girişimin risk oluşturacağı düşünülen olgularda çeşitli kimyasal maddeler ile motor yollar üzerinde çeşitli seviyelerde kalıcı lezyonlar oluşturmak mümkündür
  • Alkol (% 50’lik salin dilusyonuyla)
  • Triseps suraeye enjekte edilir
  • Nöromüsküler bileşke hasarı yaratarak denervasyon yapar
  • 2-6 hafta spastisiteyi azaltır
  • Uygulama çok ağrılı olduğu için genel anestezi altında yapılması gerekir
  • Enjeksiyon yerinde ağrı ve kronik nöropatik ağrı yapabilir
  • Uygulama güçlükleri ve yan etkileri nedeni ile kullanımı tercih edilmez
  • Fenol: (uzun etki süresi için % 5-7’lik dilüe su, salin veya gliseroldeki solüsyonları kullanılır)
  • Triseps surae, tibialis posterior, el bileği -parmak fleksörlerine yapılır
  • Proteinleri denatüre, myelin ve aksonları tahrip etmesiyle antispastik etki yapar
  • Yüksek doz enjeksiyonlar sonrasında kasta seyirme, konvulsiyon ve kardiopulmoner depresyon gözlenebilir

         Botulinum Toksini:

  • Nöromusküler bileşkede asetilkolin salınımını inhibe ederek kimyasal denervasyon yapar
  • Lokalize paralizi oluşturur
  • Toksinin uygulanması ile spastisitedeki azalma arasında; kastan yavaş difüzyonu veya presinaptik terminale ulaşması için gereken zamanı yansıtan 2-3 gün geçer
  • Spastisitedeki azalma 3-6 ay devam eder
  • Uygulama tekniği fenole göre çok daha kolaydır, ağrısızdır, anestezi gerektirmez, önemli komplikasyonu yoktur
  • Dezavantajları arasında etkisinin geri dönüşümlü olması, direnç gelişmesi ve fiyatı sayılabilir

         3) Cerrahi

  • Ortopedik cerrahi ile spastik kaslar uzatılarak kas iğciğinden gelen uyarılar azaltılır, bu sayede germe refleksi daha az uyarılır ve spastisite azalır
  • Ayrıca spastisite nedeniyle oluşan deformite ve kontraktürler de düzeltilir
  • Ancak ortopedik cerrahi girişim yapılmadan önce spastisite tedavisi için diğer tüm yöntemlerin uygulanmış olması gereklidir
  • Beyin cerrahisinin girişimlerinden stereotaktik ensefalotomi, serebeller stimulasyon, longitudinal myelotomi, selektif dorsal rizotomi (SDR) ve nörektomi sayılabilir
  • Selektif dorsal rizotomi, omuriliğin L2 – S2 seviyeleri arasındaki posterior sinir köklerinin belirli dallarının seçilerek kesilmesidir
  • Bu sayede kas iğciğinden gelen uyarı omuriliğe ulaşamaz ve spastisite azalır
  • Selektif deyimi ile anormal nörofizyolojik özellikleri olan dalların kesilmesi kastedilir
  • Postoperatif dönemde spastisitede azalma olsa bile kas zayıflığı, gövdesel hipotoni, eklem hareket açıklığı kısıtlılığı, motor kontrol bozukluğu ve primitif refleks paternlerinin devamı gibi yoğun rehabilitasyon programı gerektirecek problemlerle karşılaşılır
  • Bunlara rağmen selektif dorsal rizotomi’nin tuvalet, giyinme, soyunma aktivitelerinde, oturma dengesinde, kognitif fonksiyonlarda artış sağladığını gösteren çalışmalar da vardır

Serebral Palsi (CP)’ de cerrahi uygulamalar:

  • Cerrahi uygulanan vakaların yaklaşık % 95’i spastik tiptir
  • CP tipleri içinde ortopedik cerrahiden en fazla yararlanacak olan hasta grubu spastik tiptir
  • Atetoid tipte; ağrılı kalça dislokasyonları
  • Hemiplejiklerde; pes ekinus ve pes varus
  • Diplejiklerde; makaslama ve pes valgus
  • Tüm vücut tutulumunda; omurga deformitesi ve kalça instabilitesine yönelik cerrahi girişimler yapılır
  • Diskinetik CP’de cerrahi girişim pek önerilmez
  • Tremor ve ataksiyi kontrol altına almak için cerrahi planlanmamalıdır
  • Mental sorunları olan çocuklarda uzun süreli immobilizasyon ve fizyoterapi gerektirecek ameliyatlar yapılmasından kaçınılmalıdır
  • CP’de cerrahi endikasyon varsa operasyon erken uygulanmalıdır
  • Yürüyen çocuklarda 5-7 yaşlarında nöromotor gelişimin tamamlanması ile yürüme paterni yerleşir
  • Postürü ve yürümeyi düzeltmeye yönelik cerrahi girişimlerin bu dönemde yapılması ve mümkünse tek seansta bitirilmesi gereklidir
  • Üst ekstremite cerrahisi ise, çocuğun ameliyat sonrası terapiye daha kolay uyum sağlayacağı 6 -12 yaşlar arasında  yapılmalıdır
  • Kalça instabilitesini önlemek için yapılması gereken addüktör – fleksör gevşetme ve osteotomilerde yaş sınırı yoktur

Serebral Palsi (CP)  SIKLIKLA UYGULANAN CERRAHİ GİRİŞİMLER

  1. A) Kas ve tendon operasyonları

1) Gevşetme

2) Eksizyon (Dizde fleksiyon deformitesinde gracilis ve semitendinosus tendonektomisi yapılır)

3) Uzatma (Spastik hemiplejik CP de ekinovarus deformitelerine yönelik triceps surae tendonu uzatılması uygulanır)

4) Transfer (CP de tendon transferleri pek başarılı değildir)

5) Kısaltma (El bileği radial ekstensör kaslarının tendon kısaltma operasyonları yapılabilir)

  1. B) Kemik operasyonları

1) Artrodez

  • Spastik hemiplejik CP de ekino-varus, spastik diplejik CP’de ekino-valgus deformitelerinde kullanılır
  • En iyi sonuç ekino-valgus deformitesinde elde edilir
  • Triple artrodezde subtalar, talonaviküler, kalkaneo-küboid eklemlerin füzyonu sağlanır
  • 12 yaşından sonra yapılmalıdır
  • 4-9 yaşları arasında ekstra-artiküler subtalar eklem füzyonu yapılabilir

2) Osteotomi

  • En sık koksa valga ve anteversiyon deformitelerini düzeltmeye yönelik intertrokanterik femur osteotomileri yapılır
  • Bu deformitelere sıklıkla kalça dislokasyonu eşlik eder
  • Kalça dislokasyonu, kalçanın adduksiyonu ve fleksör kaslarının güçlü, abdüktör kaslarının ise zayıf olmasından kaynaklanır
  • Öncelikle addüktör-fleksör kaslar zayıflatılmalı, abdüktör kaslar güçlendirilmelidir
  • Hasta kalça eklemine yük verilmek üzere ayağa kaldırılmalıdır

Postoperatif Bakım ve Rehabilitasyon

  • Ameliyat sonrası terapinin amaçları en kısa sürede eklem hareketi ve kas gücünün kazanılması ve yürümenin düzeltilmesidir
  • Pasif veya aktif yardımlı eklem hareket açıklığı egzersizleri ile rehabilitasyona başlanır
  • Alt ekstremite operasyonlarından sonra sıklıkla kısa bacak alçısı uygulanır
  • Alçı çıkarıldıktan sonra zayıf kasları korumak ve sekonder eklem deformitelerini önlemek amacıyla uzun yürüme cihazları bir süre kullanılmalıdır

[/xt_item][xt_item title=”İLGİLİ VİDEO” icon=”Select Icon—“]BELTEN[/xt_item][xt_item title=”DÖKÜMAN İNDİR” icon=”Select Icon—“]Çevre psikolojisi[/xt_item][xt_item title=”EĞİTİM TALEBİ ” icon=”Select Icon—“]KİM[/xt_item][/xt_tab]

Psikolog, psikoterapist, şişli psikolog, Mecidiyeköy, psikolojik danışmanlık merkezi, osmanbey, fulya, çocuk, aile, sosyal fobi, kaygı, özgüven, okb, obsesif kompülsif bozukluk, okb, obsesif kompülsif kişilik bozukluğu panik atak, çekingen kişilik bozukluğu, Avrupa yakası, hipnoterapi, cinsel terapi

Özel Öğrenme Güçlüğü nedir?

[fruitful_tabs type=”vertical” width=”100%” fit=”false”]
[fruitful_tab title=”TANIMI VE TARİHSEL KÖKENLERİ”]

Özel Öğrenme Güçlüğü nedir?

Amerikan Psikiyatri Birliğinin (APA 2001) tanımına göre özel öğrenme güçlüğü̈ zekâsı normal ya da normalin üstünde olan bireylerin, standart testlere göre yaş, zekâ düzeyi ve aldığı eğitim göz önünde bulundurulduğunda okuma, matematik ve yazılı anlatım düzeyinin beklenenin önemli ölçüde altında olmasıyla tanısı konulan bir bozukluktur. Özel öğrenme güçlüğü̈ olan bireyler, öğrenmede çok önemli olan bilgiyi işleme sürecinin (bilginin alınması, düzenlenmesi, bellekte depolanması ve iletilmesi) bir kısmında ya da hepsinde sorun yaşayabilirler

Disleksili Ünlüler

*Albert Einstein
*Mozart
*Wright Brothers
*Leonardo da Vinci
*Cher
*Tom Cruise
*Walt Disney
*John Lennon
*Winston Churchill
*Henry Ford
*Stephen Hawkings
*Jules Verne
*Alexander Graham Bell
*Woodrow Wilson
*Hans Christian Andersen
*Nelson Rockefeller
*Thomas Edison
*Agatha Christie
*Whoopi Goldberg
*Rodin
*Dustin Hoffman
*Robin Williams
*Louis Pasteur
*Werner von Braun
*Dwight D.Eisenhower
*F. Scott Fitzgerald-Yazar
*Mariel Hemingway
*George Bernard Shaw
*Beethoven
*Carl Lewis
*Magic Johnson
*Sylvester Stallone

[/fruitful_tab]
[fruitful_tab title=”DSM ÖLÇÜTLERİ”] Tab 3 content place [/fruitful_tab]

[fruitful_tab title=”TİPLERİ/ÇEŞİTLERİ”]

özel öğrenem güçlüğü Sınıflandırma:

Okuma bozukluğu(disleksia)

Yazılı anlatım bozukluğu

Matematik bozukluğu

Okuma Bozukluğu:

Okuma bozukluğu:

Çocuğun okuma becerilerinin yaşı zekası ve okul durumuna  göre beklenen düzeyin altında olmasıdır.

Okuma bozukluğu okul çağı çocuklarının % 4 ünde görülür

Kelimeleri tanımada güçlük,yavaş ve yanlış okuma , iyi anlayamama .

Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olanlarda da okuma bozukluğu  riski yüksektir.

Yavaş okuma ,hızlı okuma, okurken harf atlama ,ekleme ,değiştirme türünden hatalar yapma,

Okurken eksik bırakma ve tekrarlama hataları olması

Harfleri birbiriyle karıştırma tanıyamama fonetik olarak karıştırma

Görsel işlemleme ve algıda sorunlar:

p  /   d  p  g  b

Sesbilgisel işleme bozuklukları:

(baş)           /beş/   /baş/

/taş/   /kaş/

/baş/  /bağ/

6 yı 9,

u’ yu n,

b’ yi  d ile  karıştırma

Kelime ve heceleri ters  okuma

ev  ve ….. çok  koç

Yazılı Anlatım Bozukluğu:

Çocuğun yazı yazma becerisinin yaşı, zekası ve eğitim durumuna göre beklenen düzeyin altında olması

Yazı yazabilmek bir çok yeteneği kapsamaktadır.

Bilgi,düşünce, fikir         akılda

tutmak         ilişkilendirmek ve

sıralamak        sözcük ve harfleri

birbirinden ayırt  edebilmek

sayfada uygun yerlerine koyabilmek

beyindeki mesaj ile el göz koordinasyonunun sağlanması

Genellikle okuma bozukluğu ile birlikte görülür.

Disgrafiya: gördüğü harf kelime ve sayıları yazabilmek için gerekli işlemleri yazamaz, çağrışım yapamaz. Defterin hangi satırını ve yönünü kullanacağını bilemez. İşittiklerini de harekete geçirip yazamaz.

.Göz önüne getirmede sorunlar: Gördükleri sözcükleri anlayıp okurlar, fakat bu sözcükleri duyduklarında  harflerin ve sözcüklerin  simgelerini göz önüne getiremezler. Bakarak yazarlar  fakat söylenildiğinde yazamazlar

Söz diziminde aksaklık:

Gramer kurallarına göre yazamazlar. Düşüncelerini, yazmak istediklerini derleyip toplayıp bir düzene sokamazlar, yazıya dökemezler. Yazılı sınavlarda başarılı olamazlar. Kompozisyon, mektup ya da hikaye yazamazlar.

Matematik bozukluğu:

Dört yetenek alanında bozukluk saptanmıştır:

Dil yetenekleri: (matematik terimlerini anlama ve yazılı problemleri  matematik sembollerine çevirme)

Algısal yetenek: (sembolleri tanıma ve anlama, sayıları kümeleştirme yeteneği)

Matematik bozukluğu:

Matematik yetenekleri: (toplama, çıkarma, çarpma, bölme ve temel işlemlerin sırasını izleme)

Dikkat yetenekleri: rakamları doğru yazma işlem sembollerini doğru gözleme.

[/fruitful_tab]
[fruitful_tab title=”SIKLIK VE YAYGINLIK”]

Özel öğrenme güçlüğü Epidemiyolojisi

Okula devam eden öğrencilerde % 1-33 ..Erkeklerde kızlara oranla daha fazla görülmektedir. Okuma bozukluğu sol elini kullananların oranı yüksektir.Öğrenme güçlüğü olanların %20 sinin solak olduğu bilinmektedir. Öğrenme Güçlüğü Görülme Sıklığı
Farklı tanı ölçütleri nedeniyle çeşitli ülkelerde bildirilen oranlar çok farklıdır. (% 1-30) . Literatürde çin % 1, Venezüella % 3,3 olarak belirtilmektedir.

[/fruitful_tab]
[fruitful_tab title=”BELİRTİLERİ VE NEDENLERİ”]Özel öğrenme güçlüğü Nedenleri :

Kesin sebebi bilinmemekle birlikte:

Beyin hasarı,

Gelişimsel sapma,

Genetik –kalıtımsal etmen,

Algısal bozukluklar,

Nörolojik fonksiyonlarda bozukluklar,

DİSLEKSİNİN BELİRTİLERİ

3-5 YAŞ
1- Kelimelerin tekrarlandığı şarkılardan hoşlanmaz
2- Tekerlemeli oyunları bir türlü öğrenemez
3- Bebek gibi konuşmaya devam eder. Kelimelerini sık sık şaşırır
4- İsmindeki harfleri bile öğrenemez ve ilgi göstermez.
5- Haftanın günleri, harfleri sayıları bit türlü öğrenemez… tüm uğraşlara rağmen

5-6 YAŞ
1- Harf ve kelimeleri tanıyamaz, kendi ismini bile yazamaz, kelimelere uyduruk yazılımlar bulur.
2- Kelimeleri hecelere bölemez. Kapı kelimesini Ka-pı olarak bölemez.
3- Kafiye yapan kelimeleri tanıyamaz. Bacı-Hacı gibi
4- Harfleri kelimelerle bağdaştıramaz. Kedi ne ile başlıyor? Sorusunu cevaplayamaz.
5- Heceleri tanıyamaz. K ile hangisi başlar kedi, hacı, bacı diye sorulduğunda cevaplayamaz.

6-7 YAŞ:
1- Heceleri tanımakta ve yan yana koymaktaki güçlüğü devam ediyorsa
2- Tek heceli kelimeleri okuyamıyorsa: Top, bal, kel gibi
3- Okuma hataları harflerin dizilişinde hata yaptığını düşündürüyorsa. Kediyi yedi diye okuma gibi..
4- Okumaktan nefret etme, okumayı ZOR İŞ olarak değerlendirme gibi yakınmaları varsa

7 YAŞ ve ÜZERİ:
1- Uzun ve zor kelimeleri yanlış okuma… Cumhuriyet yerine hürriyet gibi
2- Benzer kelimeleri karıştırma… Kurt yerine yurt gibi
3- Okurken duraklama, eee yani gibi eklerle doldurma
4- Telefon numarası, ev adresi, tarihleri hatırlayamama
5- Çok heceli kelimelerin sonunu veya tamamını uydurma cumhuriyetimizin yerine hükümetimizin gibi
6- Kelimelerin bazı hecelerini atlama cumhuriyetimizin yerine cumhuriyetin gibi
7- Okuma esnasında zor kelimelerin yerine kolayını seçme. Hatıra yerine anı gibi
8- Yazım hatalarıyla dolu özensiz yazma
9- Bağlaç gibi anlamsız ekleri atlama. İle, ve gibi kelimeleri okumama
10- Sesli okumaktan kaçınma

[/fruitful_tab]
[fruitful_tab title=”GİDİŞAT VE SONLANIM”] Tab 2 content place [/fruitful_tab]
[fruitful_tab title=”AYIRICI TANI VE EKTANILAR”] ÖÖG’YE EŞLİK EDEN DURUMLAR 3.1. DEHB ÖÖG sıklıkla psikolojik problemlerle ilişkilidir (Willcutt ve Pennington, 2000; Jensen ve Breiger, 2005). Araştırmalar ÖÖG’si olan çocukların yaklaşık olarak %30’unda davranışsal ve duygusal problemler bildirmektedir. Çocukluk çağının en yaygın görülen eşgörülme durumları okuma bozukluğu ve DEHB’dir (Beitchman ve Young, 1997; Biederman, Farone ve Kenan, 1991). ÖÖG’si olan çocuklarda artmış hiperaktivite riskine işaret edilirken (Cantwell ve Baker, 1991) okuma bozukluğu ile dikkat eksikliği arasında da güçlü bir ilişki olduğu bildirilmektedir (Rowe ve Row, 1992).

DAVRANIŞ BOZUKLUKLARI

• Engellenme eşiği düşük

• Fazla aceleci

• Zamanı iyi kullanmaz

• Sınıfa katılmaz

• Sosyal ilişki sorunları

• Öfke patlamaları

• Sosyal becerilerde yetersizlik

• Anksiyete bozukluğu

• Özgüven eksikliği

KONUŞMA BOZUKLUKLARI

• Gecikmiş konuşma

• Artikülasyon problemi[/fruitful_tab]
[fruitful_tab title=”ÖNERİLER”]

Öğretmenine öneriler:

Aile ile işbirliği içinde olmalı.

Öğrencinin ön sırada oturtularak,öğretmeni daha aktif dinlemesini ve derse katılımını sağlanmalı.

Daha iyi öğrendiği yöntemi kullanmak (ağır yazıyor yetiştiremiyorsa –sözlü sınav yaparak öğrenmek, motor becerisi iyi dil ve anlatım iyi değilse tahtaya kalkıp yazdırılmalı vb.)

Zayıf yönlerine odaklanıp hayal kırıklığına uğratmaktansa güçlü tarafları ön plana çıkarılmalı.

Ödevler başarabilecekleri oranda verilmeli.

Anlayabilecekleri kısa kelimelerden oluşan, detaysız  kesin  yönergeler verilmeli.

Kolay seçim yapamadıklarından sıklıkla  yönlendirilmelidirler.

Çalışmalar sırasında öğrenilenler çok sık tekrar edilmeli ve önceki öğrenilenler unutulacağından toleranslı davranılmalı

Yazı yazarken satır aralıkları boş bırakılmalı, çizgili defter kullanılmalı.

Okurken satır takibini kalemle,cetvelle ya da parmakla yapması sağlanmalı.

Kelimelerin  cümledeki yerleri değiştirilerek düzenlemesi istenmeli.

Basit atasözleri öğretilerek ne anlattığı tartışılmalı.

Talimatlar basamak basamak sıra ile söylenmeli.

Günler aylar mevsimlerle ilgili olarak görselliğe dayalı olarak (resimler) adım adım öğretmeye çalışılmalı.

Önce sonra, sabah akşam kavramları üzerinde çalışmalar yapılmalı.

Sıra takip eden çizgi – resim-öykülerle anlamlı sıraya koyma oyunlarından yararlanılmalı.

Tekerleme söyleme çalışmaları yapılmalıdır.

Matematik problemlerinin işlem adımları sıraya konulmalı, anlayarak yapabilmesi sağlanmalıdır.

Matematik derslerinde işlemlerle karşılaştığında akış şemaları çizdirilmeli.

Öğrenci sınıf içinde sürekli hareket halinde ise, sırasına oturtarak ödevi üzerinde yoğunlaşabilmesi için ne yapması gerektiğini düşünmesi sağlanmalı.

Çocuk öğretmenine dikkat etmiyorsa, öğretmen çocuğun dikkatini sağlayacak çevreyi oluşturmalı.

Dikkatlerini uzun süre bir yerde toplayamazlar, çocuk kendi hareketlerini, her çeşit davranışını kendi kontrolü altına almadıkça, ilgili olmayan uyarıcılara aldırış etmedikçe öğrenmede başarı gösteremez.

Çocuk bu kontrolü öğreninceye kadar çevresi yalın olmalıdır. Öğretmenine yakın  uyaranın az olduğu yerde oturtulmalı.

Öğrencinin öğreneceği şeylerin de sade sıra ile olması önemlidir. Hepsini birden vermeye kalkmak yerine  teker teker verilmesine dikkat edilmelidir Örneğin üç toplama işlemi yaptırılacaksa  önce biri verilmeli o bittikten sonra diğerine geçilmeli. Diğer ödevler ve derslerde de aynı yöntem yapılmalı.

Çocuk dinlemeye alıştırılmalı, sesin kesildiğini, sesleri ayırt etme, sese tepki göstermesini, sesin geldiği yer, küçük oyunlarla öğretilmeli. Örneğin çocuğa zil veya piyanoyu yani ses çıkaran nesneyi görmemek  üzere başını masaya, sıraya dayaması veya sadece gözlerini kapatması ve her sesi duyuşta eliyle masaya  vurması öğretilir. Öğrencinin tüm dikkatini sese vermesi için  ses çıkaran nesneyi görmemesi gerekir.

Çoktan seçmeli test veya sorulara sözlü olarak cevap vermesine izin verilmeli.

Çocuğun eğitiminde ezbercilik değil yargılama ön planda tutulmalı günlük yaşayışına değinilmeli.

Sağ ve sol yönelme, kağıt, kalem tutuşları, problem olan çocuklarda atılacak ilk adım bedenlerinin iki yönünün farkına varmalarının sağlanmasıdır. Örn: öğretmen çocuğun gözlerini kapamasını söyler ve eli ile çocuğun sağ ve sol eline dokunarak  öğretmenin dokunduğu eli kaldırmasın söyler.

Yeni işlem veya kavram öğretilmek istendiğinde somut düzeyden ve  çocuğun düzeyinden başlanılmalı, Örneğin toplama öğretmek için içinde sıra sıra boncuk dizileri olan abaküs veya öğretmenin yaratıcılığını kullanacağı araçlar kullanabilir. Çocukla beraber de hazırlanabilir. Amaç öğretilecek şeylerde işlemi somutlaştırmaktır.

Sınıfta özel öğrenme güçlüğü gösteren çocukla ilgilenmek hayli zor ve özveri isteyen bir iştir. Başarabilen öğretmenlerin pek çoğu çocukların farklılığını kavrayarak, onları olduğu gibi kabul ederek ve güçlüklerinin üstesinden gelmeye yüreklendirerek, çocukların ilerdeki akademik başarısını olumlu etkilemektedir.

[/fruitful_tab]
[fruitful_tab title=”TEDAVİ”]

TEDAVİ

Özgül öğrenme güçlüğünün tıbbi bir tedavisi yoktur. Ancak bu sorunun yanı sıra dikkat eksikliği, aşırı hareketlilik, deprasyon, kaygı bozukluğu gibi başka psikiyatrik bozukluklar eşlik ettiğinde bu problemlere ilişkin ilaç verilebilmektedir.

Özgül öğrenme güçlüğü tedavi bağlamında psiko-eğitsel olarak ele alınır. Çocuk normal bir okulda eğitimine devam ederken bireysel ya da gurup halinde özel bir eğitime alınır.
Çocuğun gerek akademik gerek günlük yaşamında ve ilişkilerinde sorun yaşamasına yol açan alanlarda destek sağlanır. Bu alanlar: dikkat ve görsel, işitsel, dokunsal, kinestetik algı, bellek, ardışıklık, planlama, organizasyon, izleme, sıralama, motor koordinasyon, dinleme, ifade etme, okuma-yazma, dil becerileri, kavram ve düşünme gibi psikolojik süreçleri ve diğer becerileri içerir. Bunun dışında öğrenme güçlüğü yaşayan çocuklarda sıklıkla rastlanan, özgüven eksikliği, sosyal uyumda bozulma, duygusal açıdan zorluk çekme vb. durumlara yönelik psikoterapi uygulamalarına da tedavi de yer verilir. Ayrıca özel eğitim desteğiyle akademik olarak da desteklenirler.

Öğrenme güçlüğü yaşayan çocuklar gerekli psiko-eğitsel desteği almazlarsa, düşük benlik saygısı, özgüven eksikliği, değersizlik gibi duygusal problemlerle birlikte, akademik başarısızlık, okula ve eğitime yönelik isteğin azalması, okuldan kopma, sosyal ilişkilerinde bozulma, davranış bozuklukları, iş ve sosyal yaşamında belirgin zorluklar, gibi tüm yaşamlarını etkileyecek sorunlarla ve sonuçlarla karşılaşırlar.

[/fruitful_tab]

[fruitful_tab title=”VAKA/OLGU ÖRNEĞİ”] Tab 1 content place [/fruitful_tab]
[fruitful_tab title=”İLGİLİ VİDEO”] Tab 2 content place [/fruitful_tab]
[fruitful_tab title=”KAYNAKLAR”] Tab 3 content place [/fruitful_tab]

[/fruitful_tabs]

Özel öğrenme güçlüğü Tanısı:

Tanı işlemlerinde yetersizlik durumu zeka geriliğine bağlanmayacak düzeyde olmalı,

Öğrenmesini etkileyecek bedensel bir hastalığın olup olmadığı belirlenmeli (astım,diabet,kanser hastalıklarında hastalıktan ve ilaçlardan kaynaklı öğrenme güçlüğü dikkat sorunları vb. görülebilir.)

Psikolog, psikoterapist, şişli psikolog, Mecidiyeköy, psikolojik danışmanlık merkezi, osmanbey, fulya, çocuk, aile, sosyal fobi, kaygı, özgüven, okb, obsesif kompülsif bozukluk, okb, obsesif kompülsif kişilik bozukluğu panik atak, çekingen kişilik bozukluğu, Avrupa yakası, hipnoterapi, cinsel terapi

Dissosyatif Bozuklukları

[fruitful_tabs type=”vertical” width=”100%” fit=”false”]
[fruitful_tab title=”TANIMI VE TARİHSEL KÖKENLERİ”] Tab 1 content place [/fruitful_tab]
[fruitful_tab title=”DSM ÖLÇÜTLERİ”] Tab 3 content place [/fruitful_tab]

[fruitful_tab title=”TİPLERİ/ÇEŞİTLERİ”] Tab 1 content place [/fruitful_tab]
[fruitful_tab title=”SIKLIK VE YAYGINLIK”] Tab 2 content place [/fruitful_tab]
[fruitful_tab title=”BELİRTİLERİ VE NEDENLERİ”] Tab 3 content place [/fruitful_tab]
[fruitful_tab title=”GİDİŞAT VE SONLANIM”] Tab 2 content place [/fruitful_tab]
[fruitful_tab title=”AYIRICI TANI VE EKTANILAR”] Tab 3 content place [/fruitful_tab]
[fruitful_tab title=”KOMPLİKASYONLAR-İNTİHAR”] Tab 2 content place [/fruitful_tab]
[fruitful_tab title=”TEDAVİ”] Tab 3 content place [/fruitful_tab]

[fruitful_tab title=”VAKA/OLGU ÖRNEĞİ”] Tab 1 content place [/fruitful_tab]
[fruitful_tab title=”İLGİLİ VİDEO”] Tab 2 content place [/fruitful_tab]
[fruitful_tab title=”KAYNAKLAR”] Tab 3 content place [/fruitful_tab]

[/fruitful_tabs]

VAJİNİSMUS NEDİR?

[fruitful_tabs type=”vertical” width=”100%” fit=”false”]
[fruitful_tab title=”TANIMI VE TARİHSEL KÖKENLERİ”]

VAJİNİSMUS NEDİR?

—Vajinusmus; vajinanın girişindeki kasların istem dışı kasılarak cinsel birleşmenin acılı ve imkansız hale gelmesi durumudur.

—Kasılmalar istemdışı olarak gelişir.

—Kasılmalar bilinçli ise bu vajinusmus değil eş reddidir.

[/fruitful_tab]
[fruitful_tab title=”DSM ÖLÇÜTLERİ”]

Vajinismus DSM-V Tanı Ölçütleri Nelerdir?

—A. Aşağıdakilerin birinde (ya da daha çoğunda) sürekli ya da yineleyici güçlük çekme

-birleşme sırasında vajinaya girme

-vajinaya girme girişimleri sırasında vulvovajinada ya da pelviste ağrı duyma

-vajinaya girme girişimleri sırasında vulvovajinada ya da pelviste ağrı duymaya yönelik kaygı ya da korku

-vajinaya girme girişimi sırasında pelvis tabanı kaslarını çok germe ya da sıkma

—B.  A tanı ölçütündeki belirtiler en az yaklaşık 6 aydır sürmeli

—C.Bu bozukluk  kişide klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya neden olur.

—D. Bu bozukluk, başka bir Eksen I bozukluğuyla daha iyi açıklanamaz (Örneğin, somatizasyon bozukluğu) ve sadece genel tıbbi bir durumun doğrudan fizyolojik etkilerine bağlı değildir.

—

[/fruitful_tab]

[fruitful_tab title=”TİPLERİ/ÇEŞİTLERİ”]

VAJİNİSMUS TANISI VE TİPLERİ NELERDİR?

—Vajinusmus tanısı ilk cinsel birliktelik denemesi sırasında yaşananları çiftin anlatması ile konulur.

—Primer vajinusmus;  vajinanın üçte bir dış kısmında cinsel birleşmeyi engelleyecek boyutta yineleyici ve sürekli olarak istem dışı kasılmasıdır. İlişkiye girmeye izin vermeyecek kadar şiddetli ve ağrılıdır kasılmalar. Primer vajinusmusta hasta hayatında hiçbir başarılı cinsel birleşme yaşayamamıştır. (tamamlanmamış evlilik)

—Seconder Vajinusmus; Daha önce acısız ve ağrısız cinsel birleşme yaşantısı olmuş ve sonrasında vajinusmus geliştirmiş kadınlarda görülen vajinusmus ise seconderdir.  Seceonder vajinusmus genellikle doğum yırtıkları, kötü sert jinekolojik muayneler, travma ve ameliyat yaşantıları, ağır enfeksiyonlar sonrası disparoniye bağlı olarak gelişen bir durumdur.—

[/fruitful_tab]
[fruitful_tab title=”SIKLIK VE YAYGINLIK”]

Görülme Sıklığı

—Ülkemizde görülme sıklığı ile ilgili net veriler yoktur.

—Batılı kaynaklarda %1-6 olarak tahmin edilmektedir.

—Konya’da yapılan bir araştırmada %15.3 olarak bulunmuştur.  Vajinismus yaşayan kadınların %46.3 ü bu durumu yalnızca eşlerinin bildiğini, %53.7 si başkalarının da bildiğini belirtmiş.

[/fruitful_tab]
[fruitful_tab title=”BELİRTİLERİ VE NEDENLERİ”]

VAJİNİSMUS BELİRTİLERİ NEDİR? NELERDİR?

—Vajinismusn en temel belirtisi,

—cinsel birleşme sırasında kişinin

—“panik atak benzeri” bir durum yaşamasıdır.

—Bilinci açık olsa da kadın kontrolünü yitirir.

—Penisin vajinaya girişinin ağrılı ya da zor olması,

—Çiftin rahatsız, hatta imkânsız penetrasyon (penis vajina birlikteliğini içeren cinsel birleşme) yaşaması,

—Cinsel ilişki sırasında yaşanan yanma, gerginlik ve batma hissi,

—Hiçbir belirgin nedeni olmayan cinsel ağrılar,

—Tampon kullanamama,

—Jinekolojik/pelvik muayenenin zor yapılması ya da yapılamaması,

—Cinsel ilişki sırasında solunumun durma seviyesinde yavaşlaması,

—Vücudun diğer kas gruplarının (bacak, kol, bel, vb.) ilişki sırasında spazmlar yaşaması,

—Başarısızlık ve ağrı endişesi nedeniyle ilişkiden kaçılması, şeklinde yaşanır.

VAJİNİSMUS NEDENLERİ—

1-BİYOLOJİK ETMENLER

—Pelvik tömörler,

—Vajinanın yaşlanmaya bağlı atrofisi(körelme),

—Doğum patolojileri ve

—Üretral karunkül (Kadın üretrasında en çok görülen tümördür)

—Pelvik İltihabi Hastalığı – PİD,

—Yumurtalık kistleri,

—Üriner Enfeksiyonlar,

—Vjinada sarkma

—Vajinada Kuruluk,

—Vulva kanseri,

—Vajinal enfeksiyonlar,

—Sedef hastalığı, egzema vb. deri hastalıkları.

2-PSİKO-SOSYAL ETMENLER

—Geçmişteki cinsel taciz yaşantısı, zorla evlendirilme

—-Hamilelik korkusu,

—-Acı korkusu,

—-Medikal/fiziksel durumdan kaynaklanan acılı birleşme,

—-Yüksek kaygı,

—-Yetersiz cinsel eğitim,

—-Ev yaşantısında katı ve dengesiz dini öğretilerin olması,

—-Çocuklukta şok edici cinsel görüntüye maruz kalmak,

—-Evde şiddet yaşantısı,

—-Aileye ilişkin korkular, zayıf anne, otoriter baba

—-Bağlanma korkusu,

—-Kalıplaşmış olumsuz yargılar,

—-Taciz eden bir partnerin olması,

—-İlk denemelerde acı duyma

—-Başarısızlık korkusu

—-Küçük yaşta evlendirilme

—-Güven eksikliği vb.—

—

VAJİNİSMUSLU KADINLARIN DUYGUSAL ÖZELLİKLERİ
“Herkesin bu kadar kolay yaptığı bir şeyi ben nasıl yapamıyorum” şeklinde suçluluk duyma.
Utanç duyma
Kendinden nefret etme
Hayal kırıklığı hissi
Zamanla meydana gelen cinsel isteksizlik


VAJİNİSMUSLU KADINLARIN GENEL ÖZELLİKLERİ

—Herşeyin en kötüsünü düşünürler

—Kurallara uyarlar

—Öfkeyi ifadede zorluk çekerler veya kızgınlıklarını dışa vurmazlar

—Aileye bağımlıdırlar

—İyi kız olmaya çalışırlar

—Kabul gereksinimine ihtiyaç duyarlar

—İğne dişçi… gibi korkuları vardır.

—Vücut bütünlüğünün bozulacağına dair korkuları vardır

—Çocukluk çağından kalma korkuları vardır

—Duygusal ve ruhsal gelişimleri sağlıklı değildir

—Çocuksu bir kişilikleri vardır

—Duygusal ve fiziksel olarak açık olmanın tehdit edici ve güvenilmez olduğunu düşünürler.

—Cinsel ilişki veya penisin vajinaya girmesine karşı korku reaksiyonları vardır.

—Yatak ıslatma ve uykusuzluk gibi çocukluk semptomları olabilir

—Erkekleri saldırgan olarak algılayabilirler

—Kontrolsüz davranışları vardır.

—Bedenlerinden çoğunlukla hoşnut olmazlar

—Güven duyguları zedelenmiştir, ya çok çabuk güvenirler yada güven duymada zorlanırlar.

—Cinselliği kötü ve kirli olarak algılarlar

—Sık sık hastalanırlar

—Olumsuz dinsel çatışmaları olabilir

—Anoraksi ve bulima sık görülebilir.

—Kaygılı ve tedirgin ruh halleri vardır.

—Yetişkinliği ve evliliği kabul etmede zorluk çekerler

—Geçmişlerinde cinsel şiddete maruz kalmış yada tanık olmuş olabilirler

—Cinsel organlarından iğrenme yada hoşlanmama durumu yaşayabilirler

—

VAJİNİSMUSLU KADINLARIN ORTAK AİLESEL ÖZELLİKLERİ

—Baskın, tehditkar, alkolik bir babaları olabilir.

—Cinsellikten hoşlanmayan veya bir görev gibi algılayan anne olabilir

—Fiili şiddet, sık çatışmaların ve ayrı yatak odalarının olduğu sağlıksız ebeveyn ilişkisi olan ailelerdir.

—Özel , aşırı koruyucu, sedüktif (ayartıcı, baştan çıkartıcı) veya sınırların belirgin olmadığı baba kız ilişkisi olabilir.

—Annelerini kendisini ve çocuklarını koruyamayacak kadar etkisiz, çaresiz ve bağımlı olarak değerlendirirler.

—Bilinçdışı olarak, cinsel ilişkide bulunmayı, genellikle baskın babalarına karşı mücadele vermiş fakat başarılı olamamış ve zavallı olarak algılanan anne ile özdeşleşme olarak algılanır.

—

[/fruitful_tab]
[fruitful_tab title=”GİDİŞAT VE SONLANIM”] Tab 2 content place [/fruitful_tab]
[fruitful_tab title=”AYIRICI TANI VE EKTANILAR”]

Eş tanı

—Mükemmeliyetçi ve ritüelleri olan kadınlarda vajinismus görülebilir.

—Major depresyon ve anksiyete bozukluğunun eşlik etmesi sık görülür.  (%81.6)

—

Ayırıcı tanı

—Cinsel birleşmeyle ilişkili ağrı şikayeti olan (disparoni ) bir kişide vajinismus varsa öncelikli tanı vajinismus olarak kabul edilmektedir. —Disparonide cinsel birleşme görülmektedir.

[/fruitful_tab]
[fruitful_tab title=”KURAMSAL ALTYAPISI”]

VAJİNiSMUSLA İLGİLİ KURAMSAL AÇIKLAMALAR

—Nedenleri davranışsal, bilişsel, dinamik ve varoluşsal modellere göre de ele alabiliriz.

—

Davranışçı ModeL;

—Geçmişte yaşanmış bir taciz, ensest ilişki ya da kötü bir cinsel deneyimin ağrı ve acı verici olarak değerlendirildiğinde oluştuğunu söyler.

—M. Erickson’un dediği gibi “defolu bir öğrenme ve kabullenme” olarak ele alır.

Bilişsel model,

—geçmişte maruz kalınan cinsel yasaklar ve abartılı ilk gece hikâyelerin kişide oluşturduğu cinsellikle ilgili negatif şemaları içerdiğini düşünür.

—Bilişsel çarpıtmalara odaklanır.

—

—Freud’un dinamik modelinde ,

çocuklukta ödipal dönem” adı verilen ve cinsel kimliğin geliştiği bir kritik dönem vardır. Bu dönemde çözüme kavuşamayan psikolojik durumlar kadınlarda ilerleyen yaşlarda vajinismusa neden olabilmektedir.

Varoluşsal model,

—Erkek egemen topluma bir baş kaldırı metodu, kadının kendini eşine ifade etmesi, farkında olmadan kendi varlığını eşine hissettirmesi ve istediği ilgiyi görmesi için başlattığı bilinçdışı otomatik hareketleri içeren nedenlerle ele almaktadır.—

[/fruitful_tab]
[fruitful_tab title=”TEDAVİ”]

VAJİNİSMUS TEDAVİSİ
VAJİNİSMUSTA ÖYKÜ ALMAK VE DEĞERLENDİRME YAPMAK

Vajinusmusta öykü almak ve değerlendirme yapmak için aşağıdaki başlıkların sıralı bir şekilde ele alınması gerekir
Sosyo-demografik veriler
Yakınma ve yakınmanın öyküsünü almak
Cinsel işlev aşamalarını görüşmek*
Cinsel durum muayenesi yapılması**
Tıbbi ve psikiyatrik durumun değerlendirilmesi
Aile psikoseksüel gelişim öyküsünü almak
Verileri değerlendirmek hedefleri oluşturmak
Tanı koymak ve tedavi programı oluşturmak

CİNSEL İŞLEV AŞAMALARINI GÖRÜŞMEK

Vajinismusun ortaya çıkması ile beraber çoğu kez cinsel yanıtın, cinsel istek, uyarılma, orgazm gibi her bir evresinde yaşanan fiziksel ve psikolojik değişmeler olumsuz etkilenir. Dolayısıyla hastanın cinsel yanıt döngüsüyle ilgili daha ayrıntılı bilgiler elde etmek gerekir.

Cinsel istek aşaması*

Eşlerin cinsel istek sıklıkları ve bu konuda birbirlerine uyumları nasıldır?
Cinsel fantezileri rüyaları var mıdır?
Fantezi ve rüyaların içeriği ve niteliği nedir?
Çift ya da eşlerden her biri erotik filmlerden ve resimlerden nasıl etkilenir?
Her bir eş cinsel yaşamlarını nasıl buluyor?

Cinsel uyarılma aşaması*

Eşinin vücuduna ve cinsel organına dokunmasından rahatsızlık duyuyor mu?
Bu dokunma eylemleri sırasında ıslanma, sertleşme oluyor mu?
Her bir eş için uyarılma yeterli mi?
Bu aşamada psikolojik belirtilerin yanısıra nefes alıp vermede hızlanma, terleme, çarpıntı gibi fiziksel belirtiler aşliik ediyor mu?
Cinsel uyarıdan haz almayı ve birbirlerine haz vermeyi biliyorlar mı?
Eşler sevişme sırasında birbirinin tutumundan memnun mu?

Cinsel birleşme ve orgazm aşaması*

Her bir eşin cinsel birleşmeye karşı olumsuz bir duygusu var mı?
Cinsel birleşme aşamasına geldiğinde ne hissediyor?
Kendini cinsel birleşmeye hazır hissediyor mu?
Cinsel birleşme olmuyorsa ne oluyor?
Eşler birbirlerinin yanında mastürbasyon yapmaktan rahatsızlık duyar mı?
Eşler orgazma ulaşırlar mı? Nasıl?
Orgazm sırasında ve sonrasında neler hissediyor?

CİNSEL DURUM MUAYENESİ YAPILMASI**

Çiftin hali hazırdaki cinsel deneyimlerinin ve bunlara ilişkin düşünce, duygularının ve davranışlarının yelpazesinin ne olduğuna yönelik ayrıntılı öyküsü alınmalıdır. terapist;
“Cinsel sorunuzun ne olduğunu anlamam için ne olup bittiğiyle ilgili ayrıntılı bilgi edinmem gerekir. Sorununuzun (vajinusmusun) ilk ortaya çıktığı andaki ve son bir aylık dönemdeki cinsel yaşantınızı bilmem önemlidir. Bunu sizlerin bana ayrıntılı bir şekilde anlatmaya çalışmanız gerekiyor. O yüzden size soracağım soruları ayrıntılı biçimde ele almamız gerekiyor”. Şeklinde çifte bazı sorular yöneltmelidir.

Birbirinizi uyaracak yeterlilikte dokunma ve ön sevişme yapıyor musunuz?
Yeterince sevişme olmadığında, daha fazla zaman ve özen gerektiğini söyleyebilir misinız?
En son ne zaman sevişme/cinsel birleşme girişiminiz oldu? Bunu ayrıntılı bir şekilde anlatır mısınız?
Sevişme ortamı güvenli miydi?
İkiniz rahat mıydınız?
Birbirinizin yanında ne kadar soyunuyorsunuz?
Birbirinize ne kadar dokunuyorsunuz?
Eşinizle beraber karşılıklı bütün bedene ve cinsel bölgelere rahatlıkla dokunabiliyor musunuz?
Cinsel uyarılara ne kadar yanıt veriyorsunuz?
Cinsel isteğiniz, cinsel hazzınız var mı?
Sertleşme, ıslanma var mı?
Cinsel birleşme aşamasına geçtiğinizde ne oluyor?
Kaçındığınız bir şey var mı?
Cinsel birleşme gerçekleşmiyorsa, cinsel ilişkinizi birleşmesiz bir şekilde nasıl tamamlıyorsunuz?
Orgazma ulaşmak için neler yapıyorsunuz?

Vajinismus Tedavisinde Dikkat Edilmesi Gereken Konular

Tedavi mutlaka eşle beraber olmalıdır. Eşlerin vajinismuslu kadınlara yaklaşımlarının nasıl olduğuna dikkat edilmelidir. Eşler yaşanan problemi hoşgörüyle mi karşılıyor bu konuda sorun mu çıkarıyor?
Vajinismusun fiziksel bir nedeni olabilir ve bu nedenle kadının mutlaka cinsel terapi öncesi bir kadın doğum uzmanına görünmesi gerekir.
Deneyip de başarısızlıkla sonuçlanan her tedavi girişimi çifti dipsiz bir kuyuya doğru sürükler, umutlarını kırar, tedaviyi güçleştirir.
Tedavinin sonlarına doğru eşlerin arası açılmaya başlar ve sık sık kavga etmeye başlarlar.

Vajinismus tanı konuduğunda tedavisi en kolay cinsel işlev bozukluğudur.
Tedavideki temel hedef kas belleğinin yeniden oluşturulması- farkındalığın artırılmasıdır.
Seks terapisi, psikoeğitim, ev ödevleri, hipnoterapi, EMDR tedavide kullanılan yöntemlerdir.
Kadinin ilişki sırasında partnerini yönlendiren pozisyonda olması ve onunla iyi iletişim kurması önerilmektedir.

Vajinismus tedavisi için önerilen davranışçı yöntemler
Vajinismus tedavisinde en sık kullanılan yöntemlerden biri de bilişsel davranışçı yöntemdir. Amaç yanlış öğrenilen tepkilerin yerine yenilerini koymaktır. Bu yöntemde;
Ayna egzersizi: yere konulan bir el aynası ile genital organin incelenmesi
Masaj egzersizi (Sensitif fokus): dokunarak hissetme. Kişinin kendisi ve eşi tarafından genital organın ve hazzın hissedilmesi sağlanır.
Kegel egzersizi: vajinal PC kasının sıkılıp gevşemesi şeklinde yapılır. Farkındaliği ve cinsel hazzı artırır.
Nefes egzersizi (Soluk alıp verme egzersizi): doğru nefes alıp verme hem kasların gevşemesi hem de doğru ruhsal duygulanım açısından önemlidir.
Parmak egzersizi: vajinal kasların kontrollü bir şekilde gevşetilmesini ve vajinanın hissedilmesini sağlar.
Vajinismus Tedavisinde Dikkat Edilmesi Gereken Konular
Hasta çift yaklaşık 10-12 seans sonrasında sağlıklı bir cinsel hayata kavuşabiliyor. Tedavi süresinin uzunluğu ise genellikle 3 hafta ile 3 ay arasında sürüyor.
Vajinismusu mekanik olarak çözmek yetmez. Çifte sağlıklı ve mutlu bir cinsel hayat sunmak için tedavide iki aşama izlenir.
1. aşamada kaygı ve korkuyu azaltarak cinsel birleşmenin olmasını hedefleriz.
2. aşamada ise cinsel ilişkiden zevk alma ve orgazm olma teknikleri öğretilir.

[/fruitful_tab]

[fruitful_tab title=”VAKA/OLGU ÖRNEĞİ”]

ÖRNEK VAKA

Ali ve Fatma 2 yıldır evlidir. Ali 27 yaşındadır ve özel bir şirket personeli olarak çalışmaktadır. Fatma 22 yaşında ve ev hanımıdır. Evlendiklerinde ikisinin de cinsel deneyimi olmadığını bildirmişlerdir. 2 yıl önce görücü usulüyle evlenen çift, bu süre boyunca cinsel yakınlaşmayı sağlayamamıştır.

Vajinismus nedeniyle 2 yıldır devam etmekte olan sorunlar nedeniyle üzüntü ve çaresizlik içinde olan çift, bu çaresizlikle “boşanma” konusunu konuşmaya başlamışken, Ali’ nin yakın bir arkadaşı onlara vajinismus terapisi görmelerini önermiştir.

Fatma’ nın 2 yıldır süren vajinusmus problemi için tedaviye gitmesini Ali’ nin bu yakın arkadaşı sağlamıştır.

Ali ve Fatma iyi ve düzgün ailelerde büyümüş olmakla birlikte Fatma, annesinin bazı durumlara aşırı sert tepkiler verdiğini bildirmiştir.

Annesi, Fatma’ nın çocukluk ve ergenlik dönemlerinde çok sert ve baskıcı tavırlar sergilemiştir. Fatma, annesinin hem küçük teyzesine hem de kendisine verdiği sert tepkileri hatırladığını bildirmiştir. Anneden 7 yaş küçük teyze, evin önünde arkadaşıyla konuşurken güldüğünde ona : “Kapının önünde oro… gibi gülüyorsun. Sende hiç utanma yok!” demiştir.

Teyzesi bir gün eve geç geldiğinde yine benzer bir ifadeyle : “Düzgün aile kızları eve zamanında gelir. Sen başımıza oro… kesildin o yüzden geç geliyosun” der. Aynı şekilde, başka durumlarda da anne benzer tepkilerle hakaret etmiştir. Örneğin, teyzesi biraz makyaj yapsa, Fatma’ nın annesi ona : “Oro… lara benzemişsin. Git yüzünü yıka!” diyerek bağırmıştır ve hakaret etmiştir.

Fatma, annesinin küçük teyzeye yaptığı bu hakaretleri, bu acımasız tepkileri ergenliğe girdiği dönemden itibaren kendisine de yapmaya başladığını anlatmıştır.

Ali ve Fatma’ nın yaşamları vajinismus tarafından engellenmiş, cinsel bir birliktelik yaşamaları önünde engel olmuştur.

2 yıl boyunca, defalarca ilişki denemesi yapmışlar, ancak bu denemelerin hiçbiri başarılı olamamıştır. Fatma, her ilişki denemesinde aşırı kaygı ve korku hissetmiş, ve denemenin belli bir noktasında kaçarcasına Ali’ den uzaklaşmıştır.

Denemeler sırasında Fatma’ nın bu korkulu ve kaygılı kaçışları Ali’ nin zamanla isteksizlik ve sertleşme problemi yaşamasına neden olmuştur. Özellikle sertleşme sorunu yaklaşık 1 senedir Ali’ yi etkisi altına almıştır.

[/fruitful_tab]
[fruitful_tab title=”İLGİLİ VİDEO”] Tab 2 content place [/fruitful_tab]
[fruitful_tab title=”KAYNAKLAR”] Tab 3 content place [/fruitful_tab]

[/fruitful_tabs]

Psikolog, psikoterapist, şişli psikolog, Mecidiyeköy, psikolojik danışmanlık merkezi, osmanbey, fulya, çocuk, aile, sosyal fobi, kaygı, özgüven, okb, obsesif kompülsif bozukluk, okb, obsesif kompülsif kişilik bozukluğu panik atak, çekingen kişilik bozukluğu, Avrupa yakası, hipnoterapi, cinsel terapi

KADINLARDA ORGAZM BOZUKLUKLARI

[fruitful_tabs type=”vertical” width=”100%” fit=”false”]
[fruitful_tab title=”TANIMI VE TARİHSEL KÖKENLERİ”]

ORGAZM NEDİR?

Cinsel heyecanın aşırı yoğunlaştığı bir anda kişinin bütün dış gerçeklikten koptuğu ve nesnelerin kaybolduğu kısa süreli bir bilinç sislenmesidir.

Orgazm olmak için cinsel ilişkiye bile gerek yoktur. Cinsel uyaranların beyni sürekli ve yoğun bir şekilde uyarması sonucu vücudun bu uyaranlara verdiği eş zamanlı bir yanıttır orgazm.

Vajina, vulva, klitoris ve G noktası gibi genital organlar orgazmı kolaylaştıran yardımcı organlarımızdır.

Burada unutulmaması gereken nokta; “En büyük ve en önemli cinsel organımızın beynimizin olduğu” dur.  Bizim düşüncelerimizle ve beynimizle orgazm olabiliriz.

Orgazm vucut ile beynin birlikte hareket etmesiyle ilişkili  bir olaydır. İnsan beyni cinsel uyarıları duyu organları vasıtası ile alır(görme, işitme, koklama, duyma). Bunları işler var daha önceki deneyimler çerçevesinde de gövdenin cevap vermesini sağlar.

ORGAZM BOZUKLUĞU NEDİR?

Olağan bir cinsel uyarılma evresinden sonra orgazmın sürekli olarak yada yineleyici bir biçimde gecikmesi yada hiç olmaması.

[/fruitful_tab]
[fruitful_tab title=”DSM ÖLÇÜTLERİ”]

KADINLARDA ORGAZM BOZUKLUĞU DSM V TANI KRİTERLERİ

A.Her cinsel etkinlikte ya da neredeyse her cinsel etkinlikte (yaklaşık %75-100’ünde) (belirli durumlarda ya da yaygın ise her durumda) aşağıdaki belirtilerden birinin varlığı:

  1. Orgazmda belirgin gecikme, belirgin orgazm seyrekliği ya da yokluğu.
  2. Orgazm duyumlarının çok düşük yoğunlukta olması.

B. A tanı ölçütlerindeki belirtiler, en az, yaklaşık 6 ay sürmektedir.

C. A tanı ölçütlerindeki belirtiler, kişide, klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya neden olur.

D. Bu cinsel işlev bozukluğu, cinsel kökenli olmayan bir ruhsal bozuklukla daha iyi açıklanamaz ya da ağır bir ilişki bozukluğunda(örn. eşin kaba güç kullanması) ya da gerginlik yaratıcı önemli başka etkenlerden kaynaklanmamaktadır ve bir maddeye/ ilaca ya da başka bir sağlık durumuna bağlanamaz.

[/fruitful_tab]

[fruitful_tab title=”TİPLERİ/ÇEŞİTLERİ”]

ORGAZM BOZUKLUĞU TİPLERİ

Yaşam boyu: Bu bozukluk, kişi cinsel açıdan etkin olduğundan beri vardır. (Birincil)

Edinsel: Bu bozukluk, oldukça olağan bir cinsel işlevsellik evresinden sonra başlamıştır. (İkincil)

Yaygın: Belirli tür uyarımlar, durumlar ya da eşlerle sınırlı değildir.

Durumsal: Yalnızca belirli tür uyarımlar, durumlar ya da eşlerle ortaya çıkar( kadın mastürbasyon yoluyla orgazma ulaşabilir)

ORGAZM BOZUKLUKLARININ ÇEŞİTLERİ
 

  • ANORGAZMİ: Hiç orgazm olmama durumudur. Bu durum iç sıkıntısı, kişinin kendi kendine olan saygısını yitirmesi ve depresyon ile sonuçlanabilir.
  • RASTGELE ORGAZMİ: Zaman zaman orgazm yaşanamaması durumudur.
  • KOİTAL ORGAZMİ: Cinsel birleşme ile orgazm olamama ancak mastürbasyon vb. gibi ile orgazm olma durumudur.
  • ERKEN ORGAZM: Çok nadir olarak görülür. Pek çok kadın için yakınılacak bir durum değildir. Çünkü kadınlar erkeklerden farklı olarak arka arkaya pek çok kez orgazm olabilirler.

ORGAZM BOZUKLUĞUNUN FARKLI DERECELERİ

Ağır olmayan: A tanı ölçütündeki belirtiler az sıkıntı doğurur.

Orta derecede: A tanı ölçütündeki belirtiler orta düzeyde bir sıkıntı doğurur.

Ağır: A tanı ölçütündeki belirtiler çok sıkıntı doğurur.

[/fruitful_tab]
[fruitful_tab title=”SIKLIK VE YAYGINLIK”] ORGAZM BOZUKLUĞU SIKLIK VE YAYGINLIK/Epidemiyolojisi

Genel toplum çalışmalarına bakıldığında; kadınlarda orgazm bozukluğuna %5-20 arasında rastlanmaktadır. Türkiye’de cinsel işlev bozukluğu şikayetiyle başvuran kadınlarda %40-60 oranında orgazm bozukluğu tespit edilmiştir. Türkiye’de yapılan çalışmalarda orgazmik bozukluk sıklığı Mersin ilinde % 45.8, Ankara ilinde % 42,7 ve İzmir ilinde % 8.7 olarak bildirilmiştir.

Ancak; orgazm olamama şikayetiyle başvuranların çok az sayıda olduğu görülmektedir. Kliniğe yansıyan sayının az olmasının birçok nedeni olabileceği gibi, en yaygın olan düşünce; kadınlar için kendi hazzı ve orgazmının, erkeğin hazzı ve cinselliğinden sonra geldiğini düşünülmesi gerektiği gibi yanlış bir inanç olabilir. [/fruitful_tab]
[fruitful_tab title=”BELİRTİLERİ VE NEDENLERİ”]

ORGAZM BOZUKĞU NEDENLERİ
FİZYOLOJİK NEDENLER

PSİKOLOJİK NEDENLER

FİZYOLOJİK NEDENLER
Diyabet
Alkolizm
Nörolojik bozukluklar ve nörolojik ilaçlar
Aşırı kilo
Doğum travması sonucunda yırtıklar oluşması ve bu yırtıkların yeterli tedavi edilememesi
Menopoza ilişkin östrojen azlığı
Hamilelikte ilk birkaç ay
Vajinal akıntılar
Vajinanın geniş olması

PSİKOLOJİK NEDENLER

Cinsel mitler(yanlış inanışlar)
Düşük benlik saygısı ve cinsel özgüven eksikliği; kendini aşırı eleştirme, bedenini beğenmeme, yatakta iyi olmadığını düşünme gibi.
Yetersiz uyarı; kendi bedenini ve haz noktalarını bilmeme ve bununla ilgili uygun ortamı sağlamadan ve ön sevişme olmadan ilişkiye geçmek gibi.
Cinsel travmalar; çocuklukta ve ya sonrasında yaşanan bir cinsel travma sonrası yaşanılan suçluluk ve kendini cezalandırma söz konusu olabilir.
Çift ilişkisine dair problemler(iletişim problemleri, ten uyumunun olmayışı..vs)
Aşırı kontrolcü kadınlar; duygusal ve fiziksel olarak kontrolünü kaybetmekten korkmak gibi.
Cinsellikle ilgili korkular, kaygılar; erkeklerden korkmak, acı duyacağından korkmak, gebelikten ve cinsel yolla bulaşan hastalıklardan korkmak gibi.
Partnerin cinsel işlev bozukluğu; erkeğin erken boşalma ve sertleşme problemleri gibi.
Sosyokültürel nedenler; ahlaki açıdan katı bir ailede yetişmek, kadın olmakla ilgili yasaklamalar ve önyargılar gibi.
Baba-kız ilişkisindeki olumsuzluklar; baskıcı baba figürü veya tam tersi idealleştirilmiş baba figürüne sahip kadınlarda görülebilir.

CİNSEL MİTLER
Cinsel mitler, cinsel konularda kişilerin doğru olduklarını düşündükleri, bilimsel olmayan, yanlış, abartılı inançlardır.
ÖRNEKLER:
• Mastürbasyon kirli ve zararlıdır.
• Yaş ilerleyince cinsel yaşam da bitmelidir.
• Hamileyken kurulan cinsel ilişki bebeğe zarar verir.
• Sevişmek ancak iki tarafın birlikte orgazm olması ile güzel olur.
• Cinsellik orgazmdır, orgazm bitince cinsellik de biter.
• Cinselliği erkek yönetir, her şeyi erkek bilir, cinsel eylemi de mutlaka erkek başlatmalıdır.
• Sevişmeyi başlatan kadın ahlaksızdır.

[/fruitful_tab]

[fruitful_tab title=”AYIRICI TANI VE EKTANILAR”]

EŞLİK EDEN BOZUKLUKLAR

Anksiyete bozuklukları

Depresyon

Cinsel isteksizlik

Konsantrasyon bozukluğu

[/fruitful_tab]
[fruitful_tab title=”TEDAVİ”]

ORGAMZ BOZUKLUĞU TEDAVİSİ

Cinsel terapiyle tedavi edilebilmektedir.
Bu tedavide hedef, ilk olarak kadının tek başına, daha sonra da partneriyle birlikte orgazm olabilmesidir.
Aşamalı olarak verilen ödevlerle ilerleyen bu tedaviye, çiftin sevgi ve yakınlık duygularına dair iletişimlerini ve paylaşımlarını artıracak ödevlerle başlanır.
Daha sonra cinsel iletişimlerini ve davranışlarını çeşitlendirecek ödevler verilir.
Bu ödevlerden sonra, kadının ilk olarak, kendi başına cinsel uyarı vererek (mastürbasyon), ardından da partnerin cinsel birleşme olmaksızın uyarı vermesiyle orgazm olması sağlanır.
Bu aşamalardan sonra, cinsel birleşme yoluyla orgazm olma aşamasına geçilir.
Bu aşamada da ilk olarak, cinsel birleşme esnasında mastürbasyon yapılarak orgazm sağlanır.
Daha sonra ise, elle uyarı gittikçe azaltılarak, sadece cinsel birleşme yoluyla orgazm olması sağlanır.
Cinsel birleşme esnasında bazı pozisyonlarda, klitorise uygulanan uyarı daha fazla olduğundan, orgazm olmaya daha elverişlidir.
Bu pozisyonlar hakkında da, çifte bilgilendirme yapılır.
Cinsel terapiden istenilen sonucun alınamadığı bazı vakalarda; daha uzun süreli bireysel terapi gerekebilir.

TEDAVİ İÇİN BAZI ANA SORULAR MUTLAKA SORULMALIDIR;
Cinsel ilişki sıklığı nedir?(hem şuanki cinsel ilişki hemde varsa daha önceki cinsel ilişkilerinde ki sıklık)
Cinsel ilişki gerçekleştiğinde tatmin edici oluyor mu?
Cinsel arzuları ne sıklıktadır?
Cinsel arzu 10 lu likert tipi bir puanlama listesiyle puanlanmalıdır. 10 aşırı tahrik, 0 hiç tahrik olmama.
Arzunun kesilip kesilmemesi durumu ve hangi koşullar altında kesildiği sorulmalıdır.
Çifte nasıl tahrik oldukları mutlak sorulmalıdır.
ORGAZM BOZUKLUKLARINDA KULLANILAN ÇEŞİTLİ TEDAVİ YÖNTEMLERİ

Cinsel Terapi, Aile Terapisi,
Bedensel egzersizler,
Cinsel egzersizler,
Eğitim amaçlı erotik videolar seyretme,
Fantezi oyunları
Cinsel yaşama yeniliklerin kazandırılması,
Cinsel ilişkiyi yeniden keşfetme oyunları
Güzel sevişme sanatının öğretilmesi
İlaç tedavisi: Testosteron hormonu, viagra, antidepresan ilaçlar, feromonlar ve Opti-S’xtiva yani kadınlar için yulaftan yapılma viagra benzeri bitkisel afrodizyaklar.
ORGAZM BOZUKLUĞUNDA MASTÜRBASYON EĞİTİMİ
Kinsey’e (1953) göre Kadınlarda mastürbasyonla orgazm olma oranı %95’tir. Dolayısıyla mastürbasyonun cinsel terapide kullanımı çok önemlidir.

Bu programın amacı sadece mastürbasyon mekanizmalarını öğretmek değil, aynı zamanda kendi vücuduyla ilgili genital organları ve cinselliğiyle ilgili olumsuz düşünceleri olan kadının kendiyle daha barışık olup, cinsellikten haz almasını sağlamaktır.
KADINLARDA ORGAZM BOZUKLUKLARINDA CİNSEL FANTEZİLERİN KULLANILMASI

Cinsel hazzı ve isteği arttıran önemli bir faktördür.
Cinsel fantezilerin var olabilmesi ve zenginliği kaçınılmaz olarak cinsel tabularla ters orantılıdır.
Cinsel tabularımız ne kadar azsa, haz alabileceğimiz şeyler de o kadar artacaktır.
Dolayısıyla, kadınlar cinsel fantezileri için kendi kendisini, olumsuz yargılamayacak ve cinsel fantezilerinin tadını çıkarabilecektir.
DAVRANIŞÇI YAKLAŞIM
İlk cinsel deneyim bu yaklaşıma göre önemlidir.
İlk cinsel deneyimin başarısız olması veya olumsuz bir yaşantının gerçekleşmesi, kadınlarda orgazm bozukluğunun öğrenme ile gerçekleşmesi sonucunu yaratabilir.
Cinsellik alanındaki kaçınma tepkilerini, kadının cinsellikten duyduğu kaygıyı azaltmaya yarayan, öğrenilmiş tepkiler olarak görür ve çok önemser.
Kadının cinsellik alanında bilgi sahibi olmasının da soruna yönelik olarak çok önemli olduğunu vurgular.

[/fruitful_tab]

[fruitful_tab title=”VAKA/OLGU ÖRNEĞİ”]

ORGAZM BOZUKLUĞU ÖRNEK VAKA

Çiftin öyküsü ile fiziki muayene ve laboratuar tetkiklerinin sonuçları Ayşe ve Ali’nin sorununun psikolojik olduğunu göstermişti.

Ayşe’nin uyarılma probleminin nedeni seks yaparken babasının görüntüsünün aklına gelmesi ve sanki babası tarafından izleniyormuş hissini yaşamasıyla ilgiliydi. Bu yüzden utanma ve gerginlik hissediyordu.

Ayşe terapinin en başında bu yaşadığı olayı açıklıkla ifade etti ve kocasının desteğini sevgisini gördü ve Ali, karısına bu konuda nasıl yardım edebileceğini sordu.

Ayşe bu paylaşımla rahatladı ve ilişkilerinde hissettiği güven ve sevgi sayesinde bir daha seks esnasında babasını görmedi.

Terapi esnasında Ayşe’nin babasını kaybetmesi ve Ali tarafından korunmak, rahat ettirilmek isteği arasında bir bağ kuruldu.

Ali için olan duygu ve ihtiyaçlarını babasına ait olanlardan ayırması Ayşe’ye sevilme konusunda daha fazla özgürlük sağladı.

Ali sertleşme sorununun Ayşe’ye bağlılığının bir belirtisi olduğunu da fark etti. Ali Ayşe’yi kendinin bir parçası olarak görüyordu.

Ali duygularını daha fazla ifade etmeye, Ayşe de daha açık ve dürüst olmaya karar verdi. Bu da cinsel sorunlarını çözmeye yetti. Çünkü korku ve endişe kaybolmuştu.

 

[/fruitful_tab]
[fruitful_tab title=”İLGİLİ VİDEO”] Tab 2 content place [/fruitful_tab]
[fruitful_tab title=”KAYNAKLAR”] Tab 3 content place [/fruitful_tab]

[/fruitful_tabs]