ARİZONA CİNSEL YAŞANTILAR ÖLÇEĞİ (ACYÖ)

Danışanın Adı, Soyadı :     Tarih :
Danışanın Yaşı ve Cinsiyeti :     Değerlendirici :

ARİZONA CİNSEL YAŞANTILAR ÖLÇEĞİ (ACYÖ)

ERKEK FORMU

Lütfen her madde için BUGUN de dahil GEÇEN HAFTAKİ durumunuzu işaretleyin

  1. cinsel açıdan ne derece isteklisiniz ?
1   2 3 4 5 6
Oldukça istekli Çok istekli Biraz istekli Biraz isteksiz Çok isteksiz Tamamen isteksiz
  • Cinsel açıdan ne kadar kolay uyarılırsınız ? (tahrik olursunuz)
1   2 3 4 5 6
Oldukça kolay Çok kolay Biraz kolay Biraz zor Çok zor Oldukça zor
  • Penisiniz / cinsel organınız kolayca sertleşir ve bu sertliği sürdürür mü ?
1   2 3 4 5 6
Oldukça kolay Çok kolay Biraz kolay Biraz zor Çok zor Asla olmaz
  • Ne kadar kolay boşalırsınız ?
1   2 3 4 5 6
Oldukça kolay Çok kolay Biraz kolay Biraz zor Çok zor Asla boşalamam

5. Boşalmanız tatmin edici midir ?

1   2 3 4 5 6
Oldukça tatmin edici Çok tatmin edici Biraz tatmin edici Pek tatmin etmiyor Çok tatmin etmiyor Hiç boşalamam

Yorumlar:

………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………..

Bilişsel Terapide Danışan ve Terapist Arasındaki İlişki 

Albert Ellis’in Akılcı Duygusal Davranışçı Terapisi



LAlbert Ellis’in Akılcı Duygusal Davranışçı Terapisi

Akılcı Duygusal Davranışçı Terapisi (ADDT); düşünmeyi, yargılamayı, karar vermeyi, analiz etmeyi ve uygulamayı vurgulaması açısından biliş ve davranışa odaklanan terapilerle de ortak yönleri vardır. ADDT’nin temel varsayımı, insanların olayları ve yaşadıklarını yorumlama biçimlerinin yaşadıkları psikolojik güçlüklerin oluşumunun belirlediğidir. ADDT; düşüncelerin, duyguların ve davranışların önemli ölçüde birbirlerini etkilediği ve karşılıklı bir neden-sonuç ilişkisine sahip olduğu varsayımına dayanır.

Ellis,  insanların kendilerini nasıl rahatsız ettiklerinin gerçekleştirdikleri eylemden daha önemli olduğunu belirtir. “İnsanlar kendilerini başlarına gelen şeylerle; düşünceleri, duyguları ve hareketleriyle rahatsız ederler.” demektedir.

 Bu kuramda odak nokta, danışanın sadece duygularını açıklamasından çok kendi düşünce ve davranışları ile de çalışmasıdır. Terapi eğitsel bir süreç olarak görülür. Terapist, birçok açıdan özellikle de ev ödevleri konusunda danışanlar işbirliği yapmada ve rasyonel düşünme stratejilerini öğretmede bir öğretmen gibidir. Danışan ise terapide kazanılan becerileri, günlük yaşamda uygulayan bir öğrenci konumundadır.

Akılcı Duygusal Davranışçı Terapisi

Albert Ellis’in Akılcı Duygusal Davranışçı Terapisi

Akılcı Duygusal Davranışçı Terapisi, Akılcı Duygusal Davranışçı Terapisi, Akılcı Duygusal Davranışçı Terapisi

Psikolog, psikoterapist, şişli psikolog, Mecidiyeköy, psikolojik danışmanlık merkezi, osmanbey, fulya, çocuk, aile, sosyal fobi, kaygı, özgüven, okb, obsesif kompülsif bozukluk, okb, obsesif kompülsif kişilik bozukluğu panik atak, çekingen kişilik bozukluğu, Avrupa yakası, hipnoterapi, cinsel terapi

şişli psikolog

Ruhsal durum muayenesi örneği

 Ruhsal durum muayenesi örneği

I. Genel Görünüm

II. Kognitif Fonksiyonlar          (Sensorium) ¤Bilinç ¤Dikkat ¤Yönelim ¤Algı ¤Bellek ¤Yargılama ve iç görü 

III. Düşünce

IV. Duygu

 V. Davranış

VI. Psikofizyoloji      ¤Uyku ¤Yeme ¤İşeme – Dışkılama ¤Cinsel kimlik ve işlev

VII. Özel Beceri ve Yeterlilik ¤Hesaplama ¤Okuma – yazma, soyutlama

Genel Tanılama

¨Genel görünüm ¤Göz teması, giyim, öz bakım, ¨Konuşma ¤Artma: logore, basınçlı, enkoheran, kelime salatası, ¤Azalma: fakirleşme, bradilali, mutizm ¤Bozulma: echo te, kondanse, ekolali, neolojizm, koprolali, cluttering, persevere, palilali/logokloni, afazi ¤Tonlama: disprozodi, hipofoni, afoni, titrek, korkulu, monoton ¨Tutum: ¤samimi, savunucu, hostil, frusture, kızgın, sedüktif, tikli, ekonomik

Kognitif Fonksiyonlar

Bilinç: ¨Clouding: ¨Hebetude: şaşkın olma ¨Somnolans: ¨Stupor ¤Koma vijil (akinetik mutizm): depresif, katatonik, histerik ¨Alacakaranlık durumu: bilinçte bozulma + halüsinasyon ¨Derin koma

Ruhsal durum muayenesi örneği
Ruhsal durum muayenesi örneği

Dikkat: ¨İstemli ve spontan ¨Bozuklukları ¤Artma: Hipervigilans, trans, hiperpragia ¤Azalma: depresyon, anksiyete, stres ¤Distraktibilite

Algı: ¨Hipnogajik / hipnopompik ¨İşitsel (emir veren sesler, kendi düşüncelerini duyma, aralarında konuşan sesler) ¨Görsel: otoskopik, ekstrakampin, liliputyen, palinopsi,  ¨Koku (olfaktör), taktil (dokunma-haptik), tat (gustatuar) ¨Motris hezeyanı: uzuvların ayrılıp hareket etmesi ¨Senestetik: ¨Sineztezik: ¨Hallüsinozis ¨Negatif hallüsinasyon /  negatif otoskopi ¨Duyguduruma uygun olmayan / olan halüsinasyon ¨İllüzyon (yanılsama) ¨Depersonalizasyon ¨Derealizasyon ¨Agnozi (görsel, dokunsal, işitsel, prosopagnosi, anosognosi-Anton sendromu)

Düşünce

¨Yapı ve sürecinde bozulma: ¤Dereistik, birincil süreç, ¤Somut / soyut ¤Büyüsel düşünme ¤Animistik ¨Düşünce akışında ¤Artması: logore (söz ishali), basınçlı (150 sözcük/dk) ¤Azalması: yavaşlama, blokaj, ¤Mutizm: afemi, elektif mutizm,  

Düşünce (süreç) : ¨Neolojizm, kelime salatası, enkoheran konuşma , kafiyeli, kondanse, ¨Persevere, verbijere, ekolali, ¨Raydan çıkması, uçuşmalar, çözülme, çevresel, teğet,

Düşünce (içerik) ¨Aşırı değer verilmiş düşünce ¨Preoküpasyon, ruminasyon, egomani, monomani, ¨Obsesyon – kompulsiyon ¨Noesis ve uniomistika ¨Fobiler: eritrofobi, enjeksiyon, pan fobi, ¨Psödologica fantastica ¨Hezeyan – sanrı ¤Bizar / non bizar, ¤Sistemli / sistemsiz ¤Duygudurumla uyumlu / uyumsuz

Düşünce bozukluğu: Hezeyan türleri : ¨Nihilistik, fakirlik, hipokondriak, ¤Cotard send: negasyon + immortalite + emormite ¨Mignon, erotomanik (de Clerambault) ¨Kıskançlık (Othello), Capgras, Fregoli, ¨Paranoid: ¤Kötülük görme, grandiyöz, referans, ¨Kontrol edilme: (düşünce çekilmesi, sokulması, yayınlanması veya kontrol edilmesi, Etkileme veya etkilenme )

Duygu

¨E-motions ¨Affekt (duygulanım) ¨Mood (duygudurum) ¨Uygun duygulanım / uygunsuz duygulanım ¨Duygulanımda azalma: kısıtlı, künt, düzleşmiş, labil, la belle indifference, inkontinans,

Duygu-duygudurum : ¨Disforik, ötimik, expansif (taşkın), irritabl, ¨Eleve: neşe + öz güven artışı, ¨Öfori: mutluluk + öz güven artışı, ¨Elasyon: öfori + motor aktivite + yaygın iyimserlik ¨Ekzaltasyon: grandiözite + elasyon ¨Ekstazik, depresif, anhedonik, hipo/manik, yas, ¨Panik, korku, ajitasyon, kaygı-bunaltı, beklenti anksiyetesi , ¨Apati, abuli

Davranış : ¨Ekopraksi, ¨Katatoni(Flexibilitas cerea (balmumu esnekliği), katalepsi,  postur alma, stupor, eksitasyon, rijidite) ¨Akinezi, bradikinezi ¨Katapleksi, ¨Stereotipi, manyerizm, ¨Emir otomatizmi,

Davranışta artış : ¨Ajitasyon, tik, uyurgezerlik, akatizi, ¨Kompulsif (kleptomani, trikotilomani, nimfomani/satiriazis), ¨Flokülasyon, ¨Agresyon, acting out, ¨Astazi-abazi (Blocq sendromu), ¨Diskinezi, distoni, psödoparkinsonism,

Psikofizyoloji

Anoreksi, bulimia, hiperfaji, ¨İnsomnia (başlangıç-orta-son dönem), hipersomni, ¨Psödosiyezis, ¨Pika

Psikofizyoloji / parafililer : ¨Pedofili, fröttörizm, ¨Ekzibisyonizm, ¨Fetişizm, transvestik fetişizm ¨Cinsel mazoşizm / sadizm ¨Vöyorizm (skopofili), Nekrofili, ¨Koprofili, ürofili, ¨Hipoksifili ¨ ¨Cinsel yönden uyarıcı fantezilerin, cinsel dürtülerin ya da davranışların yineleyici biçimde ortaya çıkması

Bellek : ¨Konfabulasyon ¨Deja vu, deja entendu, jamais vu ¨Hipermnezi, amnezi, ¨Blackout

İç görü : ¨Entelektüel ¨Gerçek ¨Bozulmuş

Ruhsal durum muayenesi örneği

Psikolog, psikoterapist, şişli psikolog, Mecidiyeköy, psikolojik danışmanlık merkezi, osmanbey, fulya, çocuk, aile, sosyal fobi, kaygı, özgüven, okb, obsesif kompülsif bozukluk, okb, obsesif kompülsif kişilik bozukluğu panik atak, çekingen kişilik bozukluğu, Avrupa yakası, hipnoterapi, cinsel terapi

şişli psikolog

Arkadaşlığın Bekar ve Evli İnsanlara Etkisi

Arkadaşlığın Bekar ve Evli İnsanlara Etkisi

Mutlu olmak temel olarak güçlü sosyal ilişkilere sahip olmakla ilgilidir.

CC0
Arkadaşlıkların Etkisi

Turkiyede son yıllarda rekor düzeyde bekar insan oldu. Tüm dünyada, toplumun kültürel ve toplumsal normlarının değiştiği, evlenmenin ekonomik teşvikleri düştüğü ve bireysel değerler yükseldiği için insanlar yalnız bir hayatı tercih ediyorlar.

Ancak bekarlığın yükselişi, eleştiri de aldı: toplum bize, bekar insanlar yalnızken, evli insanların ihtiyaç duydukları zaman kendilerine yardım edecek ve onlara destek olacak birileri olduğunu öğretiyor.

Ancak, yapılan yüksek miktarda araştırma bunun bir efsane olduğunu gösteriyor. Mutlu olmak, evli olmaktan çok, güçlü sosyal ilişkilere sahip olmaktan ibarettir . Michigan Eyalet Üniversitesi profesörü William Chopik yaptığı çalışma örnek gösterilebilir. yaklaşık 100 ülkede 270.000’den fazla kişi ile. 65 yaş ve üstü insanlar arasında anlamlı arkadaşlıkların ailevi ilişkilerden daha güçlü sağlık ve mutluluk göstergeleri olduğunu buldu. İnsanlar yaşlandıkça, dostluklar insanların sağlığı için giderek daha önemli hale geliyor. Chopik, iyi arkadaşları olan bekar yaşlıların (boşanmış veya hiç evlenmemiş) evli insanlar kadar mutlu ve sağlıklı olduğunu keşfetti . Bu, aile ilişkileri yararlı olabilir, ancak bazen evlilik zorluklar ve telaşlı etkileşimlerle birlikte gelir.

Son çalışmala Bekarların arkadaşlarının daha fazla olduğunu ve arkadaşlıklarını sürdürmede evli insanlardan daha iyi olduklarını gösterdi. Buna karşılık, evli çiftler zamanlarının çoğunu eşleri ile geçirme eğilimindedir ve sık sık arkadaşlıklarını geride bırakır.

Natalia Sarkisian ve Naomi Gerstel tarafından yapılan 2013 yılında araştırmada, “bekar olmak hem kadınların hem de erkeklerin sosyal bağlantılarını arttırıyor” şeklinde buldu. Bekar insanların daha fazla arkadaşları olmasından ziyade, arkadaşlıklarını sürdürmeleri de daha iyi. Buna karşılık, insanlar evlendiklerinde arkadaşlarını arkada bırakma eğilimindedirler. Sarkisian ve Gerstel, bekar insanların iletişimde kalma ve arkadaşlarından, ailesinden ve komşularından yardım alma konusunda evli olanlardan daha fazla yardım aldıkları sonucuna vardı.

Başka bir araştırma Ortalama olarak, kararlı bir ilişki içinde olan insanların iki yakın arkadaşı kaybetme eğiliminde olduklarını göstermektedir.. Çoğu zaman, evliliklerin insanların diğer insanlarla ilişkileri üzerinde olumsuz etkileri vardır.

Sonuç olarak, arkadaşlıklar bekarlar üzerinde güçlü ve olumlu bir etkiye sahiptir. ingiltere’de yapılan Başka bir çalışmada, 10 ya da daha fazla arkadaşlığı olan 45 yaşındakilerin, 50 yaşında daha az arkadaşlık sahibi olanlara göre daha yüksek seviyede psikolojik iyi olma ve mutluluk yaşadıklarını tespit etmişlerdir.

Kuşkusuz, çoklu çalışmalar arkadaş olmanın faydalarını göstermektedir.İnsanların arkadaşlıklara ihtiyacı vardır. İnsanlar “neden bekar olduklarını” sorgulamayı bırakıp, bekarlıklarından faydalanmaya başlamaları daha sağlıklı olacaktır. Belki de bekar insanların mutsuz ve yalnız oldukları fikrini tamamen ortadan kaldırma zamanı gelmiştir. Bekar insanlar sonsuza dek mutlu yaşayabilirler

Arkadaşlığın Bekar ve Evli İnsanlara Etkisi

Arkadaşlığın Bekar ve Evli İnsanlara Etkisi

Bilişsel Terapide Danışan ve Terapist Arasındaki İlişki 

Bilişsel Terapide Danışan ve Terapist Arasındaki İlişki 

D


Bilişsel Danışan ve Terapist Arasındaki İlişki

Beck, terapötik ilişkinin niteliğinin bilişsel terapi uygulaması için son derece önemli olduğunu vurgular. Başarılı psikolojik danışmanlık; içtenlik ve sıcaklık, uygun empati kurma, yargılamadan kabul etme, danışanlarla güven ve dostluğa dayalı bir ilişki kurma becerisi gibi terapistlerde aranan birtakım özelliklere dayanır.

Terapistler olguları bilimsel olarak kavramsallaştırabilmeli, yaratıcı ve aktif olmalı, danışanlara Sokratik sorgulama süreciyle yaklaşabilmeli, bilişsel ve davranışçı tekniklerin kullanılmasında bilgili ve becerikli olmalıdır. Terapist, danışanların inanç ve tutumlarının onların duygulanım ve davranış şekillerini nasıl etkilediğini anlamalarına yardımcı olan bire rehber ve katalizör görevi görür. 

Bilişsel Terapide Danışan ve Terapist Arasındaki İlişki 
Bilişsel Terapide Danışan ve Terapist Arasındaki İlişki 

Bilişsel terapistler, danışanları terapi sürecinde aktif bir rol oynamaya teşvik ederler. Danışanlardan keşfedilecek konular bulmaları,düşüncelerindeki bozuklukları tanımaları, seanstaki önemli noktaları özetlemeleri ve yapmayı kabul edecekleri ödevleri işbirliği içinde oluşturmaları beklenir.

Beck, terapistin öğretmedeki rolünü vurgulamaktan çok danışanın kendini keşfetmedeki rolüne ağırlık verir. Beck’in sayıtlısı danışanın düşünceleri ve davranışlarındaki kalıcı değişimlerin danışanın girişim, anlayış, farkındalık ve çabasıyla olacağıdır.

Ödev verme, bilişsel terapinin bir parçasıdır. Ödev danışanın problemine göre biçimlendirilir ve işbirliğine dayalı terapötik ilişkiden kaynaklanır. Bilişsel terapide ödevin amacı, sadece danışanlara yeni beceriler öğretmek değil aynı zamanda inançlarının günlük yaşamda da test etmelerini sağlamaktır.

Bilişsel Terapide Danışan ve Terapist Arasındaki İlişki

Psikolog, psikoterapist, şişli psikolog, Mecidiyeköy, psikolojik danışmanlık merkezi, osmanbey, fulya, çocuk, aile, sosyal fobi, kaygı, özgüven, okb, obsesif kompülsif bozukluk, okb, obsesif kompülsif kişilik bozukluğu panik atak, çekingen kişilik bozukluğu, Avrupa yakası, hipnoterapi, cinsel terapi

şişli psikolog

Akılcı Duygusal Davranışçı Terapide Terapötik Yöntem ve Teknikler


Akılcı Duygusal Davranışçı Terapide Terapötik Yöntem ve Teknikler

Bilişsel Yöntemler

1. Mantıkdışı inançlarla tartışma: ADDT’nin en çok kullanılan bilişsel yöntemi, terapistin danışanın mantık dışı inançlarıyla aktif olarak tartışması ve danışana bu mücadeleyi tek başına nasıl yapacağını öğretmesidir. Danışanlar o mantık dışı inançtan vazgeçene veya en azından onun etkisini azaltana kadar birtakım “yapmak zorundasın, yapmalısın” lar yaşayabilirler. Danışanların kendi kendilerine tekrarlamayı öğrendiği bazı cümleler ve sorular şunlardır:

  • “İnsanlar niçin bana adil davranmak zorundalar?”
  • “Denediğim önemli görevleri başaramazsam ne olur?”
  • “İstediğim işi alamazsam hayal kırıklığına uğrayabilirim ancak buna kesinlikle katlanabilirim.”
  • “Hayat istediğim gibi gitmezse bu korkunç değil sadece biraz uğraştırıcıdır.”

2. Bilişsel ev ödevlerini yapma: ADDT danışanlarından, sorunlarının bir listesini yapmaları, mantık dışı inançlarını belirlemeleri ve bu inançları tartışmaları beklenir. Ödevler, danışanların içselleştirilmiş kişisel mesajlarının bir parçası olan “yapmalısın” ve “yapmak zorundasın”ları bastırmanın bir yoludur. Ödevin bir bölümü A-B-C kuramını danışanların günlük yaşamda karşılaştığı birçok probleme uygulamayı içerir. ADDT terapisti bilişsel davranışçı terapinin diğer türlerine zıt olarak, danışanın nasıl farklı düşüneceğini öğretir ve ona model olur.

Danışanlar ödevleri yaparken kendilerini sınırlayan inançlarıyla mücadele etmelerini sağlayacak riskleri alabilmeleri için cesaretlendirilirler. Örneğin; başarısı olan bir danışandan bir sahne oyunun da küçük bir rol alması istenebilir. Danışana, “başarısız olacağım, aptal gibi görüneceğim, kimse benden hoşlanmayacak” gibi olumsuz kendilik ifadelerini “Bazen aptal gibi davransam da bu beni aptal bir insan yapmaz. Bu rolü oynayabilirim. Elimden gelenin en iyisini yapacağım. Hoşlanılmak güzel ancak herkes benden hoşlanmayabilir ve bu da dünyanın sonu değil.” gibi olumlu mesajlara dönüştürmesini ister.

Bunun ve benzeri ödevlerin amacı, danışanların sıklıklı olumsuz, kendi kendini gerçekleştiren kehanetler yarattıklarını ve sürekli bir şekilde başarısız olacaklarını kendilerine söyledikleri için başarısız olduklarını göstermektir. Terapi eğitsel bir süreç olarak görüldüğünden danışanlar, ADDT ile ilgili kendi kendine yardım kitaplarını okumaya da teşvik edilirler. Ayrıca kendi terapi seanslarının kaydedildiği kasetleri dinler ve değerlendirirler.    

3. Bireyin kullandığı dili değiştirme: ADDT, kesin dil kullanımının bozuk düşünme sebeplerinin sebeplerinden biri olduğunu ileri sürer. Danışanlar, zorunlulukları seçenekleri ile değiştirebileceklerini öğrenirler. Örneğin; danışan “yapmak zorundayım” yerine “yapabilirsem iyi olur ama bu şekilde yapamazsam şu yolu da deneyebilirim.” diyebilir.

4. Mizahın kullanımı: ADDT, duygusal rahatsızlıkların kişinin kendisini fazla ciddiye almasından ve yaşamda karşılaştığı olaylar hakkında bakış açısı ve mizah duygularını kaybetmesinden kaynaklandığını öne sürer. Mizah, danışanların hiç taviz vermeden korudukları belli düşüncelerin anlamsızlığını ortaya koyar. Danışanların kendilerini daha az ciddiye almalarına yardımcı olur. Ellis, çalışma gruplarında ve terapi seanslarında mizahi şarkılar söyler ve insanları depresyonda hissettiklerinde ve kaygılı olduklarında, tek başlarına veya grup içinde şarkı söylemeye teşvik eder.

Duygusal Teknikler

1. Akılcı-duygusal hayal kurma: Danışanlar kendilerini olmasını istedikleri hayatta düşünürken, hissederken ve davranırken hayal ederler. Onlara ayrıca başlarına gelebilecek en kötü şeylerden birini nasıl hayal edecekleri, bu durum karşısında nasıl sağlıksız bir biçimde üzgün hissedecekleri, duygularını yoğun olarak nasıl yaşayacakları ve sonra da bu deneyimleri nasıl sağlıklı bir duyguya çevirebilecekleri gösterilir. Danışanlar sıkıntılarıyla ilgili duygularını değiştirirken davranışlarını değiştirmek için de iyi bir şansa sahip olurlar.

2. Rol oynama: Rol oynama hem duygusal hem de davranışsal bileşenler içerir. Terapist, danışanlara psikolojik güçlüklerini oluşturmada kendi kendilerine ne söylediklerini ve sağlıksız duygularını sağlıklı duygularla değiştirmek için neler yapabileceklerini göstermek için sık sık araya girer. Bu durumda ne hissettiklerini anlayabilmek için danışanlar bazı davranışları prova edebilirler. Burada odak nokta, olumsuz duyguların altında yatan mantık dışı inançları ortaya çıkarmaktır. Örneğin; bir kadın kabul edilmeme korkusundan dolayı yüksek lisans için okula başvurmayı erteleyebilir. Sadece tercih ettiği okula kabul edilmeme düşüncesi onun “aptal olduğu” ile ilgili duygularını su yüzeyine çıkarır. Yüksek lisans yapacağı alandaki öğretim üyeleriyle hayali bir görüşme yapması istenir, kaygılarını ve buna neden olan inançlarını açıklar ve mutlaka kabul edilmesi gerektiği, aksi takdirde bunun aptal ve beceriksiz bir insan olduğu anlamına geldiğiyle ilgili fikirleriyle mücadele eder.

3. Utanca müdahale alıştırmaları: Hem duygusal hem de davranışçı bileşenler içeren bu alıştırmaların en önemli noktası, başkaları onları onaylamadığı zamanlarda bile danışanların utanmamaya çalışmalarıdır. Alıştırmalar, danışanlara utanmayla ilgili düşüncelerin çoğunun kendileriyle ilgili gerçeklik tanımlarıyla ilgisi olduğunu görmelerine yardımcı olmanın yanı sıra kendini kabul ve olgunluk sorumluluğunu da artırmayı amaçlamaktadır. Danışanlar başkalarının ne düşüneceğini düşündüklerinden, normalde yapmaya korktukları bir şeyi yapma riskini almalarını gerektiren bir ödevi kabul edebilirler. Örneğin; danışanlar otobüste veya trende istasyon isimlerini yüksek sesle söyleyebilir, dikkat çekmek için tasarlanmış ilginç kıyafetler giyebilir, bağırarak şarkı söyleyebilirler. Bu tür ödevleri yaparak insanların aslında onların davranışlarıyla pek de ilgilenmediklerini anlayabilirler. Utanma duygusunu kendilerinin yarattığını anlayana ve daha az kısıtlanmış şekilde davranana kadar bu alıştırmaları yapmaya devam ederler.

Akılcı Duygusal Davranışçı Terapide Terapötik Yöntem ve teknikleri

4.Güç ve çaba kullanımı: Ellis, güç ve enerji kullanımının entelektüel iç görüden, duygusal iç görüye geçmede yardımcı olduğunu ileri sürer. Ayrıca danışanlar kendilerine onaylanmamış inançlarını açıkladıkları ve bunlarla yoğun bir şekilde tartıştıkları güçlü diyaloglar kurmayı da öğrenirler. Terapist bazen danışanın kendini tahrip eden felsefesine sahipmiş gibi rol yapabilir. Bu durumda danışandan kendisini, bu disfonksiyonel düşüncelerinden vazgeçmeye ikna etmesi ciddi bir tartışmaya girmesini ister. Güç ve enerji kullanımı, utanca müdahale alıştırmalarının temel bir parçasıdır.  

Davranışsal Teknikler

ADDT uygulayıcıları edimsel koşullama, kendi kendini yönetme ilkeleri, sistematik duyarsızlaştırma, gevşeme teknikleri ve model olma gibi standart davranışçı terapi yöntemlerinin çoğunu kullanırlar. Gerçek hayat durumlarında uygulanacak davranışçı ödevler oldukça önemlidir. Bunların birçoğu duyarsızlaştırma, atılganlık eğitimi ve beceri eğitimini içerir. Örneğin; asansör korkusu olan bir kişi bu korkusunu günde 20 veya 30 kere asansörde yukarı çıkıp aşağı inerek azaltabilir. Danışanlar aslında yeni ve zor şeyler yaparlar ve bu şekilde iç görülerini somut hareketlere dönüştürürler. Farklı hareket ederek işlevsel inançlar oluşturmaya çalışırlar.

Akılcı Duygusal Davranışçı Terapide Terapötik Yöntem ve teknikleri

Psikolog, psikoterapist, şişli psikolog, Mecidiyeköy, psikolojik danışmanlık merkezi, osmanbey, fulya, çocuk, aile, sosyal fobi, kaygı, özgüven, okb, obsesif kompülsif bozukluk, okb, obsesif kompülsif kişilik bozukluğu panik atak, çekingen kişilik bozukluğu, Avrupa yakası, hipnoterapi, cinsel terapi

Orgazm Boşluğu: Seks Devrimi Nerede Kaldı?

Orgazm Boşluğu: Seks Devrimi Nerede Kaldı?

Orgazm Boşluğu: Seks Devrimi Nerede Kaldı?

Orgazm boşluğunun kültürel nedenlere hitap etmesi, zevkin ötesinde imalara sahiptir.

1960’ların özünde, cinsel devrim “ kadın cinsel gücü ” idi. ” Bu hedefin gerisinde kaldı. Özellikle, devrim evliliği kabullenmeden önce kadınları cinsel ilişkiye sokarken, kadınları da tatmin edici cinsel deneyimlere sahip olmadı.

Bu iddia, bir seks araştırmacısı ve eğitimci olarak benim bakış açımdan geliyor. İnsan cinselliklerini yılda yüzlerce üniversite öğrencisine öğretiyorum . Bir öğretim ve araştırma aracı olarak, anonim bir şekilde, öğrencilerin cinsel deneyimleriyle ilgili anketleri yaptım ve sonuçları yayınlanmış araştırmalarla karşılaştırdım. Her iki kaynak da kadın ve erkek arasındaki orgazm boşluğuna dair çarpıcı kanıtlar sunmaktadır . Bu bana zevk eşitliğini teşvik etmek için bir kitap yazmam için beni teşvik etti.  Cliterate olmak: Orgazm eşitliği önemlidir – ve nasıl elde edilir. Orgazm açığını açığa çıkarmayı, açıklamayı ve kapatmayı amaçlar.

Orgazm Boşluğu Maruz

Kolej öğrencilerinin bir araştırması , erkeklerin yüzde 91’ini ve kadınların her zaman ya da genellikle orgazma maruz kaldıklarını ve yüzde 39’u cinsel ilişki sırasında orgazm bulmuştur. Bu çalışma cinsel içerik hakkında bir şey sormasa da, bir  diğeri  , ilişkilerin cinsiyetten daha fazla olduğunu ortaya koymaktadır. Kadınların ilk kez erkeklerde olduğu gibi yüzde 32 oranında orgazm olduğu ve ilişkilerde sıklıkla yüzde 72 oranında olduğu bulunmuştur. Bu çalışma, cinsel ilişkilerin orgazm ile sonuçlanabilecek aktiviteleri içerdiğini belirtmedi. Bunu belirttiğimde, erkek öğrencilerin yüzde 55’i ve kız öğrencilerden yüzde 4’ü, her zaman orgazma sırasında rapor veriyor.

Orgazm açığı öğrencilerle sınırlı değil. Arasında bir ulusal temsili ABD numunesi,  kadınların yüzde 64, erkeklerin yüzde 91’i onların en son cinsel karşılaşmada orgasmed söyledi.

Açıkçası orgazm boşluğu var. Ancak, bu boşluğun kültürel nedenleri nelerdir?

Orgazm Gap Açıklaması

Bazıları bu uçurumun kültürel olmadığını , kadın orgazmlarının zor doğasından kaynaklandığını söylüyor . Ancak bir dönüm noktası çalışması , mastürbasyon yaparken kadınların yüzde 95’inin kolayca ve birkaç dakika içinde orgazma ulaştığını buldu. Dört dakika, seks araştırmacısı Alfred Kinsey’in kadınların orgazm mastürbasyon yaptıklarını bulduğu ortalama zamandı . Kadınlar yalnızken orgazm zor değildir.

Kadınlar birlikte olduğunda da zor değil. Bir çalışma orgazm oranlarının erkekler için cinsel yönelime göre değişmediğini, ancak kadınlar için yaptığını buldu. Lezbiyenler heteroseksüel kadınlardan daha fazla orgazma eğilimindedir.

Orgazm Boşluğu: Seks Devrimi Nerede Kaldı?
Orgazm Boşluğu: Seks Devrimi Nerede Kaldı?

Lezbiyen seks ve kadın mastürbasyonun ortak noktası nedir? Onlar klitoral stimülasyona odaklanırlar. Bir çalışma , kadınların kendilerini memnun ettikleri zaman, neredeyse yüzde 99’unun klitorisini uyardığı bulundu.

Ancak, erkek partnerlerle, özellikle de gündelik olanlarla birlikte, kadınlar orgazmaya ihtiyaç duyulan klitoral uyarımı terk ederler. Bir kadın dergisi tarafından yapılan bir araştırma, heteroseksüel cinsiyette kadınların orgazm sorunlarının yüzde 78’inin, doğru türden klitoral uyarımın yeterli olmamasından kaynaklandığını ortaya koymuştur. Bir akademik çalışma cinsel ilişkide bulunmanın ve ilişki sırasında kişinin klitorisine dokunmanın orgazm oranlarını arttırdığını ve bu davranışların cinsellikle cinsel ilişkiden daha çok ilişki içerdiğini bulmuştur.

Özellikle gündelik cinsiyette klitoral uyarım almayan kadınlar, orgazm boşluğunun önemli bir nedenidir. Bu daha nüanslı bir soruya yol açar: Kadınlar neden ihtiyaç duydukları uyarımı almıyor?

Bir Çift Standart ve Bilgi Eksikliği

İlk sebep seks eğitim sistemimiz tarafından tetiklenen klitorisin cehaletidir . En çok satan yazar Peggy Orenstein , seks eğitiminin sadece kadın iç organlarını öğreten klitorisi göz ardı ettiğini belirtti. Hiç şüphe yok ki bir çalışma kolej öğrencilerinin yüzde 60’ından fazlasının klitorisin vajinal kanalın içinde yer aldığına inanıyor. Bu öğrencilerin çoğu, aynı zamanda, kadın orgazmın yalnızca cinsel ilişkiden kaynaklandığına inanmaktadır. Aslında, sadece bir azınlık olabilir. Soruları ifadeli şekline bağlı olarak, yüzde 15 için yüzde 30 Kadınların tek başına cinsel ilişkiden orgazm olduklarını söylüyor. Öğrencilere sorduğumda, “ orgazm için en güvenilir rotanız nedir?” Yüzde 4’lük tek başına penetrasyona cevap veriyor.

Ancak, bunu seks eğitiminde öğretememekle, insanları medya görüntülerine güvenmeye terk ediyoruz. Orensteın olduğunu iddia porno yeni seks ed haline gelmiştir. Porno ve ana akım medyada tasvir edilen bir yanlış görüntü, kadınların cinsel ilişkiden orgazm etmeleri için normal ve ideal bir şey olmasıdır. Bu yanlış inanç, kadınlarda orgazmaya ihtiyaç duydukları uyarımı elde etmekteki ana suçludur.

Ancak araştırma tek suçlu olmadığını söylüyor. Klitoris bilgisi, mastürbasyon sırasında kadın orgazm oranını arttırır, ancak eşleştirilmiş cinsiyette değil.

Peki, bizim kültürümüzde, kadınların özellikle gündelik cinsiyette, öz ve ortak zevk arasındaki boşluğu ortadan kaldırmasını engelleyen nedir? Araştırmacılar , bir çalışmada genç yetişkinlerin, sıradan cinsiyette, kadınların hazzının, erkek zevkinden daha az önemli olduğuna inandığını buldu. Kadınların sıradan cinsel ilişkiye girmeleri artık kabul edilebilir olsa da, bir ilişki dışında cinsel zevk almak için kabul edilemez olduğu sonucuna vardılar. Yeni bir cinsel çift standartımız olduğunu söylüyorlar.

Bu bizi tam çembere götürür, ama iki soruya yalvarır. Orgazm açığını kapatmak neden önemlidir? Bunu nasıl yapabiliriz?

Orgazm Gap Kapalı

Yüzey seviyesinde, boşluğu kapatmak, eğlencenin kendisine eşit erişim için önemlidir.

Daha derin bir düzeyde, akademisyenle zevk eşitliğini ve cinsel rızasını bağlarlar. Cinsel zevk hakkında bilgi sahibi olmak, kişinin arzularını başkalarına iletmek için güçlendirir, bu da zorlama veya başkalarını zorlama gibi istenmeyen cinsel ilişkiye girme olasılığını azaltır. Bir numara seks eğitimi reformu için tartışıyor.  Ergen Sağlığı ve Tıbbı Derneği tarafından bir pozisyon kâğıdı rehabiliteyi savunduğunu söyleyerek, sadece yoksunluk eğitimi “ kadın pasifliği ve erkek saldırganlığı hakkında toplumsal cinsiyet kalıp yargılarını güçlendirir” diyerek , pozisyon kağıdının cinsel eğitim, diğerleri yapar.

Hollanda okullarında yaygın olarak kullanılan seks eğitimi programlarında zevk, mastürbasyon, klitoris ve orgazm hakkında bilgi verilir. Öldürme, doğum kontrolü, rıza, iletişim, cinsel karar verme ve porno ile gerçek cinsiyet arasındaki fark hakkında bilgi. Hollandalılar daha düşük hamilelik ve CYB oranlarına sahiptir ve ABD’den  üç kat daha az cinsel şiddet(bağlantı haricidır)

Cinsel şiddeti ve orgazm boşluğunu birbirine bağlayan bir yazar şöyle açıkladı: “2018’i cinsel taciz ve istismardan özgürlüğünden daha çok talep ettiğimiz yıl olsun . Bu sene zevk istediğimiz zaman. ”

Psikolog, psikoterapist, şişli psikolog, Mecidiyeköy, psikolojik danışmanlık merkezi, osmanbey, fulya, çocuk, aile, sosyal fobi, kaygı, özgüven, okb, obsesif kompülsif bozukluk, okb, obsesif kompülsif kişilik bozukluğu panik atak, çekingen kişilik bozukluğu, Avrupa yakası, hipnoterapi, cinsel terapi

Fiziksel Aktivite Erektil Fonksiyonu İyileştirir

Fiziksel Aktivite Erektil Fonksiyonu İyileştirir

Yüz altmış dakikalık fiziksel aktivite, erektil disfonksiyonu iyileştirir.

Müdahale çalışmalarının yakın tarihli bir sistematik derlemesi, erektil disfonksiyonlu (ED) erkeklerde , “40 dakika boyunca haftada 4 kez orta ve şiddetli yoğunlukta aerobik egzersizi içeren gözetim altında eğitim” veya “haftalık toplam haftalık egzersiz dozu 160 dakika olduğunu göstermiştir. 6 ay boyunca, ”ED azaltır. 1

ED Nedir?

“Tatminkar cinsel aktiviteye izin vermek için yeterli kalitede bir penil ereksiyon elde edilememesi veya muhafaza edilememesi” anlamına gelen ED, en yaygın erkek cinsel işlev bozukluğu olabilir. Ortalama olarak, ED tüm erkeklerin üçte birini etkiler ve prevalansı yaşla birlikte artar.

Erektil disfonksiyon için risk faktörlerinin bazıları, fiziksel inaktivite, hipertansiyon (yüksek tansiyon), obezite (aşırı vücut şişmanlığı) ve metabolik sendromu (obezite ve hipertansiyon gibi bir risk faktörü kümesine işaret eder, kardiyovasküler hastalık riskini artırır) ).

Risk faktörleri arasında ateroskleroz (kan damarı duvarlarında kolesterol birikmesi ve kan damarlarını daraltan ve kan akışını yavaşlatan plak oluşumu) ve kardiyovasküler hastalık (inme ve kalp dahil olmak üzere duyulan ve kan damarlarını etkileyen çeşitli durumlar) saldırı).

ED ve akıl sağlığı

Cinsellik , sadece fiziksel değil, aynı zamanda zihinsel sağlığın da önemli bir parçasıdır . Şaşırtıcı olmayan bir şekilde, ED akıl sağlığını olumsuz etkiler ve depresyon ve kaygı ile ilişkilidir .

Örneğin, 40 yayın hakkındaki bir 2014 araştırması, tedaviden önce, ED’li erkeklerin “zayıf cinsel ilişki ve cinsel tatmin, azalan güven , düşük benlik saygısı ve depresyon belirtileri” olduğunu ancak tedaviden sonra “ Bu önlemlerin çoğunda taban çizgisinden önemli gelişmeler. ” 2

Fiziksel aktivite ED’yi iyileştirebilir mi? Nasıl?

Bir önceki araştırmaya göre, fiziksel aktivite “erektil işlevle ve vasküler sağlığın en önemli destekçisi ile en güçlü şekilde ilişkilendirilen yaşam biçimi faktörü olarak tanımlanmıştır” 1

Fiziksel aktivite, endotel fonksiyonlarında iyileşme ve nitrik oksit üretimi yoluyla ED’yi iyileştirir.

Nitrik oksit bir gaz ve bir sinyalleme molekülüdür ve çok sayıda biyolojik işlevi vardır. Böyle bir rolde, rahatlamak için yerel düz kasları ve kan damarlarını genişletmek için yönlendirir; Bu, ereksiyonu iyileştiren artmış kan akışıyla sonuçlanır.

Mevcut inceleme

Önceki değerlendirmelerin fiziksel aktivitenin ED’ye karşı korunduğunu gösterdiği düşünüldüğünde, bu gözden geçirme, fiziksel olarak inaktif olan, obez ve hipertansiyonu olanlar, metabolik sendromu olan erkeklerde erektil fonksiyonun iyileştirilmesi için gerekli fiziksel aktivite türünü (ve süresini) belirlemeye çalışmıştır. ateroskleroz ve kardiyovasküler hastalık.

Tanımlanan 2,000 potansiyel çalışmadan sadece on tanesi, randomize kontrollü yedi çalışma ve üç kontrollü çalışma da dahil olmak üzere dahil etme kriterlerini karşıladı.

Bu çalışmalara katılanlar 41 ila 62 yaşları arasındaydı. Araştırmanın çoğu, Asya’da, bir Afrika’da ve ABD’de bir araştırma ile Avrupa’da gerçekleştirildi.

Gözden geçirmenin sonuçları

Araştırmacılar “sürekli ve aralıklı aerobik eğitim” ED’yi geliştirdi. Ek olarak, “orta yoğunluk ve şiddetli yoğunluk aralıkları” ile fiziksel aktivite, etkinlik değerlendirmesini belirleyen ana unsurlardan biri olarak ortaya çıkmıştır; bu, önceki gözden geçirmelerin sonuçlarıyla uyumlu bir bulgudur.

Yazarlar ayrıca “direnç antrenmanının aerobik egzersizleri tamamlayabileceğini” belirlediler. Özellikle, ED’nin tedavisi için gerekli olan aerobik fiziksel aktivitenin haftalık süresi ve sıklığı “seans başına 40 dakika süren 4 seanslık orta-yüksek yoğunluklu antrenman hacmiydi. Haftalık 160 dakikalık bir doza karşılık gelir. ”

Bu öneri, bir önceki soruşturmayla uyumludur, fakat bir diğeri değil — 200-300 dakikalık orta yoğunlukta eğitimin haftada 90 ila 150 dakikalık aktiviteden daha etkili olduğunu ileri sürmüştü. Bununla birlikte, bu çalışma obez erkekleri dahil etmiş ve bu nedenle bulguları ED olan ancak normal kilolu olan kişiler için geçerli olmayabilir.

Bu araştırmanın önerileri, Dünya Sağlık Örgütü’nün sağlıklı yetişkinler için haftada en az 75 dakika şiddetli veya 150 dakikalık orta yoğunlukta aerobik fiziksel aktiviteye ilişkin tavsiyelerinden biraz daha yüksektir.

Egzersizden başka, ED’nin azaltılmasında etkili olduğu gösterilen diğer farmakolojik olmayan müdahaleler sigarayı bırakma, pelvik taban kas egzersizleri ve kilo kaybıdır.

Psikolog, psikoterapist, şişli psikolog, Mecidiyeköy, psikolojik danışmanlık merkezi, osmanbey, fulya, çocuk, aile, sosyal fobi, kaygı, özgüven, okb, obsesif kompülsif bozukluk, okb, obsesif kompülsif kişilik bozukluğu panik atak, çekingen kişilik bozukluğu, Avrupa yakası, hipnoterapi, cinsel terapi

Televizyon seyretmek bizi mutsuz ediyor mu?

Televizyon seyretmek bizi mutsuz ediyor mu?

Yeni çalışma, televizyon izleme ve olumlu duygular arasındaki ilişkiyi araştırıyor.

 

Önceki araştırmalar, televizyon izleme ile olumlu duygulanım – olumlu duygusal durumların deneyimi, yüksek düzeyde enerji, ilgi ve coşku arasında negatif bir ilişki olduğunu ortaya koymuştur, ancak bu bağlantının nedensel yönü belirsizliğini korumaktadır. Yani, mutsuz insanların televizyon izlemeye çekildiği iddiası ve televizyon izlemenin mutsuzluğa neden olduğu iddiası için  araştırma desteği var.

Örneğin, televizyon izlemenin olumlu etkiyi azalttığına dair kanıtlar vardır. Televizyon programlarını seyrederken bile, ruh halini iyileştirir, bu etki geçicidir ve aile ve arkadaşlarla kaliteli zaman geçirme ve hobilerin peşinde koşma gibi alternatif (ve potansiyel olarak faydalı) davranışlarda bulunma maliyetine yol açar.

Buna ek olarak, TV izleme genellikle kapalı bir etkinliktir ve bu nedenle dışarıda zaman geçirmemizi engeller. Araştırmalar, özellikle doğadaki dış mekanlarda geçirilen zamanın refah için oldukça yararlı olabileceğini göstermiştir.

Ters Nedensellik

Ters nedensel yönelim ne olursa olsun, olumlu etkilerin televizyon izlemeyi artırdığına dair kanıtlar var mı? Evet var.

Örneğin, mutsuz olanlarla karşılaştırıldığında çok mutlu insanlar, sosyalleşmek için daha çok zaman harcıyorlar ve televizyon seyretmek için çok daha az zaman harcıyorlar. 

Mutsuz insanlar tv izleyerek, eski ve öngörülebilir aktiviteleri  yani monotonlaşmaya eğitim gösterir,  Mutlu insanlar, yeni ve ilginç aktiviteler aramaya olasılığı daha yüksektir

En son yapılan bir çalışmada , televizyon seyretme ve mutsuzluk arasındaki nedensel yönlere dair kanıtlara dikkat çekerek, bu tavuk-yumurta sorusunu açıklığa kavuşturmanın bir yolunu bulmaya çalıştı.

Çalıştayın yazarları olan Bayraktaroğlu ve arkadaşları, belirli bir günde televizyon izleyerek geçirdikleri saatlerin ertesi gün yaşanan olumlu etkiyi tahmin edip edemeyeceğini ; ve tam tersi, belli bir günde pozitif etkiyi takip ederse, ertesi gün televizyon izlemeye başladı.

Çalışmanın katılımcıları, sekiz günlük bir dönemde hem duygusal durumlarını hem de televizyon izledikleri zamanı bildirmelerini isteyenler 1.668 yetişkin (yaş aralığı = 33-83 yıl) idi.

Sonuçlar belirli bir günde televizyon izleme süresi belirtmişsinizdir değilolumlu ertesi gün etkiler bilemiyoruz ancak olumlu seviyesi belirli bir günde etkilediğini yaptığımız ertesi gün izlerken TV tahmin. 

Basitçe söylemek gerekirse, televizyon izlemek ertesi gün insanları mutsuz kılıyor görünmüyordu, ama zaten mutsuz olan insanlar ertesi gün daha fazla televizyon izlemek için daha muhtemel.

Yazarlar ayrıca “daha ​​yaşlı, kadın, bekar ve işsiz olmalarının yanı sıra daha düşük gelirli ve daha kötü sağlık sahibi olmalarının daha uzun süren TV izleme sürelerini öngördüğünü” belirtti. Ancak araştırmacılar bu faktörleri kontrol ettikleri zaman bile, belirli bir günde mutsuzluğun ortaya çıkacağını tahmin ediyorlardı. Ertesi gün daha fazla TV izlemeye devam ediyor.

Yazarlar ayrıca, “TV izlerken günlük zorluklardan rahatsızlık duyuyorsanız, bulgularımız bunun özellikle etkili olmadığını gösteriyor” dedi.

Ancak, insanların ruh hallerini iyileştirmek istiyorlarsa, bunun yerine ne tür bir faaliyet yapabilirler?

Bayraktaroğlu ve yazarlar, “geçmiş çalışmaların bilişsel olarak zorlayıcı faaliyetlerde bulunmanın ve aktif olarak duygusal uyaranlardan uzaklaşmaya çalışılmasının, televizyon izleme gibi göreceli olarak başarısız faaliyetlere pasif bir şekilde girmekten çok daha etkili dikkat dağıtıcı taktikler olduğunu gösterdiğini belirtiyor. ”

Diğer bir deyişle, doğa yürüyüşüne çıkın ve bitki yaşamını, böcekleri veya kuşları tanımlamaya çalışın; telefonla bir arkadaşıyla ilginç bir kitabı tartışmak; ya da belirli bir web sitesinde bilgilendirici makaleler okuyabilir. 

Egalitarian Çiftler Daha Çok Seks Yapıyor – İşte Nedeni

Egalitarian Çiftler Daha Çok Seks Yapıyor – İşte Neden

Ev işlerini paylaşmanın neden cinsel yakınlığı geliştirdiğinin üç nedeni.

Egalitarian Çiftler Daha Çok Seks Yapıyor – İşte Nedeni

Sadakatin yanında çiftler, başarılı bir evlilikte tatmin edici bir cinsel ilişkinin en önemli faktörolduğunu belirtiyorlar . Sekspartnerleri birbirine bağlar, bağlarını arttırır ve birbirlerine duydukları sevgiyi göstermelerine yardımcı olur. Amerika Birleşik Devletleri’nde seks maalesef düşüşte./Egalitarian Çiftler Daha Çok Seks Yapıyor – İşte Nedeni

Jean Twenge ve meslektaşları tarafından yapılan yeni bir çalışma , son 25 yılda Amerikalı yetişkinlerin yılda 12 kez daha az seks yaptığını, 1990’ların ortalarında yılda ortalama 65 kez, 53 katına kadar düşürdüğünü gösteriyor. 2014 yılına kadar yılda iki trend bu düşüşü açıklıyor. İlk olarak, bugün daha az insan geçmişte olduğundan daha az ortaktır. Ortak bireyler, ortalama olarak, tek yetişkinlerden daha fazla cinsiyete sahiptir. Böylece, daha fazla yetişkin, daha az insanın seks yapması demektir. Amerikalıların daha az cinsel ilişkiye sahip olmasının ikinci bir nedeni, çiftlerin partili olmayanlardan daha seks yapmasına rağmen, çiftler arasında cinsel frekansın düşmesi, ancak bekarlar için sabit kalmasıdır.

Cinsiyet ilişki kalitesinde merkezi olduğu için, çiftlerdeki bu cinsel düşüş çaresizdir. Yine de bazı çiftler cinsel olarak gelişmeye devam ediyor. Twenge ve meslektaşları gibi, araştırma ekibim 90’lı yılların başından 2000’lerin ortalarına kadar evli ve birlikte yaşayan ebeveynler arasında cinsiyette benzer bir düşüş olduğunu buldu .

Bununla birlikte, özellikle bir grupta cinsel frekansın yükseldiğini gördük – bunun doğru olduğu tek grup. Bu grup ev işlerini paylaşan eşitlikçi çiftlerdi.

Anlamak onlar güçlü seks hayatları var ve başkalarının kendi nasıl iyileştireceği eşitlikçi çiftler benzersiz kılan anlayış merkezindedir. Ev işlerini paylaşmanın çiftlerin cinsel yakınlığı için neden iyi olduğunu açıklamaya yardımcı olan üç faktör var .

1. Paylaşmak adil ve adalet daha tatmin edici ve samimi ilişkilere yol açar.

İlişkileri eşit emeğin paylaşılmasından kaynaklandığından, çiftler, ev işlerini geleneksel düzenlemelerden (kadınların ev işlerinin çoğunu yaptıkları) ve karşı konvansiyonel düzenlemelerden (ev işlerinin çoğunu erkekler yaptığı) daha adil bulmaktadırlar. Önemli olarak, ev işlerini paylaşma ile bağlantılı olan adalet duygusu zamanla artmıştır. Yani, çiftler bugün eşitlikçi düzenlemeleri geçmişte olduğundan daha adil buluyorlar ve diğer düzenlemeler daha az adil olacaklar.

Eşcinselliğin bir anlamı, çiftlerin cinsel yaşamları için önemlidir, çünkü adalet eksikliğinden ötürü öfke doğurur ve kırgınlık tatminsizliğe yol açar ve çiftler ilişkilerinden memnun olmadıklarında birbirlerinden ve cinsiyetten çekilirler. Her ne kadar eşitlik kendini doğal olarak bir adalet duygusuna borçlu olsa da, adalet eşitlikçi ilişkilere özel değildir. Gerçekten de, ortaklar geleneksel ve hatta karşı konvansiyonel düzenlemeleri de adil olarak görebilirler. Bununla birlikte, anahtar, ortakların bu düzenlemelerde bulunmak isteyip istemedikleri konusunda yatmaktadır. Her iki ortak da belirli bir ev işi düzenlemesini arzularsa, her ikisi de bu düzenlemeyi adil olarak görecektir. Ne yazık ki, bugün bu tür düzenlemelerde kendilerini bulan çoğu çift , onların içinde olmak istemiyor.(bağlantı harici) ./Egalitarian Çiftler Daha Çok Seks Yapıyor – İşte Nedeni

2. Paylaşım, takım çalışması ve işbirliğini gerektirir , iyi seksin temeli.

Ev işlerinin sadece bir partnerinin yaptığı düzenlemelerin aksine, ev işlerinin tamamlanması sırasında ortaklar bir ekip olarak birlikte çalışmak zorunda kalıyor. Bu, beklentileri tartışmak, uzlaşmak, görevleri tamamlamak için işbirliği yapmak ve birlikte daha fazla zaman harcamak demektir. Bunların tatmin edici ve aktif bir cinsel yaşam için de önemli nitelikler olması çok az şaşırtıcı gelmelidir. Seks eşiniz için sevgiyi ifade etmekle ilgili iken, aynı zamanda zevkle – hem kişinin hem de bireyin partneri. Partnerinizi memnun etmek için, ne istediklerini bilmek zorundasınız ve her birinizin, her bir eşin ihtiyaçlarının karşılanması için işbirliği içinde ve muhtemelen taviz vermede seksi zevkli araçlar bulduğundan emin olmalısınız.

3. Ev işlerini paylaşmak, her iki partnerin de cinsel ilişkiyi başlatmasını ve arzularını iletmesini sağlar.

Belki de cinsiyet için eşitlikçi ilişkilerin en önemli unsuru iletişimdir. Ev işlerini paylaşmak, faaliyetleri ve beklentileri koordine etmek için iletişimi gerektirir; kişi sadece ev işlerinden sorumlu olduğunda daha az gerekli olan bir beceri ve uygulama. Gündelik faaliyetlerin koordinasyonunda iletişim doğrudan çiftlerin cinsel deneyimlerine dönüşür. Seks başlatılmalı ve bir kez başlatıldıktan sonra, ortaklar karşılıklı memnuniyetini sağlamak için iletişim kurmalıdır. Geleneksel olarak erkekler, cinsel ilişkilerin ne zaman, nerede ve nasıl yapıldığını kontrol ederek kadınlardan çok daha etkilidir. Çünkü erkekler genellikle kadınlardan çok daha büyük bir dereceye kadar seks yapmayı isterler, cinsel karar verme üzerinde erkek kontrolüdaha fazla cinsiyete yol açar, ancak her iki partner için de tatmin edici olan seks değildir. Egalitarianizm, kadınların cinsel öz-yeterliliğini arttırır, bu da cinselliğin daha çok inisiyasyonuna ve kendi arzularını iletme konusunda daha fazla güvene yol açar. Bu, her iki ortak için de memnuniyet verici cinsel deneyimlere yol açar. Karşılıklı olarak daha tatminkâr deneyimler, her iki partnerin bundan kaçınmaya çalışmak yerine, bir dahaki sefere seks yapmayı beklediklerini ve tahmin etmelerinin daha muhtemel olduğunu göstermektedir.

Maliyelerin sıkı olduğu, zaman ve enerjinin gerildiği bir gün ve yaşta, çiftlerin cinsel yaşamlarının acı çektiği şaşılacak bir şey değildir. Yine de, bir tür çift cinsel olarak gelişmiştir – ev işlerini paylaşanlar. Bu ilişkiler, adilğin, takım çalışmasının ve iletişimin temelleri üzerine kurulmuş olup, sadece bir kişinin partneri hakkında olumlu duygulara yol açmaz, aynı zamanda cinsel isteklerini iletmek ve birbirlerinin ihtiyaçlarını karşılamak için araçlarla çiftler sağlar. Cinsiyet yaşamlarını iyileştirmek isteyenler için, evin etrafındaki işlerin paylaşılması, takip etmeye değer bir yoldur, ancak eşit olmayan çiftler bile, ilişkilerde neyin işe yaradığı ile ilgili önemli dersler verirler – ortak görüş, düşünce ve iletişim. Durum ne olursa olsun, bunlar herhangi bir ilişkinin arzu etmesi gereken niteliklerdir, muhtemelen daha fazla mahremiyete yol açar.

Psikolog, psikoterapist, şişli psikolog, Mecidiyeköy, psikolojik danışmanlık merkezi, osmanbey, fulya, çocuk, aile, sosyal fobi, kaygı, özgüven, okb, obsesif kompülsif bozukluk, okb, obsesif kompülsif kişilik bozukluğu panik atak, çekingen kişilik bozukluğu, Avrupa yakası, hipnoterapi, cinsel terapi